Kaymakamlık hayalimi aşçılık ile revize ettim

Tr724 HABER MERKEZİ | SÜRGÜN HAYATLAR-1

Temmuz… Üç dört sene öncesine kadar temmuz denilince milyonlarca öğrenci ve on binlerce öğretmenin aklına yaz tatili gelirdi. Aile ve memleket ziyareti, deniz, güneş, dinlenmek ve stres atmak demekti Temmuz.

Yaz aylarının en sıcak günleri yine Temmuz’da yaşanırdı. Yanar kavrulurdu her yer. 2016 senesinde, Temmuzda da üşünebileceğini gördü insanlık! Şubat’ın soğuğunu bir Temmuz gecesinde milyonlar iliklerine kadar hissetti, ediyor. Yüz binlerce insanın hayatı değişti bir gecede. Sürgün Hayatlar dizisinde işte bu hayatlardan bir kısmını sizlerle paylaşacağız.

Ahmet Bey ile Atina’da tanıştık. Atina’da yaşama tutunmaya çalışıyordu. Röportaj teklifimizi kabul edince, altı arkadaşıyla birlikte yaşadığı, odalarında halının olmadığı, içerisinde az sayıda eşyanın bulunduğu depoyu anımsatan evinde buluştuk kendisiyle.

-Ahmet Bey kimdir kendinizi biraz anlatabilir misiniz?

– 6 kişilik bir ailenin en küçük çocuğuyum. 1993 doğumluyum 25 yaşındayım. 4 kardeşiz. Siirt’te doğdum. Ancak henüz ben 3 yaşımda iken İstanbul’a taşınmışız. İstanbul’da da büyüdüm.

– Babanız ve Anneniz ne iş yapıyor?

Annem ev hanımı. Türkçe bilmiyor sadece Kürtçe biliyor. Babam ise inşaatlarda çalışırdı inşaat işçisidir. Yıllarca çalıştıktan sonra emekli oldu.

– Dört kardeşiz demiştiniz. Kardeşleriniz okudular mı ne işle meşguller?

Benim 3 abim var. Onlar okumadılar, serbest meslek çalışanı hepsi. İnşaatlarda çalışanı var işte babam gibi, restorantta çalışanı var. Ben evin en küçüğüyüm. Evin tek okuyanı da benim. Tabii okumakta sayılırsa hayatımızı nerelere geldi okuduk bitirdik ama şimdi Yunanistan’dayız.

– Siirt’ten İstanbul’a ne zaman ve neden taşındınız? İstanbulda hayatınız nasıldı?

Siirt’ten İstanbul’a 96’da önce babam geldi. 1996’da belli bir süre çalıştıktan sonra bizi de ailecek İstanbul’a getirdi. Taşı toprağı altın diyerek İstanbul’da gelmişiz daha çok maddiyattan dolayı yani. Biz gecekondu da yaşadık uzun bir süre. Tabii uzun bir zamandan sonra abimler babamla beraber hepsi aynı anda çalışmaya başladılar. Maddi durumumuz biraz düzeldikten sonra normal bir eve taşındık işte. 6 kişinin kaldığı böyle 3 artı 1 bir evde yaşadık yıllarca daha sonra abilerim evlendi.

– Bütün eğitim hayatınızda ilkokulu dahil İstanbul’da okumuşsunuz anlaşılan. Acı tatlı zor kolay bir hayatınız olmuş peki Hizmet Hareketi ile nasıl tanıştınız? Nasıl oldu?

Hizmet hareketi tanışmam lisede arkadaşlarımın ısrarı üzerine oldu arkadaşım bir gün ısrarla nohut pilav yemek için davet etti ben de gittim. Nohut pilav sonunda hizmet hareketi ile tanışmış oldum ancak ben ailemin önyargılarından dolayı lise 1’de iken belli bir süre çok sık gidip gelmedim uzak durdum. Daha sonra birinci dönemden sonra karnemde 5 tane bir, 2 tane sıfır notum olunca ve abilere gidip gelmek üniversiteli abiler ile ders çalışmak benim için faydalı olunca ailem de izin vermeye başladı.

– Neler yapardınız anlatır mısınız?

Derslerim çok kötüydü sağolsun İngilizce işletme okuyan bir abi vardı o bize ders anlatıyordu daha sonra belli bir süre derslerimiz ile ilgili bayağı bir ilerleme katettik yıl sonuna doğru bütün derslerim düzeldi. Tabii hepsini o sene veremedim ama bir sonraki sene toplam hepsini bitirdim.

– Sizi hizmet hareketine bağlayan ne oldu ? Ne zaman ben de bu hareketin içinde olmak istiyorum dediniz ? Ya da toplumdaki bir kesime göre ‘sizi nasıl kandırdılar’ beyninizi nasıl yıkadılar!?

Nohut pilav değil de şöyle oldu; ben o zamanlar İddaa oynuyorum çok sıkı bir şekilde bir alışkanlık haline gelmişti bende. Orta 2’de yani 7.sınıfta başlamıştım. Bir arkadaşım yüzünden böyle bir boşluğuma denk gelip de devam ettiğim kötü bir alışkanlıktı. Her gün okuldan abilerin evine ders çalışmaya gitmeden önce iddaa bayisine gidip iddia oynardım. Lise yıllarımda bana ders anlatan üniversiteli abinin davranışları beni çok etkilemişti. O abi iddaa oynadığım yerde gelip beni iddaa bayisinde bekleyip bana iddia oynatmamıştı. Bana derslerim konusunda samimiyetle yardımcı olup aynı zamanda beni kötü alışkanlıklarımdan vazgeçirmek için gayret ediyordu. Bu hareketleri etkili oldu. Bende bu insanlar gibi olmak istiyorum dedim.

– Peki liseden sonra?

İlk önce Adalet okudum onu bitirdik arkasından kamu yönetimi okumaya başladık onu da 4 yıla tamamlayarak mezun olduk. Mezun olduktan sonra da işte vakit bulamadık kendi mesleğimizi yapmaya Yunanistan’a gelmek zorunda kaldık.

Üniversite okurken aynı zamanda insanlara faydalı olmak için çabaladım. Üniversite hayatımdan sonra, evlendikten sonra, iş hayatında bu kadar faydalı olabilir miyim? Bilmiyorum. Katkı derken şahsım olarak katkı değildi. Hizmet hareketinin ufku ile gençlere birşey anlatmaya çalışarak bir şeyler yaptık…

– Ne yaptınız da sonradan size terörist dediler ?

Gezmek, tozmak, eğlenmek bizde de vardı aslında. Ama her şeyin bir sınırı bir derecesi vardı yani sınırları bilerek insanları da zorlamadan alıştırarak doğruyu anlatarak bir şeyler üreterek kendi bildiğimiz doğruları anlatmaya göstermeye çalıştık. Kendi bildiğimiz doğrular derken bütün insanların kabul ettiği evrensel insanı değerleri. Dürüst olmayı, saygılı olmayı, insanların haklarına riayet etmeyi vs. önce kendimiz uymaya sonrada genç arkadaşlara anlatmaya çalıştık. Ben de lisede iken abilerimin benimle ilgilendiği gibi hem ders hemde diğer konularda genç arkadaşlarla ilgilenmeye çalıştım.

– Hizmet hareketi deyince aklınıza ne geliyor, Hizmet sizin için nedir?

Sözlükteki kelime anlamı ile değil de şöyle diyebilirim Ben güzel bir lisede okumadığım için hep böyle menfi şeylerle karşılaştım. Bunlar bana tabi olarak yansıdı. Ben hizmette bunları doğru olan şeklini öğrenmeye başladım. 2 yılda 3 yılda bunların doğru olduğunu kabul edip onları uygulamaya başladıktan sonra da hizmet bana reel olarak katkı sağlamış oldu. Hayatımda on güzel şey yaptıysam sekizini hizmet sayesinde yapmışımdır geri kalan ikisinin de hizmet hareketi ile bağlantısı vardır.

-Hizmet hayatımdaki doğruluk ve güzelliklerin toplamıdır diyorsunuz?

Evet aynen öyle diyorum.

-Peki bir 15 Temmuz hadisesi var malum. Siz 15 Temmuz’un neresindesiniz ? İstanbul’da yaşıyorsunuz 15 Temmuz günü ne yapıyorsunuz o gece neredeydiniz ?

Biz o gece istanbul’da idik. Üç dört arkadaş yine beraberdik. Bir arkadaşımız okulunu uzatmıştı. Okulunu uzatmasından dolayı gidip baklava almıştık işte akşam yemeği yiyip arkasından da çay yapıp baklava yiyecektik. Biz çayımızı demledik baklava yemeye tam başlayacakken haberlerden baktık ki darbe oluyor. O esnada okulu uzatan arkadaşımızın çok güzel bir cümlesi vardı dedi ki: “Birileri bir şeyler yapıyor şu anda acaba bunun maliyeti Hizmete ne olacak” daha hiçbir şey bilmeden o okulunu uzatan arkadaşın cümlesi buydu. Hiç unutamıyorum halbuki o gün biz sadece baklava yedik TV’den darbe olduğunu öğrendik ve terörist ilan edildik.

– O arkadaşınıza ne oldu peki?

Onunda başına şöyle bir şey geldi. Kendisi dört dörtlük çok güzel bir insan tıp mezunu Türkiye’nin en güzel tıp fakültelerinden birinden mezun oldu. Ama Türkiye’ye ve Anadolu insanına hizmet edemeyecek. Yani aslında doktor olarak hizmet edebilecek ama artık kendisi başka bir ülkede başka ülkedeki insanlara hizmet edecek o da ülkeyi benim gibi terk etti.

– Peki 15 Temmuz gecesinden sonra hayatınızda nasıl bir değişiklik oldu ? Başınıza neler geldi?

15 Temmuz gecesinde arkadaşlarla yarın biz dışarı nasıl çıkacağız, çıktığımızda bizi tanıyan insanları bize tepkisi ne olacak korkusuyla düşüncesiyle sabah edemedik. Sabah olduktan sonra dışarı ilk gittiğimde hep ekmek aldığımız bakkalın bana bakışı ile konuşma tarzı hiç pozitif değildi. Ben bir üniversite öğrencisiydim. Arkadaşlarımızla kaldığımız evi kapatma kararı aldık. Bir çelik kapı toptancısında çelik kapı aksesuarları satış elemanı olarak hayatıma devam ediyordum. İş yerinden tanıştığım kişilerle kalıyordum.

– Adli süreç yaşadınız mı?

Evet yaşadım. Evimize geldi polisler, bu şekilde hakkımda bir soruşturma olduğunu anladım.

– Niçin gidip teslim olmadınız? Siz suçlu musunuz ?

Tabiki de suçlu değilim ama mantıksız ya gidip teslim olmak akıl karı değil yani. Görüyorsunuz, kulaklarınızla duyuyorsunuz insanların söylediği şeyleri, anlatılan şeyleri. Başka insanlara yapılan zulümleri, abla dediğimiz kadınlara yapılanları, kardeşlerimize yapılanları, insanları siyah transporterlar ile kaçırmalarını. Bunları duyduktan sonra rızam ile gidip teslim olmak akıl karı değildi. Teslim olsam başıma ne geleceğini bilmiyordum.

– Hakkınızdaki soruşturmayı öğrendikten sonra neler yaptınız, nasıl yaşadınız?

Hayatımı idame ettirmek zorundaydım bu sebeple kayıt dışı olarak bir işte çalışmaya başladım. Tabi önceki hayatım gibi çok rahat bir hayatım yoktu. En hafifinden gözaltına alınır tutuklanırım diye diken üstündeyim. Sabah işe gidiyordum, akşam geliyordum. İnsanların fıtri olarak yapmış olduğu şeyleri ben yapamıyordum, çok fazla gezemiyordum, insanların yoğun olarak bulunduğu yerlerde gidemiyordum, bunlara dikkat ediyordum. En sonunda ise iki üç şahıs tarafından fiziki olarak takip edildiğimi fark ettim, 7-8 saat boyunca beni takip ettiler.

– Peki neden sizi fiziki olarak takip ediyorlar çok önemli birisi misiniz?

Hayır. Çok önemli bir insan değilim. Belki kendilerince beni fazla önemsemişlerdir ya da benim üzerimden başkalarına ulaşmak istiyor da olabilirler. Ben sabah işe giden akşam eve gelen birisiyim, çok da onların işine yarayacak biri değilim.

– Fiziki takip altındayken nasıl hissettiniz ne yaptınız ?

Takip 8 saat sürdü. İstanbul’da bir arkadaşımla buluşmuştum iki tane şahsın bize baktığını gördüm. Biz arkadaşımla ayrıldıktan sonra da şahıslar beni takip etmeye başladılar ben de çalıştığım yere gittim. İş yerinde üç dört saat bekledikten sonra çıktım ve yaya olarak belli bir mesafe yürüdüm sonra da toplu taşıma aracına bindim. Toplu taşıma aracına da benimle birlikte bindirler. Ensemdeydiler yani. Hatta bir ara keşke artık gelip beni alsalar da takip etmeseler diye bile dua ettim. Psikolojm kötü oldu. Özellikle beşinci altıncı saatten sonra iyice yıprandım. Çünkü aramızda 4 metre 5 metre mesafe vardı. Takip altındayken benden ne istiyorlar benden ne alabilirler diye düşündüm, bu kadar rahatsız edip, beni bu kadar taciz edip bu kadar dibimden yürümeleri sanki ben bir insana gerçekten zarar vermişim gibi davranmaları sanki gerçekten benim üzerimden bişeylere ulaşacaklarmış da ben de birşey varmış da düşüncesine girdim. Kendimi resmen suçlu hissetim (gülüşmeler) Daha sonra toplu taşıma aracından ani bir hareketle indim, sonra belli bir süre ara sokakları koşarak geçtim, o gece dışarıda bi yerlerde kaldım ve artık saklanmaya başladım işe de gitmedim.

– Ülkeyi terk etme fikri nasıl oluştu ?

Ülkeyi terk edecek bir sebep ortaya çıktı, o da fiziki takip yaşamış olmam. Aslında soruşturma dosyasından dolayı bana bir şey olacağını düşünmüyordum çünkü ben kendimce Türkiye Cumhuriyeti’nde insanlarına ve şahıslarına faydalı şeyler yapmaya çalıştım kendimi bir suçlu olarak görmüyorumdum. Bu yüzden ülkeden çıkma gibi bir fikrim yoktu. Ama bu fiziki takipten sonra kesinlikle bu soruşturmada dosyasının ve fiziki takibin bana büyük zararları olacağını, ondan sonra benim ömrümden boş yere belki 6 yıl 7 yıl 8 yıl çalınacaktı. Zaten mantıksız ve hukuksuz şekilde bu kararlar veriliyor hiçbir karşılığı yok benim gözümde. Benim de başıma bunun gelebileceğini düşünüp bir an önce ülkeden çıkmak istedim.

– Aileniz bu kararınıza nasıl baktı? Karşı çıkmadı mı?

Ben aileme söylemedim. Hala belki şu anda Türkiye’de idim o yüzden aileme söylemedim.

– Ülkeyi terk ederken ne hissettiniz korktunuz mu?

Kesinlikle ama kesinlikle yakalanmaktan korkmadım bilmiyorum niye. O fiziki takipten sonra artık içine böyle bir güven bir cesaret gelmişti. Başıma bir şey gelebilirdi, ben sadece karşıya geçmenin derdindeydim. Sınıra yürürken yakalanacak mıyım, botla karşıya geçerken yakalanacak mıyım bunları artık düşünmüyordum sadece geçip özgür olmaya odaklanmıştım.

Şöyle oldu hatta ilk geçtiğimde Vikipediya’ya girdim Vikipediya çalışıyor mu? Ülkeden çıkmış mıyım? çıkmamış mıyım? diye bu şekilde kontrol ettim. (gülüşmeler)

– Geçtikten sonraki hisleriniz düşünceleriniz?

Türkiye’ye uzun yıllar dönemeyeceğimi biliyordum. Şunu düşündüm insanlar artık burada zûlme uğramayacak, fiziki takip yaşamayacak ya da hayatlarına müdahale edilmeyecek, artık arkama bakmadan yürüyebilecektim o yüzden çok güzeldi benim için.

– Geleceğinizi nasıl hayal ediyorsunuz aklınızda hayallerinizde neler var ?

Ben Kamu yönetimi mezunuyum. Mesleğimi yapamayacağım. Kaymakam olamayacağım. Artık hayalim aşçılık. Bir ülkeye gidip aşçılıkla ilgili sertifikalar almayı, eğitim kurslarına gidip kendimi geliştirip aşçı olmayı düşünüyorum. Bundan sonraki hayatım da doğru bildiğim yolda devam etmek için çabalayacağım inşallah.

– Yunanistan’daki yaşantınız nasıl? Neler yapıyorsunuz ?

Aslında pek bir şey yapmıyorum. Sadece başka bir ülkeye göç etmenin yollarını araştırıyorum. Almanya, Norveç, Belçika gibi ülkelere gitmek istiyorum. Oralarda da yoğun olarak konuşulan ortak dil Almanca olduğu için. Almanca kursuna gittim ama kurs kısa sürdü. Şu anda gün içerisinde çok fazla yaptığım bir şey yok.

– Ne tür sıkıntılarla karşılaşıyorsunuz ?

Maddi olarak kazancımız maalesef burada yok. Herkesin de bildiği gibi hazıra dağ dayanmaz. Belli bir birikmişimiz vardı onu yiyoruz tüketiyoruz. Ne olacak nasıl yetecek düşüncesi psikolojik olarak bizleri yıpratıyor. Ülkede iş imkanı maalesef pek yok burada ileriye dönük bir şey hayal edemiyorsun. Hani gitmesem burada kalayım desem, burada ne yapabilirim sorusunun da bir cevabı yok. O yüzden bir an önce çıkmak için uğraşıyoruz.

– Size ve sizin durumunuzdaki mağdurlara bunları yaşatanlardan bu röportajı okuyanlar olacaktır. Onlara seslenmek ister misiniz?

Onlardan maddi olarak bir şey beklemiyorum. Sadece kendilerini bizim yerimize koymalarını, içeri alınan bebekli annelerin, içeri alınan abilerin, bizim yaşımızdaki gençlerin, bizden yaş olarak küçük olan insanların yerlerine kendilerini korumalarını isterdim. Birde şunu düşünsünler bu insanlar birini mi öldürebilir? Birine hakaret mi etmişler? Bu insanlar yıllarca ülkelerine hizmet ederken bir zarar mı vermişi? diye düşünmelerini isterim. Artık bir kalıptan çıkıp, bir şeyin esiri olmaktan çıkıp, Allah rızası için bizleri yerine kendilerini koymalarını istiyorum.

– Son olarak eklemek istediğiniz…

Allah ebeden razı olsun bizlere bir şeyler anlatanlardan, manevi olarak yanımızda olanlardan. İyi ki buradayız. İnşallah bundan sonra da yolun bu tarafında olacağız, inşallah devam edeceğiz, iyi ki bu insanlarla birlikteyim.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin