OHAL’de güvenlik soruşturması engeli: 1000 doktor, 300 öğretmen açıklama bile yapılmadan memurluğa alınmadı

OHAL döneminde çıkarılan 676 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile devlet memurluğuna alınacaklarda aranan şartlara “Güvenlik soruşturması ve/veya arşiv araştırması yapılmış olmak” ibaresi dahil edildi. Dolayısıyla her bakanlık bünyesine katacağı yeni memur adayları hakkında ilk önce ilgili istihbarat birimlerinden güvenlik soruşturması talep ediyor, ardından atama gerçekleştiriyor. Fakat güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlanması halinde kişiler, hangi değerlendirmeler sonucu memuriyete uygun olmadıkları bilgisine sahip olamıyor.

Meslek örgütlerine göre, olağanüstü hal (OHAL) ilanından şu ana dek güvenlik soruşturması olumsuz sonuçlanan 1000’den fazla doktor ve 300’ün üzerinde öğretmen bulunuyor.

BBC’nin haberine göre, “Dün Ankara’daydım bugün Malatya’da… Güvenlik soruşturmasından ret aldığımdan beri uyku yüzü görmeden, şehir şehir dolaşıp iş başvurusunda bulunuyorum. Fakat başvurduğum özel hastanelerde, ‘Kesin bir şeyle bağlantın var ki; memur olamadın’ ithamıyla karşılaşıyorum.” diyor memur adaylığı sürecinde hakkında yürütülen güvenlik soruşturması olumsuz sonuçlanan genç bir hemşire. Mamuda çalışamazken özel hastanelerde de iş bulamadığını bu sözlerle anlatıyor.

Farklı meslek gruplarından memur olmayı bekleyen çok sayıda kişinin bu hemşireyle aynı durumu yaşadığı tahmin ediliyor.

Memur-Sen Başkanvekili Mehmet Memiş, güvenlik soruşturmalarının titizlikle ilerlediğini ve bu soruşturmaların kamuda çalışacak personel profili için çok önemli olduğunu vurguluyor.

Soruşturmalardaki değerlendirme kriterleri sorulan İçişleri Bakanlığı ise, “Güvenlik soruşturması kriterleri gizli bir yöntem olduğu için bilgisinin verilmesi uygun görülmemiştir” açıklamasında bulundu.

“Kendimi hiçmişim gibi hissediyorum”

Bakanlıklar tarafından memur olamayacağı belirlenen kişilere gönderilen yazılar benzerlik gösteriyor. Örneğin Sağlık Bakanlığı tarafından genç hemşireye gönderilen mektupta şu ifadeler yer alıyor:

“KPSS-2017/5 sonucuna göre yerleştiğiniz sözleşmeli personel pozisyonuna, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 48’inci maddesinin birinci fıkrasının A bendindeki atama şartlarını taşımadığınız anlaşıldığından, atamanız yapılamamıştır.”

Söz konusu kanun hükmünde, devlet memurluğuna alınacak kişilerde aranan genel ve özel şartlar düzenleniyor. Bunlar, Türkiye vatandaşı olmak, 18 yaşını doldurmak, en az ortaokul mezunu olmak ve kamu haklarından mahrum olmamak olarak sıralanıyor.

Özel hastanelere iş başvurusu yapmak için Ankara’dan Malatya’ya giderken telefonla görüştüğümüz genç kadın, bu mektubun ardından bakanlığa dilekçe verdiğini ve hukuki mücadeleye başladığını anlatıyor:

“Bir daha memur olup olmayacağımı bilmiyorum. Bununla ilgili ne bir kanun, ne de net bir bilgi yok. Ayrıca bize gelen şey tebligat bile değil, mektup. Kapımızın altından atılmak suretiyle ulaştırıldı.”

‘Nedeniyle ilgili bilgi verilmiyor’

Hemşire, şu ana dek üç özel hastanenin aynı gerekçeyle işe almadığını söylüyor: Kamuya atanamamış olmak.

“Böylesine haksızlık karşısında hiçbir şey yapamamak o kadar kötü hissettiriyor ki. Hiçbir kanuni hakkımızı vermiyorlar. Şu an kendimi hiçmişim gibi hissediyorum, yaşamıyormuşum gibi. Sadece ve sadece ailem için hayatta kalıyorum.”

Bir başka hemşire de, “neden memuriyete uygun olmadığıma dair hiçbir bilgim yok” diyor:

“Ne devam eden bir mahkemem, ne de bir kere emniyete gidip ifade vermişliğim var. Bize gelen yazıda hiçbir gerekçe yazmıyor. Açıkçası neden ret aldığımı öğrenmek için avukat tutacak maddi durumum da yok.”

Konuşulan kişilerin çoğu gibi bu hemşire de, OHAL’de kamudan ve meslekten ihraç edilen ve sayısı 100 binlerle tarif edilen kişinin mahalle baskısına neden olduğunu anlatıyor:

“Memur olamadığınız için insanlar size farklı gözle bakmaya başlıyor. ‘İlla ki bir şey vardır ki elemişlerdir’ diyorlar. Tek bildiğim, 25 yaşındayım ve ortada 25 yıllık bir emeğim var.”

“KPSS sınavına çalıştığım dönemde bir ay boyunca üniversitenin kütüphanesinde yattım. Şimdi bunların hepsini hiçe sayıyorlar. ‘Ne için’ diye soruyorsunuz, cevap yok.”

Prof. Raşit Tükel: Hiçbir zaman doktorluk yapamayacaklar

Aylar süren beklemenin ardından güvenlik soruşturması olumsuz gelen meslek grupları arasında doktorlar da yer alıyor.

Türk Tabipler Birliği Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Raşit Tükel’e göre, doktorların güvenlik soruşturması nedeniyle mesleğe hiç başlayamaması, ihraç edilmekten daha olumsuz sonuçlar doğuruyor:

“Kamuda iki yıl mecburi hizmet yapılmadığı zaman, herhangi bir özel kuruluşta dahi hekimlik yapmanız mümkün değil. Altı senelik zor bir eğitimi tamamlamış ve hekim olmuş bir kişiye bir anda mesleğini hiçbir zaman ve hiçbir yerde yapamayacağı söyleniyor. Bu açıdan ihraç edilmekten daha olumsuz bir durum oluşturuyor.”

OHAL’den önce sadece gizlilik taşıyan birimlerde çalışacak kamu personeline yönelik güvenlik soruşturması yapılması gerekliliği vardı.

Tükel de OHAL’den önce olduğu gibi, hekimlerin güvenlik soruşturmasından geçmesini gerekli bulmadığını ifade ediyor:

“Eğer görevine başlamasını engelleyecek herhangi bir cezası yoksa, mesleğini yapmasıyla güvenlik soruşturmasının bu anlamda bir ilişkisi yok. Öte yandan güvenlik soruşturması olumsuz gelen birçok hekimin de gizlilik derecesi olan bir yerde çalışmayacağını biliyoruz. Yanlışla başlayan bu süreç, yeni yanlışlar doğuruyor.”

Eğitim-Sen: “Devlete ve adalete inançlarını kaybettiler”

Güvenlik soruşturması olumsuz gelen öğretmenlerin kimi gerekli elemelerden ve mülakatlardan geçip ataması yapıldıktan sonra, kimi ise göreve başladıktan bir buçuk ay sonra işsiz kaldı.

Eğitim-Sen’den İsmail Sağdıç bu süreci şöyle anlatıyor:

“Geçen Eylül ayında mülakattan geçip atanan öğretmenlerin bazıları taşındıkları illerde birkaç ay güvenlik soruşturmalarının sonucunu bekledi. Bazıları bu süreçte derse bile girmeye başladı.

“Ancak birkaç ay sonra bu meslektaşlarımızı güvenlik soruşturması gerekçesiyle neden belirtmeden uzaklaştırdılar. Fakat bu öğretmen arkadaşlarımız mülakata çağrılırken devlet memuru olma şartlarını taşıyorlardı, o şekilde mülakatı geçip atandılar.”

Sağdıç, bu durumu yaşadığı için sendikaya ulaşan 300’den fazla öğretmen olduğunu söylüyor:

“Hepsi yıllarca KPSS’ye hazırlanmış, aralarında 5-10 yıldır memur olmayı bekleyenler var. Aslında bütün yaşam kurguları, geleceğe dair hayalleri yıkılmış oldu. Çevrelerinden soyutlandılar, ihraç edilen kişilerle aynı psikolojiyi yaşıyorlar. İhraçlar nasıl devlet memurluğundan atılmış ve mimlenmişse, bu arkadaşlarımız da bir nevi atılmış oldular.

“Devlete ve adalete olan inançlarını kaybetmiş durumdalar. Suç kendilerinde olmadığı halde dönüp iç sorgulama yapıyorlar. Herkesten şüpheleniyorlar ve yakınlarındaki insanlara dair bile güvenlerini yitirmiş durumdalar.”

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin