Ganimetçi

YORUM | ALPER ENDER FIRAT

Süryani bir ailenin hikayesini anlatan Kapı filmi uzun zamandır aklımdaydı, nihayet izledim. 25 yıl önce Mardin’de bir köyde yaşarken, oğullarının faili meçhul bir cinayete kurban gitmesinden sonra ülkeyi terk edip, Berlin’e yerleşen Süryani bir aileyi anlatıyor film.

Bir gün eve gelen telefon, 25 sene önce ortadan kaybolan ve bir daha kendisinden haber alınamayan çocuğun cesedine ulaştıklarını haber ediyor. Aradan tam 25 yıl geçmiş ve bu geçen süre içinde annesi bir gün bile oğlunu aklından çıkarmamış ve ölümü de ona hiç yakıştıramamış ama gelen telefon ceset için DNA testine davet ediyor.

Film, ahşap ustası Yakup Usta’nın, DNA testi için geldiği Mardin’de, yıllar önce oğluyla birlikte yaptığı ahşap kapının evlerinden çalındığını fark etmesi ve onu bulmaya çalışmasını anlatıyor.

BU YAZIYI YOUTUBE’TA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️

Yakup Usta’nın oğlu Mikail gibi nice insan, özellikle 12 Eylül darbesi sonrasından günümüze kadar geçen zaman diliminde ortadan kayboldu, ya kör kuyulara atıldı, ya dağ başları izi yüzü belirsiz yerlere gömüldü.

Filme Kültür Bakanlığının destek vermesi bir hayli ilginç, çünkü bölgede buna benzer cinayetler son yıllarda tekrar başlamış durumda. Beytüşşebap’ın Kovankaya köyünde yaşayan Keldani, Hurmuz ve Şumoni Diril’in başına gelenler de tam da böyle bir şey. Diril çiftinin ortadan kaybolmasından bir hafta sonra Şimoni Diril’in cesedine köye yakın bir yerde ulaşılmıştı. Eşi Hurmuz Diril’den ise aylardır haber alınamıyor. Buldukları her kanaldan seslerini duyurmak isteyen Diril ailesi, bunca gayret ve çabalarına rağmen ülkenin güvenliğinden sorumlu insanlara seslerini ulaştırabilmiş değil. Hem ulaştırsalar ne olacak, bunlara sebep olan hükümetin ırkçı söylemleri ve karanlık odaklarla yaptığı ittifaklar değil mi?

Yakup Usta evinin kapısını çalan etrafta ‘ganimetçi’ diye isimlendirilen bir adam. Civar köylerde sahipsiz görünen değerli ne kadar şey varsa bulup iç ediyor ve satıyormuş ve o bölgede ganimetçiler hiç de azımsanmayacak düzeydeymiş.

Başkasının malını kolayca çalan, el koyan, iç eden ve bundan hiçbir rahatsızlık duymayan Müslüman tiplemesi gördüğüm her film beni fazlasıyla rahatsız ediyor. Salkım Hanımın Taneleri filmi de böyle rahatsız ediciydi. Kapı filmindeki ‘ganimetçi’ tiplemesi ruhumu öyle iğneledi ki filmi bitirmemeyi bile düşündüm.

Anadolu’nun büyük sayılacak bir şehrinde, bir mahalle içinde büyürken, bırakın çalmayı, gasp etmeyi, yolda bulduğun bir şeyin bile alınamayacağı öğretildi bize. Çalmak ne demek, sahibini bilmediğin bir eşyayı, yolda bulsan bile alamazdınız. Sadece anne babamız değil, komşularımız, bakkalımız, arkadaşımızın babası ya da dedesi buna müsaade etmezdi. Evde ve mahallede herkesin neredeyse ilk öğrendiği şeydi kul hakkı.

Bu yüzden bir filmde, bir hikayede kötü Müslüman karakteri gördüğümde bunun din düşmanlığından, dini karalamak kastıyla yapıldığını düşünürdüm. Kim bilir belki bu yüzden filmdeki ‘ganimetçi’ tiplemesi beni hâlâ rahatsız ediyor.

Ama rahatsız etse de maalesef gerçek bir karakter. Bırakın azınlıkların mallarını benim de mallarıma el koydular bu ganimet kafasıyla. Gazetemize, okullarımıza, yurtlarımıza, evlerimize, savaş kazanımı kafasıyla el koydular ve şimdi tepe tepe kullanıyorlar.

Bir yanım filmlerde Müslüman figürleri ganimetçi göstermelerinden rahatsız olurken bir yanım da bizzat yaşadıklarıma ve bu kafalar tarafından talan edilen tanıdıklarımın durumuna bakıyor. Bugün İstanbul Müftüsünün lojman olarak kullandığı ev, hayırsever bir işadamı olan Ali Katırcı’nın gasp edilmiş, el konulmuş evi mesela.

Bize bunlar yapılmasaydı bu ülkedeki azınlıkların canlarına ve mallarına yapılanları yeterince anlayabilir, yeterince içselleştirebilir miydik?  Bilemiyorum.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

2 YORUMLAR

  1. Size bir soru müslümanların kaç çeşit ganimet ekonomisi var her çeşit müslüman dahildir müslümanların ekonomik anlayışına baktığın zaman ganimetin bin çeşidini geliştirmiş vebu şu demekdir bin çeşit zülüm geliştirmişler

  2. MİT mensubu 50 yaşlarında bir Türk benim yanında zorla işe girdi. O na verilen görev benim PKK ya yardım yapıp yapmadığımı incelemekti. Ben onun MİT mensubu olduğunu hislerimle anlamış ve sonra bunu yüzde yüz teyid etmiştim. Fakat o ve yanıma gönderenler ve çalıştıranlar böyle bildiğimi hiçbir zaman bilmediler.

    Bu 20 yaşlarında bir kürd kızı metres( hanımım diyordu) yapmıştı. Kendince kızı ailesinin yaşadığı fakirlik ortamından kurtarmıştı. O da 90 lı yıllarda bölgede yaşanan çafışma ortamının ganimetini!!! toplayan ganimetçiydi.

    Ben yedi yıl öncesine kadar bütün müslümanları savunmayı kendimİ mecbur görüyor ve hisediyordum. Özellikle şaban filmlerindeki müslüman tiplemelerine sizin gibi tahammülüm de yoktu.

    Fakat aynen sizin gibi son yıllarda gördüm ki, bünün gerçekleri etrafımızda dünya kadarı mevcütmüş….

    Sonra Kürt sorununuda ancak Müslümanların çözüm bulacağını düşünürdüm. Bu kanaat ben ve çoğu kürtde sönüp gitti….

    Kötü Müslüman tiplemelerinin canlılarını yaşayarak gördük hepimiz…

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin