Dünya futbolunu kirleten üçlü: Havelange, Blatter, Platini 

HABER-YORUM | HASAN CÜCÜK 

Olimpiyatların amatör ruhunun kirlenmesi İspanyol Juan Antonio Samaranch’la başlarken, dünya futbolunun patronu FİFA’da yaşanan kirli işler Brezilyalı Joao Havelange döneminde gündem oldu. İsviçreli Sepp Blatter döneminde ise kirlilik adeta zirveye çıktı.  Yıllarca dokunulmazları oynayan Sepp Blatter’in ipini, gizlenmesi imkansız hale gelen rüşvet ve yolsuzluklar çekti.

Merkezi İsviçre’nin Zürih kentinde olan  FİFA’nın geliri sadece Dünya Kupası’ndandı ve 4 yıl bu parayla idare edilmek zorundaydı. 1974 seçimlerinde Brezilyalı Joao Havelange, FIFA’nın Avrupalı hâkimiyetine meydan okudu ve kazandı. Adidas’ın patronu Horst Dassler, İngiliz Sir Stanley Rous için lobi faaliyetleri yaptı. Ancak Havelange 16 oy farkla koltuğa oturdu. Brezilyalı kazandıktan sonra da gücüne hayran kaldığı Dassler ile yakın işbirliği içine girdi. Hatta öyle ki “Bay Dassler’in FIFA politikalarında herhangi bir etkisi yoktur.” açıklamasını yaptı. Ancak Dassler, yeni genel sekreteri seçecek kadar FIFA’nın idaresini ele almıştı. Dassler, o günlerde Swiss Timing için çalışan Joseph Blatter’i genel sekreterliğe getirtti. Blatter, FIFA’ya girmeden önce Adidas’ın Landersheim’daki merkezinde eğitildi. Orada Horst’un yanında çalıştı, Adidas’ın dünyadaki operasyonları hakkında bilgi sahibi oldu.

Dassler, ISL adında bir pazarlama şirketi kurdu. Hem Samaranch’a hem de Havelange’a olan yakınlığından dolayı hem IOC’nin hem de FIFA’nın organizasyonlarının reklam ve yayın pazarlamasını aldı. FIFA ve IOC, yıllarca piyasadaki pazarlama şirketlerinin ISL’ye alternatif paketler sunmalarına dahi izin vermedi.

FIFA başkanlığına seçilmek için rüşvet verildiği tartışmaları Brezilyalı Havelange döneminde başladı. Dünya Kupası ev sahipliğine aday ülkelerin FIFA Yönetim Kurulu’na yüklü miktarda para verdiği hep konuşuldu; ama bir türlü ispat edilmedi. İngiliz gazeteci ve yazar Andrew Jenning, ‘Faul’ adlı kitabında FIFA koridorlarında dağıtılan ulufeleri kaleme aldı. “Ahlakın, çöküntünün en çok yaşandığı yerlerin başında FIFA geliyor.” yorumunu yapan Andrew, her Dünya Kupası öncesi üst düzey FIFA üyelerine önemli maçlar için 10-20 adet bedava bilet dağıtıldığını iddia etti. Andrew, 2002 Dünya Kupası’nda Brezilya ile Almanya arasında oynanan final maçı için FIFA üyelerine bedava bilet dağıtıldığını, bu biletlerin karaborsada satıldığını ve üyelerin cebine toplam 250 bin dolara yakın paranın girdiğini yazdı. Andrew, konunun bu kadar açık olmasına rağmen kimsenin olayların üzerine gitmemesini ise “Bunun tek ve yegâne sebebi, federasyonlara verilen rüşvettir.” şeklinde açıklamıştı.

Adidas’ın operasyonlarında çalışan Joseph Blatter, 1998’de FIFA başkanı seçildi. Tartışmaları karar ve uygulamalarından dolayı birçok  eleştiriye maruz kaldı. Bayern Münih Başkanı Karl Heinz Rummenigge, Sepp Blatter’in ‘diktatör rejimin başındaki elle tutulamaz yılan balığına’ benzediğini söyledi.  Rummenigge, FIFA’nın şeffaf ve demokratik bir kurum olduğuna inanmadığını, yönetimin bazı yönlerden diktatörlüğü anımsattığını savundu.

Sepp Blatter’e ilk ciddi suçlama ise 1998’de başkan seçildiğinde yapılmış, Afrika delegelerinin oylarını ‘rüşvet’ karşılığında aldığı iddia edilmişti. Blatter’in seçim sözü, o ana kadar Dünya Kupası’na ev sahipliği yapmayan Afrika’ya bu organizasyonu vermekti. Ancak 2006 Dünya Kupası ev sahipliği yarışında Almanya 1 oyla Güney Afrika’yı geride bırakınca Blatter zor durumda kaldı. Güney Afrika’yı ikna eden Blatter, 2010 Dünya Kupası’nı bu ülkeye vererek Afrika’nın desteğini sağladı ve 2007’deki seçimleri de kazandı.

Blatter’e bir suçlamayı da FIFA Genel Sekreteri Michel Zen Ruffinen yaptı. Ruffinen, 2002’de hazırladığı raporda Blatter’in FIFA’nın ekonomik yardım bütçesini suistimal ederek diktatörce kendi istediği doğrultuda kullandığını belgeleriyle açıkladı. Blatter raporu örtbas etti. Ruffinen’in görevine son vererek genel sekreterlik makamını da ortadan kaldırdı.

Asya Futbol Konfederasyonu Başkanı Muhammed Bin Hammam, 1 Haziran 2011’de FIFA başkanlığı için aday olduğunu açıkladı. Sepp Blatter’e karşı ‘ciddi bir rakip’ çıktı yorumları yapılıyordu. Ancak Bin Hammam’ın adaylığını açıklamasından kısa bir süre sonra başkanlık koltuğunu rüşvetle almaya çalıştığı iddiaları gündeme geldi. İddialar üzerine FIFA Etik Kurulu, Bin Hammam’ı ömür boyu futboldan men cezasına çarptırdı. Blatter de sorunsuz bir şekilde tekrar başkan seçildi. Ama çekirgenin de sıçrayamacapı bir an gelecekti. Öyle bir an ki; sadece Blatter’i değil, UEFA başkanlığını görevini yapan ‘sırdaşı’ Michel Platini’yi de götürecekti.

Sepp Blatter ve Micheal Platini, dünya futboluna yön veren en önemli iki isimdi. İsviçreli Blatter FIFA’nın, Fransız Platini de UEFA’nın başındaydı. İkilinin adının karıştığı futbol tarihinin en büyük yolsuzluklarına, yönettikleri kurumlardan af çıkmadı. FIFA Etik Kurulu, daha önce ‘rüşvet’ ve ‘kara para aklama’ iddialarıyla 90 gün hak mahrumiyeti verdiği FIFA Başkanı Sepp Blatter ve UEFA Başkanı Michel Platini’yi, ikili arasında açıklanamayan 2 milyon İsviçre Frangı para transferinden dolayı 8 yıl futboldan men etti. Ayrıca Platini’ye 80, Blatter’e 50 bin İsviçre Frangı ceza kesildi.

Blatter’in adının karıştığı skandallar hiç bitmedi; ama o her defasında suçlamalardan tereyağından kıl çeker gibi kurtuldu. Ancak çekirgenin son sıçrama tarihi 2 Aralık 2010 oldu. Blatter, 2018 Dünya Kupası’nın Rusya’ya, 2022 Dünya Kupası’nın da Katar’a verildiğini ilan etmesiyle Pandora’nın kutusu açılmış oldu. Bu sürpriz ev sahipliklerinden sonra uluslararası basın, rüşvet iddialarını gündeme getirdi. Özellikle kupaya ev sahipliği yapmayı bekleyen ABD ve İngiltere, adaylık süreçlerinin masaya yatırılmasını talep etti. İtirazlar neticesinde Rusya ve Katar’ın dosyaları raftan indirildi. FIFA Etik Kurulu Soruşturma Komisyonu’nun Amerikalı başkanı Michael Garcia, 430 sayfalık rapor hazırladı. Blatter ve avukatları aracılığıyla Platini, savunmalarını FIFA Etik Kurulu yargıçlarına verdi. Dünya Kupası’nın canlı yayın haklarının satışında usulsüzlük yapmakla suçlanan Blatter ve FIFA’dan 2011’de aldığı 2 milyon frank için belge gösteremeyen Platini, 8 yıl tüm futbol organizasyonlarından men edildi.

Platini, bu parayı 1998-2002 arasında Blatter’e verdiği danışmanlık hizmeti için aldığını savunuyordu. Ancak paranın neden kendisine 2011’deki başkanlık seçimlerinden önce ödendiği konusunda tatmin edici bir açıklama yapamıyordu. Ödemenin FIFA başkanlık seçiminden hemen önce yapılması ve Platini’nin FIFA başkanlığı adaylığından çekilmesi ödemenin ‘masum’ bir alışveriş olmadığının bir başka gerekçesi oluyordu. Platini, “Vergisini ödediğim, kayıtlara geçmiş bir para transferini 4 yıl sonra mı fark ettiniz?” derken, asıl amacın 26 Şubat 2016’da yapılacak FIFA başkanlığı seçiminde önünü kesmek olduğunu ifade ediyordu. 40 yıldır futbola hizmet ettiğini belirten 79 yaşındaki Sepp Blatter de ’Çok üzgünüm. FIFA başkanı olarak suçlu hâline geldim. Kendim için üzgünüm çünkü bana insancıl davranılmadı.’ ifadelerini kullandı.

1998’de FIFA başkanlığı koltuğuna oturan Sepp Blatter 21 yıl sonra koltuğunu terkediyordu. Bu alkışlarla yapılan bir veda değil, rüşvetten azledilen bir başkanın düşüşü oluyordu. 26 Ocak 2007’de UEFA başkanlığına seçilen Fransız Michel Platini de tıpkı Blatter gibi altından koltuğu çekilen bir isim oldu. 8 Ekim 2015’te görevinden 90 günlüğüne el çektirilen Platini, FIFA Temyiz Kurulu’na sonra da Uluslararası Spor Tahkim Mahkemesi’ne (CAS) gitti. Michel Platini beklediği kararı alamayınca UEFA Başkanlığı’nan istifa etti. FIFA Etik Komitesi, FIFA Başkanı Sepp Blatter ile UEFA Başkanı Michel Platini’ye 8 yıl futboldan men cezası verip, ikilinin defterini dürdü. Geriye ise ihaleye fesat karıştırma, rüşvet ve yolsuzlukla anılan bir dönem kaldı. FIFA Etik Kurulu, Blatter ve Platini kararıyla tüm dünyaya net mesaj verdi: Adı şaibeye karışan kim olursa olsun acımadan cezayı keseriz. Bu karar FIFA’nın prestijini arttırdı.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin