İntiharın ardında ağır sistematik işkence çıktı; Burak Açıkalın’a yapılan işkenceler doktor raporunda

TR724 ÖZEL | TUNA YILDIZ

15 Temmuz 2016 Türkiye tarihine karanlık bir gece olarak geçti. Yıllar öncesinde planlanan bir darbe senaryosu o gece hayata geçirildi. Amaç çok açıktı: Gülen Hareketi’ni bitirmek. Milyonlarca insan “hain ve terörist”, Hizmet Hareketi ise “terör örgütü” ilan edildi. Asıl travmalar Temmuz’un devamında yaşandı. Gözaltı ve tutuklanma aşamasında yapılan sistematik ve ağır işkencelerden dolayı onlarca kişi hayatına son verdi.

Bunlardan birisi de darbe öncesinde Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi’nde (İDB)  mühendis olarak çalışan Burak Açıkalın’dı. Darbe öncesinde Açıkalın’ın da aralarında bulunduğu bazı mühendisler ‘Fuat Avni’ olarak bilinen sosyal medya fenomenine bilgi ve belge aktarmakla itham edildi. İktidara yakın gazete ve televizyonlarda hedef gösterildi.  Burak Açıkalın ve bazı mühendis arkadaşları istihbarat görevlilerince mahkeme ve savcılık kararı olmadan apar topar gözaltına alındı. Günlerce İstihbarat Dairesi Başkanlığı yerleşkesinde ağır sistematik işkencelere maruz bırakıldı. TR724, Burak Açıkalın’ı intihara sürükleyen önemli bilgi ve belgelere ulaştı.

Söz konusu mahkeme tutanaklarına göre; Mühendis Burak Açıkalın, hükümete yakın medyaya sızdırılan ve Gülen Hareketi’ni hedef gösterdiği şeklinde lanse edilen ifadelerin kendisine ait olmadığının altını çiziyor. İDB’de alınan ve altında imzası bulunan ifade tutanağının da zorla imzalatıldığını kaydediyor. Gözaltına alındığı 17 Temmuz ile 21 Temmuz 2016 tarihleri arasında insan haklarını ayaklar altına alan ağır ve sistematik işkencelere maruz kaldığını anlatıyor. Kendisine ait olduğu iddia edilen ifadeleri kesinlikle kabul etmediğini vurguluyor. Burak Açıkalın o geceki ifade tutanağında imzası bulunan Avukat Ferda Çalgın’ın da işkenceye şahit olduğuna kaydediyor.

Darbe gecesinde CMK avukatı olarak Emniyet tarafından çağrıldığını aktaran Avukat Çalgın da Burak Açıkalın’ın o gece ciddi işkenceye maruz kaldığını mahkeme huzurunda dile getiriyor. O gece ki ifade tutanağına şerh düştüğünü belirten Avukat Çalgın, “O gece ifade tutanağının altına imza atmam için İstihbarat Dairesi’ne çağrıldım. Orada talep etmeme rağmen gözaltı tutanağı ve sağlık kontrolleriyle ilgili tarafıma hiçbir evrak sunulmadı. Müvekkilimle sadece kısa bir süre görüştürüldüm. Bu sürede de kendisinin ağır işkenceler maruz kaldığına şahit oldum. O gece hazırlanan ifade tutanağına da işkence ve kötü muamele izlerini şerh olarak düştüm.” değerlendirmesinde bulunuyor.

Adli Tıp uzmanları tarafından hazırlanan 21 Temmuz 2016 tarihli bir belge de Burak Açıkalın’ın İstihbarat Dairesi’nde gözaltına alındığını, 17 Temmuz sonrasında ağır işkenceye maruz kaldığını gözler önüne seriyor. Uzman Doktor Zehra Güvençetin imzalı resmi belgede, Burak Açıkalın’ın bedeninde şiddete uğradığına dair izlere rastlandığına vurgu yapılıyor. “Darp ve Cebir Vardır” şeklinde resmi tutanaklara giren işkence raporunda, bu izlerinde en az 2-3 günlük olduğu, özellikle yüzüne aldığı darbelerden dolayı sağ ve sol gözlerinde belirgin kanama ve şişkinlik olduğu kayıtlarda yer alıyor.

CEZAEVİNDE DE İŞKENCE

Tr724’e ulaşan kaynaklar ise Mühendis Burakaçık’ı tutuklu bulunduğu Kırıkkale Cezaevi’nde intihara sürükleyen sebeplerin başında yaşadığı travmaları atlatamamasının yattığına dikkat çekiyor. Açıkalın’ın gözaltına alındığı tarihe kadar herhangi bir psikolojik sorununun bulunmadığını kaydeden kaynaklara göre, 17-20 Temmuz tarihlerinde Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi’nde maruz kaldığı ağır işkence ve insanlık onurunu ayaklar altına alan davranışları unutamadı. Travmaları atlatmak ve unutmak için ağır psikolojik ilaçlar kullanmaya başladı. Ancak işkence yapanlar kendisini cezaevinde de yalnız bırakmadı. Onu ve diğer arkadaşlarını sürekli tehdit ettiler. Eşleri ve çocuklarıyla tehdit edildiler. Cezaevi yönetimi de buna kapı aralayıp sessiz kaldı. O da iyice içine kapandı. Bu travmaları atlatması için Adli Tıp Kurumu’na gitmesi yönünde defalarca dilekçe verildi. Ancak cevap bir türlü gelmedi. O da sorunlar yumağında boğulmaktan ziyade intiharı tercih etti.

Mühendis Burak Açıkalın ile ilgili skandallar bunlarla da sınırlı değil. Kırıkkale Cezaevi’nde girdiği bunalımdan sonra intihar eden İDB çalışanı Burak Açıklın’ın cenaze ve nakil işlemlerinin faturasını da devlet aileye fatura etmiş.

Tr724’e ulaşan belgelere göre; Kırıkkale Cumhuriyet Başsavclığı’nın talebi doğrultusunda mühendisin cansız bedeninin nakli için aileden 271,18 kuruş, ceset torbası için de 25,12 TL para talebinde bulunmuş. Ayrıca söz konusu nakil için de aileden 53,10 kuruş da KDV alınmış. Tüm bu masraflar için de aileden toplam 350 lira para talebinde bulunulmuş.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

2 YORUMLAR

  1. Zülmə rıza zülümdür..

    Zülüm ler katlama katlana beraberinde masumları da alıp götürüyor…
    Zülüm yapanın zülmü yanında kar kalmıyor, bunuda yaşayan hepimiz görüyoruz.

    Şimdi aklıma geldi onuda yazıp sorayım:
    -Zalime merhamet de zülüm işlemek gibi değil mi?

    Zalime merhamet de etmemeliyiz… Hani zülüm asla yapılmazda, merhametde edilmemeli…

  2. Kazım Güleçyüz’ün YouTube daki kanalından aktardığına göre bazı KHK lı depremzedelere GBT sorgusu yapılmış ve çadır verilmemiş. Bu nasıl bir vicdansızlıktır!?

    Zalime merhamet edilirse dönüp dişinin kirasını istemekten çekinmeyecektir.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin