Gökhan Açıkkollu; Beraat… Bu masumun hesabını kim soracak?

Gökhan Açıkkollu'nun işkenceler esnasında kırılan gözlüğü zulüm döneminin sembolleri arasında yerini aldı.

Haber-Yorum | Bülent Ceyhan

Tarih Öğretmeni Gökhan Açıkkollu, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası ihbar üzerine İstanbul Ümraniye’deki evinde gözaltına alındı. 13 gün gözaltında tutulduğu süre içinde hiçbir resmi ifadesi alınmadı. Sürekli darp edilerek psikolojik baskıya maruz kaldı. Şeker ve panik hastalığı bulunmasına rağmen ilaçlarını alamadı düzenli beslenemedi. Geçirdiği krizlerin ardından iki kez hastaneye kaldırıldı komada kaldı. Her seferinde hastaneden çıkarılıp nezarethaneye geri getirildi. 42 yaşındaki Açıkkollu, İstanbul Emniyeti Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nde gördüğü muameleye dayanamayıp 5 Ağustos 2016’da hayatını kaybetti.

İnsanlık dışı muameleler, ölümünden sonra da devam etti. Gökhan Açıkkollu hainler mezarlığına gömülmek istendi. Cenaze ailesine teslim edilmek istenmedi. Diyanete bağlı imamlar cenazeyi yıkamadığı gibi ‘hain’ olduğu gerekçesiyle cenaze namazını bile kıldıramayacaklarını açıkladı. Açıkkollu ailesi evlatlarının cenazesini eşinin memleketine götüreceğini beyan ederek teslim almayı başardı. Adli Tıp görevlilerinin yapması gereken cenaze ilaçlama işlemini bile aile yakınları kendileri yapmak zorunda kaldı. Kendi şahsi araçlarına zor bela yerleştirebildikleri tabutla saatlerce yolculuk yapıp Konya’nın Ahırlı İlçesi’ne bağlı Büyüköz Mahallesi’nde getirildi. Cenaze, mahalleliler tarafından namazı kılındıktan sonra toprağa verildi.

ADININ GEÇİRİLDİĞİ DARBE DAVASI BERAATLE SONUÇLANDI

Açıkkollu hakkında ihbarcı olduğu iddia edilen Habib Ertürk, yargılandığı davada ifadelerini geri çekti. Açıkkollu ile ilgili ithamların polisin uydurması olduğunu ve kendisine yapılan baskılar neticesinde bu ifadelere imza atmak zorunda kaldığını anlattı. Savcılık elde hiçbir delil olmadığı halde Açıkkollu’yu darbeci polisleri sevk ve idare etmekle Boğaz Köprüsüne yönlendirmekle suçluyordu. Ancak hayatını kaybettiği için dava dosyası düşmüştü. Açıkkollu ile irtibatlı olduğu iddia edilen kişiler yargılanmaya başlamıştı. Yargılama sonunda aralarında polislerin de olduğu tüm sanıklar ‘darbe’ suçundan beraat etti! Ancak örgüt üyeliği suçlamasıyla cezalandırıldı. Yani Açıkkollu yaşasaydı o da muhtemelen darbe suçundan beraat edecekti.

SKANDAL GÖREVE İADE KARARI 1,5 YIL SONRA GELDİ

Hakkında hiçbir yargı kararı olmadığı, resmi bir ifadesi bile bulunmadığı halde havuz medyası tarafından hala hain olarak gösterilen Açıkkollu ile ilgili bir skandal karar da ölümünden 1,5 yıl sonra geldi. Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın raporuyla da sabit olmak üzere işkence sonucu öldüğü tespit edilen öğretmenin görevine iadesine karar verildi. 7 Şubat 2018 tarihli Milli Eğitim Bakanlığı’nın E.2561776 sayılı öğretmenin Açıkkollu’nun göreve iade kararının, okul müdürü tarafından yine meslekten ihraç edilmiş olan Gökhan öğretmenin eşine tebliğ edildi.

HİKAYESİNİ HABER YAPAN GAZETECİYE VERİLEN ÖDÜLE BİLE TAHAMMÜL EDEMEDİLER

AKP iktidarı ve yandaş medya, Açıkkollu’nun hikayesinin haber yapılmasına bile tahammül edemedi. Hiçbir sabit suçu olmadığı halde sürekli hain olduğu ifade edildi. İşkence suçu görmezden gelinerek müstehakmış gibi gösterildi.

Gökhan Açıkkollu’nun işkence sonucu hayatını kaybettiğine dair sağlık raporları ve görgü tanıklarının ifadelerine dayanarak haber yapan gazeteci Bülent Ceyhan da bu linç kampanyasından nasibi aldı.

Ceyhan, Açıkkollu’nun hikayesini anlattığı haberi ile Metin Göktepe Ödülü’ne layık görüldü.

Polis işkencesi sonucu öldürülen Evrensel Gazetesi Muhabiri Metin Göktepe adına 21. Düzenlenen ödül töreninde jüri 14 gazeteciden oluşuyordu.

31 Mart 2018’de Bülent Ceyhan’ın TR724 eGazete’de yayımlanan ‘İşte Gökhan Açıkkollu Cinayeti’nin Belgeleri’ başlıklı haberinin ‘Yazılı Haber Ödülü’ne layık görüldüğü açıklandı ve haberleri yapıldı.

HAVUZ MEDYASI ÖDÜLÜN İPTALİ İÇİN KAMPANYA BAŞLATTI

Yarışmanın sonucunun duyurulmasıyla birlikte iktidara yakınlığıyla bilinen Yenişafak Gazetesi, 2 Nisan’da “FETÖ’cü gazeteciye ödül” başlığıyla bir haber yayınladı. Ödülün Ceyhan’a verilmesine tepki gösterdi.

Ardından Odatv isimli internet sitesi Ceyhan’ın aleyhine karalama kampanyası başlattı. Odatv’den Barış Pehlivan tarafından kaleme alınan yazıda “Metin Göktepe ödülü Fethullahçılara verilir mi?” başlıklı yazıda Ceyhan için de herhangi bir mahkeme kararı olmadığı halde terör örgütü üyesi denildi.

Gazeteci Celal Yıldız ise Evrensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat’ı hedef alarak ödülün geri alınması için tehditvari paylaşımlarda bulundu.

MENSUBİYETE GÖRE İŞKENCE MEŞRU MU?

Odatv’nin yazısıyla başlatılan baskı devam etti. Hürriyet muhabiri Toygun Atilla, twitterda “ödül komitesini merak ettik diyerek” 14 kişilik jüri üyesini hedef aldı. Birgün gazetesi yazarı Fatih Yaşlı da, faşizan ifadeler kullandı. Yaşlı, “Metin Göktepe’nin adı Fethullahçı çete mensuplarına ödül verilerek kirletilemez. Bunun sorumluları bir açıklama yapmak zorundadır.” diye yazdı.

Tüm bu tartışmalar içerisinde Adli Tıp uzmanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı sosyal medya üzerinden ders niteliğinde açıklamalar yaptı. Özetle “Mensubiyete göre işkence meşruiyet mi kazanıyormuş?” dedi.

Ancak Evrensel Gazetesinin seçtiği jüri üyeleri ödülü Bülent Ceyhan’a vermekten çekindi. Törene kısa süre kala jüri üyeleri Belma Akçura, Berkant Gültekin, Celal Başlangıç, Çiğdem Toker, Elif Görgü, Erol Önderoğlu, Fikret İlkiz, İnan Kızılkaya, Kamil Tekin Sürek, Kumru Başer, Melis Alphan, Nazan Özcan, Nazım Alpman ve Turhan Günay ödülü iptal ettiklerini açıkladı. 21 yıldır ilk kez yazılı haber dalında hiçbir gazeteciye ödül verilmemiş oldu.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin