Emine Erdoğan: Elmanın diğer yarısı

YORUM | BÜLENT KORUCU

Bugünün Türkiye’sini çözümlemeye giriştiğimizde hem sebep hem sonuç hanesine yazabileceğimiz karakterlerden biri Emine Erdoğan. İki yüzü var. Birincisi ekran ve gazete sayfalarındaki yansıma. Sanki ülkeyi sembolize etmek üzere üretilmiş bir anime figür ya da insansı robot. İkincisi hırsları ve kompleksleriyle bir insan kurdu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la bir elmanın iki yarısı gibiler. Önüne geleni yok eden eril gücün arkasındaki dinamo. Aşiretler arasındaki kan davası ve iktidar savaşlarının takipçi ve kışkırtıcısı genelde yaşlı kadınlardır. Emine Erdoğan profili bana onları hatırlatıyor.

BU YAZIYI YOUTUBE’TA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️

İslamcılığın, kadın hırsı ile beslenmesine bir de elitizm kompleksi eklenince ortaya korkunç bir tablo çıkıyor. Hemcinslerine yapılan taciz ve işkenceleri görmezden gelmek hatta savunmak ona düşüyor ve o da erkeksi bir tavırla memnuniyetle yapıyor. Merhameti değil zulmü, doğumu değil ölümü, barışı değil şiddeti çoğaltan dindar görünümlü bir kadın türü oluştu. Benim mutant kadın dediğim bu tür, bazen Emine Erdoğan bazen Özlem Zengin suretinde arzı endam ediyor…

O bir kifayetsiz muhteris ve daha önemlisi bunun farkında. Bastırmanın yolu abartılı zenginlik, abartılı bilgiçlik ve abartılı iktidar gösterisi. Emine Hanım tam da bunu yapıyor. Görünebilmek için zıplıyor. Hayatını kendini ispata adamış durumda; olmayanı var göstermek adına paralanıyor. Rol modelleri, köyden geldiğinde alay edenlere gününü gösteren Kezban (Hülya Koçyiğit’in oynadığı karakter) ya da zengin olduktan sonra karşısındakine ‘bir zamanlar alay ettiğiniz o fakir ama gururlu genç vardı ya…’ diyerek rövanş alan arabesk delikanlı… Fakat onun rolü böylesine masum ve basit değil. Kocasıyla birlikte toplumun kaynaklarıyla zengin, hukuku çalarak muktedir oldular.

Emine Erdoğan, dönemin ABD başkan yardımcısı Joe Biden’ın eşi Jill Biden’dan Rıza Zarrap’ın iadesini ve savcı Preet Bharara’nın kovulmasını bizzat talep edecek kadar meselelerin içinde. O meşhur telefon dinlemelerinde kocasına “Berat’ta da var” diye sufle vermesi gibi örnekleri de çoğaltabiliriz. Erdoğan’ın suç ortağı. Ayrıca tayin ve terfilerde bakanlardan daha etkili. Bürokraside Emine Hanım kontenjanını ve o kanalla atanan imtiyazlılar gerçeğini herkes biliyor.

Savcılar, cumhurbaşkanı kadar eşine karşı da alarm durumundalar. Örneğin Evrensel Yazarı Ender İmrek “Güzel vasıf atfetmeyerek hakaretten” yargılandı. İmrek savunmasında “savcı hakaret içeren tek sözcük ya da cümle gösterememiştir. Bundan dolayıdır ki ‘Emine Erdoğan’a güzel vasıflar atfetmeyerek hakaret’ diye bir suç yaratmıştır,” cümlesiyle absürtlüğü ortaya koymuştu.

Lüks ve marka tutkusu ile bilinen Bayan Erdoğan, yurtdışı seyahatlerde mağaza kapatıp alışveriş yapmasıyla hatırlanıyor. Yargılanan yazının konusu da Emine Hanım’ın pahalı çantalarıydı. Marka bağımlılığının öncelikli sebeplerinden biri kompleksli ruh hali ve onu bastırma çabası. Pahalı eşya kullanarak kendine değer katabilme uğraşı. Gösteriş merakı toplumun yeni zenginlerinde bir patolojiye dönüşmüş durumda ve onun sembolü de Emine Hanım. Erdoğan ve ailesi diğer liderlere oranla halka daha fazla benzeşen bir fotoğraf veriyor ve bu sayede oy alıyordu. İstanbul Emniyet Mahallesi’nden Saray’a geçerken her şey değişti. Başörtüsünü bile kimsenin takmadığı şekilde bir tacı andırır biçimde örtüyor.

Bu noktada madalyonun ikinci yüzüne bakabiliriz: Üretilmiş, plastik bir kişilik medyada boy gösteriyor. Makyajı, başörtüsü ve fazlasıyla süslü püslü kıyafetleriyle bir ikonlaştırma projesi.

Emine Erdoğan’dan Hillary Clinton ve Michelle Obama çıkarma çabası gözden kaçmıyor. Ancak malzeme müsait olmadığı için büyük gaflara imza atıyor. Saray’da israfla mücadele adına elma kabuklarından sirke yaptığını anlatırken, kilosu 4 bin lira olan beyaz çay içtiğini ağzından kaçırıyor. Aşure tarifi yaparken altın musluk kullandığını ifşa ediyor. Doğal beslenmenin gerekliliğini vurgularken “Torunlarım için üzülüyorum; gerçek domatesin kokusunu bilmiyorlar” diyor. İnandırıcılıktan uzak olması bir yana çöplerden yiyecek toplayan insanlar için üzüldüğünü duymadık hiç. İmaj oluşturma hamleleri çok eğreti duruyor.

Sosyal sorumluluğu geliştirme kapsamında ‘Sıfır Atık Projesi’ benzeri makul bir çerçevede kalınmasına kimse karşı çıkmaz. Lakin tıp kongresinde nutuk atmak, çevre kanunu tasarısını Meclis’ten önce dinlemek, Azeri-Ermeni çatışması konusunda bildiri yayınlamak, rektör kabul etmek türü işler, başkandan rol çalmak anlamına geliyor. Bunun sonucu olarak akşam sanat okulu mezuniyeti gündeme getirilerek eleştiriliyor.

Türkiye, ihtirasları çok ama kaynakları olmayan; zengin rolü yapan ama vatandaşına korona yardımı dağıtımında en fakirler kategorisinde kalan ülke. “Güçlüyüz!” nutukları atılan ama dünyada en yüksek faizle borç bulup, borcunu pahalı borçla çevirebilen bir ekonomi. Elbisesi büyük beden gibi ama ne elbiseyi küçültüyor ne kendini büyütüyor. Tam tersine şov sürsün diye tüm sakilliğine rağmen elbiseyi büyütüyor. Tıpkı Emine Erdoğan gibi;  Türkiye insan olsa ona benzerdi: Kifayetsiz ve ihtiraslı…

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

2 YORUMLAR

  1. ‘Başörtüsünü bile kimsenin takmadığı şekilde bir tacı andırır biçimde örtüyor.’ Bizim deger dunyamiza ait olmayan bu tarz usluplara isyan ediyorum ben. Yok efendim mutant kadinmis, Oburu de ozlem zengin kadin midir demis. Neyle besleniyorsunuz sizler kuzum. Pirlanta ve nurlardan degli de twitterdaki levsiyattan beslenirseniz boyle siyasal islam tarzi usluplari bizim pazarimizda bizim malimiz gibi satarsiniz. Kimse de yabanilamaz garipsemez, felaket de burdan cikar. Lutfen bu isyanimi yayinlayin ve bu tarz usluplara daha da musamaha gostermeyin. Icimizdeki uslup ve tavir hatalarini duzeltecek mekanizmalarimizi isletmezsek daha cok 15 temmuz darbesi yeriz. Muspet hareketin sarsilmaz kalesi olma pratigini hayata gecirelim hep birlikte.

  2. Islamcilik ve siaysal islamcilar diye baslayan cumleleri daha tehlikeli goruyorum. Islam ile kotu orneklerin ayni kap icinde sunumu, islami kirletiyor. Dinciler veya siyasal dinciler denmesi veya baska sekilde soylenmesi gerektigini dusunuyorum. Yazarin ifade ozgurlugune saygim var.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin