Kadir Özkaya’nın sözü doğru, işi eğri!

NECİP F. BAHADIR | YORUM

Doğru söze ne denir? Alkışlamak veya takdir etmekten başka ne söylenebilir ki… Peki sözü ‘doğru’ söylüyor ama işi ‘eğri’ yapıyorsa! O zaman ne demek lazım?

Dil düzgün, kalp yamuk olabilir mi? Neden olmasın? Sözün peşine takılıp da duvara toslayanları görmüyor musunuz? Söz yetmez, işe de bakmak lazım. “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz…”

Onun için alkış ve takdirde acele etmemek, biraz cimri davranmak lazım. Erdoğan’ın dilinden bal damlarken eliyle zulmettiğine az mı tanık oldu ülke?

Anayasa Mahkemesi Başkanı Kadir Özkaya’nın geçen yıl Erdoğan’ın yüzüne karşı söylediklerini duyunca heyecanlanmış ve “Helal olsun, ağzına sağlık!” demiştim. Özkaya, bu yılda benzer bir konuşma yaptı. Karşısında oturanlar arasında Erdoğan ve Adalet Bakanı Yılmaz Tunç da vardı. Anayasa Mahkemesi’nin kuruluş yıldönümüydü. Kur’an-ı Kerim’den ayet okudu; “Sakın Allah’ı, zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma. Allah, onları ancak gözlerin dehşetle bakakalacağı, korkuyla donup kalacağı bir güne erteliyor…” 

Sözü doğrudan Erdoğan’a söylemiş olsaydı, ayakta alkışlanır, tarihe ismini altın harflerle yazdırırdı. Gazze üzerinden dolandı ve bu ayeti okudu. Yine de bir şey tabii.

Ayetin muhatabı İsrail veya Netanyahu ile mi sınırlı? Değil elbette… Erdoğan’ın ‘zulümleri’ Netanyahu’dan geri kalır mı? Zulüm AKP iktidarının alamet-i farikası değil mi? Özkaya gibi isimler ‘zulüm’ deyince sadece İsrail’i, mazlum diye de Filistinliyi görüyor.

Oysa gerek Özkaya gerekse ‘zulüm’ ayetlerini okuyan Diyanet hocaları ve ilahiyat akademisyenleri o kadar çok ‘zulümlere’ tanık oldular ki… Olup biteni görmemeleri, bilmemeleri, fark etmemeleri mümkün mü?

15 yaşındaki kız çocuklarının evde okuduğu Kur’an’ı bile soruşturma konusu yapan AKP yargısını duymamış olabilirler mi? Mümkün değil. Ayrıca bu kadar körlüğün de vebali var. Sadece ‘dilsiz şeytan’ değil, ‘sağır şeytan’ da var; ki ben sanmıyorum AKP veya Erdoğan zulmünden habersiz olacaklarını… ‘Herkes biliyor iyilerin kaybettiğini’ kötülerin kazandığını…

Cezaevi bebekler, yaşlı insanlarla dolu

Kadir Özkaya’nın konuşmasından bir cümle daha: “Sahip oldukları güce güvenerek adaleti hiçe sayanlar, ırkçılık yapanlar, bebeklere, çocuklara, kadınlara zulmedenler, yaptıkları zulmün yanlarına kalacağını sanmamalıdırlar…”

Al yine bu kelimelerden bir elbise yap, Erdoğan’a ‘cuk’ diye oturmaz mı? Bebeklere, çocuklara, kadınlara zulmedenleri sıralamaya kalksak Erdoğan herhalde ilk 3 içine girer. AKP hapishaneleri bırakın çocuğu, ağzı süt kokan bebeklerle dolu. 80’ini aşmış yaşlı insanların oranı da hiç az değil. Melek İpek onlardan biri…

İmamoğlu operasyonunda ikinci dalga kadınları, çocukları vurmadı mı? Murat Ongun’un eşi çocuklarının gözü önünde kelepçelenip götürüldü. Bazıları yeni fark etti ama benzer manzara bu ülkede yıllardır yaşanıyordu.

Hem de çok daha ağırları…

Ebeveynlerin birlikte alındığı ve geride 5 küçük çocuk bıraktığı haberlerini de mi görmediniz? Sınır bir kere aşılmaya görsün, arkası gelir. Özkaya, Erdoğan’ın gözünün içine bakarak doğrudan, “Zulümlerin yanına kalmayacak!” diyemez miydi?

Diyemedi, araya Gazze’yi koydu!

Kadir Özkaya, Anayasa Mahkemesi yani ülkenin en önde gelen ve büyük mahkemesinin başkanı… Ama bir hukukçu değil. Bunun önemi de yok. Hukukun olmadığı yerde mahkeme başkanı hukukçu olmuş, olmamış ne kıymeti var? Haşim Kılıç da hukukçu değildi ama aslanlar gibi ‘hukuk savaşları’ verdi. Arkasından “İyi adamdı!” dedirtecek işler yaptı. Sonradan gelenler için aynı şeyi söylemek zor. Zühtü Arslan dahil… Yediler, içtiler gittiler…

AYM Başkanı Özkaya, adaletsizliklerin, hukuksuzlukların farkında ki ‘yargıçlara’ mesaj göndermeyi ihmal etmedi. Aslında söyledikleri sadece yargı mensupları için değil, Cumhurbaşkanı ve Adalet Bakanı için de geçerli: “Hakkın ayakta tutulması ve adaletin sağlanması bakımından en önemli sorumluluk yargısal faaliyetlerin başaktörleri olan hâkim ve savcılara aittir. Hiçbir neden, hâkim ve savcıları, hakkı ayakta tutmaktan asla alıkoymamalı; adaletsiz davranmaya yöneltmemelidir. Adaletle hükmedilmeyen yerlerde kargaşa olur, düzen ortadan kalkar, herkes kendini haklı görmeye başlar. Kargaşa çıkmaması için adalet terazisi daima hak ve haklıyı gözeterek kullanılmalı ve adaletle hükmedilmelidir…

Ülkede ‘adalet’ yok ‘kargaşa’ var. Hukuk, yok ‘huzur’ da yok. Hak  yok, ‘bereket’ de yok. Her alanda bir iflas söz konusu… Özkaya’nın tespiti doğru… Fakat ‘yerindelik’ vurgusu da yapsaydı.  Hak sahibi sultandır. Söz doğru ise karşında kim olursa olsun ne önemi var. Aksine sözü çok daha değerli ve kıymetli kılar.

Camilerde söylenen, orada kaldı!

En şerefli ve asil davranış ‘zalimin karşısına geçerek haksızlığını yüzüne karşı haykırmak’ değil mi? Camilerde hocalar ayetler hadisler okuyarak bilmek kaç defa tekrarlamadı mı? Bir tane de mi çıkmaz örnek davranış?

Hayır çıkmadı, camide söylenen orada kaldı… Asrı saadet kitaplarda kaldı. Her cuma, “Allah adaleti emreder…” ayetini duyan vatandaş hayata ve dünyaya ‘adalet’ üzerinden bakmadı, bakamadı. Emredilen ‘adaleti’ ayaklar altına alanları tuttu başına taç yaptı.

Özkaya’nın konuşmasından bir alıntı daha: “Yapılan iyilik veya kötülüğün hardal tanesi ağırlığında bile olsa, bir kayanın içinde saklı da olsa, yahut göklerin veya yerin herhangi bir noktasında bile bulunsa bir gün mutlaka karşımıza çıkacağı ve bizden bunun hesabının sorulacağı unutulmamalıdır. Dolayısıyla bir gün mutlaka mizan kurulacak, bütün defterler dürülecek, hesabı bizlerden sorulacak…”

Allah’a ahiret gününe ve hesaba inanan biri bile isteye zulmeder mi? Bugünün iktidar sahiplerine baktığınızda ahiret korkusunun işaretlerini görüyor musunuz? Tehlikeli sulara girdiğimin farkındayım ithamdan kaçınırım fakat, ‘tanıklık’ da etmem.

Elbette mizan kurulacak… Zalimle mazlum yüzleşecek. Kaçış şok. Acaba Erdoğan ve Adalet Bakanı Tunç bu cümleleri duyunca ne hissetti? Bir an da olsa bu sözlerin muhatabı oldukları akıllarına geldi mi? Merak ediyorum, vicdanlarını ve kalplerini acaba nasıl bastırıyorlar?

Evet, hesap var. Sadece ötede değil. Bu dünyada da… Zulümle abat olunmaz. Zalimin sonu hüsran iki tarafta da. Her şeye rağmen Özkaya’nın Erdoğan’ın yüzüne bir ayna tutmuş olduğunu söylemek lazım. Sözleri doğru…

Kendi mahkemesi ne kadar adil?

Bu sözleri söylerken kendi öz eleştirisi de yaptı mı? Bir vicdan muhasebesi mesela… Başkanı olduğu Anayasa Mahkemesi ne kadar adil kararlar aldı? Adaletin tesisi için üzerine düşeni yapabildi mi?

Hadi, Erdoğan’a sözünü geçiremeyebilir peki kendisinin sözünü eyleme geçirmesinin önünde ne engel var? Yapabildi mi? Geçen yıl da konuştu… O sözlerden sonra bir farklılık gözlendi mi Anayasa Mahkemesi’nin kararlarında?

Maalesef hayır… AKP iktidarının bir uzantısı, adaletsizliğin, hukuksuzluğun adreslerinden biri oldu.

Evet Kadir Özkaya!

Mizan var, hesap var, dosyalar açılacak… Şüphe yok. Bizzat şahsınızdan ve başkanı olduğunuz mahkemeden hesap soracakların oranı o kadar fazla ki… Aralarında bu satırların yazarı da var. Zulmün bir parçası oldunuz. Kararlarınız da adaleti değil, AKP’yi gözettiniz. Koltuğunuzu da buna borçlusunuz. Onun için söyledikleriniz muhataplarınızın kalbine dokunmadı, vicdanlarda yankılanmadı.

Sözünün doğru ama işiniz eğri. Diliniz doğru, vicdanınız yamuk…

4 YORUMLAR

  1. AYM 2024 te cok olumlu ve onemli bir karar aldi bence.. Eylul 2024 te “pasaport tahditlerini Icisleri bakanliginin koyamayacagina” dair verdigi karar binlerce insani etkileyebilir..
    Yazinizin “Geçen yıl da konuştu… O sözlerden sonra bir farklılık gözlendi mi Anayasa Mahkemesi’nin kararlarında?” kismina serh koymus olayim..Selametle

  2. AYM, haksız hukuksuz mahkeme kararlarını tasdik makamına dönüştü. Anayasaları da Hırsız Recep oldu baba yasaları da. Kadir Efendi ileride ben demiştim diyebilmek için, beni mazur görün diyebilmek için konuşuyor. Hayatları takıyye!

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin