Ramazan ayı ve Ramazanla buluşma

YORUM | Prof. Dr. MUHİTTİN AKGÜL

Yeni ve bereketlerle dolu bir mevsimle karşı karşıyayız. Hem de kutlu zaman dilimlerini içinde barındıran, sürprizlerin kulları beklediği bir mevsimde. Öyle ki Yüce Mevlamız bu aya, kendi adını vermiş ve bu zaman dilimini, kendi adıyla süslemiştir.

Zamanın ne kadar değerli bir kıymete sahip olduğunu ve onu hiçbir bedel karşılığında alma imkanı bulunmadığını, çoğu kez unutan insan, bu değerli zamanlarla yeniden kendini, kendisiyle beraber içinde yaşadığı dünyayı ve zamanı, zamanın değerini ve bu değerli sermayenin geçip gideceğini hatırlamış olur.

Rabbimizin, insanların sabahtan akşama kadar aç ve susuz kalmalarına ihtiyacı yoktur. O’nun hazineleri, oruçlarla, namazlarla, tesbih ve övgülerle doludur. Sürekli O’nu anan sayısız melekler vardır. Bütün canlılar zaten kendi dilleriyle, her zaman O’nu, farklı bir diller, zikirler ve tesbihlerle anmaktadırlar. Kaldı ki, hiçbir şey O’nu anmasa ve adını zikretmese de, yine O, Allah’tır ve Bütün mülkün de yegâne sahibidir.  

Aslında oruç, bizi, nefsimizi, iç dünyamızı, ruh ve bedenimizi ilgilendiren ve bize farklı apaydınlık dünyaların pencerelerini açan bir anahtardır. O pencerelerden, diğer zamanlarda görmediğimiz, duymadığımız ve tatmadığımız nice güzellikleri bizlere sunmaktadır. Bu değerli ay, insanın kendi özüyle başbaşa kalmasının, dünya ile arasına mesafeler koymasının, dünyevi baskılardan kurtulma ve iç dürtülere karşı koyarak gerçek hürriyeti elde etmesinin de bir sembolüdür. 

BU YAZIYI YOUTUBE’TA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️

Şüphesiz ki, oruç ibadetinin semeresi bize yöneliktir. Bu açıdan bakıldığında insan, yeme ve içme gibi bedenin arzu ve isteklerinden uzak kalmakla, ruhun doygunluğa ulaşmasını, kendine gelmesini, ruhu öldüren zehirli oklardan kendisini korumasını ve daha duyarlı bir birey olarak çevresiyle irtibata geçmesini sağlar. 

Bu mübarek zaman dilimlerinde, orucu sadece bedene, bedenin de sadece bir kısmı olan mideye tutturma, bir ibadet sayılsa da, sadece böyle bir oruçla, bu bereketli ibadetin emrediliş hikmetini/hikmetlerinin tamamen elde edilmesi mümkün değildir. 

“Nice oruç tutanlar vardır ki, tuttukları oruçtan yanlarına kalan sadece açlık ve susuzluktur, nice namaz kılanlar vardır ki, namazdan yanlarına kalacak olan yorgunluktur.” Nebevî ölçüsü de bunu göstermektedir.

İdeal ölçülerde bir oruç tutmak ve bu zaman dilimlerinden tam ve kazançlı bir şekilde istifade etmek için, ruhun da devreye sokulması ve onun ihtiyaçlarının da temin edilmesi gerekir. Ruhun gıdası, Rabbimizin bu mevsimde bütün bir yeryüzüne göndermiş olduğu Ezeli ve Ebedî hitabı olan Kur’ân-ı Kerîm’dir. 

Mü’min bu ayda Kur’ân’la daha yakından tanışmanın yollarını aramalı, zamanının önemli bir kısmını onu okumaya, anlamaya ve üzerinde düşünmeye ayırmalıdır. Nâzil olduğu günden günümüze, aradan geçen bu kadar uzun bir zaman dilimini de devreden çıkararak, sanki yeniden Kur’ân indiriliyormuş gibi sarılmalı ve ona, evine gelen en değerli bir misafir muamelesi yapmalıdır. Hiç değilse güzel bir mealden onu anlamaya çalışmalı ve ruhunun bu en temel ve değerli gıdasını temin etmeye gayret etmelidir.

Ramazan Ayı, aynı zamanda bir paylaşma mevsimidir. İnsanın, paylaşmayı en iyi anlayacağı, ihtiyaç içerisinde olmanın, ama bu ihtiyaca da ulaşamamanın ne kadar büyük bir sıkıntı meydana getirdiğini öğrenmenin de zamanıdır. Açlık, susuzluk ve bedenin ihtiyaçlarını sınırlama, insanda empati yapmanın yollarını açmalı, yakınındaki ya da aynı dünyayı paylaştığı insanların, nasıl bir ruh haleti içerisinde olduklarını hatırlatmalıdır.

Ramazan Ayı, özellikle sabır eğitiminin alındığı bir mevsimdir ve bir sabır okuludur. Sabır, insanı kurtuluşa, huzura ve sonu her zaman için güzel olana götürür. Ancak sabırlı olmak, söylendiği kadar kolay bir erdem değildir. İşte bulunması ve gösterilmesi bir hayli zor olan sabır gibi kıymetli bir değeri, oruçlu mü’min, bu ayda akşama kadar eliyle, gözüyle, midesiyle, hatta düşünceleriyle pek çok şeye karşı dayanma ve sabretmekle elde etmiş ve âdeta bir sabır küpü haline gelmiş olur. Kazanılan bu sabır, insana yıl boyunca adeta bir maya haline gelerek, bütün yılını sabırla geçirmenin yollarını açmış olur.

Ramazan Ayı, mü’minin ibadetlerine daha fazla yoğunlaşacağı, teravih ve özellikle de sahura kalktığında edâ edeceği teheccüd ibadetiyle kullukta daha da derinleşeceği bir kulluk ayıdır. 

Ramazan Ayı, bedenin bütün zincirlerden kurtularak, melekler kervanına katılacağımız, böylece meleklerle daha da yakınlık kurduğumuz bir yükselme ayıdır.

Ve Ramazan Ayı, Cenab-ı Hakk’ın kuluna verdiği nimetlerin şükrünün bütün çeşitleriyle yerine getirileceği, zekat ve fıtır sadakasıyla malımızı, ibadet ve oruçla da bedenimizi tertemiz hale getireceğimiz bir mağfiret ayıdır. 

Yüce Rabbimiz bu ayı, bütün insanlık adına hayır ve bereketlere ve dünyanın değişik yerlerinde ne kadar mâsum ve mağdur varsa, tamamının kurtuluşlarına açılan bir vesile kılsın. Ramazan Ayınız Mübarek olsun.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin