Mazluma efelenmek ne kadar kolay

YORUM | ALPER ENDER FIRAT 

MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın’ın “Gevşek, hain, dönek, bukalemun” sözleriyle hedef göstermesinden sonra Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ, Cuma namazı çıkışı beş kişinin saldırısına uğradı. Hastanede tedavi altına alınan Özdağ olayı “Arkamdan iki kişi bacaklarıma sopayla vurdu düşeyim diye, düşmedim. Döndüm. Biri kafama vurdu sopayla. Boğuşmaya başladık. Onlar sopalarla vuruyor, ben yumruklarla… Beş kişiydiler. İkisi sopalarla vururken, biri silah tutuyordu,” sözleriyle anlattı.  

Aynı gün, MHP yönetimine muhalefet etmesiyle bilinen Yeni Çağ Gazetesi’nin Ankara Temsilcisi Orhan Uğuroğlu da saldırıya uğradı. Bu tür saldırılar ilk defa olmuyor, hatırlayacaksınız daha önce de Sabahattin Önkibar, İdris Özyol, Yavuz Selim Demirağ gibi gazeteciler de hükümetin küçük ortağının fiili saldırısına maruz kalmışlardı.

BU YAZIYI YOUTUBE’TA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️

Anlaşılan Selçuk Özdağ’a saldıranlar, uçan kuşa taş atmamış olmalarına rağmen, terör örgütü olmakla itham edilen insanlara pek benzemiyorlar.

Pazarda gözleme yapıp satan teyzelere, ağız dolusu “fetö fetö” diye höykürenler, başlarına hiçbir şey gelmeyeceğini bilmenin verdiği pervasızlıkla, yüzbinlerce mazlumu en çirkin ifadelerle anarak, sürekli devlete ihbar edenler, sahici bir terörle karşı karşıya gelmenin şaşkınlığını yaşıyor olmalılar.

Ülkedeki mafyaya, devlet içindeki rutin dışı yapılanmalara, SADAT’a, hücreler halinde ülkenin her yerine yerleştirilmiş IŞİD’e, küçük ortağın muhalifleri tekme tokat yola getirme yöntemlerine tek kelime edemeyenler, Cemaat’i terörle anarken sonsuz bir hadsizlik ve güven duygusu içinde konuşmaya devam ediyorlar.

Mazlum ve sahipsiz olana karşı bu küstah ve saldırgan dili sadece Saray ve AKP çevresi kullanmıyor, Özdağ’ın partisi de dahil olmak üzere her önüne gelen pervasızca kullanıyor.

Evet, onlar da görüyor elbette, yüz binlerce insan tutuklandı, milyarlarca dolarlık mallarına el kondu ama içlerinden tek bir kişi taş bile atmadı. Her biri çok iyi yetişmiş on binlerce asker, on binlerce eli silahlı polis, Cemaat gerekçesiyle gece evleri basılarak gözaltına alındı, tutuklandı da. Mukavemet gösteren tek bir kişi çıkmadı.

Devlet gerçekten terörist olan bir yapıya bunu yapabilir miydi? Bırakın terör gruplarını Cemaat haricinde herhangi bir aidiyete, bir camiaya böyle davranabilir miydi?

Değil fiziki olarak karşı çıkıp mukavemet göstermeyi, yazılarında sert ifadeler kullanan, sosyal medyada ileri geri konuşanlara bile Hizmet içinden tepkiler geliyor ve onu üslupsuz davranmakla eleştiriyorlar. Evet haklılar, kötüler bizim örneğimiz ve öğretmenimiz değil; elbette bize yakışan duruş, terör ve şiddetten uzak durmak ve iddiaları fiilen tekzip etmek. Ama karşı taraf da köpeksiz köyde değneksiz gezme hadsizliğinde zirve yapıyor.

MHP’nin yaptığının onda biri kadar fiziki reaksiyon gösterseydi Hizmet, CHP bu kadar pervasızca “fetö” kelimesine ağzına alabilir miydi? Gelecek Partisi, Saadet Partisi gibi sözde AKP muhalifi partiler, Karar, Birgün, Sözcü, Halk TV gibi muhaliflik iddiasındaki medya organları bu çirkin dil ve üslupla konuşmaya devam edebilir miydi?

Belki hatırlayacaksınız Cem Küçük, Birgün Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni ile ilgili ileri geri konuştuktan sonra şöyle bir söze muhatap olmuştu “Bana bir şey olursa arkadaşlarım seni bulur.” Bu sözden sonra Cem Küçük’ün onunla ilgili bir daha ileri geri söz söylediği duyulmadı.

24 Haziran 2018 tarihinde yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında sabaha kadar elinde silahlarla sokaklarda dolaşanlara, sabaha kadar silah sıkanlara kimsenin içinde terör geçen bir laf edebildiğini gördük mü?

Zayıfa, mazluma karşı olabildiğince höyküren sümsüklü muhalefet, Saray ve küçük ortağının şebbihalarına karşı, süt dökmüş kedi gibi.