Kutsal, saygı ve kutsala saygı

YORUM | AHMET KURUCAN 

Kutsala saygı diyorsunuz da kutsal ne demek? Hangi kutsal? Kimin kutsalı? Saygı diyorsunuz ama saygı toplumdan topluma, kültürden kültüre değişkenlik gösteren formlara sahip değil mi? Birinin saygı dediğine bir diğeri saygı demiyor hatta o formu saygısızlık emaresi olarak kabulleniyor? Hem kutsal hem de saygı formlarında buluşulamadığına göre kanuni bir düzenleme nasıl mümkün olabilir?

Tilki, ezan, kümes ve Sezen Aksu” başlıklı yazımda bu soruların cevabı olabilecek düşüncemi üç-beş cümleden müteşekkil kısa bir paragrafta ifade etmiştim. Yazıma gelen okuyucu yorumları kısa bir paragraf yerine daha geniş bir çapta meselenin ele alınması gerektiğini ortaya koydu ve ben de son yazımda ilave bir iki yazıyla izahta bulunacağım sözünü verdim. Şimdi söz verdiğim o yazıyı okuyorsunuz.

BU YAZIYI YOUTUBE’DA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️

Önce söz konusu yazıda neler demiştim, onu tekrar edeyim: “Kutsal” ve “saygı” kelime ve kavramları üzerinde dünya insanlığı çapında bir konsensüse varılamadıkça nihai bir çözüm sağlanamayacağının farkında olunması gerekiyor. Aynı dine inanan insanlar arasında bile ne kutsal ne de saygı kavramları üzerinde iki kere iki dört eder katiyetinde bir anlaşmanın ve uzlaşmanın olmadığı yerde binlerce din ve inanç mensubunun, birbirinden farklı milyonlarca kutsal ve saygı anlayışını ortak bir paydada buluşturup tanımlamanın imkansızlığına inanıyorum. Onun için “kutsala saygı” özellikle inanan insanlar için ilk etapta kulağa çok hoş gelen bir tınıya sahip olsa da toplumsal hayatta birbirinden siyah beyaz ölçüsünde farklı karşılıklara sahip olduğu su götürmez bir gerçektir. Onun için olsa gerek uluslararası anlaşmalara konu olan din ve vicdan hürriyetine sınırlama getirme noktasında genel ahlak, kamu düzeni, kamu huzuru, başkasının hürriyetine mani olmama gibi üst başlıklar zikredilmiş, bu kısıtlamaların kanunda nasıl yer alacağı, ceza verilip verilmeyeceği, verilecekse ne tür cezalar verileceği ulusal devletlere havale edilmiştir. Bu, her devlet, her toplum kendi kutsal anlayışı çerçevesinde bir kanunlaştırmada bulunsun anlamını taşır. Haksız mıyım?

Kutsal, din ve inançla alakalı bir terimdir. Her dinin ve her inancın mutlaka kutsal olarak kabul ettiği değerler, ritüeller, semboller vardır. Söz konusu olan bu unsurlar inanan kişileri hem inandıkları dine hem de birbirlerine bağlayan bir işlev eda ederler. Söz gelimi Müslümanlar için Kur’an kutsal olarak kabul edilir ve dinin bu ana kaynağı Müslümanları hem Allah’a hem de dünyanın değişik coğrafyalarında yaşıyor olmalarına rağmen birbirlerine bağlar. Kur’an örneğini olarak Kabe, Hz. Peygamber, Mescid-i Nebi, ezan, cami, hilal vs. diyerek çoğaltabiliriz. Başka dinler ve inançlar için de aynı şeyler söz konusudur. Söz gelimi bir Hıristiyan için Hz. İsa, hac, Meryem Ana türbesi vs.

Eski dönemlerden beri insanların hem kendi hem de başkalarının kutsalına saygı göstermesi teorik düzlemde yazılı ya da yazılmamış bir kural olarak vardır. Neden? İnandıklarından dolayı mı? Hayır. Bir Müslüman bir Hıristiyanın ya da bir Hıristiyanın bir Müslümanın kutsalını kendi kutsalı gibi kabul etmez ve bu gayet tabii bir durumdur. Çünkü o aynı zamanda bir inancın göstergesidir. İnançlar farklı olunca kutsalların farklı olması doğal değil mi? Bununla beraber çoğulcu bir toplum içinde birlikte huzur içinde yaşamanın asgari şartıdır başkasının kutsalına saygı göstermek. İşte bu nedenle kutsala saygı yazılı ve yazılı olmayan kural olarak hayatın içinde olmuştur insanlık tarihi boyunca.

Fakat tam da burası kutsala saygı vurgusu yapan birçok kişi ile hem birleştiğimiz hem de ayrıştığımız yeri oluşturuyor. Birleştiğimiz yer yukarıda ifade ettiğim düşünceler. Görüş farklılığımızın olduğu ve ayrıştığımız noktalara gelince: bir, kutsalın tanımında herkesin kabullendiği cami bir tanımın olmadığı ve bundan sonra da olamayacağı gerçeği. İki, saygı tanımı ve onun tezahürü/göstergesi sayılabilecek davranış modelinde bir konsensüsün sağlanamadığı ve bundan sonra da sağlanamayacağı.

Bu zaviyeden bakınca, bırakın farklı din mensuplarının kutsal ve saygı kavramlarının anlam çerçeveleri etrafında birleşmelerini aynı dine mensup insanların dahi bu birleşmeyi tarih boyunca yapamadığı bilinen bir gerçektir. Mesela Kur’an. Kur’an yer yüzünde bulunan 2 milyara yakın her Müslümanın tartışmasız kutsal kabul ettiği bir değerdir. Ama ona saygı gösterme formuna sıra gelince birisi hem de Kabe’de ya da Mescidi Nebi’de Kur’an’ı alır başının altına yastık yaparak uyur, bir başkası bunu Kur’an’a yapılmış en büyük saygısızlık kabul eder, böyle davranan kişiyi de büyük günahkar olarak görür. Çünkü saygı anlayışları farklıdır. Yazılı ve basılı bir metin olarak Kur’an’ı uyurken yastık yapıp başının altına koyan Müslüman onun muhtevasını bilmeyi, Allah’ın maksat ve meramını anlayıp hayatına taşımayı saygı olarak görürken diğeri hayatında bir defa bile merak edip mealini okumadığı Kur’an’ı göbeğinden aşağıda tutmamayı, abdestsiz dokunmamayı saygı olarak nitelendirmektedir. Görüldüğü gibi Kur’an’ın kutsallığı konusunda birleşen Müslümanlar saygı formunda birleşemiyorlar.

Bu durumda kutsalda birleşip saygı formundan birleşemeyen Müslümanların İslam’a inanmayan dolayısıyla Kur’an’a karşı onu kutsal kabul etmeyen başka inanç mensuplarından bekledikleri saygı formu adına net bir şey koyabilmeleri mümkün müdür?

Burada kesiyorum. Aslında yazımı tamamlamadım ama bir bu kadar daha okumaya insanlarımızın tahammülü olmadığı inkar kabul etmez bir gerçek. Onun için bu sorunun net cevabını ve “Madem bu mümkün değil, o zaman ne yapılabilir?” konusundaki teklifi düşüncemi bir sonraki yazımda aktaracağım.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

14 YORUMLAR

  1. Dam üstünde saksağan,
    Vur beline kazmayı!

    Nedense girmis oldugu cikmaz sokaktan (hararetli ve ‘controversial’ konulardan), en az zararla cikma niyetinde olan birisinin cabasi olarak okudum bu yaziyi.

    Bir mu’minin baskalarinin inancina saygili olmasi ya da en azindan ‘saygisizlik yapmamasi’ yine Allah cc’ a olan imanindan ve itaatindendir:
    Enam Suresi 108: “Allah’tan başkasına tapanlara sövmeyin; sonra onlar da bilmeyerek Allah’a söverler.”

    Kafirun Suresi: “….Sizin dininiz size, benim dinim banadir!”

    Dahasina gerek var mi?

    Baskasinin benim dinime, kutsalima yapacagi saygisizligi da yine Islami ogretiler icerisinde ‘ya elimle, ya dilimle, ya da en azindan icimden buğz ederek’ def etmeye calisirim. Bunlar yoksa ‘iman’ da yok denecek kadar az ya da gercekten hic yoktur.

    Evet, baskasi benim dinimi tasvip etmeyebilir. Ben de ayni sekilde onun inancini veya inancsizligini tasvip etmeyebilirim. Fakat, ne ben ona, ne de o bana saygisizlik yapamaz; en azindan kamuya acik alanda! Allah’a cc, peygamberine, dinine alabildigine aciktan kufredecek ve ‘Ne yapalim canim! Onun kutsali ayri benimki ayri! Istedigini yapsin” mi diyelim? En azindan kalkip iki kelime dahi olsa laf soyleyemeyecek misin? Sen, su an yasadigin ulkede kalk, saygisizlik etmek icin degil, ilmi meraktan 2. Dunya savasinda bir millete yapilani arastirma maksatli sorgula bakalim. Aninda ‘saygisizliktan’ hapsi bile boylarsin. Bak, Whoopi Goldberg birsey soyledi diye ABC 2 hafta men etti programdan. Eger siyahi ve kadin olmasaydi, bu ulkeyi terk edecek hale sokarlardi!

    Demek ki neymis: tasvip edip etmemek baska, saygili olmak baskaymis! Korkaklik edip adina ‘liberal, aydinlanmis’ ayaklarina yatmak baska, kutsalina ‘kufrettirmemek’ baska! Vesselam.

  2. Yazar, kalin punto ile, yazılı ve basılı bir metin olarak Kur’an’ı uyurken yastık yapıp başının altına koyan Müslümanin onun muhtevasını bilmeyi, Allah’ın maksat ve meramını anlayıp hayatına taşımayı saygı olarak görürken, diğerinin hayatında bir defa bile merak edip mealini okumadığı Kur’an’ı göbeğinden aşağıda tutmamayı, abdestsiz dokunmamayı saygı olarak nitelendirdigini söylüyor. Sanirim birincisinde Araplari, ikincisinde biz Türkleri kastediyor. Iyi de AraplarAllah’ın maksat ve meramını anlayıp hayatına taşıma hususunda göge tas attilar da altina mi durdular.
    Islam aleminin tamami saygiyi duygusal olarak yapiyor yani potansiyel var ama bu potansiyel enerjiyi kinetik enerjiye cevirecek bilgi yok. Sürekli sapla samani birbirina karistiriyoruz ve tam da bu yüzden düsünce üretemiyoruz.

    • Guzel bir detay yakalamissiniz! Kimleri kastettigini okurken anlamistim elbette, ama sizin yorumu okuyunca bir sey aklima geldi. Cogu zaman burda bay yazarin ve ‘fan’larinin bakis acisi, Kur’an’in icerigini anlamayi ‘saygi’ olarak kabul eden Araplari veya onlar gibi olanlarin ‘anladiklarini’ elestirmek ve kendilerinin daha iyi anladigini, zamana gore daha iyi yorumladiklarini iddia, en azindan iddiaya yakin imâ etmekle paralel. Isine gelince onlar Kur’an’i okuyunca anliyor de, isine gelince onlar okuyunca nuzul sebebini, siyakini sibakini bilmiyor, yaptiklari yorumlar bagnaz, eski, demode diye elestir. Isin gercegi sizin de dediginiz gibi kinetik enerji, yani butun bu duygu, dusunce ve aksiyonun kaynagi ozdeki ‘tevhid’ anlayisi bozulunca neresinden tutarsan tut, hepsi ‘şirk’ kokuyor; hicbir yere goturmuyor.

      Ilahi ikazin muhatabi oluyoruz, ama onun bile farkinda olmayacak kadar gafletteyiz. Gemi batarken kamara boyuyoruz:
      “Onların çoğu ortak koşmadan Allah’a iman etmezler.” (Yusuf:106)

      Bu asirda bize bu tevhid anlayisini, bu kinetik enerjiyi, Allah cc Bediuzzaman hazretleri uzerinden risaleler vasitasiyla lutfetmis. Ama gel gor ki, kendini allâme-i cihan sanan, kendi anlayisini herseyin ustunde goren bir iki kendini bilmezin ‘saygisizligi’ yuzunden, binlercesi de yukardaki ayetin muhatabi oluyor. Guruhlar halinde bir ‘saygisizin’ pesinden bilincsizce gidiyorlar. Heyhat!

      • Kardeşim neden önyargılı okuyorsun ki, İslâm âleminin tamamında din, Kuran, iman, kutsala saygı deyince akan sular durmuyor mu? Hangisinde o potansiyel yok ve hangisi o potansiyelin gereğini yerine getirebiliyor. Gayet açık bir şekilde de yazıyoruz hâlbuki. Neden tarafgir duygularla okuyorsunuz anlamıyorum ki.

        • Bunun önyargılı okumakla ne alakası var anlamadım ve sadece o cümlemden tarafgir olduğumu nasıl çıkardınız? Asıl önyargı budur maalesef. ‘İslam aleminin tamamı’ şeklinde bir genelleme yapmışsınız ve bu genellemenin hatalı olduğunu söylüyorum. Bana verdiğiniz cevapta da yine aynı tarzda bir genelleme yapmışsınız ve o da hatalı. Ben kapalı bir şekilde yazmışsınız demedim. Zaten gayet açık bir şekilde genellemişsiniz, onun yanlışlığına dikkat çektim. Genellemeler bir grubun içindeki çeşitliliği yok sayarak onu belli kategorilere indirger ve bu yüzden de yanlıştır. Özellikle de müslümanlık alemi için bu tarz genellemeler ve indirgemeci yaklaşım daha da tehlikeli olabilir.

          • Islam aleminin hangi kösesinde dine, imana, Kurana, kutsala saygi yok? Bana saygi hissinden mahrum bir Müslüman millet gösterebilir misiniz? Araplar mi saygisiz, Endonezyalilar mi, Bosnaklar mi, Sudanlilar mi saygisiz? Islam alemiyle alakali böyle bir olumlu tespitin neresi genelleme, neresi indirgeme?
            Veya söyle soracak olursam: Sizin derdiniz tam olarak ne?

        • Olayı ‘sizin derdiniz ne?’ diyerek neden kişiselleştiriyorsunuz anlamıyorum. Banane sizden? Sizle ne derdim olabilir? Ben yazdığınız bir cümleye genelleme olduğu için karşı çıktım, sizin şahsınıza bir şey yazmadım. Ve hala da karşı çıkıyorum çünkü ‘Islam aleminin tamami saygiyi duygusal olarak yapiyor yani potansiyel var ama bu potansiyel enerjiyi kinetik enerjiye cevirecek bilgi yok’ genellemesi olumlu bir tespit değildir. ‘Sadece duygusal bir şekilde saygı duymak’ olumlu bir şey midir? Ayrıca neresi genelleme demişsiniz ama bunun genelleme olduğu zaten apaçık ortada çünkü ‘İslam aleminin tamamı’ yazmışsınız. Bu da bir genellemedir.

  3. Iddia ediyorum ama ispatlayamam: Yukarıdaki iki yorum da aynı kişiye ait. Aynı harf hataları var. İlk yorumdaki alıntı deyim sizi aldatmasın, kopyala-yapıştır yapmış. O cümle hariç Türkçe karakterler hiç yok.
    Çok eğlenceli bir komedyen aslında. Diğer yazilarda da bulursunuz komik yorumlarını. Ve birbirini destekleyen çoklu tiplemeleri. Aynı kişi.
    Lakin bazı arkadaşlar ciddiye aliyor. O da mutlu oluyor. Vah garibim.

    • Yazik demek iddianizi ispatlayamiyorsunuz. Durun ben iftiranizi ispatlayayim: Yorumcunun bu zamana kadarki bütün yorumlarini ve benim yorumlarimi FIKRI olarak bir kiyaslayin ve birbirini destekleyen fikirleri bulun. Bütün yorumlarima bakin birkez bile bir ayeti, hadisi tirnak icinde oldugu gibi alintilamis miyim?
      Insanlar her konuda anlasmak zorunda da degil, en azindan farkli fikirlerini paylasiyorlar. Siz napiyorsunuz? Hani nerde fikriniz? Bazi arkadaslarin ciddiye almasi sizi niye rahatsiz ediyor? Hadi buyrun fikirlerinizle ortaya cikin ve yorumlarimin komikligini ispatlayin. Tamam Türklerin saygisinin alti bosalmis. Araplar o saygiyla su an napiyorlar, söyleyin, biz de arkadaslariniz da ögrenelim.
      Veya hadi dediginiz gibi olsun ve ben Abdullah Mert olayim. Ne olacak, ne degisecek? Bu benim fikirlerimi tek basina yerle bir mi edecek? Buna mi bel bagladin, vah garibim!

    • Sadece garip degil, ayni zamanda ‘âciz, fakir, noksan ve kusurlu’ da birisiyim! Yalniz! Senin zerre kadar olmayan ‘merhametine, sevgine, muhabbetine’ degil, herseyi sonsuz oldugu gibi, ‘merhameti, lutfu ve ikrami’ da sonsuz olan Allah’in cc rizasina talibim!

  4. Normal zekada bir vatandaşın anlayacağı yazıya sözümona tenkit yazmaya çalışanlara sadece gülünür. Bu kadar sıkıntıların yaşandığı bu dönemde bu kafada insanların karalamalarinin böyle de faydası var. Ne yiyip ne içiyorsunuz….

    • Bu kadar derdin oldugu bir dönemde sizi güldürebildiysek ne ala. Bizi hep okuyun, hep gülün ki hazimsizliginiz gecsin, baska bi sey yiyip icmenize gerek kalmasin. Ama böyle olur, bi yazara sonuna kadar güvenip fikretmeyenlerin elinden gelen tek sey budur. Yazar siz ve sizin gibileri okuyunca üzülüyor mudur ki?

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin