‘Erdoğan Ordusu’ son düzlükte

HABER ANALİZ | ADEM YAVUZ ARSLAN 

“Fotoğraf ve Siyaset” adlı bir Twitter hesabı vardı hatırlarsanız

Fazlaca takipçisi olmayan, genellikle siyah beyaz eski İstanbul fotoğrafları paylaşan bu hesap 15 Temmuz darbe girişiminden beş gün önce 12 bölümlük ‘ilginç’ bir seri yaptı.

‘Gizemli’ kişi “Reis hayatının en önemli hizmetini yapacak” diye başlayıp TSK’da yapılacak ‘büyük temizlik’ten bahsedip nihayetinde “Reis’e yakışır milli bir ordunun kurulacağını” müjdeliyordu.

Tweet hesabını daha da orijinal kılan ise ‘takipçi listesi’ydi.

Zira bu hesabın takipçileri arasında Yiğit Bulut, İbrahim Kalın, Melih Gökçek, o dönem AKP’de vekil olan Selçuk Özdağ gibi Tayyip Erdoğan’ın ‘birinci halkası’ndan isimler vardı.

Yani hesabın sahibi her kimse ‘çekirdek kadro’ tarafından bilinen birisiydi.

Erdoğan’ın yakın halkası tarafından takip edilen ve bugün yaşananları çok önceden ‘bilen’ hesabın sahibini maalesef ne savcılar ne de 15 Temmuz’u araştırmak için kurulan TBMM Komisyonu dikkate aldı.

Hesabın, 15 Temmuz akşamı şüpheli bir şekilde sniper atışı ile öldürülen AKP’nin reklamcısı Erol Olçok’a ait olduğu iddia edilmişti ama konunun üzerine gidilmedi.

Oysa ki o hesap her kimse veya kimler tarafından kullanılıyorsa 15 Temmuz’u ve sonrasında yaşanacak ‘tarihi dönüşümü’ en yalın haliyle haber vermişti.

Peki 5 yıl sonra bu hesaba neden döndüm?

Pazartesi sabahı İzmir ve İstanbul merkezli başlatılan son ‘FETÖ’ operasyonu sonrası tekrar dönüp o hesabın 12 tweet’lik serisini okudum.

Çünkü artık rutine binen, ne iktidar destekçilerinin ne de muhaliflerinin üzerine kafa yorduğu bu operasyonlar bahsettiğim Twitter hesabında bahsedilen ‘yol haritası’nın parçası.

Üstelik artık ‘yolun sonu’na yaklaşıldı.

Şöyle ki:

Daha önce defaatle yazdım. Yaptığım çalışmalardan, okuduğum ve dinlediğim ifadelerden, yaptığım görüşmelerden çıkardığım sonuç şu: 15 Temmuz bir askeri darbe girişimi değildi.

Bizzat Erdoğan-Hulusi Akar ve Hakan Fidan üçgeninde kurgulanmış, icraası aşamasında Ergenekon uzantıları ile iş tutulmuş bir ‘false flag operasyonu’ydu.

15 Temmuz öncesi hazırlanan on binlerce kişilik fişleme listeleri sayesinde daha neyin ne olduğu bile belli değilken binlerce kişilik tutuklama kararları uygulamaya kondu.

İşte bugün yaşadığımız gözaltılar ve tutuklamalar o serinin devamı.

İSTİHBARAT DEVLETİNDE SON DÜZLÜK

Yani olayın 15 Temmuz ile sizin o gün nerede olduğunuz ve ne yaptığınız ile ilgisi yok.

Zira darbe girişimi iddiasıyla sokağa çıkan asker sayısının neredeyse 10 katı subay astsubay takip eden süreçte ihraç edilip tutuklandı.

Türk Ordusu’ndaki her iki generalden birisi, kurmay subayların yüzde 90’ı 15 Temmuz bahanesiyle ihraç edildi, çoğunluğu tutuklandı.

Aralarında  darbe girişimine direnen, yaralanan ve gösterdiği başarı nedeniyle rejim tarafından ödüllendirilen askerler de vardı.

Son operasyonda olduğu gibi, ihraç edilip tutuklananlar arasında 2016 sonrası TSK’da göreve başlamış subaylar da var.

Hatta daha önce göz altına alınıp bırakılanlardan da tekrar alınanlar oldu.

Peki 15 Temmuz’dan 5 yıl sonra bile yüzlerce subay astsubayı kapsayan ‘darbe soruşturması’ nasıl oluyor? Ya da ‘darbe soruşturması’ diye kamufle edilen şey gerçekte ne?

Bu noktada net olmakta fayda var. Yani ‘kitabın ortası’ndan konuşmak lazım.

Birincisi şu: Erdoğan yeni bir rejim inşaa ediyor ve artık yolun sonuna geldi.

İkincisi bu yolda önündeki en büyük engel TSK’ydı. Onu da 15 Temmuz kumpasıyla ustaca felç etti.

Artık son düzlüğe girdi ve önümüzdeki YAŞ’a kadar tabuta son çivileri çakacak.

‘ERDOĞAN TÜRKİYE’SİNDE TSK YOK

Yeni devlet’ artık Saray-MİT merkezli ve bu yapıda TSK’ya yer yok.

Yeni devlet düzeni’nde askerin sürekli baskı altında tutulması, mütemadiyen ‘meydan dayağı’ atılması ve yurt dışı operasyonlarla meşgul edilmesi gerekiyor.

Bu açıdan ‘ankesör’ ya da ‘ByLock’ denilerek yapılan operasyonlar hukuki değil siyasi operasyonlar.

Nasıl olsa yeni rejimin merkezi yani yeni derin devletin merkezi MİT ve dokunulmaz bir yer.

Yargı denetiminden muaf.

Erdoğan’ın yol haritasına uymayan herkes MİT tarafından hazırlanan ByLock yada ankesör listelerine eklenerek bertaraf ediliyor.

15 Temmuz’un hemen akabinde TSK’nın tepe kadrosunu biçen, kendisine tabi olmayacak tüm isimleri ‘Cemaatçi’ diye etiketleyip ihraç eden Erdoğan geride kalan süre içinde aşağıya doğru sabırla indi.

Nitekim dün yapılan operasyonda teğmenler, üsteğmenler ve astsubaylar var.

Erdoğan bu konuda emniyetten tecrübeli. 17 Aralık 2013 sonrası tepe kadrolardan başlayarak emniyet bürokrasisini budadı.

15 Temmuz’un hemen akabinde ise düz polis memurlarına kadar kendine teslim olmamış kim var kim yok hepsini ihraç edip tutuklattı.

Şimdi aynı taktiği TSK’da uyguluyor.

Rejime biat eden, onunla çalışanların önü açıldı, teslim olmayanlar ‘FETÖ’cü’ damgasıyla ihraç edildi.

Bir yandan da TSK’ya personel alım sistemini değiştirdiler.

Hatta sırf bu konuda kamuoyu desteği sağlansın, sorunsuz geçiş yapılsın diye 15 Temmuz kumpasında harp okulu öğrencileri yem olarak kullanıldı.

Köklü askeri okullar kapatılıp yerine rejimin emrinde bir sistem kuruldu. Böylece, rejime biat etmeyenler atılırken alttan Erdoğan’a bağlı bir kadrolaşma başlatıldı.

Sarayla işbirliğine hazır Ergenekoncu kadrolar da bu süreçte aktif rol oynadılar.

Bugün itibariyle Erdoğan tarihi dönüşümü tamamlamak üzere.

Artık TSK, İran’daki rejim muhafızlarının başka bir versiyonu haline geldi.

Bu noktada şunu da eklemek lazım. Bugün gelinen noktanın en büyük sorumlularından birisi ‘seküler-laik kesimler’.

Çünkü bugün gelinen yer 2013 sonrası Erdoğan ile yaptıkları ittifakın bir sonucu.

Erdoğan’ı ve ‘gizli ajandası’nı bildikleri halde “Bırakalım birbirlerini yesinler, biz sonra Erdoğan’ı deviririz. Ayrıca bizim hayalini bile kuramadığımız şeyleri yapıyor,” dediler.

15 Temmuz’da yaşanan, ayan beyan ortada olan kumpası gördükleri halde görmezden geldiler.

Hatta kumpasın parçası oldular.

Seri halde tutuklamalar yapılırken alkışlamayı tercih ettiler. Sanıyorlardı ki Erdoğan ‘düşmanlarını’ tasfiye ettikten sonra TSK ve tüm güvenlik bürokrasisini kendilerine teslim edecek.

Öyle olmadı tabi ki.

Birkaç emekli amirale elektronik kelepçe takıldı diye ortalığı ayağa kaldıranlar Akın Öztürk gibi kuvvet komutanlığı yapmış bir orgenerale işkence yapılmasına sessiz kalmayı tercih ettiler.

Mağdurları ‘bizden’ ya da ‘bizden değil’ diye ayırdılar ve ona göre pozisyon aldılar.

Özetle Erdoğan’ın TSK’yı şamar oğlanına çevirip lağvederken en büyük destekçileri ideolojik olarak taban tabana zıt olduğu kesimler oldu.

Erdoğan dönüşümü sürecini hemen hemen bitirdi.

Son olarak, 20 Temmuz 2018’de OHAL yetkisi kaldırılırken Milli Savunma Bakanı’na verilen 3 yıllık ilave ihraç yetkisi 21 Temmuz 2021’de sona eriyor.

Bunun anlamı şu, önümüzdeki iki ay büyük ihraçlar olacak.

Böylece “Foto-Siyaset” hesabında anlatıldığı gibi “bu coğrafya ve İslam dünyasının lideri olan Reis’e yakışır bir ordu kurulacak”.

Dahası bütün bunlar Erdoğan’ın çiğneyip çiğneyip tükürdüğü ‘FETÖ Sakızı’nın sözüm ona ülkenin muhalif-aydın kesimlerince yerden alınıp tekrar çiğnenmesi sırasında herkesin gözü önünde oldu.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

6 YORUMLAR

  1. “bu coğrafya ve İslam dünyasına yakışır bir ordu kurulacak”

    Peki sizce bu durum iyimi kötümü?
    İslam dünyasına yakışır bir ordu kurulmasina neden karşısınız?
    Laik kemalist din düsmanligi icin kullanilan vesayetci ordudan daha iyi degilmi?

    • Benim düşüncem dönüşmesinden öte, dizginlerini eline aldığı peygamber ocağı ile bir şeyler yapacağı yönünde. Mehdi Sendromunu yaşayan şahsın, dizginleri kendine bırakılan orduyla da Suriyeye gireceğini düşünenlerdenim. Saddamın Kuveyti ilhakı örneği gibi, mecburen savaştırılmak zorunda bırakılan peygamber ocağının bazı başarılarının ardından, şahsın vatanı bir belaya bulaştıracağını, ancak muvaffak olamayarak oluşan zaafiyetten Güneydoğu ile ilgili kaygıların gerçekleşme riskini görüyorum. Tamamen subjektif değerlendirmelerdir ve bir bilgiye dayanmamakta bu görüşlerim ama Mehdi Sendromu/Seçilmiş insana ulaşma hayali/Fantastik düşünmeye açıklığı tarihte çok gördük. Örnek, Yezid gibi zalim İstanbulu Fetheden Komutan olmayı istemiş, Enver Paşa gibiler de bir hayal uğruna koca İMparatorluğu çökertmişlerdir.

      • Selim bey neden suriye de başka bir ulke değil.suriye işi kapanmadimi sizce.ayrica güneydoğu nün bölünmesi nedir veya nasıl olacak.yaorumunuzu beğendiğim için bu soruları sordum.birde sufyanin firatin dogusu mu batısına mi gecme meselesi konuşuluyor bilginiz varsa yazarsanız sevinirim

    • Bunu iğneleyci olarak söylüyor. Ayrıca kendi içinde dağılmış ve zalimleşmiş bir islam çoğrafyasında, 250 kişinin ölümü, binlerce suçsuz insana yapılan eziyetlerin üzerine inşa edilecek, kurmay zekasından yoksun yarım yamalak orduda anca bu haliyle bu topraklara ve bu islam çoğrafyasına yakışır. Kimsenin ahı kimsede kalmaz…

  2. Bes yil gecmis insanlara hala buradan umut tacirligi yapiyorsun. Seni en cok takip edenler Turkiye’de KHK ile isimi son verilmis, hapse girmis cikmis veya cezasi onanmis masum insanlar. 17 Aralik’tan beridir kuyrugu dik tutma pahasina gun gelecek bizim dedigimiz olacak Erdogan alaasagi olacak mantigi ile yullardir umut tacirligi yapiyorsunuz ve dediklerinizin hic biri olmayack Turkiye bu haliyle sadece disa kapali olup kendi halkini konsolide etmeye calisan devletler gibi omrunu 10 sene midir 20 sene midir devam edip gidecek yoksa hic bir zaman Erdogan icin yolun sonu gorunmeyecek. Bir de su cumleyi “TSK, İran’daki rejim muhafızlarının başka bir versiyonu haline geldi.” hala anlamadik gitti. Kimmis bu TSK daki Iran rejim muhafizlari? 17-25 ‘den beri soyleyip duruyorsunuz Irancilar bal tuzagi falan-filan kim bunlar bunun hic bir emaresini gormedik. Bu laflar cok klise oldu, bayatladi bence birakin bu umut tacirligini.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin