Kıbrıs’ta sona doğru [Haber-Analiz: Onur Türkmen]

Nisan 2004. Kıbrıs’ta iki tarafın mutabık kaldığı Annan Planı’nın halkoylamasına sunulmasına sayılı günler kalmış. 1974’ten bu yana adada çözüme ilk kez bu kadar yaklaşılmış. Dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Başbakanı Mehmet Ali Talat’a soruyor: “Şimdi plan onaylanırsa artık KKTC’ye gelmek için vizeye mi başvuracağız?”

AKP Hükümeti, o dönem TSK’nın ve ulusalcıların yoğun baskısına rağmen Annan planını destekliyor. Ancak, bir yandan Ankara’nın adadaki hâkimiyetinin son bulacak olması büyük endişe kaynağı. 24 Nisan 2004 referandumunda Türkler birleşmeye evet derken Rumlar reddediyor. Balgat’taki Dışişleri Bakanlığı binasında suya düşen Annan Planı şampanyayla kutlanıyor. Ankara, hem KKTC’deki çıkarlarını korumanın hem de Rum Kesimi’ni oyunbozan konumuna düşürmenin sevincini yaşıyor.

Türkiye artık o Türkiye değil

Gelgelelim, Rum Kesimi’nin diplomatik baskıya maruz kalacağı, KKTC üzerindeki ambargonun kalkacağı yönündeki beklentiler birkaç yıl içinde boşa çıkıyor. Aradan geçen 13 yılda adadaki statüko değişmezken, Ankara’da her şey değişmiş durumda. Bir dönem Türk diplomasisinin en önemli dosyası olan Kıbrıs artık Suriye başta olmak üzere onlarca diplomatik sorundan sadece birisi. O dönem Türkiye, AB adaylığı müzakeresi yapan yükselen bir demokrasi iken bugün bölgesel krizin göbeğinde yer alan bir ülke.

Türkiye terör, anayasa referandumu, yüz binlerce ailenin hayatını karartan tasfiyeler, Suriye’den Irak’a sayısız ülkeyle diplomatik krizle boğuşurken Kıbrıs’ın geleceğini şekillendiren müzakereler basında yeterince yer bulamıyor. Ankara’nın sıkışıklığı hem diğer garantör devletler, hem KKTC’deki çözüm yanlısı hükümet açısından biraz da avantaj olarak görülüyor.

Çözüme ilk kez bu kadar yakın

2004’ten bu yana ilk kez Türk ve Rum tarafı çözüme bu kadar yakın. Mayıs 2015’te Mustafa Akıncı ve Nikos Anastasiadis arasında başlayan müzakereler, aslında 1974’ten beri ayrı yaşayan iki halk için son birleşme umudu. Kasım 2016’da Cenevre görüşmeleriyle birlikte ilk kez çözüm konusunda büyük bir yol alındı.

Adadaki çözüm planında 30 bin Türk askeri, mülkiyet ve toprak paylaşımı gibi en önemli konularda henüz bir anlaşmaya varılmış değil. Müzakerelerin en önemli gündem maddelerinden birini, kuzeyden güneye aktarılacak topraklar oluşturuyor. Kıbrıs’ın müzakereler tarihinde ilk kez Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum heyetler harita takası gerçekleştirdi, birleşik federal bir Kıbrıs’ın iç sınırının nasıl çizileceğine dair görüşler somut bir şekilde ortaya konuldu.

Taslak anlaşmaya göre Kuzey Kıbrıs’taki toprakların bir kısmı Rum yönetimine geçecek. Ancak Rum tarafının talebi ile Türk tarafının kabul ettiği taslak arasında adanın yüzölçümünün yüzde 1’ine tekabül eden bir fark söz konusu. Müzakereler sonucu oluşturulacak devletin siyasi olarak eşit haklara sahip iki federal devletten oluşması öngörülüyor. Müzakereler sonucu alınacak kararın Türk ve Rum kesimlerinde ayrı ayrı referanduma götürülmesi gerekiyor.

Erdoğan: İki taraf da askerini çeksin

Müzakerelerde Türkiye açısından en önemli pürüz ise Türk askerinin adadaki varlığı ve adadaki yönetim modeli. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bugün müzakerelere ilişkin şu açıklamayı yaptı: “Annan Planı’nın artık geçerliliği yok. Şimdi yeni bir müzakere sürecidir. Türk askerinin çekilmesi söz konusu değil. Eğer böyle bir şey olacaksa her iki tarafın da askerini çekmesini gerekir. Bire dört, yani bir dönem Kuzey Kıbrıs Türk Yönetimi başkanlık yapacak, dört dönem Güney Kıbrıs Rum Yönetimi başkanlık yapacak, böyle bir şey de olamaz. Bunu daha önce de konuşmuştuk; bire iki, bir dönem Kuzey Kıbrıs Türk Yönetimi liderliği alacak, iki dönem Güney Kıbrıs Rum Yönetimi yönetimi alacak.”

Rum yönetimi ise müzakerelerden mutabakat çıkması için Türk askerinin adadan tamamen çekilmesi gerektiğini savunuyor.

Kısa süre önce bu göreve gelen Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Gutierres, kimsenin henüz müzakerelerden mucize beklememesi gerektiğini söyledi. Ancak, Doğu Akdeniz’in askeri ve enerji kaynakları açısından artan önemi nedeniyle hem ABD’nin hem de Rusya’nın adada kısa zamanda bir çözüm istediği bir sır değil. Dört bir yandan sıkışmış Türk diplomasisinin nasıl bir yol izleyeceğini zaman gösterecek.

kıbrıs asker

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin