İçi boşaltılan iki ortak değer: İstiklal Marşı ve Osmanlı [ANALİZ-EFE YİĞİT]

15 Temmuz darbe teşebbüsü ve akabinde ilan edilen OHAL’den dolayı pek dikkatimizi çekmese de 5-21 Ağustos arasında  Brezilya’nın Rio kentinde 2016 Yaz Olimpiyat Oyuncuları yapıldı. Türkiye, olimpiyatlara 55’i erkek, 48’i kadın toplam 103 sporcuyla katılırken toplamda 8 madalya kazandı. Bu 8 madalyanın sadece 1’i altın olurken, en başarılı spor dalımız ‘atasporu’ olarak gördüğümüz güreş oldu. Dünyanın bir numaralı spor organizasyonunda Milli Marşımız sadece bir kere söylenmiş oldu. Rio Olimpiyatları’ndaki başarısızlık aslında son yıllarda içe kapanmanın bir göstergesi. Demokrasi, basın özgürlüğü ve insan hakları konusunda lig düşen ülkemiz, sporda da başarıya hasret kaldı. Uluslararası arenada başarısız oldukça içine kapanan milliyetçilik duygularıyla kendi kendi kendini tatmin eden bir ülke konumuna geldik.

Milli marşların hangi spor müsabakalarında çalınacağı bellidir. Ya ülkeyi temsil eden milli takımların maçlarında ya da bireysel dalda sporcular uluslararası turnuvalarda altın madalya kazanan sporcunun mensup olduğu ülkenin milli marşı çalınır. Türkiye’de 1994’ten bu yana farklı bir gelenek uygulanıyor. 1990’lı yıllarda artan PKK terörüne karşı statlarda oluşan tepkiden dolayı seyirciler doğaçlama biçimde maç başlamadan önce İstiklal Marşı söylemeye başladı. Hatta bazı maçlarda hakemin ilk düdüğünden sonra İstiklal Marşı söylenmeye başlanınca, hakemler maçı durdurmak durumunda kalıyordu. Lig maçlarından önce İstiklal Marşı söylenmesi resmen 1993-94 sezonunda başladı. Aradan geçen 22 yıla rağmen bu kural devam ediyor. Zaman zaman gerek iktidar gerekse de muhalefet kanadı artık bu uygulamanın sonlandırılmasını dile getirdi ancak nihai bir adım atılmadı.

osmanlispor2Süper Lig’de top koşturan oyuncuların yüzde 47’sinin yabancı olduğunu dikkate aldığımızda lig maçlarından önce İstiklal Marşı’nın söylenmesi marşın değerini düşürdüğünü rahatlıkla görürüz. Örneğin son oynanan Osmanlıspor- Fenerbahçe maçında sahaya çıkan 22 oyuncunun 11’i yabancıydı. Bizim en önemli değerimiz, bu oyuncular için bir anlam ifade etmiyor. Sadece profesyonelliğin gereği olarak marş sırasında saygı duruşunda bulunuyorlar. Keza aynı durum seyirciler içinde geçerli. Coşkuyla söylenmesi gereken İstiklal Marşı’nı maç öncesi ‘külfet’ olarak görenlerin sayısı oldukça fazla. Bunun bariz göstergesi stadı dolduran binlerce kişinin gür değil gayet cılız sesle milli marşımızı söylemesi. Milli marşımız stadın hoparlörlerinden  verilmese inanın ortaya tirajokomik bir durum çıkar. Lig maçlarına ‘milli’ bir hüviyet kazandırmanın bir anlama olmamalı. Her mısrasında kendimize ait bir şey bulduğumuz marşı zaman zaman amacının dışında kullanıyoruz. Bunun örneğini son yıllarda yeni adı Amedspor olan Diyarbakırspor’a karşı gördük. Toplumun her kesimini bütünleştiren milli marşı maalesef ayrımcılığın merkezi yaptık.

İstiklal Marşı’nın coşkuylu söyleneceği yer uluslararası arena. Her spor dalında zirveyi hedefleyip başardığımızda tüm dünya bayrağımızı ve milli marşımızı tanıyacak. İşte Rio Olimpiyatları bunun için bir fırsattı. Sadece bir kez kürsünün en üst basamağına çıkıp milli marşımızı tüm dünyaya dinlettik. 21 dalda 103 sporcuyla katıldığımız olimpiyatlarda gelen başarısızlığın faturasını kimse sorma gereği bile duymadı. Hemen belirtelim 8 madalyanın ikisini ‘devşirme’ sporcularımız almıştı.

Ülkenin adını ve bayrağını dünyaya duyurmak hamasetle olmuyor. ‘Türkün Türke propaganda yapmasını’ bir kenara bırakmamız lazım. Dünya çapında kaç sporcumuz var? Dünyanın önemli kulüplerinde kaç futbolcumuz var? Ligimizin kalitesi nasıl? Milli takımlar olarak hangi başarılara imza attık? Milyonlarca dolarlık transfer yapan kulüplerimiz Edirne ötesinde hangi başarılara imza atıyor?

Son yıllarda başarıdan ziyade adımız Rusya’dan sonra en çok dopingli oyuncu yetiştiren ülke olarak anılıyor. Atletizm ve halterde madalya kazanan sporcularımızın dopingli çıkması artık sıradan oldu! Bu dallarda sporcularımız altın madalya kazandığında sevinmek yerine ilk temennimiz ‘inşallah dopingli çıkmaz’ olmaya başladı.

osmanlispor1Hamasetten bahsederken Osmanlıspor konusuna değinmekte fayda var. Osmanlıspor adıyla bir kulübün kurulması doğru değil. Ortak bir değeri sportif rekabetin parçası haline getirmek en başta o değeri yıpratıyor. Hele de FairPlay geleneği oturmamış ülkemizde… Ayrıca taraftar grubunun adının Yeniçeriler olması ve maçlardan önce stat hoparlöründen mehter marşı çalınması iyice absürt kaçıyor.

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in ucuz popülizm kokan icraatı, Osmanlı’yı yüceltmiyor. Tersine yerine göre bir nefret ojesi haline getiriyor. Futbol ve basketbol takımlarına ismini veren bir çok büyük firmanın çekilmesinin sebebi de bu. Olay sportif rekabetten uzaklaşıp markaya dönük bir tepkiye dönüşüyor. Markaların imajını düşünen ekipler olduğu için zarar ihtimalinde geri çekilmesini biliyorlar. Ne yazık ki milli marşımız ve Osmanlı’nın böyle bir şansı yok. Kapanın elinde kalıyor ve istismarcıya duyulan tepki zamanla onun araçsallaştırdığı değere yöneliyor. İstiklal Marşımızı ve Osmanlı’yı milliyetçi görünümlü şovmenlerin elinden kurtarmak lazım. Ama öyle bir ortamda yaşıyoruz ki bunu teklif edenin hain damgası yemesi işten bile değil.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

  1. Değil Osmanlı yada İstiklâl Marşı;din iman Kuran-ı Kerim yada birinin canını feda edip şehid olması hiç mühim değil. bunlar için yeter ki istismar edilecek ağızda ciklet gibi ciğnenince ses getirecek bir argüman olsun
    Yeter.Sanki Allah görmüyor,sanki ahiret yok.herkes sersem sadece bu akıllılar akıllı.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin