Ömer Dinçer: Kopuşum 17-25 Aralık’ta başladı; 4 bakan Yüce Divan’a gitsin diye oy vermiştim

Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde danışmanlığını yapan, Başbakanlık Müsteşarlığı görevinde bulunan, 2011-2013 yılları arasında Milli Eğitim Bakanı olan ve halen Şehir Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı görevini yürüten Ömer Dinçer, AKP’nin kurucu ilkelerinden uzaklaştığını söyledi. Dinçer, 17-25 Aralık yolsuzluklarıyla partisinin hesaplaşmadığını, dönemin bakanlarının Yüce Divan’a gitmesi için oy verdiğini ifade etti.

Erdoğan, ”Marmara Üniversitesi, Şehir Üniversitesi’nin hamisi ama mütevelli heyetinden de vazgeçmiyorlar” ithamına da cevap veren Dinçer, ”Bunların hepsi kamuoyunu yanıltmak, daha önceden verilen bir karara ve yapılanlara gerekçeler üretmek için söyleniyor. Birincisi; ben bu hadise ortaya çıkar çıkmaz, ilk olarak öğrencilerin, öğretim üyelerinin ve üniversitede çalışan personelin karşısına çıktım ve onlara bir hesap verdim, desteklerini talep ettim. Öncelikle hemen vurgulamalıyım, sorun benim ayrılmam ile çözülecekse hemen istifa ederim. Makamlara dayalı hiçbir iddiam yok, bugüne kadar da olmadı. Bugün üniversiteyi Marmara’ya devretseler otomatik olarak mütevelli heyeti görevden alınmış sayılıyor zaten. Mütevelli heyetinin ayrıca istifa etmesine gerek yok ki.” dedi.

T24’ten Candan Yıldız’a konuşan Ömer Dinçer’in AKP’den kopuşunun miladının 17/25 olduğunun altını çizdi:

”Şunu söyleyebilirim; Başbakanlık Müsteşarlığı yaptım, bakanlıklar yaptım. Sadece MEB değil aynı zaman da Çalışma Bakanlığı da yaptım. Bu görevleri yaptığıma dair hiçbir pişmanlığım yok içimde. Ülkemize, insanlarımıza hizmet etme fırsatı buldum. Ben de doğru bildiklerim çerçevesinde bir şeyler yapmak için çabaladım. Hizmetlerimin takdiri kamuoyuna aittir.”

”Bunlara dair hiçbir kırgınlığım yahut hiçbir pişmanlığım yok ama AK Parti’ de siyaset yapmaya karar verdiğimde, benimsenen temel ilke ve değerleri önemsemiştim. Başlangıçta, genel anlamda siyaset yapmaya, özel anlamda Ak Parti’de siyaset yapma niyetinde değildim.  AK Parti ülkemiz adına, insanımız adına büyük umutlarla yüklüydü…”

”Benim ilk kopmaya başladığım an 17-25 Aralık meselesidir, 2013 yılının sonları. Gerçekten görev yaptığım süre içerisinde, partide kendi arkadaşlarımın yolsuzluk yaptığına dair hiçbir şeye şahit olmamıştım. Belki duymamıştım. Bu durum kendi işime çok odaklanmamdan kaynaklanıyor olabilir. Yani bir şeyin olup olmadığı ayrı bir mesele, sizin onun farkına varıp varmamanız ayrı bir mesele. Bu olaylar ortaya çıktığında şok olmuştum, inanamamıştım. Gerçekten mesai arkadaşlarımız bunu yapmış veya yapmamıştı, ama parti bunun gerçekliğini tartışmalı ve bütün gücüyle doğruya ulamaya çalışmalıydı. Bir grup içinde hatalar ve yanlışlar olma ihtimali her zaman vardır ve her grupta olabilir. Burada önemli olan partinin bu durumlar karşısında takındığı tavır ve geliştirdiği politikalar daha önemlidir. Yüce Divan’a gitsinler diye oy verdim. Yargıda aklanmış olsalardı, belki o insanlar için de daha iyi olurdu.”

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin