İnsan hakları eylem planı

YORUM | PROF. MEHMET EFE ÇAMAN

Tanzimat’tan beri yasa önünde eşitlik sözü veren, özel mülkiyete saygı duyacağını söyleyen, işkence ve kötü muamelenin engelleneceğinden bahseden, fakat 200 yıldır bu dediklerinin tam tersini yapan, haydut ve kanunsuz bir devlete güvenebilir misiniz?

Bugüne dek yapılan her reformu dış baskılar veya dışarıdan gelecek avantajlar için yapan, yaptığı her reformu fiilen uygulama aşamasında aşındıran, ayak sürüyen, binbir dereden su getiren bir devletin devlet olup olmadığı sorgulanmamalı mı sizce?

Yirmi yıla yakın zamandır Türkiye’yi teknik olarak tek başına yöneten bir parti ve bir lider, hala “insan hakları eylem planı” diye söze başlıyorsa, tebessüm etmeyelim mi hiç? Kimin iktidarındaki insan hakları uygulamalarına karşı eylem planı bu, diye sormayalım mı?

BU YAZIYI YOUTUBE’TA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️

Türk devletinin tarihi, sistematik insan hakları ihlalleriyle dolu; dahası bu insan hakları ihlallerini kendi anayasasını ve yasalarını hiçe sayarak yapan bir rejim bugün Türkiye’yi yönetiyor. Bu nasıl bir gayrı ciddiliktir demeyelim mi?

Eylem planının ilan edildiği ortamda, hapishanede tutulan HDP’li milletvekillerini, belediye başkanlarını, kayyum atanan belediyeleri, hakkında daha üzerindeki imzası kurumamış fezlekeler çıkartılan Ömer Faruk Gergerlioğlu gibi vekilleri, Çin’den sonra en kalabalık gazeteci grubunun zindanlarda oluşunu es mi geçelim?

Ya 80,000’den fazla düşünce suçlusunun uyduruk gerekçelerle hapiste oluşunu, 160,000 kamu personelinin anayasal ve yasal hakları çiğnenerek ihraç edilmelerini, tüm bu insanların aynı zamanda şeytanlaştırılmış, hain ilan edilmiş, devlet düşmanı olarak fişlenmiş oluşunu görmeyelim mi?

Kürsüde konuşan otokrat, kameralar önünde “eşit vatandaşlık” sözü verirken, yerinden yurdundan edilen, dilleri yasaklanan, ikinci sınıf insan muamelesi gören Kürtleri aklımıza getirmeyelim mi?

Helikopterden atılan yaşlı çiftçileri, Meriç’i ve Ege’yi geçerek zulümden kaçmaya çalışan ailelerin bebeklerini ve çocuklarını, açlığa mahkûm edilen aileleri unutalım mı?

NASA’da Mars’a insan gönderme ekibinde bilim insanı olarak görev yaparken Türkiye’de fabrikasyon ve ahmakça gerekçelerle tutuklanan Dr. Serkan Gölge’yi hatırlamayalım mı?

Yazdığı gazete makaleleri nedeniyle 5 yılı aşkın süredir hapiste tutulan Ahmet Altan’ı, gazete haberi yapıp devletin nasırına bastı diye 6 yıldır hapiste çürütülen Mehmet Baransu’yu anmayalım mı?

Kürsüde konuşanın ağzından çıkanlarla, devlet denen bu suç çetesinin uygulamaları arasındaki yüz seksen derecelik farka yok muamelesi mi yapalım?

İnsan haklarını sadece Türkiye’nin imaj sorunu olarak algılayan dünün insan hakları mağduru ağlak İslamcılarının ikiyüzlülüğünü anımsamayalım mı?

Kendi karısının başörtüsü sorunu nedeniyle Türkiye’yi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) şikâyet eden Abdullah Gül’ün, bugün başkaları aynı Avrupa mahkemesine benzeri insan hakları ihlalleri nedeniyle başvurunca vatan haini ilan edilmelerine bir kelam etmemesine şaşmayalım mı?

Köylüsüne bok yedirmekten adam kaçırmaya, köy yakmadan köy boşaltmaya, adam kaybetmekten yargısız infaza sürekli AİHM tarafından mahkûmiyet alan bir ülkenin hükümetine tek laf etmeyelim mi?

İşgal ettiği Kıbrıs’ta gariban Rum mülk sahiplerinden zorla gasp ettiği evlerden veya tarlalardan dolayı AİHM tarafından tazminata mahkûm edilen, Suriye’de işgal ettiği yerlerdeki zeytin ağaçlarından topladığı zeytinlerden zeytinyağı üretip satan bir devlete “sen ne yapıyorsun!” demeyelim mi?

Varlığı insan hakları üzerine kurulu bir devletin insan hakları eylem planı ne kadar inandırıcıdır?

1915’te koskoca bir halkı külliyen ortadan kaldıran, soykırım gibi en büyük ve sistematik insan hakkı ihlalini yapmış bir idarenin devamı olan, kendinden öncekinin suçunu örtbas etmek için inkârı seçmiş bir devletin insan hakları eylem planına siz sahi güvenebilir misiniz?

Devamlı karakolda doğru söyler, mahkemede şaşar tipi bir tutum izleyen, onlarca insan hakları anlaşması imzalamış, anayasasına bu haklara uyacağını yazmış, yine de işine gelen her durumda insanların en temel haklarını gasp etmiş bir devletin devlet olup olmadığını, insan hakları ölçütleri bazında sorgulamayalım mı?

Milyonlarca Kürt’ü son 100 yıldır asimile etmiş olan, Dersim’de Alevi’leri havadan bombalayan, Şark Islahat Planı gibi Nazi’lere ilham veren uygulamaların mimarı bir mahir haydut devletin haydutluklarına methiyeler mi düzelim?

Önüne geleni hain ve devlet düşmanı ilan eden, sonra da insanlıktan gelen haklarını ellerinden alan, onları cadı avına tabi tutan bir devletin insan hakları eylem planından medet umanlara şaşmayalım mı?

Verdiği söz sayısı tutmadığı söz sayısına eşit olan bir yalan makinesi devletin, “Bak ama bu kez cidden samimiyim ya!” diye söz vermesini samimi bulmayanlar hatalı mıdır?

Bak devlet: İnsan hakları eylem planına gerek yok, anayasana uy, yeter!

Bak devlet: Varlığının meşruiyeti olan o anayasada yazılanları oku, palavra sıkma, karnımız tok!

Bak devlet: Zulmettiğin KHK’lılardan özür dile, onların haklarını iade et!

Bak devlet: Siyasi tutuklularla ve mahkûmlarla doldurduğun hapishanelerdeki tutsakları serbest bırak, barbarlığı, kanunsuzluğu, zorbalığı terk et, hukuka dön!

Bak devlet: İşkenceden, adam kaçırmadan, başka ülkelerin toprağında asker bulundurmaktan, vatandaşına Sippenhaft aile boyu ceza vermekten vazgeç!

Bak devlet: Vatandaşlıktan ileri gelen güvenlik, mülkiyet, kanunsuz ceza olmaması, suçun şahsiliği gibi temel hakları ihlal etmeyi bırak!

Bak devlet: Benim, karımın, çocuklarımın ve bizler gibi yüz binlerin uğradığı korkunç maddi ve manevi zararları ve hak ihlallerini telafi et, bizlerden özür dile!

Bizlere boş insan hakları eylem planları ve şatafatlı cümlelerle neleri yapacağını anlatmak yerine, sistematik olarak yaptığın insan hakları ihlallerini yapma. Yaptığın insan hakları ihlallerinden doğan hukuksuzlukları ve acıları telafi et.

Bak devlet: Devlet ol, yani anayasana, yasana uy!

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

6 YORUMLAR

  1. Yorum değildir etkileşim mesajıdır. Hocam çok doğrular var ama çok ağır yazmışsınız(yazınız muhaliflerin arasında dolaşıma sokamayacağımız kadar sert) Aslında bir nüans hatasıda var yani devlete sahip çıkmak biraz devleti övmekle başlamalı yani şöyle bir method izlenebilirdi. Türk devletinin birçok kurumunun osmanlıdan miras ciddi bir yapısı vardır. Yani özetle bir basit ülke bir muz cumhuriyeti değildir. Binlerce yıllık bir geçmişi olan devletleşme süreci vardır. Dünyada bu şekilde devlet olmuş çok az toplum vardır….. Şimdi tanzimattan beri başımıza gelmiş 3-5 soytarı namussuz yüzünden bir eleştiri yaparken veya bir ikaz seslenişi yaparken safi devlet devlet devlet diye lafları giydirirsek yazdıklarımızla doğruya çağırdığımız ve ikna edebileceğimiz insanları kaçırtırız ve herkes devletci oluverir karşımızda bizde yine suaviler gibi yurt dışına çıkmış yabancı desteği ile haber yapan hainler oluruz. Biz ağzımıza devlet lafını aldığımızda devleti saf temiz ali göstermeli ama pisletenleri nazara vermeliyiz. Ben uzun zamandır sizi be bu bloklarda yazı yazan gazetecileri takip ediyorum. Son 5-6 yılda devlet denilen mekanizmanın öyle yada böyle herzaman ezeceği herzaman hak ihlal edeceği bir anlayışa geldiniz. İçinde bulunduğumuz durum bizi devlet denilen insanın ve insanlığın ortaya koyduğu en muhteşem teşekkülü şeytanlaştırmaya sebep olmamalı. Düşünün kendi devletimizi şeytanlaştırırsak ona karşı beşeri düzende neye sığınacağız yine bir başka devlete. bir devletle yakıp yıkmadan ancak başka devletlerin yardımını ile başa çıkabiliriz. Yani demokratik kurumlar ve insan hakları mekanizmaları ile. Şuan rahatça yazabiliyorsanız size hürriyet hakkı veren başka devletler sayesinde oluyor bu. Bence yazılarınızda genelde devlet mefhumuna özelde türk devletine değilde hasbel kader bizlerinde yetersizliğinin bir sonucu olarak başımıza yönetenlerden olabilmiş bahçeli organizması veya erdoğan a eleştirilere devam etseniz çok daha iyi olur. Yazılarınızı iyice devlete sataşır oldu. Yarın bu devlet onlardan temizlenince yazılarınız anlamsız hale geliverir.

  2. Hocam, siz daha iyi bilirsiniz ki ‘devlet’ soyut bir kavramdir ve siyasi unsurlari ve kamu kurumlariyla, daha cok batida sivil toplum orgutleriyle musahhaslasir…bahsettiginiz ihlal ve zulumleri de daha ziyade siyasi erk, orduyu da alet ederek gerceklestirmistir…su anda saray gasibi ve akp.ciler, isbirlikcileri ile bunu yapmaktadir…dolayisiyla ‘devlet’i mesul tutmak, afaki kalabilir ve cok yerinde olmayabilir…cunku umudumuz gelecekte ‘devlet’in olmasi geren huviyetine kavusmasi…

  3. Bu ‘insan haklari eylem plani’ tatavasini batiya goz boyama adina yaptigi malum…ozellikle AB.nin bunu yemeyecegini de biliyor…
    muhtemel muteakip adim: suriyeliler kartini tekrar masaya surmek olabilir…Suriye’de maraz cikartabilir..Turkiyedekileri provoke edip AB.ye dogru surebilir…’insan haklari dediler, alasini yaptik…siz kendinize bakin’ diyerek gariban gocmenleri sinirlara yigip, AB.yi tekrar tehdit edebilir…
    AB dahil herkesin tek caresi bu fitnebasindan Turkiye ve dunya daha fazla zarar gormeden kurtulmak.

  4. Ağır ve acı bir sona doğru son sürat giden bir devlet ve çoğunluk itibarı ile destekleyen bir halk. Yanarım o az olan masumlara.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin