Rahmetin coştuğu mevsim:  Üç Aylar ve Regâib Gecesi

YORUM | CEMİL TOKPINAR

Başta ülkemiz ve İslâm dünyası olmak üzere bütün insanlığın farklı bela ve musibetlere uğradığı şu günlerde âdeta bir can simidi gibi imdadımıza yetişen kutlu bir mevsime girmek üzereyiz.

Asırlardır “Üç Aylar” diye isimlendirilen Recep, Şaban ve Ramazan’ın ilk ayı 2 Şubat Çarşamba günü başlıyor. Hemen ertesi gün yani önümüzdeki perşembeyi cumaya bağlayan gece ise, Regâib Kandilidir.

Üç Aylar Rabbimizin rahmet, mağfiret ve inayetinin coştuğu mübarek ve muhteşem bir mevsimdir. Diyebiliriz ki, Üç Aylar birbirini takip eden ve giderek değeri artan fırsatlar zinciri, bire binler veren bereketli günler ve geceler geçididir.

Nasıl ki, belirli günlerde ve mevsimlerde açılan pazar ve fuarlarda yeni ürünler ve bol çeşit sergilenir, yüksek indirimler uygulanır ve sıradışı hediyeler dağıtılır; Üç Aylar dediğimiz Recep, Şaban ve Ramazan aylarında da bildiğimiz indirimleri aşan muhteşem fırsatlar ve sürpriz hediyeler vardır.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bu aylardaki bolluk ve berekete kavuşmak için Üç Aylara girince, “Allah’ım! Receb’i ve Şaban’ı hakkımızda hayırlı ve mübarek kıl, bizi Ramazan’a ulaştır.” diye dua ederdi (Müsned, 1: 259). Çünkü Üç Ayları değerlendirmek ve Ramazan’a erişmek muhteşem bir nimet ve muazzam bir lütuftur.

Bir iman ve mücadele adamı olduğu kadar  bir ibadet ve dua kahramanı da olan Bediüzzaman Hazretleri, Üç Ayları, özellikle Ramazan’ı ve kandil gecelerini ihya etmek için özel programlar uygular ve talebelerini teşvik ederdi.

Nitekim talebeleriyle birlikte ağır baskı ve mahrumiyetlere uğradığı Afyon Hapsinde iken yazdığı bir mektupta adeta bayram coşkusu yaşar gibi şu müjdeleri vermekten kendini alamaz:

“Beş günden sonra çok mübarek ve çok sevaplı ibadet ayları olan şuhûr-u selâse (Üç Aylar) gelecekler. Her hasenenin (ibadetin) sevabı başka vakitte 10 ise, Receb-i Şerifte 100’den geçer, Şaban-ı Muazzamda 300’den ziyade ve Ramazan-ı Mübarekte 1000’e çıkar ve Cuma gecelerinde binlere ve Leyle-i Kadirde 30.000’e çıkar. Bu pek çok uhrevî faydaları kazandıran ticaret-i uhreviyenin bir kudsî pazarı ve ehl-i hakikat ve ibadet için mümtaz bir meşheri (sergisi) ve üç ayda 80 sene bir ömrü ehl-i imana temin eden şuhûr-u selâseyi böyle bire on kâr veren medrese-i Yusufiyede geçirmek, elbette büyük bir kârdır. Ne kadar zahmet çekilse ayn-ı rahmettir.” (Şualar, 14. Şua)

Buna göre, Receb ayında kılınan iki rekat namaz 200 rekat, tutulan bir oruç 100 oruç, bir liralık sadaka 100 lira olarak amel defterimize yazılmaktadır. Şaban ayında ise bu sevaplar üç kat daha arttırılmakta, her ibadet 300 katıyla ödüllendirilmektedir.

Bu mektuptaki cümlelerden anlıyoruz ki, bu aylar öylesine büyük bir fırsatlar zinciridir ki, hapishanenin ağır şartlarında bile ihya edilmesi, Cenab-ı Hakkın ihsan ettiği ecir ve mükâfatları on kat arttırmaktadır.

Bediüzzaman başta aşırı soğuk ve zehirlenme olmak üzere birçok işkenceye maruz kaldığı bu ortamda bile hiçbir ibadetini ihmal etmemiştir. Hatta “El-Hüccetüzzehra” isimli eserini yazan ve mektupla da olsa ders vermeye devam eden Üstad Hazretlerinin Üç Ayları âdeta bir bayram gibi karşılaması bizim için güzel bir örnek ve ibretli bir tavırdır.

Üç Aylar’ın her günü mübarek olduğu gibi, bilhassa bu aylardan Recep ayı içerisinde Regâib ve Miraç geceleri, Şaban ayında Berat Gecesi, Ramazan’da ise Kadir Gecesinin bulunması Üç Aylara ayrı bir kıymet ve meziyet kazandırmıştır.

RECEB AYININ İLK KANDİLİ: REGÂİB GECESİ

Yapılan her bir ibadete ve salih amele yüz kat sevap yazılan Receb ayının ilk Cuma gecesi, yani önümüzdeki Perşembeyi Cumaya bağlayan gece Regâib Kandilidir.

Arapça bir kelime olan Regâib “kendisine rağbet edilen, arzulanan, talep edilen, değeri yüce, ihsanı bol şeyler” demektir.

Regâib Gecesi, değerini, Peygamber Efendimiz Hazret-i Muhammed’in (s.a.v.) bir cihette görünen âleme teşrifinden almaktadır.

Bediüzzaman Hazretleri bu hususta Emirdağ’da yaşadığı bir hatırayı aktararak şöyle der:

“Size iki pusulayı Leyle-i Regaibden altı saat evvel yazdım. “Hizbü’n-Nuriye” kâğıt ile teslimden sonra, kat’iyen benim kanaatimde bir nevi Mu’cize-i Ahmediye olarak, iki aydan beri mütemadiyen kuraklık ve yağmursuzluk, her tarafta daima namazlardan sonra pek çok duaların akîm kaldığı ve herkes me’yusiyetten derd-i maişet endişesiyle kalben ağlarken, birden Leyle-i Regaib—bütün ömrümde hiç mislini işitmediğim ve başkalar da işitmediği—üç saatte yüz defa, belki fazla tekrarla melek-i ra’dın (gök gürültüsü meleğinin) yüksek ve şiddetli tesbihatıyla öyle bir rahmet yağdı ki, en muannide dahi Leyle-i Regaibin kudsiyetini ve Hazret-i Risaletin bir derece, bir cihette âlem-i şehadete teşrifinin umum kâinatça ve bütün asırlarda nazar-ı ehemmiyette ve Rahmeten li’l-Âlemîn olduğunu ispat etti ve kâinat o geceyi alkışlıyor diye gösterdi.” (Emirdağ Lahikası, s. 638)

Abdullah ibn-i Ömer (r.a.) ve Ebû Umâme’nin (r.a.) rivayetine göre Peygamber Efendimiz (s.a.v.) duaların reddedilmeyeceği beş geceyi şöyle ifade buyurmaktadır:

“Beş gece vardır ki, onlarda yapılan dualar geri dönmez, kabul edilir: Recep’in ilk gecesi, Şaban’ın on beşinci gecesi, Cuma gecesi, Ramazan bayramı gecesi, Kurban Bayramı gecesi.” (Celâleddin Suyûtî, Câmiü’s-Sağîr, 3/454)

REGAİB GECESİ NASIL İHYA EDİLMELİ?

Mübarek gecelerde mümkün mertebe akşamdan sabah namazına kadar ibadet etmek güzel olur. Yalnız başına yapılan ihya gayreti esnasında nefis ve şeytan uykuya teşvik edebilir. Bu yüzden en güzeli, bir camide veya sohbet meclisinde ihya etmektir. Böylece hem insanlar birbirini teşvik etmiş olur, hem de birbirinin duasına ortak olurlar.

Ancak bütün dünyada etkisini sürdüren salgın hastalık dolayısıyla sağlığımız için gerekli tavsiyelere ve tedbirlere mutlaka uyarak hareket etmeliyiz.

Mübarek gecelerde yapılacak beş mühim ibadet vardır:

Tevbe ve istiğfar etmek: Peygamber Efendimiz (s.a.v.) her gün 70 kez tevbe ve istiğfar ettiğini belirtir. Bu bakımdan tevbe ve istiğfar her zaman önemli bir ibadettir. Bu gecelerde yapılan tevbe ve istiğfarlar ise daha önemlidir ve inşallah kabul olur.

Kur’an okumak: Cüz paylaşılarak Kur’an hatmi yapılabilir. Ayrıca Yasin, Fetih, Rahman, Tebareke, Amme gibi çok faziletli sûreleri okumak veya dinlemek çok sevaplıdır.

Namaz kılmak: Beş vakit namazı cemaatle kılmak ve uzun tesbihatı yapmakla beraber evvabin, teheccüd, tevbe, tesbih ve hacet namazlarını kılmak çok faziletlidir.

Peygamber Efendimize (s.a.v.) bol bol salâvat-ı şerife getirmek, her zaman çok değerli bir ibadettir. Mübarek gecelerde ise kat kat sevabı vardır.

Dua etmek: Kur’an’da ve hadiste geçen duaları, Cevşen’i, büyük velilerin dualarını okumakla birlikte içimizden geldiği gibi Rabbimize niyazda bulunmak çok önemlidir. Çünkü kandil geceleri dualar kabul edilir. Bilhassa içinde bulunduğumuz ifritten süreçten kurtulmak için mümkünse sabaha kadar Rabbimize yalvarmak gerekir.

ÜÇ AYLARDA ORUÇ TUTMAK ÇOK SEVAPLIDIR

Regaib Gecesinin gündüzünde ise oruç tutmak çok faziletlidir. Tutulacak orucun zamanı, kandil gecesinden önceki gündüz değil, sonraki gündüzdür. Çünkü ibadet takviminde gün, akşam ezanıyla başlar, takip eden akşam ezanına kadar devam eder. Nitekim Ramazanın başlangıcında da, önce teravih kılarız, sabahında da oruç tutarız. Ancak kandil gecesinin hem öncesinde hem sonrasında oruç tutan da faziletli bir amel yapmış olur.

Bilhassa Regaibin öncesi olan Perşembe günü oruç tutmak zaten sünnettir. Perşembe günü müsait olmayanlar sadece Cuma günü de olsa oruç tutulabilir. Çünkü müsait olduğu halde başka gün değil de sadece Cumaya denk getirmek tenzihen, yani helâle yakın mekruhtur. Regaib Gecesinin gündüzü ise her zaman Cumaya rastlamaktadır, başka çözüm ve seçenek yoktur. Bu yüzden Perşembe günü tutamayanlar için Cuma günü oruç tutmak tenzihen mekruh da olmaz.

Üç Aylarda fırsat buldukça oruç tutmak hem çok faziletli bir ibadettir, hem de duaların kabulüne de vesile olur. Müsait olanlar haftada bir veya haftada birkaç gün oruç tutmayı hedefleyebilirler.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin