Ramazan ayı iftar ve sahur

YORUM | Prof. Dr. MUHİTTİN AKGÜL

Bu mübarek ay, birbirinden faziletli zaman dilimleriyle iç içe geçmiş bir kutlu zaman dilimidir. Onun içindir ki, onun her vakti, ciddi bir özenle ele alınmalıdır. Bu yazımızda bunlardan bir kısmını kısaca hatırlatmak isteriz.

Bir lokma içim dahi olsa sahura kalkmalı

Sahur, gece yarısı ile tanyerinin ağarışı arasında yenen yemeğin adıdır. Bir lokma dahi olsa sahura kalkıp yemek yemek, Allah Rasulü (s.a.s.) tarafından tavsiye edilmiş, sahurda bereketin olduğuna ve sahura kalkanlara meleklerin duada bulunacağına dikkat çekilmiştir. Nitekim bir rivayette: “Sahurda bereket vardır. Bir yudum su içmek için dahi olsa sakın onu terketmeyin. Zira Allah Teâla ve melekler, sahura kalkanlar için dua ederler.” (Ahmed b. Hanbel) buyrulmuştur.

Sahuru geciktirme

Oruçlunun dikkat etmesi istenen davranışlardan birisi de, sahuru son vaktine kadar geciktirmedir. Bu geciktirmede, Hz. Peygamber’in (s.a.s.) ümmetine karşı gösterdiği şefkat ve merhametin izleri vardır. Zira bazı bünyeler uzun süre açlıktan rahatsızlık duyabilirler. Dolayısıyla sahurun son vaktine kadar geciktirilmesi, oruç süresinin az da olsa kısalmasını sağlar. Ayrıca, sahura gecenin başlangıcında veya biraz daha sonraki vakitlerde kalkılması, sabah namazının kaçırılmasına sebep olabilir. Son vaktine bırakılmasında ise, sabah namazının vakti yakın olduğundan, kaçırılmaması ihtimali daha büyüktür. Sahuru geciktirmenin diğer bir bereketi de, faziletli bir zaman dilimi olan seher vaktinin, daha dinç ve zinde geçirilmesine yardımcı olur. Nitekim Resûlullah (s.a.s.) “İftarı acele yapıp, sahuru geciktirdikleri müddetçe ümmetim hayır üzerindedir.” buyurmuşlardır. (Ebû Dâvûd)

İftarı acele etme

Akşam vakti girdiği zaman, oruçlunun hemen iftar etmesi sünnettir. Vakit bakımından çok sınırlı olduğu, vakti girer girmez hemen kılınması gerektiği halde, Rasulü Ekrem önce iftar yapar, daha sonra akşam namazını kılardı. İftarı acele etmede insanlara karşı gösterilen şefkat ve merhamet vardır. Sabahtan akşama kadar aç duran insanları, vakti girdiği halde, iftarı tehir ederek zor duruma sokmayı, İslam’ın engin şefkatiyle bağdaştıramayız. Bunun için Hz. Peygamber, ümmetini iftarda acele etmeye teşvik etmiştir. 

İftarı su veya hurma ile açmak

Oruçlu bir kimsenin iftarını hurma veya su ile açması sünnettir. Allah Rasûlu iftarını varsa hurma ile, o da yoksa su ile açardı. Daha sonra da akşam namazını eda ederdi. Hz. Enes (r.a.)’in naklettiğine göre: “Rasûlullah (s.a.s.) namaz kılmadan önce bir kaç tane taze hurma ile iftar ederdi. Eğer taze hurma bulunmazsa kuru hurma ile iftar ederdi. Eğer kuru hurma da yoksa, bir kaç yudum su içerdi.” (Ebû Dâvud). Diğer bir rivayete göre de Allah Resûlü (s.a.s.) şu tavsiyede bulunmuştur: “Sizden biriniz oruçlu olduğunda, hurma ile iftar etsin. Şayet hurma bulamaz ise, su ile iftar etsin. Zira su çok temizleyicidir.” (Ebû Dâvud) 

İftar vaktinde dua

Bir takım kimseler vardır ki, dualarına icabet edilir, elleri geriye boş çevrilmez. Bunlardan birisi de, iftar vaktinde ellerini Cenab-ı Allah’a açıp yalvaran kimsedir. Nitekim Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.): “Üç kişi vardır ki, bunların duaları reddolunmaz. Bunlar, oruçlunun iftar vaktindeki duası, adaletli olan yöneticinin duası ve bir de mazlumun duasıdır.” buyurmuşlardır.(Tirmizî).

Allah Resûlünün iftar vaktinde okuduğu farklı dualar vardır. Bunlardan en fazla bilineni ise şöyledir: “Allah’ım; senin rızan için oruç tuttum, senin rızkınla orucumu açtım. Susuzluk gitti, damarlar ıslandı. İnşaallah ecir ve sevap da sabit oldu.” (Ebû Dâvud).

Cenab-ı Mevla tarafından makbul bir oruç temennisiyle. 

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin