‘O yazıyı’ ciddiye alın

YORUM | ADEM YAVUZ ARSLAN

‘O yazı’dan kastım Türkiye Gazetesi yazarı Fuat Uğur’un 28 Kasım’da yazdığı “Kılıçdaroğlu kendisine ‘Çakıcı’ya sataş’ diyenlerin tehlikeli niyetini biliyor mudur? başlıklı yazı.

Yanlış anlaşılmasın, Fuat Uğur’u muteber biri olarak gördüğüm yok.

Bilakis Erdoğan rejiminin pespaye tetikçilerinden birisi. Yazısı için önemsenmesi gerekir derken ‘patronlarına’ ve ‘oynadığı role’ bakarak söylüyorum.

 

Şöyle ki…

Erdoğan-Fidan-Akar üçlüsünün TSK içindeki Perinçekçi kadrolarla kurguladığı 15 Temmuz Kumpası’na dair en önemli adımı “Cemaatçiler darbe yapacak” algısının oluşturulmasıydı.

Bir yandan OdaTV öbür taraftan Havuz medyası hep birlikte ‘Cemaatçiler darbe yapacak’ korosu kurdular.

Bu koronun vokalisti ise Fuat Uğur’du.

Uğur’a yazdırılan yazılar kumpasa hizmet etti. Bugünün gündemi değil ama bir gün “gerçek 15 Temmuz yargılamaları” başladığında kumpasın medya ayağında Uğur’la birlikte çok sayıda isim yargının konusu olacaktır.

Gelelim Uğur’un ‘ciddiye alın’ dediğim yazısına.

Malum olduğu üzere AKP-MHP ittifakının özel afla cezaevinden çıkardığı organize suç örgütü lideri Alaattin Çakıcı son haftalarda siyasetin merkezine oturdu.

Ana muhalefet partisi liderini açıktan tehdit etti. Hatta hızını alamayıp tehdit mektubu üstüne tehdit mektubu yazdı.

Normal şartlarda Cumhurbaşkanından başlayarak siyasetin, medyanın ve güvenlik bürokrasisinin ayağa kalkması ve “bir mafya liderinin bir siyasi parti liderini tehdit etmesi kabul edilemez” açıklamaları yapması gerekirdi.

Fakat ne Erdoğan’dan ne İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’dan ne de Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’den bir tepki geldi.

Dahası Erdoğan’ın 15 Temmuz bahanesiyle parti teşkilatından topladığı hakimlerden olan Zeynep Dölek bir vatandaşı Çakıcı’ya hakaret ettiği gerekçesiyle tutukladı.

MHP lideri ise Çakıcı’nın sırtını sıvazlayıp Kılıçdaroğlu’na hakaretleri sürdürdü.

İşte bu noktada Uğur’un “Kılıçdaroğlu öldürülecek” diye açıktan yazması görmezden gelinecek bir şey değil.

Uğur köşe yazısında şunları söylüyor: “FETÖ’cü kripto kamikazelerden biri tıpkı Karlov suikastındaki gibi bu kez Kemal Kılıçdaroğlu’na tetiği doğrultacak. Ama faili meçhul suikastın ardından suçlanacak kişi iktidardaki Cumhur İttifakı’nın ortağı MHP’nin lideri Devlet Bahçeli’nin yakını olduğu tescilli Alaattin Çakıcı olacak. Yani suikastı iktidar yaptırmış gibi bir algı oluşturulacak.”

Yazının ilerleyen bölümlerinde de tekraren Kılıçdaroğlu’nun öldürüleceği, yerine Ekrem İmamoğlu’nun getirileceği dile getiriliyor

Dediğim gibi böyle bir yazının iktidar medyasında çıkabilmesi yeni Türkiye’yi çok güzel anlatıyor. Bu, Türkiye’nin ‘mafyokrasi’ye teslim olduğunun resmidir.

Peki ne oluyor?

En basit, yalın haliyle anlatayım:

Çakıcı’nın siyasi bir aktör olarak düşünülmesini uzun vadeli bir proje olarak görmek gerek. Yani ortada bir mektup yazmakla bitecek bir ilişki yok.

Çakıcı’nın Kılıçdaroğlu’na tehditleri geçtiğimiz günlerde medyaya yansıyan Mehmet Ağar, Korkut Eken, Engin Alan ve Alaattin Çakıcı fotoğrafının icraata dökülmüş hali.

Bundan sonra benzeri adımlar sıklıkla görülecektir. Çünkü Çakıcı’ya Cumhur İttifakı’nın geleceği doğrultusunda ‘yol temizliği’ ihalesi verilmiş durumda.

Nitekim Çakıcı’nın Kılıçdaroğlu’nu tehdit ettiği satırların arasında “aynı yanlışı milliyetçiyim diyen bir Hanımefendi de yapmıştır” denilerek Meral Akşener’e de mesaj veriliyor.

Fuat Uğur’un yazısı bu yolda anlamlı hale geliyor.

Her geçen gün oyları eriyen, iktidar ihtimali kalmayan Cumhur İttifakı bileşenleri millet iradesini derin devlete teslim ederek oyunun kurallarını değiştirdi.

Erdoğan ve müttefikleri önümüzdeki seçimde kendilerine risk olarak gördükleri Kılıçdaroğlu’nu Çakıcı eliyle terbiye etmeyi planlıyor.

Bu tehditler burada kalsa bile muhalefetin hareket kabiliyetini sınırlayacak.

Üstelik Türkiye gerçekleri Uğur’un yazısında dile getirilen ihtimali daha da ciddiye almayı gerektiriyor. Çünkü Erdoğan’ın kişisel iktidarını muhafaza etmek için mafyaya yol vermesi nedeniyle suç örgütleri altın çağını yaşıyor.

Çakıcı gibi bir ismin televizyon ekranlarından ana muhalefet partisi liderini tehdit etmesi ‘sokakta’ başka türlü değerlendirilir.

Bir yönüyle Çakıcı’nın Kılıçdaroğlu’nu tehdit etmesiyle MİT’in Hrant Dink’i İstanbul Valiliği’ne çağırıp tehdit etmesi benzeşiyor.

Sonuç olarak, ne pahasına olursa olsun koltuğu koruma telaşında olan Erdoğan ve müttefikleri siyasi hedeflerine ulaşmak için suikastlar dahil her şeyi yapabilir. O yüzden Fuat Uğur’un yazısını bir niyet ikrarı olarak görüp ciddiye alın derim.

BU YAZIYI YOUTUBE’TA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

2 YORUMLAR

  1. Bir türkiye klasiğidir mit sessizleştimi mafya aktifleşir. Aslında aktifleşen mit in mafyatik senkrenizasyonudur. Fakat ben hükümetin kendi geleceği için daha başka tedbirlere başvuracağını düşünüyorum. Çünkü er yada geç bir mafya lideri tamam yeter artık denilerek susturulacaktır. Çünkü normal insanlar tasvip etmeyecektir. Nitekim hanımefendi de kendi nekadar normal biri bilmem ama normal insanların tepkisini temsil eden bir çıkış yaptı. Bence Gözleri biraz daha kürtlerin ve Demirtaş’ın üstüne çevirmek de lazım. Orada da birşeyler olabilir. Aslında nerden bakarsan bak hükümetin yeniden oy toplamsına bir çare yok gibi. O halde daha büyük şeylermi yapacak bu adam sorusu da aklımıza gelmiyor değil.

    • Hanmefendi, Efendisi çıkış yapamadığı için çıktı meydane…
      Zaten volüm ayarını da ona göre düşük yaptılar.
      Hem AKP seçmenine ayar verdiler, hem MHP seçmeninden azar işitmekten kurtuldular.
      Mazallah Reis konuşsaydı, mafya liderinin TBMM’deki arkadaşı Hükümeti bozamasa bile üzebilirdi.
      Hanımefendiye konuşamazlar. Töreye aykırı.
      Malum, MHP seçmeninin dilleri, bütün “erkek muhalefete” hanımlardan da sadece Meral ablalarına karşı ağır konuşmaya ayarlı…

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin