Nokia sendromuna dikkat!

YORUM | Prof. Dr. SALİH HOŞOĞLU

Nokia’yı hepimiz biliyoruz, birçoğumuz da cep telefonlarını kullandı, kullanmayanlarımız da en azından varlığını duydular. Bu efsane markanın hikayesini kısa süre önce bu sitede okumuştuk. İşte bu ifade oradan: ‘2007’de telefon piyasasının yüzde 64,9’unu elinde bulunduran Nokia’nın pazar payı 2013’te yüzde 3’lere kadar düştü. Apple ve Google ile rekabette başarısız olunca çareyi cep telefonu bölümünü satmakta buldu.’ Nokia’yı bir anda dünya lideri yapan aynı dinamikler kısa zamanda sahneden silinmesine de yol açtı. Sosyal olaylar her zaman ticaretteki bu yükseliş ve düşüş gibi seyretmez ama çok benzer parametreler sosyal hareketlerde de söz konusu olabiliyor. Bu yazıda Hizmet Hareketini yükselten bazı faktörleri ve değişen dünyada yeni dinamikleri yakalamanın önemini vurgulamak istiyorum. Nokia’nın yaşadığı değişimin bir benzeri ile karşı karşıya olabileceğimizi düşünüyorum.

Bilindiği üzere toplumlara yön vermek isteyen bütün rehberler yaşadıkları şartları dikkate alarak en verimli ve etkili vasıtalarla insanlara mesajlarını ulaştırmışlardır. Hazret-i İsa (a.s) kendi döneminde en etkili yolla ve olabilecek bütün vasıtalarla mesajını yaymaya çalışmıştı. Hazret-i Peygamber (s.a.v) o günkü Mekke’de ulaşabildiği herkese mesajını yaymaktaydı. Gene o günün şartlarında Mekke’deki panayırı değerlendirerek bütün ziyaretçilerin bu mesajı duyması için azami gayret gösteriyordu. Daha sonraki dönemde imkan bulduğunda arkadaşlarını başka topluluklara göndererek ve mektuplar yazarak bütün dünyaya mesajını iletmeye çalışıyordu.

Bundan yaklaşık yüz yıl önce Bediüzzaman Said-i Nursi o günkü iletişimin en etkin vasıtaları olan kitaplar ve gazeteler ile mesajını yaymaya ve insanlara ulaştırmaya çalışıyordu. İnsanlarla görüşmesi sınırlandırıldığı ve kitaplarını bastırması imkansız hale geldiği zaman da bu kitapları (risaleler) gizlice de olsa küçüklü büyüklü elle yazılarak çoğaltılmasını sağlıyor ve bu yolla insanlara mesajlarını iletiyordu. Daha sonra da imkan bulunca teksir makinasını, ortam biraz daha normalleşip imkanlar arttıkça matbaaları değerlendiriyordu. Kendisi ve talebelerinin gazeteler aracılığıyla insanlara ulaşmak için ne kadar gayret gösterdiğini biliyoruz. O zaman tamamen devlet tekelinde olan ve O’nun mesajlarına kapalı olan Radyonun ne kadar önemli ve etkili bir vasıta olduğunu sıklıkla vurguladığını nakleden birçok şahit bulunuyor.

Bugünkü anlamda Hizmet Hareketinin kurucusu olan F. Gülen de aynı şekilde insanlara mesajlarını en etkin vasıtalarla iletmeye çalışıyordu ve hala çalışıyor. Cami kürsüsünden vaazlarla ulaşmaya çalıştığı insanlar vardı, Kuran kursunda okuttuğu talebeler vardı, kahvehanelere gidip oyun oynayan insanlara konuşmalar yapıyordu. Aynı zamanda başka şehirlere, kasabalara gidip oralardaki insanlara mesajlarını götürmeye çalışıyordu. Öğrencilerini çevre köylere, kasabalara gönderip oralarda bu mesajları yaymaları için çaba gösteriyordu. Bu gidilen mekanlar önce Türkiye’nin her yeri olurken daha sonra dünyanın bütün ülkeleri oldu. İlerleyen zamanda insanlara mesajlarını iletmek için kullanılan vasıtalara dergiler, gazeteler, kitaplar, radyolar, televizyonlar ve internet kanalları eklenecekti. Aynı zamanda insanlara ulaşmaya vesile olacak ve onları fikren, ilmen ve ruhen de yükseltecek başka vasıtalara müracaat ediliyordu. Dersaneler, okullar ve benzeri eğitim ve basın yayın vasıtaları bunların örnekleridir.

Bütün bu bilinen şeyleri niçin sıralıyorum ve bunların Nokia ile ne ilgisi var? Sosyal bilimler alanında ‘Nokia Sendromu’ diye tanımlanan bir olgu yok. Benim burada tanımladığım fenomeni tanımlayan bir terim varsa da ben bilmiyorum. Nokia Sendromu tabirini konunun daha iyi anlaşılabilmesi ve akılda kalması için kullanıyorum. Bir ürünün piyasada alıcı bulması için daha öncekilerde olmayan bir özelliği olması veya daha önce benzer ürünlerin ulaşamadığı bir müşteri kitlesine ulaşması gerekir. Hizmet Hareketi aslında bu iki özelliği de içinde barındıran bir yayılım gösterdi. Hem daha önce yardım ve iyilik adına insanların sunduklarından farklı bir hizmet sunumu yaptı. Çeşitli dini motivasyonlu topluluklar insanlara dini mesajlar götürmekteydi ve bununla onlara hizmet etmeye çalışıyorlardı. Hizmet Hareketi insanlara eğitim hizmeti götürdü ve bunu yaparken örnek insanların temsili ile mesajlarını iletti. Başlangıçtan itibaren bu hizmetleri daha önce başkalarının ulaşamadığı ya da ulaştıramadıkları toplum kesimlerine ve ülkelere ulaştırarak onları da faydalandırdı. O nedenle kısa bir zaman diliminde bütün benzer topluluklardan çok daha büyük bir kabule mazhar oldu ve çok daha fazla insana faydalı oldu.

Nokia’yı tahtından eden değişim aslında iletişimde yeni bir çağ açan akıllı telefonların piyasaya çıkması oldu. Artık bir cep telefonu aynı zamanda bir bilgisayar, fotoğraf makinası ve daha çok sayıda ekstra özelliğe haiz bir cihazdı. Akıllı telefonların piyasaya çıkmasından önce internet çağı başlamış ve hemen her eve girmişti. Bu klasik anlamda bilinen birçok iletişim ve bilgi paylaşım şeklinin değişmesi demekti. Denilebilir ki son otuz yılda internetin yaygınlaşması ile dünya küçük bir köy oldu. Ancak akıllı telefonlardan önce gene de bu teknolojinin kullanımını ve bireyselleşmeyi sınırlayan faktörler vardı. Akıllı telefonlardan önce herkes bir bilgisayara ve internet bağlantısına tek başına sahip olamayabiliyordu ve bu durum bireyselleşmeyi kısmen yavaşlatıyordu. Ancak akıllı telefonların yaygın kullanımı ile ve internetin herkes için ulaşılabilir olması ile geleneksel medya büyük bir rakiple karşı karşıya kaldı ve zamanla ikinci plana düşmeye başladı. Aslında akıllı telefonların bu kadar yaygın olması ve sosyal medya platformlarının bütün dünyada sınırlar aşarak kullanılmaya başlanması sadece medyayı değil bütün toplumsal ilişkileri etkileyecek bir gelişmeydi. Artık çocuk yaşta bir youtuber ya da instagram kullanıcısı milyonlarca insana ulaşıp mesajını aracısız olarak ulaştırabilmektedir. En çok satan bir gazete ya da kitabın bu kadar yaygın kullanıcıya ulaşması ve mesajlarını iletmesi asla mümkün olmamaktadır.

Hizmet felsefesinin ve Hizmet Hareketinin değerlerinin en eski ve klasik yol olan birebir ilişki ile anlatılması ve yayılmasından en yeni medya ortamlarına kadar olabilecek bütün vasıtalarla insanlara ulaştırılması esas olduğuna göre bu yeni durumu hızla kavramak ve ona göre üretimler yapmak durumundayız. Bugüne kadar tecrübe edilmiş bütün vasıtaların yanında yeni dönemde insanlara en hızlı ulaşan sosyal medya platformlarının ve araçlarının kullanılması en temel esas olmalıdır diye düşünüyorum. Artık sadece eski yöntemlerle insanlara ulaşmaya çalışmak demek Nokia’nın yaşadığı hayal kırıklığını yaşamaya namzet olmak demektir. Çeşitli sosyal medya vasıtaları ile kendi doğrularımızın anlatılması ve bu değerleri anlatacak içeriklerin üretilmesi bundan yüz yıl önceki elle yada matbaa ile kitap çoğaltmaktan farklı değildir. Çağın iletişim vasıtalarını kullanarak insanlara ulaşmak asla ihmal edilemeyecek bir zorunluluktur.

Günümüzde özellikle çocukluktan itibaren bütün gençler internet vasıtasıyla çok farklı konulara ve çok farklı söylemlere ulaşmaktadırlar. Bu gençler için büyük bir risk olduğu gibi aslında büyük bir imkan da sunmaktadır. Usulüne uygun olarak sunulacak ürünler ihtiyaç sahiplerince kısa zamanda sahiplenilebilmektedir. Bir camide yüz kişiye konuşmak yada bir toplantı salonunda üç yüz kişiye hitap etmek yerine bir youtube videosu ile milyonlarca insana ulaşmak mümkün olabilmektedir. İnsanların ihtiyacı olan herşey internetten ulaştığı bu dünyada bizim bunu görmezden gelmemiz ya da sadece çok sınırlı alanlarda kullanmamız çağı ıskalamak olur. Yeniliklerden korkmak yerine onlardan daha bilinçli faydalanmak bize kazandıracaktır. Aksi takdirde Nokia Sendromu ile yüzleşme riski açıkça ortadadır.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

6 YORUMLAR

  1. Yazıdaki tespitleriniz çok orijinal. Özellikle gençlere ulaşma noktasında çok faydalı olabilir malum hizmet hareketinin yaş ortalaması çok yüksek.

  2. Yaklaşımınız çok doğru ve anlamlı. Bu konu daha çok irdelenmeli. Bununla ilgili yeni yazılar kaleme alırsanız faydalı olur kanaatindeyim. Yazılarınız farklı açılardan destek verebilecek insanları konuya çeker inşallah.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin