Kriz fırsatçıları

HABER-YORUM | HAKAN TANER

Her yaşanan kriz herkes için kriz değildir. Bazıları gerçekten mağduriyet yaşarken, bazıları da krizi fırsata çevirir.

Örneğin döviz fiyatlarının ani olarak ateşinin yükseldiği dönemde tüm sektörlerde aynı düzlem içerisinde aktüel fiyatlar bir anda asgari yüzde 50 arttı. Üstüne bir de enflasyon oranı denilerek yüzde 20 daha ilave edildi.

O tarihten sonra döviz fiyatları hemen hemen eski stabil seviyesine geri döndü, fakat yükselen pazar fiyatları eski seviyesine dönmek bir yana yeni seviyeyi sıfır noktası kabul ederek fiyatlarını düzenli olarak artırmaya devam etti.

Döviz zamlarının yükselen yıldızlarından biri de kâğıt ürünleriydi. Bu ürün grubunda satışlar düşünce firmalar indirim kozunu oynamaya başladı. Aynı durum satışları düşen diğer ürün gruplarında da geçerli, fakat perakende satışlar geçen ay yine de yüzde 5’e yakın düşüş gösterdi.

Düşüşteki sebepleri incelediğimizde tüketicilerin gelir seviyesinin enflasyona yenik düşmesi, artan işsizlik, güven sorunu ve tasarruf oranının düşmesi gibi faktörler ilk sıralarda yer alıyor.

Perakende ve gıda sektörü krizi fırsata çeviren sektörler içerisinde ilk sıralarda yer almakla birlikte, kriz olmadığını her fırsatta yenileyen iktidar sözcüleri ve iktidara yakın şirketlerin krizi fırsata çevirmede de liderliği kimseye vermediği anlaşıldı.

İktidar şirketlerinden Ağaoğlu önce krize girdiği algısını yaydı, sonra da iktidara başvurdu. Elindeki stoklar iktidar tarafından nakde çevrildi.

Hemen peşi sıra Turkuvaz Medya’nın da sahibi olan Kalyon grubu, Varlık Fonu koruması altına alındı. Cengiz İnşaat zaten hep orada.

Yine Saray’ın müteahhidi Rönesans’ın da aynı avantajlardan istifade ettiği biliniyor.

İktidar ile yakın ilişki içerisinde olan hiç kimsenin kriz yaşadığı vaki olmasa da krizin sağladığı fırsat ve avantajlardan faydalanmasını en iyi bilenler yine onlar oldu.

REEL SEKTÖRDE KRİZ FIRSATLARI 

Ne zaman krizden bahsedilse reel sektör bu söze ezberindeki iki tepki ile karşılık veriyor. İlk önce reklam bütçeleri minimize ediliyor, devamında işçi çıkarmaları ve aynı işi daha düşük personelle yapmak.

Çalışanlardan biraz da tehditkâr bir yaklaşımla uzun mesai saatleri, zam ve mesai ücreti almadan çalışmak gibi talepleri oluyor patronların.

Uzun çalışma, fakat kısa maaş konusunda liderlik perakende ve hizmet sektörlerinde.

Bu adaletsiz ve haksız tutum karşısında Koton çalışanları gibi bazı firmaların çalışanları nihayet seslerini yükseltmeye başladı.

Koton firmasının çalışanlarını işten çıkartmak için bulduğu bahaneler diğer firmalara da ilham olmaz umarım.

Koton’un çalışanlarını işten çıkarmak için çalışanların sosyal medya hesaplarında takip ettikleri kişiler de bir kriter olmuş.

Sektörler bu konuda oldukça sıkıntılı ve çalışanların sorunları çok fazla.

Bir ülkede işsizlik tehdit aracı olarak kullanılarak, çalışanlara mobing uygulanması yeni değil, fakat hiçbir dönemde bu kadar işlevsel olmamıştı.

Patronlar krizi fırsata çevirmede gerçekten mahir. Örneğin maaş skalasını düşürüp işten çıkardıklarını açlık sınırından yeniden işe almak bu dönemin en yaygın uygulamalarından biri.

Çalışanların emeğini sömürmek ne ilk ne de son olacak. O yüzden bu dönemler çalışanlar açısından gerçekten zor zamanlar.

İşsizler ise çaresizlik sendromu içerisinde bir başka dünyanın insanları olarak hayat mücadelesi veriyor.

Bu dönemler küçük bir kitle dışında herkes için zor zamanlar olarak yazılacak ve anılacaktır.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin