Fransızca kursunda Türkçe’yi kurtarmak!

Ülkeden ayrıldığı günün akşamı telefonuna Fransızca uygulama indirip dil öğrenmeye başlayan ve şimdi en az “Leon” kadar Fransızca konuşan Sevgili Celil Sağır’a

YORUM | VEYSEL AYHAN

Kader sürprizlerle dolu. İnsanın önüne ne çıkacağı kesinlikle belli değil. Bakalım daha neler göreceğiz. Kırk yıl düşünsem bir gün Fransızca öğrenmek için gece-gündüz kursa gideceğim aklıma gelmezdi. Oldu. Uzun süre pasif direniş göstersem de nihayet “Madem ki sana ve ailene bakıyoruz, bizim dilimiz öğreneceksin.” dediler. Haklılar.

Fransızca zor bir dil. Her bir kelime için üç şey öğrenmeniz gerekiyor. Anlam, ses ve yazılış. Duyduğunuz kelime ile ve gördüğünüz harfler aynı şey değil.

Mesela “almak” fiili. “Prendre”. Ben bunu normal olarak gördüğüm gibi her harfini ‘çatlatarak’ okuyorum. Ne yazıyorsa o. Ama onlar bu kelimeye “pon” gibi bir şeyler diyorlar ki henüz çözemedim. Bir de “ağaç” kelimesi var ki  bir gün söyleyebilmeyi ümit ediyorum: “Arbre”. Çıkan sesi henüz teşhis edemedim. Kedi gibi miyavlamak mı gerekiyor anlamadım. Abartmıyorum, Google translate’ten deneyin.

Yüksek sesle “ağaç”, “arbre” deyince neler olacağını henüz bilemiyorum.

Hele şöhretli Şanzelize caddesini bir gün ezbere doğru yazmayı umut ediyorum: “L’avenue des Champs-Élysées”. “Avenü”sü tamam ama gerisi… Bir “şan” sesi için niçin “Champs” yazarlar henüz anlamadım. Sona kalan harfler dona kalıyor, okunmuyor. Son iki harfi madem okumuyorsunuz niye yazıyorsunuz? “Cannes” yazıyorlar. “Kan” okuyorlar. “nes” direkt çöpe. Harflerin adı var kendi yok. Okunmayan harflerin sarı yeleği de yok ki isyan etsin!

İngilizce’de “want” diyorsunuz. Fransızca’da bunu öğrenmek yetmiyor. Hangi şahıs kullanırsa ona göre bukalemun gibi değişiyor. Fiilden bahsedeceksen “vouloir”. Ben yaparsan “veux”; o yaparsa “veut”, biz yaparsak “voulons”, siz yaparsanız “voulez”, onlar yaparsa “veulent”. Geçmiş zamansa “voulu”. Sesleri de farklılaşıyor. Tüm fiiller böyle.

Dinleme sınavındaki “sıfır”a yakın puanımı fiil çekimlerinin tamamını ezberleyerek telafi edip güç bela kuru geçtim. Maskülen – feminen olayına hiç girmeyeyim. Fransız doğmadan zor. Özetle öğrenmesi bayağı güç bir dil ama musikisi için değer. Tam bir şiir dili.

Açıkçası Fransızca’ya maruz kalarak sürecin ciddi bir mağduru oldum! Önceki mağduriyetleri unutturdu! Bir de kurslara kayıt olurken adımı Vietnam veya Hint ismiyle değişsem iyiymiş. Bizim isimler kolay. Onların isimlerini öğrenemeyince hoca onlara soru soramıyor. Dolayısıyla her ders defalarca ne olduğunu çözemediğim, sadece Fransızca olduğu fark edebildiğim havadan gelen cümlelere maruz kalıyorum.

TÜM BUNLARI NİYE ANLATTIM

Fransızca’da dikkatimi çeken en önemli şey inceltme ve uzatma işaretleri:

“Accents” diyorlar: “ê,î,ô,â é è ë.”

Zaten yazımı zor bir dil.

Bir de bu işaretleri doğru kullanmak zorundasınız.

Mesela “tercih” kelimesi yazacaksınız:

“Préférer” fiili. E’nin üstündeki çentiklerin ikisi de sağa bakıyor.

“Ben tercih ediyorum” derken yönler değişiyor. “je préfère” İkisi de içe.

“Biz” derken yine değişiyor: “Nous préférons”. İkisi de sağa.

Artık hayal edin! Bizim “de” ve “ki”yi doğru kullanamayan malum prof Fransa’da doğsaydı

ilk mektep bitirebilir miydi bilmem.

Neyse “de” ve “ki” üstünde fazla durmayayım. Bazı arkadaşlarımız üstüne alınır.

Peki Fransızlar dillerinin orjinalitesini korumak için bu kadar hassas iken biz niye Türkçeyi kullanırken uzatmaları,  inceltmeleri ve şapkaları ihmal ediyoruz?

Türkçe’de bunlar kullanılmadığında ciddi mana değişiklikleri oluyor.

Demin “ihmal” yazdım. Ağızdan çıkan ses bu mu? Değil.

Ağzımdan eşya anlamındaki “mal” sesi çıkmadı. Hafif incelterek telaffuz ettim.

Doğrusu şapkalı â ile “ihmâl” diye yazmalıydım.

Demin yazdığım “mana” kelimesini “mânâ” yazarsan ancak sesi karşılıyor.

Zaman bildiren “hâlâ” ile âile bağı bildiren “hala” bir mi?

Gökten yağan “kar” ile kazanılan “kâr” aynı mı?

“Tarihi” kelimesinin sonuna inceltme koymadığınızda hâl eki oluyor.

“Tarihi iyi öğrenmeliyiz” ile “Tarihî olay…” aynı mı?

Sayı bildiren “adet” ile gelenek ifade eden “âdet” aynı mı?

Bu kelimeyi böyle yazdığımda “a” harfinin uzadığını bir yabancı nasıl anlayacak?

Bizde az sayıdaki kelimeye gereken uzatma ve inceltmelerden Fransızca’da her kelimede çifter çifter.

Sonuç olarak Fransızca’ya kızdıkça Türkçe’de azimli ve kararlı bir inceltme ve uzatma takipçisi oldum.

Fransızca öğrenirken Türkçe’yi geliştirmek gibi bir garabet oldu ama olsun.

Başta dedim.

Kader sürprizlerle dolu.

İnsanın önüne ne çıkacağı kesinlikle belli değil.

Bakalım daha neler göreceğiz.

Son sürpriz akşam geldi. Kurslar Koronavirüs yüzünden tatil.

Resmi görüşüm “Çok üzüldüm!”

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

4 YORUMLAR

  1. Sayın Veysel,
    Gelin birde Alnanca’yı inceleyiniz, halinize sukredersiniz. Dünyada Fransızca bilince bir havamız olur peki biz ne yapalım Almanca ile. Neyse şaka bir yana anladım ki o kadar da kaba ve zor değilmiş . Kendinizi rahat bırakın . https://youtu.be/-WLHr1_EVtQ bunu izleyin

  2. Almanya’dayım. Almanca kursuna gidiyoruz ailecek. Hanım bir kur, kız iki kur ilerde. Kız, C1 sınavından çıktı; geldi. Baktım gülümsüyor, dedim: “iyi geçti galiba”. “Yok” dedi, “iyi geçmedi ama sizin bu sınava girdiğinizi hayal ettim; ona gülüyorum.”
    Makaleyi okumakta zorlandım. Denileni yapıp, sesleri Goggle.Translate abladan dinledim. Fransızca öğrenen arkadaşlara dua ettim.
    Sonra bu yokluk zamanında, bu makaleyi dizen arkadaşa da ayrıca dua ettim.
    Türkiye’deki arkadaşlar ümitvar olsunlar; kırktan sonra dil öğrenmek mecburiyetinde kalan arkadaşların, “bizi bu duruma düşürenler….” diye başladıkları duaların gittikçe arttığını söyleyebilirim…

  3. Tesekkurler, cok guzel bir yazi, zevkle okudum. Ben ingilizce yazim ve gramerde, grammarly.com ile problemimi buyuk olcude cozdum, ancak grammarly nin her onerisini kabul etmemek sartiyla. Yani, yine “insan zekasi + yapay zeka = mukemmelliyet”.

  4. Merhaba hocam,
    Dil öğrenme hikayemi – belki faydası olur düşüncesiyle- burada paylaşıyorum. Anadilim Kürtçe. Türkçeyi cemaat okullarında öğrendim. Saddam yüzünden Irak’tan İran’a kaçtık, Farsçayı oradan biliyorum. Arapça zaten eğitimde var. İngilizceyi de okulda öğrendim. 2010 yılında kurban dağıtımı için Afrikaya gittim, döndükten sonra Fıransızcayı tek başıma YouTubetan öğrendim. Tek sıkıntım etrafımda Fıransızca pratik yapacak kimse yok. Şuan İspanyolca çalışıyorum, Fıransızca bilen için çok kolay; bu da size motivasyon kaynağı olsun. Fıransızca çok güzel bir dil, biraz sabredin, inş gün gelir sizde bunu başkalarına söylersiniz. Ayrıca, Türkçe dil ve edebiyatında ortalama bir Türk insanını çok rahat geçerim. Allah sizin ve bütün güzel insanların yar ve yardımcısı olsun…

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin