Financial Times: Erdoğan elindeki kartlara gereğinden fazla güveniyor olabilir

putin, erdoğan

İngiliz Financial Times gazetesi bugün başyazısını Türkiye-Rusya ilişkilerine ayırdı. Financial Times’ta yer alan yazıda AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçim öncesi Rus sermayesini Türkiye’ye çekmek istediğini ancak Ankara’nın Moskova’yla yakın işbirliğinin, ABD’nin misillemesini tetikleyebileceği yorumunda bulundu.

BBC Türkçe’nin derlediği habere göre; Financial Times’ın başyazısı, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin Tayyip Erdoğan için bir fırsat oluşturduğu, Erdoğan’ın taraflar arasında arabuluculuk yapabilmesine imkân sağladığı tespitiyle başlıyor. Gazete, Ukrayna ve Rusya arasında varılan tahıl koridoru anlaşmasındaki rolü nedeniyle Erdoğan’ın övgüyü hak ettiğini belirtiyor.

Başyazı şöyle devam ediyor:

“Ancak Erdoğan, Moskova’yla önemli ekonomik bağları korumaya dikkat ediyor. Cuma günü Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le yaptığı 4 saat süren ve samimi görünen görüşme, Batı başkentlerini kaygılandırıyor. Zira Erdoğan, Moskova’yla bağlarını derinleştiriyor. Üstelik NATO müttefikleri tam aksine yaparken ve Kremlin, Batı’nın yaptırımlarını bypass etmenin yollarını ararken Türkiye’nin, ABD ve AB’nin, Ukrayna’yı işgali sonrası Rusya’ya uyguladığı yaptırımlara katılmadığını, Rusya’dan petrol ve gaz almaya devam ettiğini, hava sahasını da ticari Rus uçaklarına açık tuttuğuna dikkat çekiyor.

“Erdoğan ve Putin’in Soçi’de tam olarak hangi konularda anlaşmaya vardıkları belli değil” diyen gazete, görüşmesi sonrası yapılan iki açıklamayı hatırlatıyor.

Rusya Başbakan Yardımcısı Aleksandr Novak, Türkiye ile Rusya arasındaki doğal gaz ticareti ödemelerinde kısmen rubleye geçilmesi konusunda anlaşma sağlandığını açıklamıştı.

Erdoğan da doğal gaz ödemelerinde ruble üzerinde mutabık kalındığını doğrulamış; Rus turistlerin Türkiye’de ödeme yapmasını kolaylaştıran kart sistemi Mir hakkında, “Şu anda bizim beş bankamız bunun üzerinden çalışmalarını sürdürüyor” demişti.

Financial Times’a göre Visa ve Mastercard’ın Rusya’daki operasyonlarını askıya aldığı bir dönemde Batılı ülkeler, Mir bağlantısının, yaptırımların etkisiz kılınması için kullanılmasından endişeli.

“Gerçi henüz bununla ilgili bir kanıt yok” diyen gazete, Erdoğan’ın Ukrayna istihbaratının sızdırdığı Rusya’nın bankacılık ve enerji alanlarında daha derin işbirliği yapılmasına yönelik önerilerini ise kabul ettiğini yazıyor. Bunun, Moskova’ya, Batı’nın yaptırımlarını aşmaya yardımcı olabileceğini ekleyerek…

”ERDOĞAN ELİNDEKİ KARTLARA GEREĞİNDEN FAZLA GÜVENİYOR OLABİLİR”

Erdoğan’ın Türkiye’de önümüzdeki yıl yapılacak seçimleri kazanmak istediğini, Türkiye’nin borç ve kur krizinin büyümesinin ise onun ekonomiyi kötü yönetmesinden kaynaklandığını belirten Financial Times’ın başyazısı şu satırlarla noktalanıyor:

“NATO üyesi olmasına karşın, Türkiye’nin yasal olarak, ABD ve AB’nin Rusya’ya uyguladığı yaptırımlara katılma zorunluluğu yok. Yine de Moskova’yla ekonomik ilişkilerin derinleştirilmesi, muhtemelen Batı’yla sürtüşmeye neden olacak. Özellikle de, Türkiye, İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyelikleri konusunda ayak direrken…

“Üst düzey bir yetkili, Erdoğan’ın Cuma günü sinyalini verdiği şeyleri yapması halinde, Batılı ülkelerin şirketlere ve bankalara Türkiye’den çekilme çağrısı yapabileceklerini söyledi. Ancak Türkiye gerek jeopolitik olarak gerekse de Batılı işletmeler için çok önemli bir ülke.

“Avrupa, Ankara’nın, Suriye ve diğer ülkelerden gelen, ağırladığı 3,7 milyon mülteciyi kıtaya sürebileceğinin farkında. Bu ihtimal Avrupa’yı endişelendiriyor.

“ABD daha önce Türkiye’ye yönelik cezalandırıcı önlemler almıştı. Örneğin Rus hava savunma sistemini satın aldığında…Ancak Türkiye’ye yönelik yeni Amerikan yaptırımları risk teşkil ediyor.

”ELİNDEKİ KARTLARA GEREĞİNDEN FAZLA GÜVENİYOR OLABİLİR”

“Böylesi bir yola başvurulması halinde, yaptırımlar öyle bir şekilde ayarlanmalı ki, Erdoğan gelişmeleri ülkesinde kamuoyunda istismar etmemeli. Ancak yine de bu yaptırımlar Türkiye’ye, Moskova’yla işbirliğinin faydalarını etkisiz kılacak zararlar verebilir. Erdoğan, jeopolitik pokerinde dikkatli olmalı zira elindeki kartlara gereğinden fazla güveniyor olabilir.”

 

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

  1. Batının tayyip ile ilişkileri Kılıçdaroğlunun tayyip ile ilişkisine benzemektedir. Batı Türkiyeyi kendisinden uzaklaştırırken aynı anda uzaktan yönetmeyi istemektedir. Kılıçdaroğlu da Türkiyeyi Batıdan uzaklaştırmaya yardımcı olurken Türkiyenin kontrolünü ele geçirmeyi ve Batıya bağlılığını devam ettirmek istiyor. Yani Batının yaptırımları Kılıçdaroğlunun Türkiyeli insanları Batıdan uzaklaştırmak için Batı düşmanlığını tetiklemesi beklenirken, bu yaptırımların dozunun artmamasını ister. Çünkü bu sefer Batıdan yalandan kopma senaryosu gerçek olabilir.

    O zaman Batı tutuşur ve tayyipin yanına AİHM mahkemesi başkanını getirtmek zorunda kalmıştı. Yani Kılıçdaroğlu ve Batının politikaları çok ince bir çizgide ilerlemektedir. Birbirini tamamlayan politikalardır. Fakat bir damar çaktırmadan bence bu senaryoyu gerçek kılmak istiyor. S400 kimin kararı ise kesinlikle o damar NATO ya şantaj yapmaktadır. NATO sesini çıkarmazsa NATO ya aykırı bir silahın NATO sistemleri içine girmiş olacak. Sesini çıkarırsa Türkiyeli liderler NATO nasıl bizim iç işlerimize karışır diyecekler. Bu sayede NATO yu düşmanlaştırmış olacaklar. NATO sesini çıkarmazsa durumu kabullenmiş olacak. Burada asıl amaç Türkiyeliler içinde bir damar Türkiyeyi NATO yu düşmanlaştırarak NATO nun Türkleri kovmasını sağlamaktır. NATO bu tepkiyi gösterene kadar S400 leri NATO nun gözünün içine sokacaklar. Yani bu süreç ne kadar devam edebilir. Sen bize patriot vermezsen biz de ruslardan alırız haklılık kılıfında süreci götürecek.

    Yani sürece bırakmış durumdalar. Tıpkı pkk fitnesi gibi. Müdahale ediyorsun Kürtlere müdahale edilmiş gibi gösteriliyor. Müdahale etmezsen devlet bütünlüğünü korumamış oluyorsun. İşte pkk yı kim planladıysa S400 ü de o planlamış belli. Bence Türkiyeyi Batıdan kopartmaya çalışan Batı, Türkiyelileri aynı zamanda NATO dan kopartmaya çalışıyor. Bu sayede Türkiyeliler Batılı değerler olmadan tek adam rejimi altında Batı tarafından daha iyi kontrol edilecektir. O yüzden Batıyı düşmanlaştırma senaryosu yani 15 temmuz gibi sahte darbe senaryosu gibi, gerçek olmaya başlarsa Avrupa hemen AİHM başkanını gönderiyor ve tayyipin yanında poz verdirerek hem tayyipi desteklemiş oluyor hem de batıyı tayyipin yanında gösteriyor.

    Putin bu sahte Batıdan kopuş senaryosunu gerçek kılmak için fırsatlar kollamaktadır. Yani Atatürükün Padişah ile yalandan senaryo gereği atışması ve bu sayede zaman kazanarak kurtuluş mücadelesi örgütlemesi için zaman kazandırmaya çalışırken bu senaryo gerçeğe döndü. Aslında Halife ile Atatürkün atışması senaryo iken gerçeğe dönüşmüştür. Yani araya giren insanlar bu bağı kopartarak bu senaryonun gerçekmiş gibi olduğunu gösterdiler. Ruslar Türklerin Batı ile yalandan atışmasını gerçeğe dönüştürmeye çalışmaktadır.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin