Koronavirüs, cebri izolasyon ve Ashab-ı Kehf

YORUM | ENGİN TENEKECİ

Çin’in Vuhan kendinden tüm dünyaya yayılan koronavirüs (Kovid-19) büyük bir hızla yayılmaya devam ediyor. An itibariyle koronavirüsü vakasının olmadığı ülke neredeyse yok gibi.

Başta Dünya Sağlık Örgütü olmak üzere neredeyse tüm ülkelerin sağlık kurum ve kuruluşları koronavirüs aşısı için ciddi mesai harcıyor. Hatta Hollanda  Kralı Willem-Alexander, halka sesleniş konuşmasında virüsü yenemedikleri itirafında bulundu.

Aynı zamanda koronavirüs süreci menfi psikolojik vakaları da beraberinde getirmiş durumda. Gazeteler, televizyonlar, radyolar bu hususun üzerinde dururken, psikologların görüşlerine ve çözüme dair serdettikleri konuşmalara da yer veriyor.

Norveç’in en büyük günlük gazetesi Aftenposten bu temaya uzunca yer ayırıyor. Gazeteye konuşan konunun uzmanlarına göre, süreçten dolayı yaşanan zorunlu izalasyon, daha önce psikolojik hastalığı olan hastaların rahatsızlarını artırabilir.

Ayrıca psikologlara göre  bu ani zorunlu tecrit dönemi, sadece psikolojik rahatsızlıkları olanlar için değil,  aynı zamanda normal insanlar için de tehlikeli. Zira bazı ruh sağlığı kurumlarının son günlerde paylaştığı raporlara göre normal insanlarda da  şu tür psikolojik rahatsızlıklar görünmüş: Korku, sinir, stres, terkedilme duygusu, uykusuzluk, duygusal karmaşıklık.

Psikologların çözüm adına önerdikleri bazı şeylerse; psikolojik sorun yaşayan arkadaşlarla devamlı  kontak halinde olunması, mesela onları telefonla aranıp, mesajlar gönderilmesi. Sosyal medya kullanımı.

Neredeyse tüm dünyada yaşanan bu zoraki izalosyon süreci, özellikle Kur’an ve imana hizmet edenlerin  aklına, Ashab-ı Kehf, Allah Resûlü’nün (sallallâhu aleyhi ve sellem) ve kutlu takipçilerinden İmam Gazzâlî’nin, İmam Rabbânî’nin, Mevlâna Halid’in ve Üstad Bediüzzaman’ın inzava dönemlerini getirdi.

Hatırlasanız Kehf sûresinib 13-14. ayetleri onların durumunu şöyle hikaye eder: “Biz sana onların başından geçenleri gerçek olarak anlatıyoruz. Hakikaten onlar, Rabbilerine inanmış gençlerdi. Biz de onların hidayetini artırdık. Onların kalblerini metin kıldık. O yiğitler (o yerin hükümdarı karşısında) ayağa kalkarak dediler ki: ‘Bizim Rabbimiz, göklerin ve yerin Rabbidir. Biz, O’ndan başkasına tanrı demeyiz. Yoksa saçma sapan konuşmuş oluruz.’”

Fethullah Gülen Hocaefendi ‘Kur’ân’dan İdrake Yansıyanlar’ eserinde bu hususu, günümüze bakan yönleriyle oldukça geniş tahlil eder. Ona göre  mağara, aslında bir dolma, şarj olma yeri ve kendini, özünü keşfetme mekânıdır. Neden mi? Zira küfürle yaka paça olma ve hele kuvvet dengesinin olmadığı bir zamanda onu tutup sarsma, ırgalama ve nihayet mağlup etme, ancak peygamberane bir güç ve azimle olur.

Hocaefendi meseleyi   her zaman olduğu gibi Allah Resûlü’nün (sallallâhu aleyhi ve sellem) sünnetiyle de ele irtibatlandırır. Zira  peygamberlerin yaşadıkları, kıyamete kadar hükmü geçerli şeylerdir ki buna ‘sünnetullah’ denir.

“Onun (as)  hayatına bakın!” hatırlatmasından sonra sözlerini şöyle sürdürür:  “O da peygamberlik ufkuna ulaşmak için bi’setten önce altı ay mağara dönemi geçirmemiş midir? Daha sonra Hz. Muhammed’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) arkasında, ama mutlaka O’nun çizgisinde mücadele edenlerin hayatında hep birer mağara dönemi olmuştur. Evet İmam Gazzâlî’nin, İmam Rabbânî’nin, Mevlâna Halid’in ve Üstad Bediüzzaman’ın hayatlarında da hep bu şarj olma, özünü ve kendini bulma, ilhatla mücadele için gerekli olan enerjiyi toplama adına inzivaları olmuştur. Süresine gelince, bu, Efendimiz için altı aydır da, diğer evliyâ, asfiyâ ve mukarrabînden ise beş sene, on sene hatta altmış sene bile halvet yaşayanlar olmuştur.”

Öte yandan Hocaefendi mevzunun günümüze bakan yönlerinin yanında, ferdin ledünni yanlarına bakan veçhelerine de parmak basar ve şöyle devam eder: “Aslında aynı şey, ‘tarihî devr-i daimler’ içerisinde tarihi yeniden inşa edecek, insanlığı yeniden mihverine oturtacak cemaatler ve toplumlar için de geçerlidir. Evet, o fütüvvet ruhunu temsil eden insanların hemen hepsinin hayatlarında bir mağara dönemi görmek mümkündür. Evet, insanın bazı ledünnî hitaplara mazhar olabilmesi, ilhamlarla şahlanabilmesi ve semavî vâridâta açık hâle gelebilmesi için bir mağara dönemine ihtiyacı vardır.”

Belki de bir virüsten dolayı içerisine çekildiğimiz cebri izolasyon  Hizmet ehli için; iç fetih, eserlerde dijital ortamda müzakerelerle derinleşme, ledünni yönlerimizi keşif, manevi deşarj olma, gelecek günlerde insanlığa hizmet adına plan, proje geliştirme zamanı olmasın?

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin