Güven inşası ve şeffaflık

YORUM | Doç. Dr. MAHMUT AKPINAR

Güven inşası ile şeffaflık arasında ayrılamaz bir ilişki vardır. İnsanlar kapalı, gizemli, anlaşılmaz, ne yapacağı öngörülemez yapılardan/organizasyonlardan korkar, çekinir, ama güvenmez. Halk mafyadan ve mafyatik yönetimlerden korkar, ama onlara güvenmez. Üst düzey görev yapanlar dahil, totaliter ve otoriter ülke vatandaşları kendi devletinden korkar, ama güvenmez. Parasını demokratik ülkelere çıkarır, çoluk çocuğunu demokratik, güvenli bir ülkede yaşatmak ister. Çünkü güven, ne yapacağı kestirilebilen, kuralları belirli kişilere, kurumlara, devletlere duyulur. Ne zaman ne yapacağı belli olmayan, neye göre hareket ettiği bilinmeyen, ilkeleri-esasları olmayan kişilere ve yapılara kimse güvenmez.

Şeffaflık ile de denetlenebilirlik birbirine çok sıkı şekilde bağlıdır. Denetlenemeyen bir şey şeffaf değildir. Denetimi, eğer adına “denetçi”, “müfettiş” denen birisinin gelip bazı şeylere bakması, onaylaması, rapor yazması şeklinde anlarsak yanılırız. Bu kabil denetim Kuzey Kore dahil her yerde var zaten. Denetimin pek çok şekli var: idari denetim, siyasi denetim, kamuoyu denetimi, yargı denetimi, iç denetim, dış denetim… Otoriter yapılarda/ülkelerde de farklı  denetim araçları bulunabilir, ama bu farklı araçların hepsi aynı otoriteye bağlıdır ve onun namına, onun ihtiyaç duyması nedeniyle, o istediği kadar çalışır. Demokratik ülkelerde/yapılarda denetim kamu yararı için, paydaşların, katılımcıların haklarını ve çıkarlarını korumak için vardır. Çok sayıda denetim yolunun olması, farklı kanallardan, farklı gözlerle işleyişi kontrol edebilmek ve denetim bir yerde tıkanırsa başka yoldan arızaları bulabilmek içindir. Demokratik ülkelerde denetimin etkin ve sonuç alıcı olmasının nedeni, denetim organlarının bağımsız olması ve süreçlerin şeffaf yürütülmesidir. Raporların, verilerin “gizli” değil, halka açık ve ulaşılabilir olmasıdır. 

Denetlenebilir, erişilebilir, sorgulanabilir olmayan şeyler şeffaf olmaz. Şeffaflık ve denetlenebilirlik iç içedir. Şeffaf ve denetlenebilir olmayan konulara/kişilere insanlar güven duymaz.

Şeffaflık ve denetlenebilirlik noktasında 3 temel konu öne çıkar. Bu konularda şeffaflık ve denetlenebilirlik yoksa, başka alanlarda gösterilecek şeffaflık-denetim faaliyetleri anlamsız kalır.

  1. Kararlar konusunda şeffaflık ve denetlenebilirlik
  2. Finans (gelirler ve giderler) konusunda şeffaflık ve denetlenebilirlik
  3. Personel seçimi, atamalar, görevlendirmeler açısından şeffaflık ve denetlenebilirlik.

Bir şekilde bir devlet, yapı, kişi güven erozyonu yaşadı ise neler yapmalı? Tekrar güven inşası için nelere dikkat edilmeli?

  • SÖZÜNDE DURMA: Güven sözle değil, eylemle inşa edilir. Sürekli söz vermek ve yapmamak güveni erozyona uğratan en önemli etkendir. Kurumsal veya bireysel anlamda verilen sözlerin tutulması ve takip edilmesi güveni tahkim eder. Taahhütlerin karşılanmaması veya gerektiği nitelikte ve nicelikte karşılanmaması güveni sarsar. Onun için söz verirken, taahhütte bulunurken çok iyi tetkik edip, şartları, durumu bilerek söz vermek gerekir.
  • TÖHMETTEN KAÇINMA: Öndeki kimselerin suizandan kaçınmaları yanında suizanna sebep olmayacak şekilde şeffaf olmaları önemlidir. Mali mevzular güveni en çok aşındıran konudur. İşin içinde para varsa şeffaflık, bilgilendirme çok daha önem kazanıyor.
  • LİYAKATI GÖZETME: Doğru konumlara, doğru ve liyakat sahibi insanı koyma güven inşasında çok önemlidir. Şaibeli, sıkıntılı ve insan ilişkileri problemli kimseleri istihdam etmek güven erozyonunu hızlandırır.
  • PROBLEM ÇÖZME MERCİLERİ OLMALI: Derdi, sıkıntısı, şikayeti olan insanlara kapıların açık olması, onların dinlenilmesi güven inşasında zarurettir. İnsanlar bir problem yaşadığında ne yapacağını, nereye gideceğini, nasıl çözebileceğini bilirse kendisini güvende, huzurlu hisseder. Bunların önceden belirlenip deklare edilmesi gerekir.
  • TEMEL ESASLAR-KURALLAR NET OLMALI: Her kurumda, şirkette, yapıda kurallar, ilkeler belli olmalı. Kişiye göre değişebilen, esneyebilen kuralların ve işleyişin olduğu yapılar insanlara güven vermez. Hukuk devletlerinde kanuna dayanmayan suç olmaz. Yargıçlar, yöneticiler dahil kimse keyfi davranamaz, kimse keyfi suç uyduramaz. Ceza yasaları, ceza usul yasaları buna engel olmak için vardır. Cezaların, ödüllerin, terfilerin, tenzillerin, işten atmaların.. kuralları önceden ve yazılı olarak bilinmesi güven inşası için şarttır.
  • HATAYI KABUL: Yapılan hataları yok saymak, inkar etmek, zamana bırakmak güven kaybına neden olur. Hatayı kabul güven erozyonunu durdurur. Hatayı tekrar etmemek için çaba sarfetmek, güzel ve yararlı işler yapmak ise güveni güçlendirir. Büyük Otomotiv şirketlerinin özür dileyerek, arızalı araçları geri çağırıp büyük maliyetlere katlanması aslında bir güven inşasıdır. Keza aldığınız malı iade edebilme garantisinin olması, hataya karşı şikayet edebilme, değiştirme yollarının açık olması şirketlere güveni temin eder.
  • SEMİNER, EĞİTİM ALMA: Güven inşasında, kurumların başında bulunan, önde ve temsil yönü olan kimselerin durumu, duruşu, davranışları çok önemlidir. İnsanlara temas eden bu kimselere güven inşası hakkında seminerler, eğitimler verilebilir. Gerekirse bu eğitimler prefösyonel şirketlere verdirilebilir.
  • AMAÇ KADAR ARAÇ DA ÖNEMLİDİR: Bir amaç/faaliyet için doğru, meşru araçların, gerekli-yeterli şekilde kullanılması ve bunun böyle olduğunun bilinmesi güven inşasında hayatidir. Faizsiz bir bankayı kurtarmak için insanlar faizle borçlanmaya teşvik ediliyorsa araçtan dolayı sorgulama olur. A ülkesi diye toplanan kurban B ülkesinde kesiliyorsa, toplanan fazla miktar bilgi verilmeden farklı bir hayır işine harcanıyorsa, bir yolsuzluk, suistimal olmasa dahi insanların güveni eksilir.
  • İNSANA DOKUNMA:Güven inşasında insana dokunmak, onların ihtiyaçlarını en efektif ve hızlı şekilde çözebilmek çok önemlidir. Şu anda dünyanın her yerinde çok sayıda mağdur, mazlum, muhacir, işsiz insan var. Bu insanların problemlerini etkin ve hızlı çözme, onlara dokunma güven inşası için muvazzaf arkadaşlara büyük bir fırsat sunuyor.
  • KURUMSAL MUHATAPLIK ÖNEMLİ: İnsanlar kişilerden öte kurumsal yapılara, heyetlere güvenir. Bu nedenle insanlarla muhatap olurken, problemleri çözerken şahıs olarak değil, heyet halinde veya heyet/kurum namına muhatap olmak daha çok güven verir. Mali konularda sorumlu kişi yerine 3 kişilik heyetin olması, 3 anahtar ilkesinin üzerinde basa basa durulması bu nedenledir.

Güven inşası herşeyden öte bir süreç meselesidir. Her yanlış, her kaos, her iflas, her başarısızlık, her çatışma, her zamanlama hatası güven binasından bir duvar götürür. Her isabetli, yararlı, gerekli adım ise o duvara sadece bir taş koyar. Yıkılmalar, güvensizlikler binaların çöküşü, duvarların yıkılması şeklinde yaşanırken, güven inşası taş taş ve yavaş yavaş olur. sabır ve süreklilik ister.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

4 YORUMLAR

  1. Şeffaflaşma örneği göstersinler;

    Şimdi örneğin Nijer’de mahkemeler, okulları kapatan Nijer devletine 7,5 milyon dolar tazminat cezası vermiş.

    Şimdi bu Bu parayı kim alacak. Alacak şirket yada vakfın sahip ve yöneticileri kim . Bu para nereye kullanılacak. hizmet adına etkili bir isim yada vakıf bu paranın hesabını vermeli.

    Yoksa bu para şuan şirketin Fransa ve İngiltere’de yaşan yönetici ve imamalarının cebine mi girecek..Ha bu kişiler hala hizmetden ayda binlerce erou maaş alan kişiler..

    Allah Ve Abiler bilir…Hizmetde kulların bilme hakkı yoktur❗️

  2. Mahmut Bey; yine çok güzel, harika bir yazı olmuş (teşekkür etme kültürümüz maalesef biraz zayıf olduğu için)
    okuyanlar, istifade edenler adına size çok teşekkür ederim.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin