İki görüntüye bakıp saldırganı tanıyın

HABER ANALİZ | MUHSİN AHMET KARABAY

Türkiye’de yönetimi elinde tutan Tek Adam, ülkeyi Yunanistan ile savaşa sokmaya kararlı görünüyor. Yıllarca Yunan taşkınlıklarına çanak tutan ve adaların silahlandırılmasına göz yuman, dahası Türkiye’ye ait adaların bile işgali karşısında sesini çıkarmayanlar, şimdi Atina ile müzakere çağrısı yapan herkesi “hain” ilan etmeye çalışıyor. Erdoğan ve hempaları, Ankara’daki savaş çığırtkanlığının altında yatanın siyasi sıkışmışlık değil, ülke menfaati olduğuna toplumu ikna etmeye çalışıyor.

Yunanistan’ın Türkiye’nin denetimindeki adaları nasıl işgal ettiğinin detaylarını 8 Haziran 2022 tarihli yazımda ayrıntılarıyla anlattım. Ege’de, Türkiye’nin olan adaların işgalini anlatan emekli asker Ümit Yalım ve bu belgeleri gündeme taşıyan gazeteci Ahmet Takan’a, iki ülke arasındaki ilişkileri bozduğu gerekçesiyle “hain” damgası vuranların son aylarda birden vatan sevgisi depreşti.

Dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan, 2010 yılının son ayında, Yunanistan Başbakanı Yorgo Papandreu’nun davetlisi olarak iki günlük çalışma ziyareti için Atina’ya gitmişti. Erdoğan, Yunan gazetelerinin üst düzey yöneticileriyle bir araya geldiğinde büyük laflar etmişti.

Erdoğan, Yunan gazetecilerini ordu mensubu gibi çalışmakla itham etmiş ve “Radar üssünde görevli bir teknisyen gibi çalışıyorsunuz. Her gün kaç uçak kalktı onu takip ediyorsunuz. Gazeteciler olarak ortalığı germeyin” demişti. Bir Yunan gazeteci, “Siz bize işimizi nasıl yapacağımızı mı tavsiye ediyorsunuz?” sorusu üzerine Erdoğan’ın söyledikleri hayli ilginçti:

“Gazeteciler sürekli siyasetçilere tavsiyelerde bulunuyor. Ben de iki toplum arasında gerginliğin artmaması için tavsiyede bulunuyorum.”

Aynı gezinin en önemli sonucu, iki ülkenin aralarındaki sorunların çözülmesi için uluslararası mahkemeler yerine kendi aralarında yapacakları müzakerelerle çözme kararı alması olmuştu.

2010 yılı Mayıs ayında yapılan bu ziyaretin ardından sıra Ege’de iki ülke arasında en çok gerginliğe neden olan savaş uçaklarının it dalaşına son verme kararı olmuştu. 21 Aralık 2010 tarihli Türk medyası, “İt dalaşının sonunu getirebilecek adımlar atıldı, Türkiye ilk kez Yunanistan’ı haziran ayındaki Anadolu Kartalı Tatbikatı’na davet etti” haberlerini duyurdu.

ONLAR ESKİ ÖRNEKLERSE DÜNE BAKALIM

Bunlar çok geride kaldı diyenlere daha yakında yaşananları aktarayım. Şubat 2019 yılında Yunan Başbakanı Aleksis Çipras, Türkiye’yi ziyaret etti. O tarihlerde emekli asker Ümit Yalım, feryat ederek Yunanistan’ın Türk adalarını işgal ettiğini duyurmaya çalışıyordu.

Milli Savunma Bakanlığı Genel Sekreterliği de yapan Yalım, Yunan Başbakanı Aleksis Çipras’a silahlandırılan adaları ve işgal edilen adacıkları sormaya kalktı. Gazetecilerin soru sormasını bizzat Erdoğan yönetti ve sadece iki soru alınacağını duyurdu. Türkiye’den tek soru hakkı da A Haber muhabirine verildi.

Düne kadar bunları yapan Erdoğan, “Faiz sebep enflasyon sonuç” iddiasıyla ülkeyi ekonomik kaosa sürükleyince Ege adalarını hatırladı. 1 Haziran’da da Erdoğan, bilinen çıkışını yaptı:

Erdoğan bu çıkışını yaptı ya… artık komşu ülkeyle yıllar içinde kurulan köprüler bir anda atıldı. “Köprüler atıldı” ifadesi maalesef yaşananları anlatmaya yetmiyor.

Aman Allah’ım bir haftadan bu yana medyada çıkan haber ve yorumları takip ediyorum. Yunanistan, 2022’nin Ocak ayında kalkıp burnumuzun dibindeki adaları işgal etmiş gibi, “Haydin Yunan keferelerini denize dökelim” cihat çağrılarıyla ortalık inliyor.

Antalya’nın burnunun dibindeki Meis adasını Yunan ordusu sanki bu yıl işgal etmiş gibi paylaşımlar yapılıyor. Evet, maalesef Meis, Antalya’ya sadece 2 kilometre, en yakın Yunan adası olan Rodos’a 122 kilometre uzaklıkta.

Bu tablo Erdoğan’ın Atina’yı ziyaret ettiği 2010 yılında da aynıydı, Çipras’ın 2019’da Türkiye’ye geldiğinde de. O tarihten bu yana ne Antalya’ya olan mesafesi değişti, ne de Rodos’a olan uzaklığı…

Üstelik en şahin siyasetçi olarak bilinen Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, daha MHP milletvekili iken bu sorunları gündeme getirdiğinde, adamı “savaş çığırtkanlığı yapıyor” gerekçesiyle iktidar tarafından susturulmaya çalışıldı.

Bu sorunlar yerli yerinde duruyordu. Şimdi, Ümit Özdağ, sizin yanınızda barış güvercini kaldı. Yunanistan’ın kendini savunmak için Meriç’in öte yanına kazdığı tanksavar hendeklerini “saldırı hazırlığı” gibi Türkiye’ye sunan insanlarımız var.

Dün Şam Emevi Camii’nde namaz kılma hevesinde olanların ülkeye ödetmekte olduğu faturayı unutup bugün Erdoğan’ın peşine düşenler, bu ülkeye yazık ediyorlar.

Tek Adam yanlıları, Yunan muhalefetinin bile savaş çığırtkanlığı yapıp iktidarın arkasında saf tuttuğunu öne sürüyorlar. Bu kesim, muhalefet lideri eski başbakan Çipras’ın barış çağrılarına kulaklarını tıkıyorlar. Çipras üstelik çağrısını Türkçe yapıyor:

“Yunanistan egemenliğini her türlü tehdide karşı koruyacaktır. O halde kışkırtmalara son verelim ve uluslararası hukuk temelinde diyaloğa geri dönelim. Hepimizin karşı karşıya olduğu ekonomik krize cevap aşırı milliyetçilik değildir.”

Bizde ise muhalefet, Erdoğan’ı eleştirirken bile savaş naraları atmayı vatanseverlik olarak görüyor. İYİ Parti İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu’nun sözleri bunun en acı örneği:

“Yunanistan’ın biraz haddini hududunu bilmesi lazım, onların silah bütçesi kadar parayı biz Türk Telekom’da dolandırıldık.”

Bir ülkede toplumu akla, mantığa ve diplomasiye davet edenler “tu kaka” yapılmaya başlanmışsa, dizginlerin maceraperestlerin eline geçtiği anlamına gelir. Yakın tarihimize bakıldığında maceraperest yöneticilerin ülkeye neler yaşattığını hep birlikte görürüz.

1943’te Oniki Ada’yı işgali altında tutan İtalyan diktatör Mussolini, Türkiye’yi İkinci Dünya Savaşı’na sokmak için Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’ye, “Gelin adaları geri alın” çağrısı yapmıştı. Hemen ardından adaları Almanlar işgal etmişti.

1945’te Almanlar zor duruma düştüğünde Türkiye’yi savaşa çekmek için benzeri bir çağrıyı Hitler yaptı. Ankara uzatılan yeme atlamayınca hemen ardından adaları bu kez İngilizler işgal etti.

İnönü adaları alma yemine iki kez uzanmayarak Türkiye’yi İkinci Dünya Savaşı’na girmekten kurtardı. Bugün muhalefete düşen görev de yiğitçe Erdoğan’ın Tek Adamlığını devam ettirmek için ortaya attığı yemden uzak durmalı.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

  1. Sayin M. Ahmet Karabay.
    “Yunanistan’ın Türkiye’nin denetimindeki adaları nasıl işgal ettiğinin detaylarını 8 Haziran 2022 tarihli yazımda ayrıntılarıyla anlattım.”
    Duzenli takipciniz olarak, mezkur yazinizi okudum ve genel “hengame” icerisinde yorum yazmaktan kendimi imtina ettim.
    Lakin bu yazinizda da takriben ayni mantiktan ziyade mukerrer olarak “Isgal” kelimesini kullanmaktasiniz. Dogrusunu isterseniz bunu epey garipsedim, oyle “agir” kelime kullanilmasi…
    Emekli bir albayin ve akabinde bir gazetecinin “Ifsa” ettigi nedir ki? Sanki elektrigi icat etmisler gibi… Keza herkes, bilen bilmeyen bu aralar bu konular uzerinde kafadan fikir uretmekte… kamu hafizasi uzerinde intibaa ve tarafli bile olsa malumat ve fikir birakan bu konularda umumi bir kelam etmemek daha yararlidir. Hulasa yorum yazmanin tek nedeni “isgal” kelimesidir…
    Sayin Karabay.
    Ya konuya vakif degilsiniz veya “buna ragmen” yazinizi yazdiniz…
    Size olmassa bile okuyuculariniz icin not:
    “Savaş sonunda ise 10 Şubat 1947 tarihli Paris Antlaşması ile savaşın mağlubu İtalya adalardan çekilmiş ve adalar savaşta galiplerin safında yer almış olan Yunanistan’a devredilmiştir.”
    https://www.ismetinonu.org.tr/12-adalar-elimizden-nasil-cikti/
    “Kısım V: Yunanistan (Hususi Şartlar) kısmının metni: Madde 14 1. İtalya isimleri müteakiben zikredilen Oniki Ada’nın tam hükümranlığını Yunanistan’a vermiştir: Stampalia, Rodos, Kharki, Scarpanto, Casos, Piskopis, Nisyros, Kalymnos, Leros, Patmos, Lipsos, Simi, Meis ve bağlı küçük adacıklar.
    Son olarak:
    Article 12 of the Treaty [Lozan Antlasmasi] states that, ‘except where a provisian to the contrary is contained in the present Treaty, the islands situated at less than three miles from the Asiatic coast shall remain under Turkish sovereignty’.
    Selamlar…

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin