OHAL kapsamında çıkarılan KHK’yla meslekten atılan ve açlık grevi başlatan eğitimciler Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’ya destek veren avukatları Ebru Timtik gözaltına alındı. Gözaltı aracında bir video çeken Timtik, dikkat çeken ifadeler kullandı.
Sadece sokak başında bekledikleri için gözaltına alındıklarını söyleyen Timtik, polislere seslendi. “Önümüzde duran polisler bile her KHK’da atıldık mı diye listelere bakıyor” diyen Timtik, Gülmen ve Özakça için adalet istedi.
İşte video;
Tutuklanacak…
Gaybı ancak Allah bilir ama günümüz itibariyle şehadet alemine girmiş gibi söylenebilir tutuklanacağı.
Çok konuştu, cesaretli konuştu, delilli konuştu.
Genç bir hanım olmasına karşın, korkmadan konuştu.
Zalim düzenin böylesi bir başkaldırıya tahammülü olamaz; tutuklayacaklar.
Tutuklanması için hiç bir gerekçe olmasa bile, “yapamazlar” dediğini yapar, yani “suç ihdas ederler”.
Şimdiye kadar onbinlerce insanı içeri atarken yapmadılar mı?Yüzbinden çok insanı işsiz bırakırken yapmadılar mı? Binlerce pasaporta el koyarken yapmadılar mı? Onlarca üniversiteyi, yüzlerce koleji kapatırken, binlerce öğretmenin öğretmenlik sertifikasını iptal ederken yapmadılar mı? Gazeteleri kapatıp, gazetecileri içeri atarken yapmadılar mı?
“Biz aldatıldık” diyerek halkı aldatanlar, kendi kafalarından 17/25 tarihinden öncesi ve sonrası gibi bir tarih uydururken “bunu hangi hukuka dayanarak yapıyorsunuz?” diye soranlara cevap vermeye bile tenezzül etmediler.
“Kanunsuz suç ve ceza olmaz” kardeşim. Hangi kafayla “17/25den önce ben aldatılmıştım; bu tarihe kadarkiler affoldu ama bundan sonrakiler suç” diyebilirsin. Egosantrizmin bu kadarı bu çağda çok değil mi?
“Kimse kimsenin günahından mes’ul değildir” ilahi, “kimse başkasının işlediği bir suç nedeniyle yargılanıp cezalandırılamaz” beşeri kanununa rağmen, “15 Temmuz tarihinde yapılan darbe tiyatrosunun suçlusu olarak bir kısım askerleri suçlar, sonra onları yetiştirdiğin düşündüğün askeri liseleri kapatır, sonra bunlar askeri liseye girmeden önce, Ahmet abi ders verdi, Sevim abla sardığı sarmaları kermeste satıp burs verdi, Eyüp amca da bunlar için kurbanda et ve deri toplamıştı” diye içeri atmaktan çekinmezsin…
“Suçluluğu mahkeme kararı ile kesinleşmeden kimse suçlu ilan edilemez” kardeşim. Sen hangi kafayla kendini mahkeme yerine koyar, savcıların iddianamelerini bile tamamlamadığı “sanıklar” için, kanıtları topladığını, savcı yerine iddianameyi hazırladığını, hakim ya da heyet yerine karar verdiğini, temyizdekiler yerine de cezayı kesinleştirdiğini varsayarsın.
Bu nasıl bir kin, nasıl bir düşmanlık, nasıl bir gözüdönmüşlük ve pervasızlıktır ki “terörist, vatan haini” diye yaftalandığın bu insanlar için, “Bunlar hapishanelerden cezasını çekip çıksalar bile onlara rahat yok; milletimiz onların cezasını kesecektir” demekten çekinmezsin.
Bütün medyayı denetim altına aldın. Yasama, yürütme ve yargı, belki de hiç bu kadar tek elde toplanmamıştı. Ülkeyi terörize etme, herkesi geleceğinden endişe altına düşürüp seninle birlikte hareket etme mecburiyetinde bırakmada, eline su dökebilecek bir politikacı yok. Eyvallah ama her ne kadar bazı bağlıların “makara-makara” seviyesindeki bilgileriyle seni, “Allah’ın bütün sıfatlarını üzerinde taşıyan liderimiz” diye selamlasalar, senin çıktığın televizyonu yere belden aşağı seviyede izlemeyi sana yönelmelerinde edebe mugayyir bir nakise görseler de; Allah senden büyüktür “be usta”(!)…
Rabbim, Ebru Timtik hanımın yardımcısı olsun.
Gidişat onu gösteriyor ki, Semihler, Nuriyeler gibi daha nice Ebrular da tutuklanacak. Ama bir kanunu ilahi olarak, “küfür devam etse de zulum devam etmeyecek”; er ya da geç sona erecektir…
Ebru hanım “Ve eğerki boyun eğersek, ve eğerki susarsak Allah bütün lanetini üzerimize yağdırsın; ” diye dua ediyordu. Rabbim’in bu duaye muamelesini bilemem ama ““Zulmedenlere en küçük bir meyil dahi göstermeyin; yoksa cehennem ateşi size de dokunur” (Hûd Suresi, 11/113) dediği kesin…