Mehmet Ali Çelebi’yi tebrik ederim

YORUM | ALPER ENDER FIRAT

Ergenekon sanığı ve CHP eski milletvekili Mehmet Ali Çelebi, AKP-Ergenekon iktidarı döneminde, yüzündeki maskeyi çıkararak artık ittifakın diğer tarafında, yani AKP’de devam edeceğini beyan etti.

Mehmet Ali Çelebi’nin AKP saflarına geçmesine şaşıranlara çok şaşırıyorum. Özellikle solcu, Kemalist mahalle büyük infial halinde. Samimi tepki gösterenlerin, 2014 tarihinden beri ülkede oynanan oyunun zerresini anlamadıklarını da görüyoruz.

Bu düzen iktidar ve muhalefet ortaklığıyla kurulmuş bir düzendir. Tarih boyunca bulamayacağı fırsata Recep T. Erdoğan maskesiyle kavuşan derin devletin, böyle bir fırsatı muhalefet yüzünden kaçırması düşünülemezdi ve nitekim oyuna muhalefeti de katarak, hiçbir solcu hükümetle yapamayacağı işleri AKP eliyle yaptı.

30 Mart 2014 seçimlerinde sandıkları AKP’li hırsızlara bırakıp gitmekle başladı bu süreç. Sonrasında CHP önce 17-25 Aralık yolsuzluk operasyonlarını unuttu ve unutturdu; HSYK seçimlerinde solcusu, İslamcısı, Dersimlisi, ülkücüsü yargıda birlik olup adaletin bütün kontrolünü hükümete verdiler. Yargı eliyle AKP’nin bütün sıkıntılardan bir bir kurtulması sağlandı, anayasal suçları örtbas edildi.

15 Temmuz tiyatrosu sonrasındaki söylem birliğiyle alenileşen yakınlaşmayla, her kritik evrede muhalefet, Saray’ın arzu ettiği şekilde davrandı. Mesela milletvekili dokunulmazlığı, yurtdışı tezkeresi gibi… 7 Haziran seçimlerine kadar çok sıkı muhalif görünen MHP de Recep T. Erdoğan’a baston değneği olma görevi almıştı. MHP’liler önceki dönemde söylediği her şeyi yalayıp yuttu ve AKP borazanına dönüştü. Çünkü Recep’in iktidarı sallanmaktaydı, derin devletin başlattığı iş yarım kalabilirdi.

16 Nisan 2017 Referandumunda iktidar zafer ilan etmemişken muhalefet apar topar havlu attı. Oysa seçim günü mevzuat değiştirilmiş skandal bir kararla mühürsüz oylar da kabul edilir sayılmıştı. Böyle bir durumda Kongo’da bile muhalefet kıyamet koparırdı ama bizim ülkenin muhalefeti iktidardan bile önce yenilgiyi kabul etmiş, başkanlığa hemen geçmişti.

Hele de 24 Haziran 2018 seçimlerinin akşamı, muhalefetin en şaibeli en muvazaalı gecesiydi. Toplumsal muhalefetin en umutlandığı seçimlerde hem oyların sağlıklı sayılmasını sağlamak için kurulmuş “Oy ve Ötesi” isimli oluşum, hem de CHP ve İYİ Partili muhalefet adaylarının büyük bir ihanetine uğradı. O gece oyları sayacak olan Oy ve Ötesi’nin internet sitesi kolaylıkla hacklendi, hem Muharrem İnce hem de Meral Akşener ortadan kayboldu ve saatler sonra o da sadece havlu atmak için ortaya çıktılar. Üç beş gün ortalarda dolanmayan muhalefet sonra tekrar muhalefetçilik oynamak için sahalara döndü.

Son sekiz senedir AKP iktidarda ise bunun en büyük nedeni, muhalifmiş gibi yapan siyasi parti ve kanaat önderlerinin Saray’ın iktidarı için verdiği cansuyu. Onun terminolojisiyle konuşan, onun düşmanlarını düşman, dostlarını dost belleyen muhalefet, soykırım politikalarının da en sıkı destekçisi. Mesela Erdoğan Soçi’de ülkeyi Rusya’ya satıyor, nükleer santraldeki bütün Türk çalışanları işten çıkarıp Akkuyu’yu Rusya’nın bir üssü haline getiriyor, kendine muhalefet diyen İYİ Parti milletvekili Aytun Çıray hükümeti sadece metne ‘fütü’ yazdırmadığından dolayı topa tutuyor.

Yani AKP’ye katılan Mehmet Ali Çelebi’yi maskesini çıkardığı için takdir ediyorum. O da Devlet Bahçeli, Doğu Perinçek, Nedim Şener, Metin Feyzioğlu, Hulki Cevizoğlu gibi açıkça Recep T. Erdoğan’ın arkasında saf tutmaya başladı. Dikkatlice baktığınızda 28 Şubat’ın en sıkı postalcıları Ardan Zentürk, Fatih Altaylı, Ertuğrul Özkök gibi isimlerin de en sıkı AKP taraftarı olduklarını görürsünüz.

Mehmet Ali Çelebi kendisinin AKP’ye katılmasından sonra Cemaat hesaplarının ‘kudurduğunu’ bunun da hayra alamet olduğunu söylüyor. Ama yanılıyor.

Ergenekon davalarını ve 2013’ten sonraki siyaseti az çok takip eden tek bir kişi bile bırakın tepki göstermeyi, en küçük bir şaşkınlık yaşamamıştır. Sadece yıllardır farklı kulvarda olduğunu zanneden kendi mahallesi şaşırıyor. Oysa biz sizin uzun zamandır ‘kan kardeşi’ olduğunuzu biliyorduk. Bunu bir kez daha açıkça deklere ettiğinden dolayı seni tebrik ediyorum.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

2 YORUMLAR

  1. Çok güzel bir tespit, tebrikler. Üstüne söylenecek laf yok. Hâlâ bu birliği inkar etmeye çalışan, anlamayan sürüyle insan var ve bu nedenle yaşananlar bu topluma layık olandır.

  2. Önceden yaşasın Laik Türkiye Cumhuriyeti derlerdi. Şimdi Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti. Israrla Laikliği kullanmaktan kaçınıyorlar. Ben artık Chp ve etönün laikliğe inanmadığını düşünüyorum. Zaten laiklik kavramını bir türlü adam gibi kullanmasını becermediler. Mırın kırın ettiler de laikliğin tam tanımını söyleyemediler. Bunları görünce Atatürkün kimlerle mücadele ettiğini daha iyi anlıyorum. Zaten mücadele edemedi de. İnsanların laiklik, Atatürk gibi kavramlarına artık inanmıyorum. Hani ellerinde bir laiklik değeri vardı onu da gündeme getirmiyorlar. Tamamen düşman edebiyatı ile yollarına devam ediyorlar. Yani pkk ve (f)etö tehditi, tehdit altında olanın Türkiye Cumhuriyeti olduğu, ama laikliğin hedef alınmadığı, yani (f)etö ve pkk nın laikliği hedef almadığı, yani laikliğin tehdit altında olmadığı, tehditin sadece fetö ve pkk olduğu, ama laikliğin tehdit altında olmadığı, bunu üstüne basarak söylüyorum çünkü insanları laiklik yerine fetö ve pkk ya yönlendiriyorlar.

    Bunlar yıllarca laikliğin tehdit altında olduğunu söylerlerdi yani dikkatleri laikliğe çekerlerdi. Şimdi ise laikliğin tehdit altında olduğunu söylemekten kaçınıyorlar, tehditin fetö ve pkk olduğunu yani dikkatleri laikliğe değil, fetö ve pkk ya çekiyorlar. Yani önceden laik devlet tehdit altındaydı, şimdi Türkiye Cumhuriyeti tehdit altında. Peki Türkiye Cumhuriyetindeki laiklik nerede?

    O kadar az konuştu ki ağzından aldığım iki lafla onu bu kadar anlatabildim. Laiklik demekten neden korkuyor? Özellikle laikliği Türkiye Cumhuriyetinde kullanmıyor, özellikle. Laik bir devlet değilmiyiz. O zaman neden laiklik kullanılmıyor. Bunlar algıda seçicilik yapıyorlar. Laiklikte tehlike yok demek istiyor. İyi de neden Laik Türkiye Cumhuriyeti değil? Bu sefer ki tehdit altında olan Türkiye Cumhuriyeti. Yani neresi tehlike altındaysa onlar kullanılıyor. Laiklik tehdit altında olmadığı için gereksiz yere Türkiye Cumhuriyetinde kullanılmadı. Vallahi bunların laiklikle ilgisi yok. Bunlar Devleti dönüştürmek istiyorlar. O yüzden laiklikten bahsedilmiyor. Çünkü şu anda yaptıkları şey laikliğe aykırı.

    Ama kimse ciddiye almıyor. Çünkü irtica tehditi yerine fetö ve pkk tehditini koydular. Laik Türkiye Cumhuriyetinden laikliği kaldırdılar kimse fark etmedi. Çünkü insanlar pkk ve fetö ile mücadele ediyorlar. Gelecekler ve bizi yiyecekler. Çok tehlikeliler. Burada tehdit odağından sık sık bahsedilirken tehditin hedefi olarak yalın şekilde Türkiye Cumhuriyetinden bahsediliyor. Hangi Cumhuriyet? Burada konuya girmiyor. Tek ettikleri laf terör tehditi var.

    Yani insanların dünyasını sadece tehdit ile formatlıyorlar. Yani oryantasyon yok. Ne yer ne zaman ne kişi. Hiç biri yok. Yer yok, isim yok, zaman yok. Sadece tehdit var. İnsanların algısı tehdite yönelmişken o Türkiye Cumhuriyetinde neler oluyor? Mesela güçler ayrılığı işe yaradı mı? İranla ilişkiler nasıl gidiyor? Artık laiklik Türkiye Cumhuriyetinden çıkarıldı ya, artık iran olabilirmiyiz? Nereden emir geldiyse bir tanesi laiklikten bahsetmiyor artık. İtaate bak. İlahtan emir geliyor artık laikliği bırakıyorlar. O nasıl bir emirse artık İran oluyoruz bile demiyorlar. Demek her şey ve bunların peşinden gidenler çıkarcıymış.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin