Bu ittifakı ‘şike’ götürür! [Haber-Analiz: Erman Yalaz]

3 Temmuz’un 7. yılında Şike meselesini tekrar hatırlayalım

Üzerinden altı yıl geçti, ancak Türk futbolunda şike tartışması hiç bitmedi. Önce kronolojik hatırlatma yapalım: 3 Temmuz 2011 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Savcılığı Başsavcı vekili Zekeriya Öz’ün talimatı ile Savcı Mehmet Berk tarafından 8 aylık çalışmanın ardından soruşturma başlatıldı. Fenerbahçe, Beşiktaş, Trabzon, Giresun, Eskişehir, Kasımpaşa, Sivas ve Bursaspor kulüplerinin 2010-2011 SüperLig ve TFF 1. Lig maçlarında şike ve teşvik primleri üzerinden maçlarda hileler yaptığı ortaya çıktı. Maçlar parayla satın alınmıştı. Bazı maçlarda yüzbinler bazı maçlarda milyon dolarlar konuşuluyordu.  Savcılık ve emniyetin sıkı çalışması ile 19 maçta bizzat fiziki ve teknik takip, telefon görüşmeleri, görüntülerle ve oynanmış maçlarla ispatlanmış şike delilleri toplandı. ‘Tarlalar sürüldü, Mallar hale geldi, Arabalar alındı’ sözleriyle simgeleşen ses kayıtları Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı  Aziz Yıldırım’ın ve diğer 46 şüphelinin boğazına kadar şikeye battığını gösteriyordu. İşin içinde sadece Fenerbahçe yoktu, diğer takımlar da en az onlar kadar işin içindeydi.

Dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan’ın Fenerbahçe kongresi öncesinde oğlu Bilal Erdoğan’a anlattığı haliyle yeni çıkan ve Yıldırım’ın eliyle gündeme gelen ‘şike yasası’ onu vurmuştu. Şike davası bir yıl sonra 2 Temmuz 2012’de karara bağlandı. Yıldırım’ın 6 yıl 3 aylık cezası kesinleşti. Yargıtay da davayı ve diğer sanıklar açısından cezaları onadı. UEFA Disiplin Kurulu, o sene Beşiktaş’a 1 yıl men cezası verirken, Fenerbahçe Avrupa kupalarına 2 yıl alınmadı. Şike uluslararası alanda da onandı bu kararlarla.

YALANCI ŞAHİTLERLE ŞİKE YOK HİPNOZU YAPANLAR

Devran değişti. Bu kez şikeciler sazı eline aldı. 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmaları sürecinde şike dosyası da her diğer gerçek soruşturmada olduğu gibi terse çevrildi. Ses kayıtları, kamera görüntüleri ve torbalarla, çantalarla taşınan milyon dolarlara rağmen, şike yok hipnozu başlatıldı. Şahitlerinin, muhataplarının defalarca televizyon programları ve kongrelerde itiraf ettiği ‘şike’ yokmuş gibi Hizmet Hareketi’ne iftiraya dönüştürüldü süreç. Şikeciler yakalandığında konuyu manşetlerinden indirmeyen iktidar medyası, Doğan medyası bile kendilerini inkar edecek noktaya geldi. Yıldırım’ın da aralarında yer aldığı 6 sanığın yeniden yargılama talepli yeni şike davası da 9 Ekim 2015’te sonuçlandı. Berat kararları verildi. Ses kayıtları ve tapelerin imha kararları alındı. Ne şike ne örgüt vardı ortada! Sistem ak-pak yaptı Yıldırım ve adamlarını; şikeye bulaşanları.

‘400 SAYFALIK İDDİANAMENİN HER SATIRI SOMUT DELİL’

Kararın çıktığı gün bir televizyona canlı yayında bağlanan Şike Soruşturmasının ilk savcısı Mehmet Berk, 400 sayfalık iddianamenin tek satırında yalan ve tek bir kurgu olmadığını, şikenin her şeyi ile ayan beyan ispatlandığını söylemişti. Meslek hayatı boyunca hep şerefiyle çalıştığını, verdiği kararlarda vicdanen rahat olduğunu ifade eden Savcı Berk, kendisine dava açılırsa savunmasını yazılı olarak yapacağını söyleyerek “Rüşvet teklifinde bulunanları, siyasi baskıları her şeyi anlatırım. Meslek hayatım boyunca kimseden korkmadım” dedi ve ekledi: “400 sayfalık iddianame yazdım ben her şey somuttu. Tapelerin montaj olduğu, sonradan ekleme bölümler olduğu konuşuluyor. Böyle bir şey bulunursa beni assınlar. Benim kasıtlı bir şey yaptığımı ortaya çıkarsınlar kendimi köprüden atarım.” Davanın önce UEFA’ya sonra CAS’a gittiğini ve bu insanların ceza aldığını söyleyen Savcı Berk “O gün ne karar verdiysem bugün de aynısını verirdim.” demişti.

Savcı Berk, o gün bütün delilleri sıralayıp bir de soru sormuştu: “Bu tapelere bakarak kim bu insanlar bu suçları yapmadı diyebilir ki!” Maalesef bu sorunun cevabı Berk ve onun gibi dürüst hakim savcılar ve gazeteciler dışında herkesti. Aziz Yıldırımlar, Erdoğanlar, kanlı bıçaklı kulüp başkanları ‘şike yok’ deyip bu kumpas yalanına sığındılar.

‘ÜÇ TARLAYI DA SÜRDÜK…’

O tapelerden biri Aziz Yıldırım ve İlhan Yüksel Ekşioğlu arasında geçiyordu. Tarihler 2 Mart 2011’i gösteriyordu. Ekşioğlu, Yıldırım’a “Vaziyet gayet iyi, 3 tarlayı da sürdük yani” diyordu. Ligin 24. haftası yani iki gün sonra 4 Mart 2011’de oynanan Kayserispor-Manisaspor, 6 Mart günü oynanan Bursaspor-İBB Spor, Beşiktaş-Trabzonspor müsabakalarının şikeyle bağlandığını tescilliyordu bu sözlerle. Bir başka tapede Aziz Yıldırım, Galatasaray’ın ilk 11’ini alıyor. Bir diğerinde İbrahim İşçen, Sivasspor maçı öncesinde ‘mallar hale geldi’ deyip şikeyi nasıl yapacaklarını anlatıyordu.  Davalar kapandı. Sonra iş kumpas davasına çevrilip Hizmet Hareketi’ne ve cemaate mal edilmek istendi. Bugün piyasaya satılan algının ilk ve gerçek hali böyleydi.

OTYAKMAZ’IN SİVASSPOR GENEL KURULU KONUŞMASINDAKİ İTİRAFLARI

Ama itirafların arkası kesilmedi. Örneğin Sivasspor Kulübü Başkanı Mecnun Otyakmaz,  24 Mayıs 2014 günü canlı yayında milyonların gözünün içine baka baka, Trabzon maçı öncesinde futbolcularına 1 milyon dolar teşvik parası gönderilmek istendiğini anlattı. “19.05.2011 günü Mehmet Yıldız geldi. Başkanım özel görüşebilir miyiz, dedi.  Odama geçtik. Başkanım ben takım kaptanıyım. Bunu söylemek zorundayım. Ama bana nereden duydun diye sorma. Benden isim isteme, dedi.  Trabzon’dan birilerinin bazı arkadaşlara geldiklerini, ve kendilerine şampiyon yapacak skoru elde ettikleri takdirde 1 milyon dolar teşvik primi vermeyi vadettiklerini kendilerinin ise böyle bir işe girişemeyeceklerini, çıkıp onurları için ellerinden geleni yapacaklarını, bunu söylenmemiş olarak farz edeceklerini söyleyerek konuyu kapattıklarını bana iletti.”

BAŞKAN İSİM İSİM  1 MİLYON DOLARIN GÖNDERİLDİĞİNİ ANLATIYOR

Otyakmaz, futbolcularına güvenip işin üstüne gitmediğini anlattı. Ancak konuyu  yine de Trabzonsporlu  bir dostum dediği Zeki Mazlum’a anlatmıştı. Futbolcu adlarını vererek, üstüne basa basa tekrarladı: “Bunların hepsi telefon tapelerinde, dosyada mevcut, bende de mevcut.  Savcılık sorunca bildiklerimi anlattım. Çıktıktan sonra Erdal Sarılar bu konuları tartışırken, o hafta Abdurrahman Develi’nin yanında gördüğü Trabzonsporlu eski futbolcu Semavi’nin olabileceğini söyledi.  Daha sonra Abdurrahman Develi antreman için tesislere geldiğinde (Orduspor-Sivasspor maçı için) Develi’ye sordum. Evet, dedi, Semavi’nin 1 milyon dolar teklif ettiğini, Recep Denizer tarafından yollandığını söyledi. Bu konu aramızda kalacaktı. Ancak bu olaylar anlatmama neden oldu. Kendisi de bana hakkını helal etsin.” Anlattığına göre, üstelik bütün Trabzonspor yöneticileri de konuyu biliyordu. ‘Biz öyle bir şey yapmadık diyemediler, başlarını bile kaldırımadılar. Bu söylediklerimi onurum ve şerefimle teminat altına alıyorum!”

Mehmet Yıldız’dan helallik istemişti Otyakmaz. Ancak Fenerbahçe’nin de Sivasspor’un da, Trabzonspor’un da şikeyle yatıp kalktığını itiraf ediyordu.  Boğazına kadar hepsi şikenin içindeydi. Mahkeme salonlarında, polis sorgusunda değil, kulüp genel kurulunda anlatıyordu bunları.  Toplum olarak balık hafızalı olduğumuz için; konunun uzmanları hapis ve sürgün ile cezalandırıldığından şimdi kimse bu gerçeklerin kapağını aralamaya cesaret edemiyor. Yıldırım’ın yalanları, Ergenekoncuların goygoyları, iktidar ve Erdoğan medyasının iki yüzlülüğü ile işler kotarılıyor.

ŞİKE YALANIYLA ZAMAN’I SUSTURMA KUMPASI

Cemaate ve şike operasyonu ile gerçekleri ortaya çıkaranlara iftira atanların yüzsüzlüğü bununla bitmemişti  tabi.  Zaman Gazetesi’ne 3 Mart 2016 tarihinde hukuksuz ve kanunsuz şekilde kayyım atanmasının sebeplerinden biri olarak şike davası gösterilmişti.  Savcı, o kadar uçmuştu ki, ayan beyan şikeyle muhatap olan iki mahkemenin ve Yargıtay’ın kararlarını görmezden gelip operasyonların gazete binasında başlatıldığı yalanına ve  iftirasına sarıldı. Davaları tersine çevirip Türkiye’nin en büyük medya kurumuna Saray için kumpas kuran savcılar HSYK’de yüksek mevkiler alarak terfi ettirildi şimdi.  Hala aynı yalanı anlatıyorlar bize. Devlet, adalet kisvesine bürünüp zulüm yapıyor. Dün tarla süren, şampiyonlukları milyon dolarlık rüşvetlerle paylaşanlar caka satıyor.

Aziz Yıldırım ve Erdoğan hiçbir zaman dost olmadı. Şimdilerde verilen pozlar zoraki nikahın propaganda malzemeleri. Oysa Şike operasyonunun ertesi günü  Erdoğan bugün poz verdiklerine ateş püskürüyordu.  Türkiye’nin  artık her alanda,Ergenekon ve Balyoz’da olduğu gibi sporda da temizlik yaptığını söylüyordu. Yıldırım ve Erdoğan’ın ittifakı ‘hakkı tutup kaldıranlara’ düşmanlık paydasından ibaret. Birgün menfaatleri bittiğinde o eski can düşmanların birbirine neler söylediğini de duyacağız elbette.

KULÜP BAŞKANI DEĞİŞTİREN DE, CEZA ALSIN DİYE İLAN VEREN DE ONLAR!

Hatırlanacaktır, daha bir kaç yıl önce Erdoğan ve Bilal Erdoğan’ın konuşmalarıyla Fenerbahçe Spor Kulübünü ele geçirme isteği de ses kayıtlarıyla tescillenmişti. Şike tapeleri ne kadar gerçekse, 17/25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet skandalından sonra ortaya dökülen siyasilerin konuşmaları da o kadar gerçekti.  Ve o seslerde Erdoğan oğluyla Fenerbahçe başkanlığını ele geçirmek için yaptığı planları konuşuyordu.  TFF Başbanı Mehmet Ali Aydınlar’a Fenerbahçe Kongresi için destek oluyor, oğlu üzerinden Aydınlar’a taktikler iletiyordu. Erdoğan Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım’ın eski TFF Aydınlar, UEFA Asbaşkanı Şenes Erzik ve kendisi arasında ne konuşulduğunu öğrenmek istemesine “edepsiz’lik diye tepki gösteriyordu.  ‘Aydınlar bu noktalardan Yıldırım’a yüklensin’ diyordu. Bilal Erdoğan, “Ne yapalım babacııımm!” “Oyu açıktan mı kullanayım, açıklama mı yapayım!?” diye soruyordu.

DAMADIN FİFA VE UEFA İKNA TAKTİKLERİ

Futbolun kirli yüzüyle, kulüplerle yakından ilgilenen sadece Tayyip-Bilal Erdoğan ikilisi değildi. Damat Berat Albayrak da  Fenerbahçe olayının içindeydi. Geçen sene Eylül ayında RedHack grubunun Albayrak’ın maillerini ele geçirip kamuoyuna birçok yeni delil sundu. Koyu Trabzonsporlu Albayrak, Trabzonspor kongresinde yaptığı bir konuşmada “perde arkasında neler yaptığımızı bilen biliyor” demişti. Bu sözleri e-maillerle ispatlandı. Buna göre, 2014 yılında İsviçre ve İngiltere’de gazetelere UEFA VE FİFA’nın kararlarını etkilemek için Fenerbahçe aleyhine 5 bin pound’a (20 bin TL)  ilan veren kişi Albayrak’tı. Redhack’in ödemelerini Albayrakların yaptığını belgelediği ilanda, “Türkiye’de mahkemeler Türkiye Futbol Federasyonu’nun yolsuzluk yaptığını söylüyor. Türkiye futbol camiası UEFA ve FİFA’dan bunların statüleri konusundaki gerekliliklere ve disiplin düzenlemelerine başvurmasını beklemektedir.” denmişti.

Alt alta toplandığında gerçekler bize şikenin de, Fenerbahçe’yi ve diğer spor kulüplerini de kimlerin ele geçirmek istediğini ayan beyan gösteriyor. Biz sadece ‘3 Temmuz’un 7. yılına girerken, konu ‘temcit pilavı misali’ önümüze sık sık ısıtılıp getirilecek diye gerçekleri tekrar hatırlatmakta, hatırlamakta fayda var’ diyoruz.

Meraklısı üstü örtülen şike soruşturması ses kayıtlarını aşağıdaki linklerden dinleyebilir.

ÜÇ TARLAYI DA SÜRDÜK

MALLAR HALE GELMİŞ

BEN ORAYA GOL ATMAYA GİTMEDİM Kİ

ASIL ESKİŞEHİR BİZİ ŞAMPİYON YAPACAK

TAŞ OCAĞI İŞÇİLERİNİ GETİRİR MİSİN

KÜFÜRBAZ YILDIRIM’IN MARİFETLERİ: O HAKEMİN…. O… ÇOCUĞU…!

MECNUN OTYAKMAZ: SABRIN DA BİR SONU VAR, 1 MİLYON DOLAR TEKLİF EDİLDİ!

MEHMET BERK’İN 400 SAYFANIN HER SATIRI DELİL AÇIKLAMASI

ERDOĞAN FENERBAHÇE’YE EL ATIYOR/BİLAL ERDOĞAN-TAYYİP ERDOĞAN KONUŞMASI

 

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

  1. Üzgünüm fakat hizmet Hareketi gönüllülerinin bazılarının yine Fenerbahçe düşmanlığı depreşti, fernerbahçeyi ve diğer takımları (gs farklı bir konumda yargılandı nedense?) bu şike denen olayı yapmaya götüren sebeplere hiç değinilmedi. Gs Ts maçı bir oyuncu özellikle itiraf etti gs BJK maçı tv izledik ve fb elinden son dakikada alınan şampiyonluklara hiç girilmiyor dahası var. Hak denen şeye kalben evet diyebiliyormusunuz?

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin