Güzel şeyler oluyor

YORUM | MAHMUT AKPINAR 

Son dönem Hizmet içinde yaşanan tartışmalar nedeniyle pek çok arkadaşımızın morali bozuk. Münhasıran 50 yaş üstü olup da ömrünü, gençliğini Hizmet’e adamış, dava bilmiş insanlar sanki çocuğu elinden kayıp heder oluyor, Meriç’te boğuluyor gibi üzülüyor, bunalıyor. Sanırım bu yaş grubunda olduğum için, ben de gelgitler yaşıyorum. Bu kuşağın üzüntüsünü görünce doğru bildiğim şeyleri yazıp yazmama noktasında ikilemlerim oluyor.

Aklım, mantığım böylesi tartışmaların küfür/hakaret olmadıktan, fikre saygı duyduktan sonra gayet yararlı olduğunu söylüyor. Problemlerin teşhisi ve çözümü için her konuyu ve derinlemesine konuşmanın gerekliliğine inanıyorum. Ciddi ve esaslı problemleri örtbas etmenin onları büyüttüğünü iyi biliyorum. Ama aldığım kırıcı yorumlar, dostların birbirini incitmesi beni de üzüyor, bazen modum düşüyor.

Tam bu konuları düşünürken 30’larında genç, dinamik, iyi derecede lisanı olan, çok ülke gezmiş, dış dünyada muhabirlik yapmış, batıyı ve doğuyu bilen bir gazeteci arkadaş aradı. “Nasılsın?” diye hal hatır sordu.

Ben de, “Bazen tartışmalar nasıl bir noktaya evrilecek diye üzülüyorum,” dedim.

Gayet şen, şakrak bir şekilde, “Ben çok mutluyum ve çok umutluyum!” dedi.

“Her şey olması gereken noktaya doğru gidiyor. Biz ve bizden sonraki nesil korumacı tavırlar, üstü örtülen şeyler istemiyor. Her şey konuşulsun, açığa çıksın ve çözümler bulunsun istiyor. Bu nedenle ben çok memnunum. Yaşananlardan heyecan duyuyorum,” dedi.

Sonra da şunları ekledi: “Sen de biliyorsun 15 Temmuz’u müteakip Hizmet’le bağımı kopardım. Güvensizlik duyuyor, aidiyet hissetmiyordum. Ciddi sorgulamalarım vardı ama bu tartışmalar bende ümit uyardı, heyecan oluşturdu. Yeni şartlara, yeni dünyaya uygun Hizmet anlayışının tesisi için tartışmaları gerekli ve yararlı görüyorum. Bu da beni mutlu ediyor. Yaşı ileri abilerin kaygılarının aksine şu sıralar daha ümitliyim ve Hizmet’e daha pozitif bakıyorum. Hizmet’in problemleri bir kota, baskı olmadan, rütbe, yaş ayrımı yapılmadan tartışabilmesini çok değerli görüyorum. En çok da ulaşılmaz, erişilmez konumlara sahip kimselere genç çocukların soru sorabilmesine, cevap vermesine seviniyorum. Eleştiriler, yazılar karşısında insanların eylemlerini, mal varlığını izah etmek zorunda kalmasına seviniyorum. Kapalılığın, fluluğun kalkmasına seviniyorum.”

Elbette keskin ve mutlak çizgiler yok ama her kuşağın refleksleri, anlayışları farklı. Kuşak değiştikçe aynı olaya bakış da değişiyor, yorum farklılaşabiliyor. Bir kuşağı sevindiren vaka diğer kuşağı kaygılandırabiliyor. Şu anda Hizmet’in tepe noktalarında yer alanlar 1946-1964 arası doğumlu Bebek Patlaması (Baby Boomer) kuşağı ile 1965-1979 arası X Kuşağından oluşuyor. Baby Boomer kuşağı kuralcı, başarı odaklı, teknolojiden korkan, işine sadakati yüksek, çalışmayı çok önemseyen kişilerdir. X kuşağı teknolojiye biraz daha yatkın, daha açık fikirlidir. Ama yönetimde etkin olmayan 1980-1995 arası Y kuşağı ve 1996 sonrası kuşak öncekilerden tamamen farklı. Y kuşağı sorgulayıcı, girişimci, otoriteden rahatsız olan, yeni keşiflere açık, teknolojiyi iyi kullanan, idealizme mesafeli bir kuşaktır. Z kuşağı tamamen açık fikirli, gelenekselden nefret eden, otoriteyi umursamayan, bireyselliği önemseyen, sosyal medyayı yaygın ve etkin kullanan, ırk, dil, din farklılıklarını önemsemeyen bir nesil.

Aynı olaya bakarken bazılarımızın kaygı duyması, bazılarımızın ise memnun olması zihniyet, anlayış farklılığı kadar kuşak farklılığından kaynaklanıyor. Her kuşak kendi konfor alanında kalıp akranlarıyla konuşunca duygular, yaklaşımlar birbirini besliyor ve kuşaklar arası mesafe artıyor. Oysa aynı zeminde, aynı şartlarda, yaşa, konuma değil, adalete, fikre önem vererek birliktelikler tesis edebilsek kuşaklar arası mesafe azalacak. Herkesi kuşatan daha sağlıklı çözümler bulabileceğiz. Birbirimizi daha iyi anlayıp kaygılarımızdan, korkularımızdan kurtulacağız. Maalesef bunu yapamadık. Biz eski usullerin, geleneklerin, yaklaşımların yıkılmasından büyük kaygı duyarken yeni kuşaklar “Duvarlar yıkılıyor!”, “Gerçekler daha açık konuşulabiliyor!”, “Çözüme daha yakınız!” diye aynı tartışmalara seviniyor.

Bir sosyal bilimci olarak son tartışmalar beni de umutlandırıyor. Sadece birbirimizi kırıp dökmeden sonuca varıp varamayacağımız kaygısını taşıyorum. Yaşanan kritik süreç Hizmet için çok değerli. Hizmet kendiyle yüzleşiyor, öz çocukları eliyle gayet seviyeli tartışmalar yapıyor, arınma gayreti sergiliyor. Devasa yolsuzluklar, usulsüzlükler yapmış, ahlaksızlığa gömülmüş, her tür yasal denetim organı olan başta AKP ve partiler bu tartışmaları ve arınmayı yapamadı. Dini veya seküler pek çok cemaat, grup bu özeleştiriyi ve yüzleşmeyi yapamadı. Hizmet, hem de en zor zamanda kendi çocukları eliyle güçlü özeleştiri yapıyor.

Susmak soruları ve sorunları çoğaltıyor. Birileri sustukça, cevaplamadıkça, çözüm üretmedikçe insanların güvenleri eriyor, problemler derinleşiyor. Umudu yitirmek, kenara çekilmek yerine Hareket’e sahip çıkmak, kirli kişilerden, ilişkilerden arınmak daha cesaretle çaba göstermek lazım. Hizmet harika işler yaptı, gelecekte tekrar yapacak potansiyele sahip. Son tartışmalar vücudun savunma sisteminin çalışması, hararetle tepki vermesi gibi canlılık emaresi, hayat alameti. İyi yönetilirse, üslup ve denge korunursa buradan daha sağlıklı, daha güçlü çıkabiliriz.

Enseyi karartmayın derim. Yeter ki  oturup konuşup makulü arayalım.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

12 YORUMLAR

  1. Henuz basindayiz ama bu tartisma/ konusma surecinde 2 sey dikkatimi cekti; rahat konusanlar kusaklardan ziyade ornek verdiginiz genc gazeteci, yazarin kendisi, yazi dizisini baslatan gazeteci gibi hizmet’in derdini cekirdekten cekmemis, talebelerini iftara gotururken sogukta abdest almamis teheccude kadar ayakta kalmamis kimseler. Elbette Bu hepimizin hizmeti ama yakutskinin soguk betonunda bobregini yitirmis ogretmen abim neden iki kelam etmez mucibi meraktir. Insan kendi evladini baskasi gibi elestiremez de ondan. Bu tespitim bir elestiri degil durum tespitidir. Ikinci sey ise birinciyle alakali olarak bu rahat usluplar yaslari ve kidemleri itibariyle onde bulunan abilere saldiri mahiyetini almaya basladi. Bunun bir tik sonrasindaki hedefin asrin bulbulu oldugunu anlamak cok zor degil. Mahmut beye katiliyorum konusarak halledilmeyecek mesele yoktur ama niyetin ve hedefin cok kolay yon degistirecegi manipullemeye musait bir zemine girmis bulunmaktayiz

  2. Bulunduğum şehirde hizmet okullarında öğretmenlik yapmiş, sonrasında Nil kırtasıye ve kurs açmış biri vardı. 20 yıldan çoktu hizmetin içindeydi ve hizmetin başı biliniyordu. Bunun yüzünden bir türlü hizmetin içine giremedim. Öğretmenlik için yardımcı olmasını istedim, olmadı. Sonunda herhalde Kürt olduğum için istenmiyorum diyerek, uzak durdum. ama evlerimiz yakın olunca yirmi yıl boyuncada selamlaşırdık.

    Okullar kapatılınca bu çok kötü bir duruma düştü. Yardımım olabılır düşüncesi ile evine gidip, konuştum. Baktım adamın hizmetle,cemaatle alakası yoktu. Sahip olduğu müesselerin şahsi mülkü olduğunu söyledi. Genede kapatılmıştı.
    Hayatımın hiçbir döneminde hizmetin içinde yer alamadığım halde, takip ettiğim kadarı ile, bu işi omuzlayıp götürenler sahabe nesli kıvamında insanlardır.
    İçinde imani duruşları ile bende hayranlık ve hayretler uyandıran salih insanlar bulunuyor. Büyük ekseriyeti böyledir. Ama maalesef elenenlerde oluyor.

    • Hizmetin, Muhterem Hocaefendimizin temsiliyetine, ilmine, irfanına ve ahlakına göre değerlendirilmesi gerekir. Yanında, sağında, solunda, ardında bulunmuş, ancak frekansları uyuşmadığı halde, canlı yayında görüntü verme çabası içerisinde olanları dikkate almamak gerekir. Rabbim zalimin eliyle hasbi olmayanları tasfiye etti. Bu Yüce Davanın sahibi O, temsilcisi vazifelisi ve uygulayıcısı Hocaefendimiz. Herkes nefsine şunu sormalı? Ne kadar adapte olabildik. Niyetlerimizde ki halisliğimizi, vefamızı ve samimiyetimiz koruyabildik mı? Son olaylardan ne kadar ızdırap duyabildik. Mazlum kardeşlerimize el uzatabildik mi? Şüphe duyanlar ve şikayet edenler kaybedenlerdendir.

  3. Son cumleler aynen hissiyatimdir. Umitvariz. Insallah kimseyi dişlamadan bunlari atlatiriz. Çok kiymetli insanlar sozkonusu. Kimseyi dustugu yanlistan dolayi kinayacak degiliz. Hep beraber helal sinirlarina donelim. Buna mecburuz. Supheden uzak kalmaliyiz. Nefis cumleden edna.

  4. Her tartışmada aklım gerçeğin ortaya çıkmasını istese de, açıkçası, hizmet söylem ve eylemlerinin haklı çıkmasını kalbim istiyor( Dua ederken Allahım hakkımda hayırlı olanı nasip et yerine, Allahım aklımdakini hakkınmda hayırlı eyle, diye dua eden gibi), olmayınca da bazen inanın felç geçirecekmiş gibi hissediyorum. Öyle ki, bazen daha fazla bunlara dayanamayacağım, acaba bir süre herşeyden uzaklaşsam mı? dediğim oluyor. Sonra da bu zamanda kaçacaksam ne zaman destek vereceğim diyorum, vefa nerde kaldı, iyi günün dostu muyum? diyerek kendimi bir süreliğine daha ikna ediyorum. Ama artık şuna inanıyorum ki, HE’den sonra kim gelecek sorusunun cevabı şekilleniyor, yalnız soranların beklediği cevaba hiç benzemeyen bir şekilde… Ayrıca kırıcı, hakaretvari konuşanlar da, ya bu Hizmet felsefesini anlayamamış, yahut da içinden gibi görünen ama alakası olmayan, ateşe odun taşıyan felaket tellalları olabilir. Saygılarımla.

  5. Bazı tartışmalarda, tartışmacıların hakikate ulaşma veya tüm hizmet mensuplarını suç örgütü üyesi gibi gösterme niyetiyle ilgili çekincelerim hariç yazınızın altına imzamı atıyorum.

  6. Hizmet bir dava degil ki hizmetin akibetini tartısalim dava allaha ait olan davayı rububiyettir. ne çöker ne durur nede bir insanın eli o işe karışır ve karıştırabilir. dolayısı ile sistemde bir değişiklik olmuyor yıkılan kaybolan bir sey yok, su an tartışmaya açılan sey amacın yontemlerin ve sonuçlarının tartışmaya açılmasıdır bütün bunlar insanların fikir ve amelleri ve sonuclarıdır. Ozellikle Tartısanların tartısılanlardan daha ziyade zihnen meseleyi kavrayamama sorunu yasadıklarını dusunuyorum. Hizmet davayı rububiyete dehalet icin ortak hareket eden insanlar ve onların bir takım faaliyetleridir, davayı rububiyet allah tarafından ortaya konmus bir davadır ve kainatta ki tum esya ve olayları icine alan mekan ve zamanları da kusatan allahın nurunu parlatan bir sistemsel isleyis ve varolusdur bu durumu kavrayamayan insan aradıgını tam bulamadıgından her zaman her seyi tartışır durur zaten. Insanları tartısır , olayları tartısır esyayı tartısır ( para ve mal ), tartısma hic bitmez ne zaman insan tartısılmaz olanı sezer bilir ve duyar iste o zaman tartısma biter. Ne korku kalır ne gam kalır ne de tasa…. Cenabı allahtan herkes icin tam hidayet diliyorum.

  7. Kaleminize ve yüreginize saglık Mahmut bey. Konuşularak çözülemeyecek hiç bir problem yoktur evet.
    Hadiselere bakış açınız ümitleri yeşertmenin yanında, hata ve yanlışların tekrarlanmaması adına, hem sizin hemde fikirlerine yer verdiginiz genç kuşakların bakış açılarınız, yıkmadan düzeltme kapılarını aralayıp kuşaklar arası köprü olur inşallah.
    Hizmetin güzel şeyler yaptı, yapmaya devam edecek potansiyele de sahip.

  8. Maalesef olan şeylere güzel şeyler oluyor demek mümkün değil. Buna “iyi şeyler” demek ile “ne iyi oldu da 17/25 ve 15.7 başımıza bunlar geldi” demekle çok benzerdir. Yani, fitne odaklarının manipülasyonlarına çok müsait olan bu yazıdaki 30’lu yaşlarındaki tip türünden “çilesiz” tiplerin serbest atış tarzında sosyal medya vesair ölçüsüz araçlarla saldırmaları ve bu saldırılara “eli kalem dili edebiyat tutan” ama yerleştirme yoluyla yıllardır içimizde olan ama manipülasyon yapmak üzere görevlendirilmiş “medyatik!” tiplerin destek vermesi ancak kendi akibetlerini zora sokar. Saffet ve samimiyet sahibi ihlaslı şakirtlerin imtihanını ve dolayısıyla mertebelerini yükseltir. Değilse bizim, “15.7 oldu hizmetle bağımı kopardım” diyen ZIP ORADA ZIP BURADA tiplerin görüşleri ile, Orta Asya’da Afrika’da hep “güzel bir ölümü kovalamış” hasbilerin hizmeti hakkında istişare edilmesi kaderlerine yorum yapılmasına bile tahammülümüz olmaz.

    Fakat en nihayetinde tüm bunlar Rabbi Rahimimizim hikmetli işleridir ve neticesi itibariyle mutlak hayra dönüşürler inşallah. Bu bakımdan O(CC)’na teslim olmuşuz, endişe etmiyoruz, ve inşaallah 15/7 gibi bin 15000/7 olsa sabit kadem duruşumuzu koruma niyetindeyiz, Rabbim takat versin.

    Değilse, “hizmet” , içinde ya da yakınında bulunarak hizmete katkı yaptığını düşünebilen beklenti esiri tiplere muhtaç değildir. Zira hizmet bize değil biz hizmete muhtacız! Allah hepimizi sırat-ı müstakime iletsin ve samimiyet/ihlas ihsan buyursun her türlü gizli/açık manipülasyondan…

  9. Tartışmaları ben de sağlıklı buluyorum Mahmut hocam. Yeniye uyanış sessizce olmaz elbette!
    Hiçbir yapıda gelenekçiler-statükocular gelin biz bırakıyoruz, lütfen bizi gençler yönetsin demez!
    Biz bu yapıya ömrümüzü vakfettik, ne yani yanlış mı yapıyoruz-yaptık? düşüncesi engel olur buna.
    Yenilikçiler ve gelenekçiler diye siyasi parti gibi bölünme olmayacaktır ama gücü-makamı-atama yetkisi-parayı tasarruf hakkı-müesseseyi kullanım hakkı elinde olanlar yolsuzluk yapmak için değil elbette ama bu nüfuzu bırakmak istemeyeceklerdir.
    Şeffaf, hesap verebilir, kollektif akılla idare olunan dernek istekleri dile getirildiğinde kapı-duvar ile karşılaşılıyor! Bu itirazları dile getirdiğimizde “gidin kendinize yeni bir cemaat kurun” diyen sözde büyük abilerimiz var.
    Duvar gibi sert ve değişmez fikirleri var!

    Onun için Asım Yıldırım ve arkadaşları gibi merkezden gelen kişiyi tanımıyoruz, yerel ekip olarak dernek kuruyoruz, seçimle de süreli bir başkan seçiyoruz denilmeli,ilke ve düsturlara sadık kalarak!
    Güzel günler göreceğiz, güneşli günler…
    Selamlar ve dualarla…

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin