Menderes: Bir başbakanın idamı

YORUM | İDRİS GÜRSOY

Hasan Polatkan’ın idam haberini alan eşi Mutahhare Hanım feryat etti: “Bari onu kurtarın! Bari onu kurtarın!”

Kastettiği kişi Başbakan Adnan Menderes’ti. Ancak bu çığlıkları o anda kimse duymayacaktı.

15 Eylül’de (1961) idam kararları verilen 15 Demokrat Partiliden ikisi Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu, 16 Eylül’de İmralı’da idam edilmişti.

Yassıada’da kalan Adnan Menderes için ise hummalı bir çalışma sürüyordu. Sağlık sebepleri ile Menderes, karar duruşmasına getirilmemişti. İddiaya göre intihara teşebbüs etmişti! Tedavi inanılmaz bir hızla tamamlandı.

17 Eylül pazar sabahı saat 10:15’te Menderes’in hücresine giren doktor heyeti raporu verdi: “Menderes’in geçirmiş olduğu koma ve kollapse halinin tamamen ortadan kalkarak, sıhhi durumunun tamamen normale döndüğü tespit edilmiştir.”

Adnan Menderes, Yassıada’da aylarca en ağır işkencelere tabii tutulmuştu. Tokatlanmış, tekme yemiş ve hakarete uğramıştı. Kimse ile konuşmasına izin verilmiyordu. Duruşma aralarında bile özel bir bölmede tutuluyordu. Sürekli ilaç kullanıyordu.

Adnan Menderes'in son günü...

14 Ekim’deki ilk duruşmada mikrofona geldiğinde bu hali şöyle anlatır: “Bendeniz beş aydır tamamen tecrit edilmiş bir vaziyette bulunuyorum. Bir tek odanın içinde ve günün yirmi dört saatinde, her saat değişen bir nöbetçi subay beyin nezareti altında, hiçbir kelime konuşmak imkanı  olmamak şartıyla yaşıyorum. Bu itibarla konuşma takatim, akli  melekelerim zaafa uğramış bulunuyor. Arzım şudur: Bana imkân verecek, asabımı düzeltecek bir uygulamanın tatbiki. Nöbetçi subay beyle bir kelime dahi konuşmaya mezun değilim.”

Yassıada’daki bu işkence son ana kadar sürdü. İdamdan saatler önce Ord. Prof. Sedat Tavat, “Prostat muayenesi yapmayı unutmuşuz,” diyerek Menderes’in odasına tekrar girdi. Ada komutanı, istihza ile, “Utanmayın utanmayın!” derken Menderes’in, “İstirham ediyorum, yapmayın,” yalvarışı işe yaramadı. Sabık başbakana mesane kontrolü yapıldı!

İmralı’ya hareket öncesi Menderes sordu: “Nereye gidiyoruz?” Güryay, “Hastaneye sevk ediliyorsunuz,” diye yalan söyledi. Elleri arkadan kelepçelendi. Olağanüstü önlemler ve yağmur altında son yolculuğa çıkıldı.

İmralı’ya 13:15 gibi gelirler, iki subay koluna girer. Misafirhanenin giriş kapısının solundaki odaya alınır. Başsavcı Ömer Altay Egesel tarafından idam hükmü yüzüne okunur. “Ayın kaçı?” diye sorar. Bir sigara ister. İmam ile yalnız kalma arzusu yerine getirilmez. Son sözleri ise şunlardır “Hayata veda ettiğim şu anda devlete ve millete saadetler diler, karım ve çocuklarımı şefkatle andığımı bildiririm.”

Atilla Torgay on Twitter: "İdam cezası yanlıştır ve Menderes'in idam  edilmesi yanlıştı. Menderes de idama karşı mıydı? Hayır. 1951-1960 yılları  arasında Menderes 43 kişinin idam kararına imza attı ve 43 kişinin hepsi

İdam gömleği üzerinde, idam hükmü yakasında, İmralı Cezaevinin bahçesine yürür. İki adım sıra ile iki yana askerler dizilmiştir. Sola dönünce misafirhane ile ambar arasındaki dar ağacını görür. Kolundan tutularak sehpaya çıkarırlar. Cellat, ipi boynuna geçirir ve sıkar… Ardından altındaki sandalyeye vurur.

İnfaz yerine getirilmiştir ancak Menderes çok çırpınmaktadır. Çok acı çeksin diye urgan, kasıtlı olarak kaydırılmıştır. Ayakkabısı ayağından fırlar. Yere indirip ikinci defa ipe çekilir. Cellat, “Bu evliya imiş, namaz kılıp dönüyormuş, bunun için uçuruyorum” diye cansız cesede eziyet etmektedir. Fotoğrafları çekilir.

Gündüz vakti saat 14:28’de infaz işlemi gerçekleşir. Naaş sehpadan alınır. Çukurlar çok önceden kazılmıştır. İdam elbisesi üzerinden çıkarıldığında bir dehşet daha ortaya çıkar. Cezaevi Müdürü Ahmet Acarol, şahit olduğu hadiseyi şöyle anlatır: “Menderes’in göğsünden karnına kadar olan  boşlukta sigaralar söndürülmüş, yaralar kurumuş, kabukları olduğu gibi  kalmıştı.”

Yan hücrelerde diğer idamlıklar dışardaki hareketliliğin ne anlama geldiğini anlamışlardır. Onlardan biri Genelkurmay eski Başkanı Rüştü Erdelhun Paşadır. Menderes’in idam gününü “en acı gün” olarak not defterine yazar: “İmralı Cezaevi’nde 8 gün kaldım. En feci gün Sayın Adnan Menderes’in idam edildiği 17.09.1961 Pazar günüydü. Öğle üzeri mevkute bulunduğumuz koğuşun parmaklıkları kapatıldı. Bir şey göremiyorduk. Fakat etraftaki tedbirden anlaşılanlar ve emniyet birliklerinin koşuşmalarından fevkalade bir hâl yaşandığını hissediyordum. Parmaklıkların arkasından gelen bir ‘Ah!’ sesi merhumun son nefesi oldu. O gece koğuşta sabaha kadar idam edilenler için hatimler, aşırlar ve  dualar okuduk.”

Erdelhun: Savunma bakanını ikna edip, Menderes'i kandırdılar
Rüştü Erdelhun

Diğer yanda ise sevinç vardır. Adanın üstünde uçaklar uçurulur. Yassıada Komutanı Tarık Güryay, MBK üyelerinden bazıları ve 100 kadar subay infazı izlemiştir. Küçük bir parti vererek infaz kutlanır. Yassıada Mahkeme heyeti üyeleri ve bazı subaylar ise Atatürk’ün yatı Savarona’da ağırlanır!

17 Eylül saat 19:00’da ilk olarak Ankara Radyosu’ndan haber açıklanır: “Sakıt başbakan Menderes hakkındaki idam hükmü infaz olunmuştur.” 18 Nisan tarihli gazetelerde “Menderes de idam edildi” başlıklı haberin altında Milli Birlik Komitesi İrtibat Bürosu’nun 61 No’lu tebliği vardır: “Yüksek Adalet Divanı’nca verilen ve Milli Birlik Komitesi’nce tasdik edilen idam cezası hükmü infaz edilmiştir.”

21 Eylül akşam saatlerinde Berrin Menderes’in oturduğu Apartman (3. kat, 5 numara) dairesinin kapısına, 15 Eylül 1961 tarih E.960/1 sayılı idam hüküm kararı asılır. İdam için yapılan harcamaların parası da aileden istenir!

1950’de DP iktidara geldikten sonra ordu içindeki cuntalar uygun bir zaman kolluyorlardı. 27 Mayıs 1960’da aradıkları fırsatı buldu ve amaçlarına ulaştılar. Olağanüstü yargılamaların açtığı yaralar kapanmadı, muhalifleri yok etmek için izlediği bir yol oldu.

Bir sonraki yazıda 27 Mayıs’ın bütün hukuksuzluklarını ele alacak ve özellikle Yassıada’da görev yapanların önlerinin nasıl açıldığını konu edeceğim. Sonra da başka bir olağanüstü döneme gidecek, (1971) 12 Mart Muhtırası ve üç idamı yazacağım. İddia edildiği gibi, Menderes ve arkadaşlarına karşılık Deniz Dezmiş ve arkadaşları asılarak intikam mı alınmıştı? Yoksa Menderes gibi Gezmiş’in de maruz kaldığı hukuksuzluklar aynı odağa mı işaret ediyordu?

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

4 YORUMLAR

  1. Ezanı aslına çevirdi, on yıl iktidar devşirdi. Buna karşılık 1951 de Atatürk ü koruma kanununu çıkardı, o günden bugüne 10binlerce Atatürkü sevmeyen insan bu kanun yüzünden ceza aldı.İktidarının son 3 yılı zaten tam bir diktatör gibi geçti.Klasik bir islamcı protipi.
    Neden hala bu Menderesi bu şekilde anarsınız.

    • Haklisin bu sekilde anmaya gerek yok, yazida kullanilan ikinci resim aslinda her seyi tek basina anlatiyor. Böyle canavar ruhlu bir sistem karsisinda kim olsa gücünü tahkim etmek ister, elbet hata da yapar. Tepkin bastan sona celiskilerle dolu. Klasik bir islamci prototipi ne niye Atatürkü koruma kanununu cikarsin? Ezani aslina cevirdi diye Islamci olarak anilmayi ve asilmayi hak mi etti? Ezani aslina cevirince noluyor, hayirdir?
      Bu adamin zamanindaki Islamcilar ezan Arapca oldu artik bize bundan sonra kimse bi sey yapamaz deyip heykelleri, büstleri kirdiklari icin o kanun cikarildi. O kanun cikarilmasaydi, o resimde siritan alcaklar Menderesi 10 yil öncesinden asarlardi. Adam kendine göre böyle bir cözüm bulmus. Ama dogru ama yanlis.
      Sen o kadar önyargilisin ki, bu yazinin Menderes´i övmek icin degil, ona bu iskenceleri yapanlari hatirlatmak icin yazildigini bile anlamiyorsun. Iskence ettiler, tecavüz ettiler, astilar, sonra bi daha astilar, ama Islamci prototipiyms ya adam, niye aniyonuz. Gercekten pes!!
      Su iskenceler Erdogan´a yapilsin, bunlari yazmaya yine deger, yine deger. Bunu ancak anlamak isteyen anlar.

    • Adami astiklarina gore demekki adam iyi adammis. ayni kotu adamlar simdi kurana hizmet edenlere de benzer seyi yapıyorlar, duzemece duclamalar duzmece mahkemeler ….. . Menderes belki yeterince iyi veya yeterince uyanik olamadi diye elestirilebilir, fakat kotu adamdi diye elestirmek haksizlik.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin