Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir!

YORUM | HAKAN TANER

 

Hükümet, yani Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) veya devlet…

Adı her ne ise işte; şaşırtmaya devam ediyor.

Yalnız hiçbir şaşırtması millet menfaatine değil, hep kendine çalışıyor.

Bütün bu çalışmalarında ana gaye iktidarı bırakmamak ve daha fazla kazanmak.

Dünya belki de son yüzyılın en büyük belalarından biri ile boğuşurken, Türkiye bu işi önce hafife aldı, sonra inkâr etti en sonunda gerçek kendini ikrar etti.

İlk başlarda eldeki tüm medya aygıtları eşliğinde çok başarılı bir kriz yönetimi yapıldığı imajı verilmeye çalışıldı ve başarıldı da.

18 yıllık AKP iktidarında tüm milleti ilgilendiren başarılı bir icraat görülmediği için, halk kendisine sunulan bu illüzyonu hep beraber alkışladı.

Bu kez Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın popülaritesi artınca da o bildik emareler baş gösterdi.

Önümüzdeki günlerin hedefi ölümleri ve vak’aları geri planda bırakacak yeni aksiyon planları hazırlamaktı.

Hazırlamaya gerek bile duyulmadı. Milleti ayrıştıracak, birbirine düşürecek, eldeki gerilim senaryolarının en büyüğü en olmadık zamanda piyasaya sürüldü.

Evet bildiniz, en olmadık zamanda en olmayacak mekanda…

GERİLİM SENARYOSUNUN ADI: KANAL İSTANBUL 

Ülkenin en aklı başında insanlarının tamamı iktidarın tam karşı tarafındaki tepede.

Geri kalanlar da iktidar ışığının etrafında.

Yalnız bu ışığın parlaklığı düştü mü ne? Işığın etrafında eskisi gibi pervane olanlar yok olmaya başladı.

Ülkedeki aklı başında kaç iktisatçı var ise hepsi  “Evde kal” mesajının anlamlı bir hale gelebilmesi için bütün medeni ülkelerin yaptığı gibi devletin vatandaşının hem ekonomik hem de fiziksel ruhsal sağlığını koruma altına alması gerektiğini avazı çıktığı kadar haykırıyor.

HÜKÜMET BİR PAKETTEN BAHSETTİ AMA 

Hükümet kısık sesle bir paketten bahsetti aslında. Çoğu ne olduğunu anlamadı.

Bahse konu paket, kendisine yandaş olanları ve kendi seçmen tabanını koruma ve ihyaya yönelik bir mutabakattan ibaretti.

Böylesine zor bir atmosferde insanların kimin hayatta kalacağı endişesini yaşadığı bir dönemde hükümet iki önemli icraatıyla kendisinden bekleneni yaptı yine.

1)Yapıp yapmayacağı bilinmez! Ancak vatandaşının ölümle burun buruna yaşadığı bir ortamda adeta onların ölümüne göz yumarcasına para yok deyip tüm talep  ve tekliflere kapı duvar olması ve aynı gündem içerisinde Kanal İstanbul ihalesini yapma cüretini göstermesi.

2) Bir süre sonra ölüm kusan bir mecraya dönüşecek hapishanelerde yazar, gazeteci, öğretmen, siyasetçi ve diğer masum insanları ölüme terk ederek, tacizci, tecavüzcü esrarcı, katil ve mafya liderlerini serbest bırakacak bir düzenlemeyi hayata geçirmeye hazırlanması.

AKP her zamanki bildiği senaryoyu oynamaya devam ediyor.

Ölen ölür kalan sağlar bizimdir.

Lakin bu virüs öyle bir illet ki piyangonun kime vuracağı belli olmuyor.

Şu ana kadar bulunan aşı ve ilaçları sadece zenginler kullanabilir olsa da virüsün mutasyon diye bir hali daha var.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin