KHK’lı öğretmen: ’20 kişi beni döverken, insanlar kollarını kavuşturmuş izliyordu’

Eskişehir’de KHK’yle ihraç edilen sınıf öğretmeni Emine Özdemir Kara, tüm mahallelinin hakaretlerine maruz kaldıklarını söyledi. “Hukuksuzluk artık son bulsun” diyen Kara, şiddet olayına komşularının da dahil olduğunu dile getirdi.

Kara, daha önce aralarında hiçbir husumet olmayan, hatta “el üstünde tutuyorlardı” dediği komşularının ağır hakaret ve küfürlerinin yanı sıra ciddi fiziksel şiddetine de maruz kaldıklarını anlattı. Sokak ortasında hakaret edildikten sonra ailece üzerine gelindiğini yere yatırılarak darp edildiğini anlatan Kara, korkudan bayıldığını söyledi. Ne kadar baygın kaldığını bilmediğini söyleyen Kara, darp raporu almasına rağmen hiçbir sonuç alamadığını söyledi. Kara, ” 20 kişi beni döverken, insanlar kollarını kavuşturmuş izliyordu” dedi.

Ailesiyle birlikte maruz kaldığı baskılara, hakaretlere dayanamayan Kara, son olarak savcılığa suç duyurusunda bulundu. Savcıya ifade verirken, suçlu kendileriymiş gibi azarlandıklarını anlatan Emine Özdemir Kara, “Evimi taşlıyorlar, camları taşlıyorlar. Evimin içinde beni dövdüler. Bir hafta boyunca kafam gözüm şişti. Kan revan içindeyken polis geldi, kadın ‘ben vurdum’ diyor ama buna rağmen polis bizi azarlıyor” dedi.

Emine Özdemir Kara KHK TV’den Ahmet Erkan’a konuştu.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

  1. Bakın hala “biz bu insanlarla güzel şeyler yaptık, neden şimdi böyle yapıyorlar” söylemi var. Bu konu hala anlaşılmadı, bu nedenle bir parantez açmak istiyorum. Eğer siz bir grubu temsil eden kişi olarak giderseniz ki bu bir parti, dernek, cemaat vs olabilir. Bu durumda temsil ettiğiniz kimliğe göre muamele görürsünüz. O kimlik iyi görüldüğü müddetçe iyi, düştüğü ve kötü görüldüğü anda kötü olursunuz. Geçmişte sizin şaşalı gördüğünüz zamanlarda dahi ben bağımsız olarak konuştuğumda, insanların satır aralarında homurdanmalarını duyuyordum. Fakat siz cemaat kimliği ile gittiğinizde “Cemaat çok güçlü, devlete kapak atmanın yolu. Sevmesek te sesimizi çıkarmayalım” düşüncesi ile aynı kişiler, sözünüzü dinliyor, birşey isterseniz veriyor, yanınızda görünüp size yardım ediyorlardı. Siz bu güç zehirlenmesi altında, kendinizi “göklerden gelen kader, halkın kurtarıcısı” vs gördünüz. Aynı zaman diliminde ben ise nadiren olumlu tepki alıyordum ve sizinle aynı milletten mi bahsediyoruz anlamıyordum. Ne zaman takke düştü, işte o zaman kel göründü. Peki yapılması gereken nedir bu durumda? Bunu uzun uzadıya tartışmak gerekir, net birşey söylemek zor. Ama her önüne gelenin cemaatin kurumsal kişiliğini temsil eden adam havasına bürünmesi yanlış. İnsanları “cemaat” adı verilen bir topluluğa dahil mi etmeye çalışıyorsunuz yoksa “okuyarak, düşünerek, tefekkür ederek, manen terakki ederek” kamil insanlar oluşturmaya mı? Eğer ikincisi ise amaç, “cemaat” denen bir olgudan güç alarak insanlara abanmak ve onlardan birşeyler istemek ve kuru kalabalıklardan bir ordu oluşturmak yerine, öze odaklanmalısınız. Daha olgunlaşma safhasına ulaşmamış ham insanlara kalkıp cemaat, hocaefendi, kermes, bağış toplama vs deyip dolaşırsanız sonucun bu olması kaçınılmazdır

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin