Gerileme raporu!

YORUM | M. NEDİM HAZAR

Başta iktidar olmak üzere artık Türkiye’de kimsenin pek umurunda değil. 

AKP’nin henüz AK Parti olduğu zamanlarda Erdoğan’ın sonradan foyası ortaya çıkacak olan muazzam bir ikiyüzlülükle kapısını aşındırdığı Avrupa Birliği ilerleme raporu yayınlandı. Neredeyse üzerinden iki ay geçmesine rağmen Türk makamlarından “çıt” yok. 

Pardon…

Havuz ve yandaş medyada bir iki cılız tepki ve bir resmi açıklama dışında neredeyse hiç gündem olmadı. 

Çünkü herkes biliyor ve artık kabul ediyor ki, Erdoğan ve siyasal İslamcıların Avrupa Birliği gibi bir dertleri yok. 

Demokrasi ve özgürlükler gibi bir sıkıntıları da yok. 

Bu sebeple her zaman olduğu gibi raporu yayınlayanlara “AB’nin, siyasal sistemimize, siyasetçi ve yöneticilerimize, ülkemizdeki temel hak ve özgürlükler ile bazı yargı kararlarına ve terörle mücadelemize yönelik haksız iddialarını tümüyle reddediyoruz.” şeklinde klişe bir açıklama yapıp kulaklarının üzerine yattılar. 

Ben öyle olacağını düşünmüyorum ama ola ki, mevcut iktidar seçimi kaybederse Erdoğan’ından Bilal’e kadar, yediden yetmişe tüm AKP’liler Avrupa İnsan Hakları Mahkemeleri’nin kapılarını aşındıracaklar. 

Emin olun öyle olacak. 

O zamana kadar özgürlük, demokrasi, insan hakları, adalet gibi kavramları duymak bile istemiyorlar. 

Ancak, hemen herkes artık aşina ama kayda geçmesi açısından Avrupa Birliği Türkiye İlerleme Raporu önemli.

Şeklen de olsa hala aday ülke statüsündeki Türkiye’ye yönelik ağır eleştirilerin yöneltildiği raporda, ‘Türkiye’nin demokratik kurumlarının işleyişinde ciddi eksiklikler bulunduğu’ belirtiliyor.

Ve klasik batı çıkarcılığının gereği olarak bu konuda hiçbir şey yapmasalar da en azından resmi olarak böyle bir rapora imza atmak bile önemli. 

Meraklıları için raporun Türkçesi şurada, İngilizcesi burada

Avrupa Birliği 1998’den beri Türkiye hakkında ilerleme raporu hazırlıyor. 

Hepsini karşılaştırmalı okumak isterseniz şuracığa linki bırakıyorum. 

Raporlar okunduğunda Türkiye’nin kaderi de son derece net bir şekilde görülüyor. 

28 Şubat sonrası yeni kurulan bir sistem ve oluşan umutlar. 

Ardından bir kişinin hırsı ve siyasal İslam’ın perişan ettiği bir ülke. 

Olabildiğince dikkatli bir dil kullanılan rapor, ülkenin totaliter bir rejime dönüştürüldüğünü bakın nasıl ifade ediyor: 

“Türkiye hükümetinde Avrupa Konseyi ve organlarının temel tavsiyeleri henüz ele alınmadı. Parlamento, hükümeti hesap verebilir kılmak için gerekli araçlardan yoksun. Anayasal yapı; yürütme, yasama ve yargı arasında sağlam ve etkili bir kuvvetler ayrılığı sağlamaksızın, yetkileri cumhurbaşkanlığı düzeyinde merkezileştirmeyi sürdürdü. Etkin bir güçler ayrılığı mekanizmasının olmaması, yürütme organının demokratik hesap verebilirliğini seçimlerle sınırlı kılmaya devam ediyor.”

Meclis yok, kuvvetler ayrılığı yok, yasama bozuk, yürütme nanay, yargı sizlere ömür. Erdoğan tüm yetkileri kendinde toplamış bir otoriter kişi. 

Okumuş insanlar tabii, farklı şekilde ifade ediyorlar.

Hatırlar mısınız, geçtiğimiz gün bir haber yayınlandı: Olağanüstü Hal kararlarının tamamı neticeye ulaştırıldı, şeklinde. 

Hadi ona bakalım. 

“15 Temmuz 2016 tarihinde FETÖ / PDY tarafından gerçekleştirilen darbe girişiminin ardından terör örgütünün tüm unsurlarının bertaraf edilmesi amacıyla ilan edilen ‘olağanüstü hal’ kapsamında yayımlanan kanun hükmünde kararnameler ile 125 bin 678’i kamu görevinden çıkarma (3 bin 213 rütbe alma, 2 bin 761 kurum ve kuruluş kapatma ve 270 yurtdışı öğrencilikle ilişiği kesilme) olmak üzere toplam 131 bin 922 tedbir işlemi uygulanmıştır.”

Baştaki gargara kısmını geçersek OHAL Komisyonu diyor ki, Erdoğan rejimini ihdas edebilmek için memleketi mundar etmekten çekinmedik. 

Sonrası laf kalabalığı, aradan anlıyoruz ki, OHAL komisyonu kendisine yapılan başvuruların yüzde 86’ından fazlasına ret cevabı vermiş!

OHAL Komisyonu bu açıklamayı niye yaptı biliyor musunuz?

AB’nin ilerleme raporundaki şu cümleden dolayı: 

“Temmuz 2018’de olağanüstü halin kaldırılmasına rağmen, hükümet yetkililerine olağanüstü yetkiler veren ve olağanüstü halin kısıtlayıcı unsurlarından bazılarını muhafaza eden bazı yasal hükümlerin yürürlükte kaldığı, OHAL İnceleme Komisyonu’nun, olağanüstü hal döneminde KHK ile ihraç edilen kamu çalışanlarına ilişkin dosyaların incelenmesini henüz tamamlamadığı bilinmektedir.”

Gelecek sene için böyle bir şey yazılmasın diye çabalanmış ama verilen yüzde 86 ret cevabının nasıl bir kepazelik olduğunun irdelenmeyeceğini sanmaları tuhaf!

Rapor, siyasallaşan yargıyı, muhalefetin susturulma çabalarını, tekelleşen medyayı, insan hakları ihlallerini birer birer sıraladıktan sonra şöyle diyor: 

“Sonuç olarak, birçok alanda AB müktesebatıyla mevzuat uyumu konusunda daha fazla çalışma yapılmasının gerekmektedir. Tüm alanlarda, uygulama ve yürütmenin önemli ölçüde iyileştirilmesi gerekmektedir. Düzenleyici kurumların bağımsızlığının sağlanması ve idari kapasitenin geliştirilmesi, Türkiye’nin daha fazla ilerleme kaydetmesi için kilit önem taşımaktadır.”

Bu ne demek biliyor musunuz?

Ey Türkiye, sen uygar dünya liginden çoktan düştün ve çıkmak gibi de bir niyetin yok!

Bunu rapora verilen resmi tepkiden de anlamak mümkün. 

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

  1. Bay Nedim Hazar;
    -Hangi Avrupa ülkesinde terör örgütlerinin silahlı faaliyetleri var.
    -Hangi Avrupa ülkesinde azınlıkların bölücü, yıkıcı faaliyetleri var.
    -Kaynayan kazan olan Orta Doğu’ya komşu Avrupa ülkesi var mı, Türkiye dışında.
    Üstelik, sözde müttefikimiz olan batı Avrupa ülkelerinin tamamı Türkiye’de faaliyet yürüten terör örgütlerini destekliyor.
    AB Raporu hikaye, ortada gerçekler var, bize masal anlatma bayım.
    Ha bir de, siz çok mu demokratsınız. Bırakın özeleştiri yapmayı, daha aleyhinizde olan yorumları bile yayınlamıyorsunuz.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin