Mehmet Yılmaz’ın biri bir gün…

YORUM | SEFER CAN

Hakimler Savcılar Kurulu Başkanvekili Mehmet Yılmaz için ‘ekmek kapım’ desem yeridir. Onun hakkında yazdıklarımı ileride kitap yaptığımda çok ilgi çekeceğine eminim. Sorduğum birkaç sorudan sonra beni engellediği için sosyal medyada takip etmekte zorlansam da gazetecilere verdiği beyanatlar yeterince malzeme sağlıyor. Daha önce de yazmıştım, Yılmaz bu dönemin bir prototipi. Bugünleri anlatanlar, ‘Mehmet Yılmaz’ın HSK günleri’ dediklerinde şifreyi söylemiş gibi fazla söze hacet kalmayacak. Bu yüzden medyaya konuşmayı keser diye endişe etmiyor değilim. Zaten Akşam’dan Murat Kelkitlioğlu’na verdiği beyanatı da takipçileriyle paylaşmamış. Normalde kendinden bahsedenleri paylaşmaktan haz aldığı belli. Ya söylediklerinden pişman oldu ya da Kelkitlioğlu’nun olumsuz imajından dolayı isminin yanına yazmak istemedi. Neyse biz onların arasına girmeyip işimize bakalım.

HSK Başkanvekili yine büyük çamlar devirmiş.

“Şu ana kadar 4 bin 100 yargı mensubunu ihraç ettik. … Etkin pişmanlıktan yararlananların anlatacaklarıyla hareket ederek, temizliği sürdüreceğiz. Etkin pişmanlık olmasaydı, çeşitli maskeler arkasına saklanan örgüt militanlarını tespit edip ceza kesemezdik.” Etkin pişmanlık dediği ihbarcılığı nasıl temin ettiklerini 28 Aralık 2016 tarihli yazısında Habertürk Gazetesi yazarı Sevilay Yılman’a anlatmıştı. Şöyle yazmıştı Yılman: “Meğer bu örgütün yargılama safhasında kullanılacak delil için bir oyun kurmuş Mehmet Yılmaz, “Bu açıklamayı tamamen itirafçılığı teşvik amacıyla yaptım ve çok da başarılı oldum. Çünkü o vakitlerde bir tane bile itirafçı yokken, o açıklamam sonrası itirafta patlama oldu. 200’ün üzerinde itirafçı sayesinde 2400 hâkim ve savcı hakkında FETÖ üyesi olduğuna dair delil elde ettik.”

Yılmaz’ın tuzağını, Eskişehir’de muhbir araştırma görevlisinin 103 öğretim üyesini fişlediği, AKP Milletvekili Metin Külünk aracılığı ile işlem yaptırıp hayatlarını kararttığı gerçeği ile birlikte düşünmek gerekiyor. 4 meslektaşını hunharca katleden Volkan Bayar gibi kaç tane muhbir hakim-savcı, Yılmaz’ın tuzağına düşüp kendini kurtarmak üzere meslektaşlarına iftira attı dersiniz?

“Allah’tan ByLock çıktı da delil olarak kabul edeceğimiz bir argüman elde ettik. Yoksa işimiz çok zordu. Delil olmadan nasıl ceza vereceksiniz?” Bu gaf da Akşam’daki yazıdan. Yılman’a ise başka bir itirafta bulunmuştu HSK Başkanvekili: “Darbeye teşebbüs noktasında zaten biz bu yasadan faydalanmıyoruz. Sadece silahlı terör örgütü üyesi olarak yargılama yapabileceğiz; zira henüz yargı camiasında darbeye karıştığını, bizzat içinde olduğunu ispat ettiğimiz kimse yok! Onu henüz delillendiremedik. Bizim yargıyla ilgili soruşturmanın tamamı silahlı terör örgütü olmak suçundan dolayı yapılıyor.” Kanun gereği hakim ve savcılar sadece ağır cezalık suçlarda suçüstü halinde tutuklanabiliyor. 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgisi bile bulunmayan hakim ve savcıları ‘suçüstü hali var’ diye tutuklamışlardı. Yaptıkları işlemlerin müteselsilen butlan ile malul olduğunu kendileri itiraf ediyor. Hukukun gölgesi bile bunların maskesini düşürmeye yetecek.

Yılmaz itiraflar geçidine şöyle devam etmiş Akşam’da: “15 Temmuz’u 16’sına bağlayan gece saat 01.00’de 2 bin 740 yargı mensubunun görevine son verdik. Eğer bunu yapmasaydık şimdi yüzlerce Adil Öksüz dışarıda olurdu.” Sondan başlayalım. 15 Temmuz’da diğer zamanlarda olduğu gibi tutuklama işlemlerini sulh ceza hakimlikleri (SCH) yapıyor. 17-25 Aralık yolsuzluk operasyonlarından sonra kurulan proje yargıçlıkları, HSYK pazardan armut seçer gibi seçiyordu. HSYK ise 13 Ekim 2014’teki şaibeli seçimle tamamen AKP’nin kontrolündeki Yargıda Birlik Platformunun eline geçmişti. SCH’lerden AKP’nin istemediği bir karar çıkması imkansız. Ayrıca Adil Öksüz’ü tahliye eden hakim kamuoyu baskısı üzerine aylar sonra sadece açığa alındı. İtirazı reddeden yargıç yine kamuoyu baskısı ile iki denemeden sonra tutuklandı. Mahkemede Adil Öksüz’ün tahliyesiyle ilgili konuşmasına izin bile verilmedi. ‘O başka bir soruşturmanın konusu, seni ondan yargılamıyoruz’ diyerek susturuldu.

Gelelim gece 01’deki icraata. Jandarma’yı kurtaran komutan olarak bilinen Korgeneral (şimdi orgeneral ve Jandarma Genel Komutanı) Arif Çetin TBMM Komisyonu’na şunları söylemişti: “…gece 22.30’da, 23.00’te, gece 01.00’de içeride kimler var, bunu bilmemiz mümkün değil. … içeride kimler vardı biz onu içeriye girdikten sonra öğrendik. İçeridekileri bilmiyorduk ki kim olduğunu. Yani takdir edersiniz ki, biz kışlanın dışındayız onlar içeride. Bizim kışlanın dışında içeridekilerin kaç kişi olduğunu, kimler olduğunu bilmemiz mümkün değildi.”

Yani askerler çatıştıkları kişilerin bırakın ideolojisini kim olduklarını bile bilmiyorken, HSYK 2 bin 740 yargı mensubunun görevine son verdi ve tutuklattı. Şimdi delil bulabilmek için başkanvekili düzeyinde tuzaklar kuruluyor. Yine de dişe dokunur bir şey bulamadıkları için en yavaş yargı mensuplarının davaları ilerliyor.

Turpun büyüğünü sona sakladım. Yılmaz, Akşam’daki beyanatında “7 Haziran seçim sonuçları sonrası ülkede bir şaşkınlık yaşanıyordu. 12 Haziran’da AYM’nin dershaneler kararı açıklandı, biz aynı gün 49 ihraç kararı aldık. Bu FETÖ’yle mücadelede kararlılığın göstergesiydi” diyor. Anayasa Mahkemesi’nin bir kararına karşı idari bir kurul olarak tavır alıyorlar ve gözdağı amacıyla 49 hakimi ihraç ediyorlar. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde ‘iç hukukun tükendiği’ başlıklı sunumlara mükemmel malzeme! Şahin Alpay ve Mehmet Altan kararlarının yerel mahkemelerde neden dirençle karşılandığı şimdi daha iyi anlaşılıyor. Yargılamaları kanunlara değil gönderdiği kitaba bakarak ve HSK’ya sorarak yapmaları da bu gözdağları yüzünden.

Yakında bir KHK çıkarıp Mehmet Yılmaz’ın konuşmasını yasaklarlarsa şaşırmayacağım. Onun ifade özgürlüğünü canla başla müdafaa edeceğimden emin olabilirsiniz. Canla başla…

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

2 YORUMLAR

  1. Hiç merak etmeyin. Biraz daha saçmalarsa “aldatıldık”, “meğer bu da kripto F..öcüymüş” başlıklı haberin belgeleri hazırdır. Bunları bile yemeye dünden razı geniş bir kitlenin varlığı ise hepimizin malumu…

  2. Kanuna, Ganun diyen çapsız bir emir kulu o kadar önemli bir koltuğu işgal edince, doğal olarak her konuşmasında çam devirecektir.

    A haberle yaptığı röportajı Youtube da izlemiştim, ibret için izlenmeli diye düşünüyordum ve hatta bu amaçla linkini kaydetmiştim. Geçenlerde baktım o videoyu kaldırmışlar. Yani a haberin pespaye habercilik anlayışı bile bu arkadaşın seviyesinden bayağı bir üstte olmalı ki dayanamayıp bunun videosunu kaldırmışlar.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin