Erdoğan ABD’den eli boş mu dönecek?

HABER-YORUM  | ADEM YAVUZ ARSLAN, WASHINGTON

Erdoğan BM Genel Kurul toplantılarına katılmak için New York’a gelirken tek amacı ABD Başkanı Trump ile görüşmekti.

Hatta Erdoğan bu görüşmeyi o kadar önemsiyordu ki, geçtiğimiz hafta Reuters’e özel bir demeç verip Trump’a ‘çiçek atmayı’ ihmal etmedi. Erdoğan, Türkiye’nin ABD’den patriot alabileceğini ve iki ülke arasındaki ticaret hacmini 100 milyar dolara çıkarmayı hedeflediklerini anlattı.

Daha önce bu köşede özetlemiştim.

Erdoğan’ın uzunca bir zamandır Washington’da dostu yok. Hem Cumhuriyetçilerin hem de Demokratların hedefinde. Milyonlarca dolar para akıttığı lobi şirketleri olmasa Erdoğan rejimi lehine bir haber-yazı çıkmayacak.

Erdoğan’ın iyi ilişki kurduğu yegane kişi ise Başkan Trump.

Gerçekten de Erdoğan ile Trump arasında ilginç bir frekans uyumu var. Her ikiside özgür medyayı sevmiyor, her ikisi de yasaları ihlal etmeyi tercih ediyor. Her ikisinin de para tura işlerine kafası iyi çalışıyor. Her ikisinin de Putin ile yakınlıkları dikkat çekici.

Hal böyle olunca da Trump ile Erdoğan arasında enteresan bir trafik dönüyor.

Mesela Trump Kongre’yi karşısına alma pahasına da olsa Türkiye’ye CAATSA yaptırımlarını uygulamakta isteksiz. İran ambargosunun delinmesi meselesinden kaynaklanan Halkbank cezasını da bekletiyor. Kulislere göre Trump Türkiye ile istediği ticari ivmeyi yakalarsa Halkbank’a sembolik bir ceza kestirip konuyu kapatacak. Türkiye’nin Rusya’dan S-400 hava savunma sistemleri alması nedeniyle F-35 savaş uçağı projesinden çıkarıldı ama ABD tarafı hala Türkiye’yi projeye dahil etme seçeneğini açık bırakıyor.

Erdoğan için New York ziyaretini kritik yapan önemli diğer boyut geçtiğimiz hafta Türkiye’de yapılan Suriye zirvesinde işlerin iyi gitmemesiydi. Zirvede İran ve Rusya ayrı telden çalarken taraflar hiçbir konuda uzlaşamadı. Türkiye için Suriye’de yaşanan tam bir tıkanmışlık.

Bu hengamede Erdoğan’ın tek hedefi ‘karizmayı çizdirmeden’ Suriye bataklığından çıkabilmek.

TRUMP’LA GÖRÜŞTÜ AMA…

BM toplantıları dünya liderlerinin bir araya geldiği, ikili görüşmelerin yapıldığı önemli bir platform.

Ancak Erdoğan’ın ilk gün temasları ‘Türk’ün Türke propagandası’ şeklinde geçti. Her zaman olduğu gibi muhalif bir gazetecinin programlarını izleme imkanı yoktu. Erdoğan’ın son yıllarda yaptığı Amerika ziyaretlerinde gelenek olduğu üzere Türken, Seta, Müsiad USA ve Türk Amerikan Ulusal Yönlendirme Komitesi gibi doğrudan AKP tarafından fonlanan kurumlarda konuştu. Müslüman toplum temsilcileri ile yapılan toplantıya camilerden servis kaldırıldı.

Erdoğan’ın bir başka ABD geleneği de Yahudi Toplum Temsilcileri ile buluşmak. Bu yıl iki farklı grupla birden görüştü.

Erdoğan’ın temaslarının en önemli durağı Senatör Lindsey Graham ile yaptığı görüşmeydi. Senatör Graham Trump’ın yakın arkadaşı, hatta elçisi olarak biliniyor. Sık sık Türkiye’ye gidip Erdoğan’la görüşmeler yapmıştı. Gerçi Erdoğan zaman zaman kendisini ‘Türk düşmanı’ olarak tanımlasa da Erdoğan’ın en sık görüştüğü ABD’li siyasetçi denebilir.

Graham’ın Erdoğan’la görüşmesinden bir saat sonra da Erdoğan ile Trump arasında bir telefon görüşmesi yapıldı. Tuhaf bir durumla karşı karşıyaydık çünkü Trump ile Erdoğan aynı şehirdeyken yüzyüze görüşmek yerine telefon diplomasisi yapmaları beklenmiyordu.

Taraflar görüşmeye dair doyurucu bir açıklama yapmadı.

Erdoğan bu kadar önemserken ve New York’a kadar gelmişken Trump ile yüzyüze görüşememesi üzerinde durulması gereken bir konu. Graham’ın bir nevi elçi olduğunu düşünürseniz durum daha da ilginç hale geliyor. Graham ile Erdoğan’ın 45 dakikalık (yarısının da tercümeyle geçtiğini düşünürseniz) görüşmesinde ‘ön koşulların’ değerlendirildiğini ve arkasından telefon trafiğinin yaşandığını tahmin etmek zor değil.

Bu noktada önümüzde şöyle bir tablo var; Beyaz Saray’dan yapılan açıklamaya göre Trump’ın ikili görüşme yapacağı liderler arasında Erdoğan yok. Türk tarafının bütün planı Perşembe günü New York’ta yapılacak Türk Amerikan İş Konseyi’nin yemeğine Trump’ın katılmasını sağlamak. Gerçi o akşam Trump’ın seçim kampanyası için önemli bir yemeği var ve oraya katılması bekleniyor. Erdoğan için en iyi senaryo TAİK yemeği öncesi kısa bir görüşme yapabilmek. Eğer bu görüşme yapılabilirse Erdoğan istediğini almış olacak. Gerçi dakika -maliyet hesabı yapacak olursanız o görüşme muhtemelen dünyanın en pahalı görüşmelerinden birisi olacak. Çünkü Erdoğan Trump’ın desteğini alabilmek için kesenin ağzını büyük açacak ve Türkiye milyarlarca dolar borcun altına girecek.

Başkan Trump’ın Erdoğan ile yüzyüze değilde telefonla görüşmesinden hareketle ‘aralarının bozulduğu’ şeklindeki yorumlara ise ihtiyatlı yaklaşmak lazım. Çünkü Trump ile Erdoğan ilişkisi aysberg gibi. ‘Görünmeyen trafikleri’ kamuoyu önünde yapılanlardan fazla.

Ayrıca Erdoğan’ın ABD’ye geldiği anlarda Trump’ın başı büyük dertteydi. Amerikanın bir numaralı gündemi haline gelen skandala göre Trump geçtiğimiz temmuzda Ukrayna lideri ile yaptığı telefon görüşmesinde 2020 seçimlerinde en büyük rakibi olması muhtemel Joe Biden’in oğlu ile ilgili bir yolsuzluk soruşturması açılması için baskı yapmış. Trump önce ‘fake news’ dedi ama sonra görüşmede Biden’in oğlunun gündeme geldiğini kabul etti.

Trump’ın Ukrayna’ya yapılacak askeri yardımları da bu soruşturmaya bağladığı iddia edildi.

Uzunca bir zamandır Trump’ın azli sürecini başlatmak isteyen Demokratlar için bu skandal bulunmaz fırsat oldu ve tam saha prese başladılar. Trump BM toplantısındaydı ama aklı bu olayla meşgüldü. Görünen o ki bu haber Trump’ın başını çok ağrıtacak.

Dolayısıyla Türkiye’nin organize ettiği yemek ve Erdoğan ile görüşmek -bütün önemli gündemlere rağmen-  Trump’ın öncelikleri arasında yer almayacaktır. Senatör Graham’ın Erdoğan’la görüşmesini de bu kapsamda değerlendirmek mümkün. Eğer Trump Ukrayna skandalına rağmen Erdoğan’la görüşmeye gider ve sonrasında destek açıklaması yaparsa bu Erdoğan’ın Trump’ı kazanmak için büyük vaatlerde bulunduğu anlamına gelecek. Eğer Trump TAİK yemeğine gitmez ve Erdoğan ile de yüzyüze görüşmezse bile aralarının bozulduğunu iddia etmek için erken.

Görüldüğü gibi New York’ta hava puslu.

Ancak unutmamak gerekir ki burası Amerika ve hiçbir şey gizli kalmıyor. ABD Başkanının başka bir ülke liderine şantaj denebilecek tekliflerde bulunması bile manşetlere çıkabiliyor. O yüzden Erdoğan ile Trump arasında yürütülen trafik en ince ayrıntısına kadar kısa sürede ortaya çıkar.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin