Mesafe!

YORUM | M. NEDİM HAZAR

Galiba insanoğlunun ölçüyü en fazla kaçırdığı, şirazeyi büsbütün yıktığı alanların başında geliyor mesafe ayarlaması. 

Bu Korona belası olmasa “sosyal mesafe” diye bir kavramdan habersiz yaşayacaktık belki de. 

Oysa mesafe önemli, mesafe mühim, mesafe hayati bir kavram. 

Mesafe ayarlamasını iyi yapmadığımız için olabilir mi başımıza gelen her şey. 

BU YAZIYI YOUTUBE’TA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️

Baksanıza çay bile mesafeyi doğru ayarlamazsanız bize bir şeyler söylüyor. 

Arayı uzak tutarsanız soğuyup acılaşıyor. 

Çok aceleci ve yakın olursanız da ağzınızı yakıyor…

Hayatımızın dışına fırlayıp, şöylece tepelik bir açıdan izlediğimizde bunu çok daha net görme imkânımız olurdu belki ama maalesef bu şansa sahip değiliz çoğumuz. 

İşin künhüne vakıf olanlar şanslı elbette. 

Onlar mesafeyi bilenler… 

Bazı şeylerle aramıza yeterli mesafe kurmadığımız için başımıza gelen şeylere muhatap olmuş olabilir miyiz?

Hırslarımızla mesela, mesafe ayarlaması yapamadığımız için az mı çekmişizdir?

Ya da makam, para vesaire…

Var mı bunlarla arasına yeterli ve mantıklı bir mesafe koyabildiğini söyleyebilecek kendinden emin bir babayiğit?

En önemlisi de insanlar. 

Yakınımıza kadar soktuğunuz, o kadar ki kendinizin hemen dışında onlara değdiğiniz insanlardan gördüğünüz zarar az mıdır mesela?

Başımıza gelen fenalıkları, belaları henüz unutabilecek kadar uzaklaşmadık. Bu sebeple mesafesizliğin canımızı yaktığını çok iyi biliyoruz. 

Çok yakınınız olduğu halde zor zamanınızda araya uçurumlar kadar mesafe koyan dostlarınız ne de çoktur şimdilerde. 

Hatta bırakınız mesafeyi, mesela sizi bir yerlere ihbar eden, malınıza mülkünüze saadetinize göz diken ne yakınlarınız oldu değil mi?

Peki ya, aradaki mesafeyi kısa tutmanız gerekirken, hatta bunu bilmenize rağmen yeterince yakınına gitmediğiniz şeyler. 

Sabır, iman, hikmet. Tevekkül, dua, ibadet vesaire. 

Meğer ne kadar mesafe koymuşuz araya değil mi?

Sosyal Mesafe bana dengeli mesafeyi hatırlatıyor hep. 

Herkesle aramıza koymamız gereken meseleyi yok ettiğimiz, bir tür haddimizi aştığımız için şimdi bu cebri mesafelere maruz kalmış olabilir miyiz acaba? Ya da daha yakın olmamız gerekenler ile hoyratça bir mesafe koyduğumuz için araya. 

Bakın hangi dinden olursa olsun insanlar ibadethanelerine gidemiyorlar. 

Bir süre istemeseler de bu mekanlarla aradaki mesafeyi kapatamayacaklar. 

Bundan daha ne bir dil olabilir mi hakikati haykıran?

“Ey ateş, ibrahim’e karşı mesafeli ol” diyor belki de mukaddes kelam. Ne yak, ne çok soğut. Serin ve selametli…

Yakınlığıyla yakanların döneminden geçiyoruz, uzaklığıyla selametli yapacak şeylere de çok çok uzağız. 

Bu yüzden acı çekiyoruz, bu yüzden şaşkın pişmanlıklar yaşıyoruz. 

Epey geç oldu ama ben mesafenin önemini kirpilerden öğrendim. 

Bildiğiniz kirpilerden. 

Soğuk kış şartlarında hayatta kalabilmek için birbirine yanaşır kirpiler. Çoluk çocuk, komşu, arkadaş. 

Buz gibi havada birbirine yaklaşıp vücut ısılarını bir tür doğal ısıtıcıya dönüştürürler. İşte tam burada muhteşem bir mesafe ayarlaması yapar kirpiler. Birbirlerine çok yakın durup dikenlerini dikleştirirler. Dikenler birbirine çarpmadan iç içe geçer. Ama öylesine bir yakınlık ki, hiçbir kirpinin dikeni diğerine batmaz. Batarsa hem canı yanar, kanatır, hem de zehirlidir bazı kirpi dikenleri. Koruyalım derken öldürebilirler. 

Mesafeyi biraz açarlarsa bu kez araya giren hava soğur ve donarak ölürler. 

O sebeple kirpiler birbirine değmeyecek kadar yaklaşır, araya aldıkları havayı ısıtarak geçirirler soğuk kış mevsimini. 

Hadi çaydan alamıyoruz mesafe mesajını, kirpilerden alabilsek hiç olmazsa!

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin