Erdoğan’ın çevresi kötü!

erdoğan berat soylu varank tr724

YORUM | BÜLENT KORUCU

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, durduk yerde ve kendi başına diktatör olmadı; elbirliği ile hep beraber onu bu hale getirdik. Yanıp tutuşuyor ve bütün hesaplarını ona göre yapıyordu. O ayrı konu. Hiç kimse ne kadar isterse istesin bir sabah diktatör olarak uyanamaz. Evet tohum içindekini ağaca dönüştürmek ister ama toprak, su, güneş ve hatta gübre olmadan başaramaz.

Bir kere hepimiz ‘Milli Görüş gömleğini çıkarma’ hikayesine kandık. Herkese değişme şansı tanınması gerektiği gibi naif bir hissin esiri olduk. Aşıyla elma ağacından armut alabilirsiniz; biz ileri gittik karpuz olabileceğine inandık. Meğer gömleği yetersiz bulup gelişmiş versiyonunu sipariş veriyormuş.

Az buçuk işleyen bütün demokrasiler sistemle ayakta dururken biz ‘kişi ve iyi niyet’ gibi aptalca bir hayalin arkasına düştük. Yola çıkarken üç Y’den bahsetmişti: Yoksulluk, yolsuzluk ve yasaklar. Bugün üçü de gerçekleşti; önce yolsuzluk sistemleşti. Küçük küçük başlamıştı. Kimisi ‘herkes yapıyor’ dedi, sustu. Bazılarımız ‘yolsuzluk var ama yol da var; eskiden sadece yolsuzluk vardı.’ diye görmezden geldi. Şimdi anlıyoruz ki yolsuzluk olabilmesi için yol yapılmış. Müteahhide ve onların patronuna para aktarabilmenin yoluymuş o yollar… 17-25 Aralıkta yakalandığında vazgeçemeyeceği ve hesabını veremeyeceği kadar büyük götürdüğü ortaya çıktı. ‘Çalıyor ama çalışıyor’ tayfası olmasa daha çok çalma cesaretini bulabilir miydi?

Sonra gelsin yasaklar… Ülkede en kolay tutuklama verilen suç Erdoğan’a hakaret. Ana muhalefet liderini linç ederek öldürmeye teşebbüs etseniz kahraman, Erdoğan’ı eleştirmeye yeltenseniz tutuklu oluyorsunuz. En büyük darbeyi yiyenler bile korkudan pamuklara sararak eleştirme denemesi yapıyor. Ya da ölü numarasıyla kurtulabileceğini sanıyor. Ayı gibi hayvanlar korunma içgüdüsüyle öldürdüğü için ölü taklidi yaparak paçayı yırtabilirsiniz. Fakat zaten leş yiyenlere sökmez bu taktik. Bazı solcular ve bazı HDP’liler buna örnek verilebilir. Semeri döverek sonuç alabileceklerini sanıyorlar. Ya da mücadele ediyoruz görünmek için semere vurmak işlerine geliyor. Kayyım kararını Süleyman Soylu’ya, Selahattin Demirtaş’ın tutukluluğunu beş yıl önceki fezlekeye bağlayanlar bu grupta. Bir de Cumhuriyet gazetesi tutuklularını savunanların bir kısmı aynı orta oyununu oynuyor. Seksenlik ihtiyarlar, yatalak hastalar ve bebekler bile cezaevindeyken, Erdoğan’ın günahlarını, onun uydurduğu günah keçisi ‘FETÖ’ye yıkarak mücadele ediyormuş gibi yapıyorlar.

Erdoğan kendini kurtarmak için Ergenekon’dan Susurluk’a devletin bütün kirli unsurlarıyla ortak oldu. Yargıyı emir eri gibi kullanıyor. Hâlâ her icraatının altında ‘altı harfliler’i arıyorlar. Böyle siyasal ve toplumsal muhalefet her diktatöre nasip olmaz.

Yolsuzluk ve yasakların hükümferma olduğu bir ülke kaçınılmaz biçimde yoksullaşır. Şu anda üçüncü evre tamamlanmak üzere. Eldeki illüzyon medyasıyla bir müddet daha patates ve soğanın dış güçlerin oyunu yüzünden pahallandığı yalanını satabilirler. Bu balonu patlatmaya cesaret edemeyen herkes çöküşün suç ortağı olacak.

Yoksulluk artıkça yolsuzluk patlayacak; yağma ve ne götürsem kar psikolojisiyle hırsızlık tabana yayılacak. Eskiden sus payı için topluma hırsızlıktan pay dağıtılıyordu. Çalışmadan kazanmak, üretmeden yemek bağımlılık yaptı. Ekonomik kaos ortamında herkes kendi göbeğini kesip, hırsızlığını meşrulaştıracak. Yolsuzluk ve yoksulluğu örtbas etmek için daha çok yasağa ihtiyaç olacak haliyle.

Sonra Erdoğan ülkeyi kötü durumdan kurtaracak adımları atacak ve mutlu son. İnandırıcı gelmedi mi son cümle? Böyle olacağına inanan bir AKP tabanı var. Daha kötüsü muhalefetin bir kısmı da seslendirmese de aynı düşüncede. Mardin kayyımının 136 bin liralık hediyesini Erdoğan’ın almadığına inanan ve bunu şikayet etmek için randevu bekleyen Ahmet Türk sizce böyle düşünmüyor mu?

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

3 YORUMLAR

  1. Ünlem işaretine rağmen Başlık çok kötü. Hem de çok demode. bu giriş paragrafı yazara mı ait? Olamaz! İlk cümle ile ikinci cümle çelişiyor, ‘o ayrı konu’ demesine rağmen…

    ‘Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, durduk yerde ve kendi başına diktatör olmadı; elbirliği ile hep beraber onu bu hale getirdik. Yanıp tutuşuyor ve bütün hesaplarını ona göre yapıyordu. O ayrı konu. Hiç kimse ne kadar isterse istesin bir sabah diktatör olarak uyanamaz. Evet tohum içindekini ağaca dönüştürmek ister ama toprak, su, güneş ve hatta gübre olmadan başaramaz.’
    Gel de oku bu yazıyı…

  2. “Müteahhide ve onların patronuna para aktarabilmenin yoluymuş o yollar…”

    TR’de hemen hemen herkesin korktuğundan söylemediği şeyi siz yarım ağızla söylemişsiniz. Yoksa siz de mi korkuyorsunuz?
    Evet ordaki maksat -yandaş,mandaş- işadamını beslemek değil, komisyon almak. Yüzde 10, 20, 30, 50… her neyse artık. Yoksa niye beslesin onları? Yandaş olsunlar, candaş olsunlar ne fark eder?
    Gidiyor, ihtiyaç yokken, onca tepkiye rağmen dev projeler icad ediyor. Devlet kendi imkanlarıyla bilmem kaçta kaçı maliyetle yapabilecekken malum yerlere veriyor. Yetmiyor, devlet bankalarına hazine garantili krediler verdiriyor, o da yetmiyor bir de geçiş garantisi, yolcu garantisi veriyor.
    Herif kendi komisyonunu garantiliyor, yandaş-mandaş işadamı için niye yırtınsın bu kadar?
    Bunlar açık açık yazılsa ya artık. Neden yarım ağızla söyleniyor?
    Gitti, milyarları ya da yüz milyarı istifledi, istifliyor Katarlara matarlara, Man adalarına Maltalara… ya da bilmediğimiz daha başka nerelere…

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin