Karar yazarı Ahmet Taşgetiren: Ak Parti perdeyi çok kötü kapatacak

Karar gazetesi yazarı Ahmet Taşgetiren, AKP’li yönetici ve milletvekillerinin halkı anlamaktan uzak olduğunu yazdı. İnsanların açlığa ve yokluğa mahkum edildiğini örneklerle anlatan Taşgetiren’e göre AKP, perdeyi çok kötü kapatacak.

Ahmet Taşgetiren’in ‘AK Parti 20 yılını yiyor’ başlıklı yazısından bazı bölümler şöyle:

Kurban Bayramı geliyor. Bu, aynı zamanda evine sadece Kurban Bayramında et giren insanların yolları gözlemesi anlamına geliyor. “Şu anda evlerde kurban kesebilme hesapları nasıl yapılıyor?”u bir araştırmak lazım. Kaç kişi kurban görevini yapamaz hale geldi’ye bir bakmak lazım.

Yılın ikinci yarısında artırılmak zorunda kalınan ve buna rağmen açlık sınırının altında kalan bir asgari ücretin niye sevinç uyandıramadığını okumak lazım.

İnsanlar, uzatılan mikrofona “80 yaşındayım, ömrü hayatımda böylesini görmedim” diye anlatıyor yaşanan Türkiye gerçeğini. Ben de 50 küsur yıldır yazarlık yapıyorum, insanların böyle bir psikolojiye düştüğü Türkiye ortamını hatırlamıyorum.

İnsanlar “yaptık, yaptık” diye tekrarlanan paralı yolları yiyemiyor, köprüleri yiyemiyor. Hatta şehir hastanelerini bile yiyemiyor.

Geniş, geniş, çok geniş bir kitle bugün “Açlık bilinci” ile yoğruluyor. Evet çok net, sofralardan azaltmalar yaşanıyor. Çocuklar en çok “Oğlum – kızım paramız yok” sözlerini duyuyor anne-babalardan. Neye paramız yok?

Tablet almaya, yabancı dil kursu verilen uygulamalara abone olmaya, tatil yapmaya, hatta dedeleri, anne anne-babaanneleri, amcaları, teyzeleri ziyaret etmeye…

“Bu sene kurbana gelemiyoruz, otobüs fiyatları şöyle, uçaklar böyle, mazot – benzin dersen dudak uçuklatıyor. Arabayla uzun yola çıkmak hayal oldu.”

Bayram arifesinde en çok bunlar konuşuluyor.

Araba almak…

Ev almak…

Eşler çalışıyor olsa bile “Hangi maaşla?” sorusunu sormadan edemiyor. Orta gelir grubu çöktü ülkede.

Milyonlar için ufuk karardı.

İktidar bunu görmek istemiyor. Ak Parti’nin iyi günleri oldu. Ama şu anda yaşanan şey “karabasan”dan farklı değil.

En çok “Bu ülke buna mahkum mu?” sorusu soruluyor. Başka türlü olamaz mıydı?

Cumhurbaşkanı’ndan bakanlara, parti yöneticilerine uzanan yelpazede sığınılan “Başka ülkelerde de benzeri yaşanıyor” savunması ne yazık ki gerçeği yansıtmıyor.

Enflasyonu anlamadı iktidar? “Pahalığın, enflasyonun farkındayız” diyor, ama onun toplum psikolojisinde oluşturduğu tahribatı göremiyor.

“Milletvekili maaşı ile ay başını getiremiyorum” diyen milletvekili, daha önce, İBB’de iktidar yönetirken birkaç yönetim kurulu üyeliğinden maaş aldığı günleri hasretle yad ediyor. İşte vatandaş tam da iktidarla bir şekilde “iltisaklı” olanların böyle yaşadığını düşündüğü için öfke duyuyor.

Bir de “saplantı” öfkelendiriyor insanları. Sistemin merkezinde oluşan “Saplantı”nın herhangi bir uyarı ile giderilemeyeceği kanaati derinleşiyor. Sıkıntı merkezde olunca, mekanizmanın tüm parçaları, avara kasnağa dönüşüyor.

Bu durumda sistem, en büyük handikapını yaşıyor. İktidar cenahından bir ünite, diyelim bir bakan, bir parti kademesi, bir aksakal danışman, Beştepe Kurullarından biri, bir medya unsuru, her şeyi göze alsın ve “İyiye gitmiyoruz, desin, halk boğulma hissi yaşıyor, desin, 20 yılın iyiliklerini yiyoruz, desin Ak Parti perdeyi çok kötü kapatacak” desin.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin