Millet koyun değil, siyaset çakal

YORUM | ALPER ENDER FIRAT

Eski Yeşilçam filmlerinde çok karşımıza çıkardı, dalavereci düzenbaz iki grup çalmak için tezgahı kurar ve sokakta bir anda birbirine girerler. Ortalık karmakarışık olur, yumruklar, sopalar havada uçuşur, bağrışmalar, küfürleşmeler derken, kulak paralayan bir gürültü kopar. Kızılca kıyamet bir süre sonra biter ve herkes dağılır. Ortalık yatışınca, hem dayak yiyen, hem de paraları çalınan, kavgada araya girip, ortalığı yatıştırmak isteyenler olur. 

Türkiye’de seçim akşamı deyince artık aklıma tam bu manzara geliyor. İki grup çatışıp, çekişiyormuş gibi yapıyor ancak ortalık yatışınca kavga ediyor görünenlere hiçbir şey olmuyor aksine toplum her zamanki gibi yine okkalı bir dayak yiyor. 

14 Mayıs gecesinde, 24 Haziran 2018’deki “adam kazandı’’ seçiminin bir versiyonu daha yaşandı ve “alavere dalavere iktidar tekrar Recebe” oyunu tekrar sahneye kondu. 2018 yılında sandıklar kapanır kapanmaz ortadan kaybolarak verilen iktidar, bu sefer biraz daha politik bir çerçevede sunuldu. 

Biz Türkiye’nin fotoğrafına baktığımızda bir iktidar cenahı bir de bu iktidar cenahına muhalifmiş gibi görünen iki taraf görüyoruz. Her seçimde maçı bu kez alacakmış havasında sahaya giren muhalefet, tam seçim gecesi son derece şaibeli gerekçelerle bir de bakıyoruz ki havlu atıp çekip gitmiş. Bunu 14 Mayıs gecesi bir kere daha yaşadık. 

Defalarca seçime girmiş, bunca sandık oyunlarına maruz kalmış bir ana muhalefet partisi olsanız ne yaparsınız? En ortalama zeka bile bir seçim yenilgisinden sonra en zayıf olduğu konuya bir çözüm üretir ve çok sağlam bir sandık teşkilatlanması kurar öyle değil mi? Ama kurmamışlar, kurmadıkları gibi bu kadar önemli bir göreve her zaman AKP’nin adamlarını  getirmişler. 2018 seçimlerinde bu işten sorumlu Mehmet Ali Çelebi’nin AKP’ye geçtiğini hatırlayalım. Bu seçimler önce de yüzlerce kez söylenmesine rağmen görevi Tuncay Özkan-Onursal Adıgüzel’e teslim ettiler. 

İktidarın muhalefet içindeki adamları sadece bunlarla sınırlı değil elbet. Muhalefetin 2014 Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu’nun daha sonra Cumhur ittifakına geçtiğini, 2018 adayının da sarayın adamı olduğunun anlaşıldığını hatırlayalım. Türkiye için hayat memat seçimi dedikler 14 Mayıs seçimlerinde, muhalefetin en kritik görevini, sarayla iş tutan birilerine teslim etmek sadece gafletle açıklanır mı bilemiyorum. 

En kritik gecede, iktidarla iş tutmak sadece siyasetçilerle sınırlı kalmadı. 365 gün AKP’ye muhalefet ederek itibar devşiren Yılmaz Özdil, Şule Aydın, Selçuk Tepeli, Emin Çapa, Barış Terkoğlu gibi isimlerin ve Halk TV, Sözcü TV, Habertürk, FOX TV televizyon kanallarının en kritik günde bir Saray aparatına dönüştüğünü de hep beraber seyrettik. 365 gün toplumsal muhalefetin gazını alıyorsunuz, en önemli günde renginiz ortaya çıkıyor ve bir saray çalışanına dönüşüyorsunuz. 

Seçim gecesi, AKP galip gelmediği her sandığa itiraz ediyor, verilerin girmesini engelliyor, verileri yanlış giriyor, Saray bütün devlet imkanıyla yapabileceği her türlü dalavereyi yapıyor. Bütün bunlara  rağmen, gece yarısı Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın açıkladığı ıslak imzalı verilere göre, Kılıçdaroğlu yüzde 49,25 ile son düzlüğe önde giriyor.

Üstelik bu verilere CHP’nin güçlü olduğu yerlerde sisteme girmeyen oylar dahil değil. Olayın aslını bilen herkes sabah Kılıçdaroğlu’nun kazandığının ilan edilmesini bekliyor. 

Ancak o da ne! Önce YSK Başkanı çıkıp seçimin ikinci tura kaldığını beyan ediyor, sonra AKP Genel Başkanı çıkıp açıklanan yüzde 49,5 oya rağmen seçimin ikinci tura kaldığını söylüyor. Yani Recep T. Erdoğan gibi bir adam yüzde sıfır beş oyu hiç mesele etmeden kazanamadığını kabul ediyor. Ama toplumsal beklentiye asıl darbeyi ise Kılıçdaroğlu önderliğindeki altılı masa vuruyor ve açıklanan rakamlara hiç itiraz etmeden sonucu kabul ediyor. 

YSK’nın açıkladığı sonuçlara göre beyin ölümü çoktan gerçekleşmiş Devlet Bahçeli’nin partisi MHP, yüzde onları geçen oy almış; toplumun hiçbir yerinde esamesi okunmayan Yeniden Refah Partisi bile Erdoğan’ın el vermesinden sonra şaha kalkmış. HDP’nin kaybettiği bütün oylarda meğer seçmen MHP’yi tercih etmiş. Üstelik Meclis için kullanılan oyların sayısı başka, cumhurbaşkanlığı için kullanılan oylar bambaşka, rakamlar birbirini tutmuyor. 

Yani kendi içinde milyon tane çelişkisi ve sorusu olan bu seçim tantanasında iktidar ve muhalefet yine kavga ediyormuş gibi yaptı ve dayağı yine millete attılar. Hiçbir siyasetçi ve aydın kendi yaptıklarına bakmadan, beraberce icra ettikleri dalavereleri dillendirmeden, bütün suçu millete yıkıp, onun bir cahiller toplumu olduğuna bir kez daha vurgu yaptı ve kendilerini akladı. 

Millet koyun değil, siyaset çakal.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

3 YORUMLAR

  1. Nihayet sürekli olarak halki asagilayarak analiz yaptigini düsünenlere en kisa yoldan cevap verilmis oldu bu yaziyla. Aslina bakarsak halk tümden masum diyemeyiz, halk da sonucta cakal siyaset karsisinda gemisini yürütmek icin cakallasmak zorunda kalacakti ve cakallasti. Savunacak degilim fakat bunun anlasilmayacak bi tarafi yok, hukukun hicbir zaman kendisinden yana olmayacagini bilen siyasetin hep yiyecegini hep yiyecegini bilen halk kendi savunma refleksini gelistirecek ve en azindan evinin gecimini her seyin önüne koyacakti.

    Üzerinde durulmasi gereken asil konu sudur:Biz neden bunu görmezden geliyor ve sürekli olarak halki asagilayarak yüregimizi sogutuyoruz? Cevabi basit bunun: O kadar enaniyet sahbiyiz ki, bu kitle, bu sürü, bu güruh bizim gibi akilli, zeki, bilgili insanlari dinlemedi, dinlememekle de kalmadi, dertlerimize ortak olmadi diye diye icimizi sogutuyoruz, yetmiyor gecmisimize saldiriyoruz, yetmiyor cografyamiza saldiriyoruz, böyle bi nevi “ya benimsin ya topragin” psikoloji icinde debelenip duruyoruz.

  2. Raci bey,

    Bir ölçü olması bakımından şu olayı hatırlayın. Ebu Lehep BİR insandır. Bi defasında Allah Rasûlü’ne, “Ellerin kurusun!” demişti. Kur’an ona, direk ismiyle KARŞILIK veriyor. Dikkat edin, GENELLEMİYOR. Halk genel bir ifadedir.

    İkinci olarak, Ebu Cehil ile olan mücadele İLKELER üzerinden yapılmıştır. Öldüğünde diğer düşman askerleri gibi cesedi toprağa gömülmüştür. Hatta çocuklarını incitmemek için, hak ettiği halde arkasından ona hakaret ettirilmemiş, aşağılatılmamıştır. Çünkü bu metod yanlıştır, Efendimiz as yanlışlara onay vermemiştir. Bize rehber Allah rasulüdür, başkaları değil..

  3. ” Halk ÇAKALDIR. Halk ÇAKAL değildir. ” gibi önermeler M. ÖNCE den beri bilenen mantık ilkelerine göre HATALIDIR. Ali çakaldır, diyebilirsin. Ya da Raci çakal değildir, diyebilirisin. TABİİ delil ister bu kişiler, mahkemede.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin