İki kurbağa hikayesi ve Türkiye [Erhan Başyurt]

Türkiye’nin bugün yaşadıklarını en iyi iki kurbağa hikayesi özetliyor…

***

Birinci kurbağa hikayesi:

Kurbağayı sıcak suyu atarsanız, hemen sıçrar ve kaçar. En azından kaçmaya çabalar.

Ancak kurbağayı, ılık suya koyup hafif hafif ısıtırsanız, farketmez, kaçmaya çalışmaz, haşlanır kalır…

***

İkinci kurbağa hikayesi:

Kurbağalar, yağlı bir direğe tırmanma yarışı yapıyorlarmış.

Her nasılsa, direğin üst kısımlarına kadar çıkıyor, ama tepeye bir türlü varamıyorlarmış.

Derken bir kurbağa direği olanca hızıyla ve tepesine kadar tırmanmış.

Tabii herkes merak etmiş, nasıl başardı?

Sormuşlar, ‘’Ben sağırım ve gözlerim az görüyor, yerdeki kurbağaların ne tepki verdiğini duymadığım ve görmediğim için hedefe kilitlendim ve tepkilerden etkilenmedim’’ demiş.

***

Tek adam diktatörlüğü’ne doğru hızla yol alan Türkiye’de halkın durumu, ilk deneydeki kurbağa misali gibi…

Hükümetin ve icraatlarının durumu da ikinci hikayedeki kurbağa misali gibi…

***

Halk, aşama aşama her geçen gün elinden alınan özgürlüğünün farkına varamıyor.

Cemaat bahane edilerek, tüm muhaliflerin, iktidara biat etmeyen tüm aydınların nasıl susturulduğu, ‘’FETÖ’’ yalanıyla Kürt, Alevi ve sol kesimlere de yok etme operasyonları yapıldığını görmüyorlar.

Yavaş yavaş ısıtılan suda haşlanıp ölecek kurbağa misali, kötü sona yaklaşmayı sıcak sıcak bekliyorlar.

***

İktidarın bugüne kadar uyguladığı yasaklar ve zülümlerin onda birini, toplu olarak yapmak üzere 3 yıl önce halka sorsaydınız ‘isyan’ çıkardı.

Ancak iktidar, suyu hafif hafif ısıtıp, özgürlükleri aşama aşama ve tedrici olarak yok ediyor. Halk da tepki vermeyi bırakın maalesef alkış tutuyor.

***

İktidarın durumu da ‘kör ve sağır’ kurbağanın durumuna benziyor.

Kulakları kapanmış ülke içinden ve dünyadan gelen tepkileri ve dostane uyarıları duymuyor.

Gözleri kapanmış, mağdur ettiklerini, hukuku ayaklar altına aldıklarını ve devleti pas pas ettiklerini görmüyor.

***

Yağlı direğin tepesine çıkmayı kafaya koymuş, kulakları ve gözleri kapalı, ‘tek adam’ ve ‘dikta’ yönetimine doğru hedefe kilitlenmiş hızla virveye tırmanıyorlar.

Vicdanlarını da askıya almış, kalpleri ve duygularını da köreltmişler.

Erken doğum yapan anneyi bile yoğun bakıma muhtaç bir haftalık yavrusuyla birlikte  vicdansızca hapse atıyorlar.

Masum insanlara işkence ediyorlar, taciz ediyorlar.

İnsanların ekmekleriyle oynuyorlar, emeklerini ve mallarını acımasızca çalıyorlar..

***

Halk hiçbirine caydırıcı ve genel tepki vermiyor.

Kanaat önderleri bile dillerini yutmuş, zulmü seyrediyor.

Ya da hiçbirisi, haşlanmaya başladığımızın farkında değil.

***

Kazandaki kurbağanın aklının başına gelmesini, direğe tırmanan kurbağanın gözü ve kulağının değilse bile vicdanının açılmasını dilemekten başka elimizden birşey gelmiyor.

gozalti kadinlar

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin