PKK ‘terörü’ tamam; AKP ‘terörü’ ne olacak?

NECİP F. BAHADIR | YORUM

Bugün yarın derken PKK nihayet 5 gün önce topladığı kongrenin ‘sonuç bildirisini’ açıkladı. Artık ‘PKK’ diye bir örgüt veya oluşum yok. Kendini feshetti çünkü. Ve silahlı mücadeleye son verdi. Fakat bu, ‘Dükkan kapandı, ışıkları kapatın!’ gibi bir şey değil. PKK’ya vücut veren unsurların ‘varlığı’ devam edecek. Silahın yerini siyaset alacak. Keleşler susacak, onu tutan eller artık ‘siyasetçi’ olarak konuşacak.

Kuşkusuz önemli bu ve bir dönüm noktası… Ama unutmamak lazım ki PKK daha önce de ‘silahlara veda’ demiş, kendini feshetmişti. Başka isimler kullandı sonra tekrar eskiye döndü. PKK’nın neye veya nelere evrileceği bundan sonraki sürecin yönetimine bağlı…

Ankara, PKK’nın ‘tarihi hamlesine’ nasıl karşılık verecek? Erdoğan ‘demokrasi ve hukuka’ dönebilecek mi? AKP’nin muhaliflere karşı estirdiği ‘terör’ ne olacak?

Evet, bugün yadsınamaz biçimde ‘AKP terörü’ var. Artık adını koymak lazım. Ülkenin huzuruna, barış ve kardeşliğine verdiği hasar PKK’dan az değil desek yalan söylemiş olmayız sanırım.

‘Devlet terörü’ diyeceğim ama ortada devlet yok! AKP’nin ‘ucube sistemi’ yürürlükte. Oysa siyasi literatürdeki bunun adı ‘devlet terörüdür.’ Tıpkı bir zamanlar Stalin’in muhaliflerine Hitler’in Yahudilere yaptığı gibi… Erdoğan da saltanatına tehdit gördüğü siyasi ve sosyal muhalif ve gruplara karşı polis, jandarma ve yargı eliyle yıllardır ‘terör’ estiriyor.

Erdoğan tepelerine bindi!

Tarihin bunu ‘AKP terörü’ diye kaydedeceğine şüphem yok. Ve bu terörden zarar görenlerin bir gün hakkını alacağından da kuşku duymuyorum. Erdoğan ve partisinin ‘terör’ suçlusu olarak yargılanacağından da eminim.

Sandıktan çıkmış olmak bu suçu hafifletmez. Hitler seçimle iş başına gelmedi mi? Soykırım ve insanlığa karşı işlenen suçların ‘zaman aşımı’ yok. AKP’nin iktidar yıllarından ‘devri sabık’ diye söz edilecek…

Bu satırlar yazılırken, Erdoğan Danıştay’ın kuruluş yıldönümü programından konuşuyordu. “Kendini yasadan ve devletten üstün görenlerin tepelerine binmeye devam edeceğiz!” dedi. İşte bu… ‘Tepelerine binmek’ demokratik hukuk sistemlerinde bir cumhurbaşkanının söyleyeceği söz müdür? Terör dili bu… Sen siyaseten mücadeleni verirsin, yargı gereğini yapar. Peki kendini yasa ve devletten üstün görenler kim? Erdoğan kimi kastediyor?

Tabii ki siyasi muhaliflerini… Özel olarak da CHP’yi… Ekrem İmamoğlu ve arkadaşlarını… ‘Tepelerine bindi’ çünkü. Normal bir hukuk işlemedi. Savcı ve hakimler yasalar gerektirdiği için İmamoğlu’nu tutuklamadı. Tamamen siyasi, hukukun bırakın varlığından kokusundan bile söz edilemez. İstanbul Üniversitesi 35 yıl sonra diplomanın iptalini mevzuat öyle gerektirdiği için mi kararlaştırdı?

Hayır… Erdoğan’ın işareti olmasaydı ne üniversite ne de yargı harekete geçerdi.

Erdoğan ‘tepelerine bindi’… İşte AKP terörü bu…

İnsanın zihniyeti diline yansır. Normal bir siyasetçi ‘tepelerine binmek’ diye bir üslupla konuşur mu? Var mı örneği? Peki gerçekte kendisini yasa ve devletten üstün görenler kim? En başta Erdoğan değil mi? Vaktiyle Anayasa Mahkemesi’nin işine gelmeyen bir kararını yorumlarken “Uymuyorum, saygı da duymuyorum!” demedi mi?

Anayasa, yasa, mevzuat bırakın Erdoğan’ı hangi AKP’liyi bağlıyor? AİHM kararlarını tanımayan, uygulamayan bir iktidar var karşımızda… Ve onun uzantısı yargı mensupları… Başka söze ne hacet!

AKP terörü ne olacak?

Gaziantep’te masum yüzlerce üniversite öğrencisinin sabahın köründe evleri basılarak gözaltına alınması ve bir kısmının tutuklanması ‘bir devlet terörü’ değil mi? Devlet olmadığı için AKP terörü diyoruz. Öğrencilere sorulan sorular operasyonun hukuktan ne kadar nasipsiz olduğunu tüm çıplaklığıyla ortaya koymuyor mu? Hangi vicdan böyle bir operasyonu normal karşılayabilir? Onbinlerin, yüzbinlerin terörle yargılanması ancak bir başka gücün ‘terör’ estirmesiyle mümkün olabilir.

 

Olağan hukuk ve demokrasilerde böyle bir şey yaşanmaz.

Münfesih PKK’nın ‘silahlara veda’ açıklamasını okurken insanın, “Peki AKP terörü olacak?” diye sorması ve derin düşüncelere dalması normal değil mi? Metni defalarca okudum, satır aralarına ve açık mesajlarına baktım. ‘Zafer çığlıkları’ atılacak bir metin değil bu… Rahatsız edici hususlar var. Amacım uzun uzun metin analizi yapmaktı. Fakat ‘AKP terörünü’ bir türlü zihnimden uzaklaştıramadım.

Metnin tahlilini ve tartışmasını sonraki yazıya bırakmak zorundayım.

‘Tomurcuklar çiçek açtı’ ama ‘don tehlikesi’ var!

Sürecin mimarı MHP lideri Devlet Bahçeli’nin yazılı açıklaması düştü önüme… Okudum onun da kafasında soru işaretleri var… “Tomurcuklar çiçek açtı!” dese de cümlelerin satır aralarında bir ‘endişe’ okumadım değil. Evet, çiçeklendi tomurcuklar fakat bir ‘don riski’ var. Tabiata bahar geldi, Anadolu renklere büründü. Ama bir ‘zirai don’ baharı kışa çevirdi.

Sadece çiçekleri değil, ağaçları da vurdu. Soğuk öylesine kavurucuydu ki kuruyan ve ömrünü tamamlayan meyve ağaçları var. Haberlere de yansıdı. Barış çiçekleri de ‘don tehlikesinden’ beri değil. Bahçeli de farkında sanki…

Buna rağmen, “PKK’nın kurucu önderi Abdullah Öcalan’a teşekkür ediyor, şükranlarımı sunuyorum.” gibi bir cümle kurabildi. Bahçeli’nin teşekkürü ve şükranlarına layık olan Öcalan tek değil tabii, Erdoğan da var, DEM heyeti de… Fakat Öcalan’dan ‘kurucu önder’ diye söz etmesi, teşekkür ve şükranlarını esirgememesi tarihe not düşülecek türden.

CHP ve siyasi muhaliflere her türlü hakaret dil ve üslubunu kullan; Öcalan ve PKK’ya sıra gelince ‘dilinde çiçekler’ açsın! Herkese karşı aynı dille konuşsa bir nebze ‘tolere’ edilebilir. CHP’ye ‘siyasi kuruluş’, Özgür Özel’e ‘yönetici’ derken Öcalan’ı yere göğe sığdıramamanın bir siyasi bedeli olur elbette…

Ne yaptılarsa birlikte yaptılar!

Yeri gelmişken AKP teröründe şiddet ve büyüklüğünde ‘MHP ve Bahçeli’nin katkısı olduğunu da’ kayda geçirmek lazım. AKP terör namına ne yaptıysa MHP ile beraber yaptı. Bahçeli’nin suçu ve günahı Erdoğan’dan az değil. Bugün AKP iktidarı, ‘MHP değneği veya payandası’ ile ayakta durabiliyor. Yoksa çoktan yıkılıp gitmişti. Emniyet ve yargı ‘terör estiren’ bürokratlar MHP ile dirsek teması halinde…

AKP Diyarbakır Milletvekili Suna Kepolu Ataman, terör örgütü PKK’nın fesih kararını değerlendirirken, “Tahminen anayasada Kürtlerin adı geçecek ve bazı şeylerin önü açılacak. PKK adına DEM Partisi’nin bazı talepleri olmuştu. Tahmin ediyorum onların da bazı talepleri karşılanacak.” dedi.

Nasıl yani? PKK ile Anayasa konusunda bir mutabakat mı var? Bu sözler çok kafa karıştırıcı… Zaten PKK’nın bildiri metni de masum değil.

Nasıl mı? Cevabı bir sonraki yazıda…

Şu cümleye bakın; “Adalete olan inancın temelinden sarsıldığı bir ülkede ne yaparsanız yapın huzuru ve barışı tesis edemezsiniz.”

Erdoğan söyledi bunu, şaka gibi…

Eğer ağzından çıkan bu söze inanıyorsa ‘huzur ve barışın tesisi’ mümkün değil, çünkü toplumun adalete olan inancı temelinden sarsılmakla kalmadı, yıkıldı! ‘Huzur ve barışın tesis’ edilemeyeceğini bir siyasetçi kendi diliyle söyler mi?

Mesele ciddi olmasa ‘şakacı’ diyeceğim ama…

Neyse AKP bir ucube ve gariplikler partisi ve iktidarı… Her şey mümkün…

2 YORUMLAR

  1. “40 küsur yıllık sözde ihanet 7 ayda bitti”. Demek ki bu durum neymiş. Bu ülkenin sahipleri ve efendileri biz değilmişiz. Bu işe kim karar vermişse sahipleri onlarmış. Silah tırları giderken başlayan işlerle 15 Temmuz, gazze, suriye, pkk ve sonrası vs. planlarını bir bir uyguladılar. Zavallı anadolu ve trakya halkları ülkenin kendilerinin olduğunu zannediyorlardı. Şunu hiç sormuyorlar o kadar kürt anadolu ve trakya çocukları 40 yıldır boştan yere neden öldü. Çoğu analar diyordu ki “bi dene daha ossa bu davaya bi daha viririm” Günün sonunda ne oldu ölen öldüğü ile kaldı ateş düştüğü yeri yaktı ülkenin sahipleri bu işlerden karlı çaktı, cepleri doldu, toprakları arttı, zenginliklerine zenginlik kattı. Bu halk uyumaya devam etti ve edecek. Uyanamazlarda. Uyumaya devam.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin