YORUM | TARIK TOROS
İktidar, yazdan çıkar çıkmaz şakasının olmadığını gösterdi.
1 Eylül’de hem Erdoğan hem de Bahçeli, bir ağızdan Sedat Peker’e parmak salladı.
Erdoğan, “suç çetelerinin kirli oyunlarına izin vermeyeceğiz” derken…
Ortağı Bahçeli, “sosyal medyanın denetim altına alınması şarttır” sözleriyle pası aldığını gösterdi.
Aynı gün bir el, Sedat Peker’in doğrudan veya dolaylı Twitter paylaşımlarını durdurdu.
Eş zamanlı olarak Levent Göktaş yakalandı, ertesi sabah (2 Eylül) resmen duyuruldu.
**
Dikkatli bakılırsa…
Erdoğan ve Bahçeli’nin konuşmalarının tamamı Peker’in değiştirdiği gündemden rahatsızlık üzerineydi.
Özellikle Bahçeli’nin çıkışı, Alaattin Çakıcı ile buluşmasının hemen ertesine denk gelmişti.
Yine Çakıcı cephesi boş durmamış, medyaya “Peker’e giden bel altı kasetler önce bize geldi ama ilgilenmedik” kulisini yaymıştı.
Bitmedi: Kasetlerin kaynağı olarak, “emekli askerlerin kurduğu bir danışmanlık şirketi” adres gösterildi.
**
Sonuçta, Peker ve Göktaş “şimdilik” susturuldu.
Sedat Peker, ne zaman Erdoğan’ın etinden birkaç parça koparsa…
Ardından tecrit geliyor.
Ve fakat…
Yerinde duramayan bir tip olduğunu herkes gördü.
Tecritin geçici olduğuna inanç tam.
“Cep telefonuna el konuldu” denmişti, pek öyle olmadığı anlaşıldı.
Levent Göktaş’ın ise yakayı ele vereceğini anlayınca el yazısıyla 7 sayfalık bir mektup kaleme alıp bunu medyadaki unsurlarına ulaştırması ve yayınlatması, yabana atılmaması gerektiğini gösteriyor.
**
İktidarın siyasal ve ekonomik açıdan “sakin” geçecek aylara ihtiyacı var.
Dövizi nasıl dizginleyeceğini gösterdi.
Hayat pahalılığını son 9-10 aydır nasıl idare ediyorsa…
Önümüzdeki birkaç ayda da öyle götürecek.
Sonrası tufan!
Bunu görmek için ekonomist olmak gerekmiyor.
Vatandaş günlük düşünüp karar verdiği için seçimden sonra kasırga kopmuş kime ne!
**
Muhalefetin 6’lı masası maalesef temel konularda rota belirleyemiyor.
Cumhurbaşkanlığının en güçlü adayı Kılıçdaroğlu, “KHK’lıların tamamını görevlerine iade edeceğiz” diyor.
Devletin CHP’deki adamları, genel başkanlarını düzeltiyor.
Ayrıca, entelektüellere dahi anlatamadıkları “güçlendirilmiş parlamenter sistemi” vatandaşa nasıl izah edecekler, belli değil.
Kürtlere, dış politikaya dair ne dedikleri belirsiz.
Ankara Ege’de çatışmayı kaşıyor, muhalefetten bir Allah’ın kulunun fikri olmaz mı?
Türkiye idaresine talip olanlar, kısa orta vadede mevcut sistem üzerinden plan yapmalı, parlamenter düzene bir daha dönülür mü, meçhul..!
6’lı masada erken dönemde baş gösteren çatlaklar genişlemeden, umarım önlem alırlar.
**
İktidarın şakası yok.
Tüm devlet olanaklarını seferber etmiş, “tam saha pres” götürüyor.
Yalan, çarpıtma, hile, dalavere, rüşvet, komplo, savaş, katliam…
Aklınıza ne gelirse veya gelmezse…
2023 için hepsini “aktive etmiş” durumda.
**
Bakın, çabuk unutuluyor:
AKP, 2019’da İstanbul’da sandığı devirip seçimi yeniletme kararı alınca…
“KHK’lılar oy kullanamaz” diyerek Yüksek Seçim Kurulu’na başvurmuş bir partidir.
Yapamayacakları şey yok.
İbret alıp ders çıkarana…
“İktidarın en güçlü adayı Kılıçdaroğlu” tespitiniz, Cumhur ittifakının en güçlü adayı anlamında ifade edilirse kısmen anlaşılabilir.
Ahmet Nesin beyin: “Mansur Yavaş aday olursa oyum Erdoğan’a” demesinin üzerinden çok zaman geçmedi.
“Kılıçdaroğlu aday olursa, oyum Erdoğan’a” diyenlerin sayısı Ahmet Nesingillerden az değildir.
Sağ partilerin oylarıın %70 gibi olduğu ülkemizde, AKP sağ bir parti olduğu için CHP’li bir Cumhurbaşkanı adayı, seçmenleri çok zorlamak demektir.
Halkın %90’dan büyük kısmı Müslüman, aday İslami hassasiyeti olan biri olmalı.
Halkın %80’e yakını Sünni, aday sünni görüşe sahip olmalı.
Halkın %80’e yakını Türk, aday Türk olmalı.
Aksi halde Müslüman, Sünni ve Türk seçmenlerin, bu konularda kendinden gibi göreceği birine oy vermesi, farklı düşündüğünü varsaydığı adaylara oy vermesinden daha kolay..