Dolandırıcılıkta yeni sektör!

YORUM | VEYSEL AYHAN

Türkiye’de yüz binlerce mağdur var. Polis ve yargıdaki “FETÖ borsası”nı biliyoruz. Maalesef  sivil hayatta da benzer bir dolandırıcılık sektörü oluşmuş. Bunlar yeri geldiğinde “Hapisten çıktık iş arıyoruz.” diyorlar. Bazen “Hapisteki falanın paraya ihtiyacı var.” Kimi zaman “Mağdurların avukat parasına ihtiyacı var.” gibi cümlelerle Türkiye veya yurt dışındakilere bir referansla ulaşıp büyük paralar dolandırıyorlar. Bilhassa yurtdışındaki insanlar duydukları mağduriyet telefonları karşısında çaresizce ne yapıp edip para bulmaya çalışıyor.

Son öğrendiğim vaka şu: Dolandırıcı şahıs Hizmetle eskiden bir bağı olan birini buluyor. Onun adıyla WhatsApp networkuna sızıyor. Kendini şöyle tanıtıyor: “Ben ve hanımım yargıcız. Hapisten şartlı tahliye olduk. Eşimi ailesi dışladı. Benim kimsem yok. Evimde arabamda ve bankadaki hesabımda haciz var. Kaldırmak için şu kadar para lazım.” Bu vakada sadece üç kişiden 180 bin TL. dolandırıcılık yapılmış. Fakat dolandırıcı çok uyanık. Büyük düşünüyor: “Biz şartlı tahliye ile çıktık. Yurtdışına çıkmamız lazım. Acil 12 bin Euro lazım. Lütfen bu parayı bulur musunuz?”

BU YAZIYI YOUTUBE’DA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️

Bunu diyor ama yetmiyor. Devamını da getiriyor. “Diyelim ki biz Yunanistan’a geçtik. Sonrası için de para lazım. Lütfen yardımcı olur musunuz? Yoksa 2-3 ay sonra tekrar hapse gireceğiz. Ama geri ödemek şartıyla kabul ederiz.”

Böyle cümleler işitip de elinde avucunda ne varsa vermeyen çıkmaz.

“Biz ki Müslümanız; aldanırız fakat aldatmayız.” cümlesi tam bu günler için söylenmiş. Sonra bir araştırıyorlar ki o isimde ne kadın ne de erkek yargıç yok. Bu konuda ne yapılır bilmiyorum. Bu niyetle verilen bir paranın ecri kaybolmayacağı mahfuz. Ama gerçek mağdurlar bir yanda dururken böyle sahtekarlara para kaptırmanın akılla telifi mümkün değil. Daha önce yazdığım örnekleri tekrarlayayım:

Dolandırıcı “Abi falana yollayacağız sadece 50 Euro lazım.” diyor. “Abla falan aile faturaları ödeyemeyince elektriği kapanmış, 127 Euro.” diyor. Siz “tabi ne demek al, 200 Euro!” diyorsunuz. Anlatılan dramla kendi ihtiyacı olduğu halde 7 bin Euro bağışlayan kadın var. Bir zaman sonra işi soruşturunca küçük meblağların tahminin fevkinde miktara ulaştığını ve toplayan zatla beraber buharlaştığını öğreniyorsunuz. Çok uyanık bildiğim bir arkadaş iki yıl önce Twitter’da fotoşoplu mahkeme tutanaklarına aldanmış ve avukat yardımı için 750 Euro kaptırmıştı. Ben de ilk geldiğimde, paranın en yok olduğu zamanda 500 Euro yollamıştım bir “mağdur” kadına. Sonra gerçek ortaya çıkmıştı. Bu sebeple bu tür dolandırıcılıklar için en iyi “yemleme”nin sosyal medya üzerinden yapıldığını unutmamak lazım.

“Usul esasa mukaddemdir.” Muavenet veya başka bir kalem, hangi yardımı yapacaksak popülist söylemler umursamadan yapmalıyız. Usulüne uygun bir şekilde iletmeliyiz. Ya bizzat tanıdığımız ve görüştüğümüz “kardeş” bir ailemize veya yıllardır güvenle bu işi yapan, olması gereken hassasiyetle çalışan, itimadımızı kazanmış tüzel kişilikleri bulup onları tercih etmeliyiz. Bu işin en sağlam yolu bu.

Yapılan hizmetlerin, ulaşan yardımların yanında bu kötü örnekler gerçekten binde bir geçmiyor. “Sinek küçüktür ama mide bulandırır.” derler. “Bulantı” ile kalsa iyi. İstifra ettiriyor. Böyle vakalarla sadece dünyevi şeyler gitmiyor. İnsanların travması artıyor, itikadı sarsılıyor.

Bu süreçte her zamandan fazla şu iki prensibe uymak gerekiyor.

İlki “hüsn-ü zan ama adem-i itimat”

İkincisi “İş ve muamelelerinizde yabancı olma esasına göre davranın!” (Ölçü veya Yoldaki Işıklar)

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

8 YORUMLAR

  1. Seyfi Babanın şiiri yetişir imdadıma. Yatarken telefonumu huzurla kapatırım “Aman himmet” diyen satırlarından ardından.

    Bir de baktım ki: Tek onluk bile yokmuş kesede;

    Mühürüm boynunu bükmüş duruyormuş sade!

    O zaman koptu içimden şu tebassür ebedi:

    Ya hamiyyetsiz olaydım, ya param olsa idi!
    Mehmet Akif

    Onca darda kalan kulun ızdırabını dindirmeye yetmez kimin varsa serveti, elbette yine de vardır her kulun kendince bir himmeti. Verse yetmez bilirde, yetti de denmez mi yahu bir kere merde, bu güne kadar kime yeter artık verdiğin yeter be yiğidim denmişti ona dense, koş dedikçe parlar, parlar atlar, çatlarken onlar nasıl dursun geride kalanlar, onlarında vicdanı çatlar, içi rahat etmez öylesinin, döner durur yastıkla bir oyana bir bu yana, ederse işte ancak sabah..

    Ne çare aslında imkanı olmayan da rahat edemez ki bir türlü, bir gecelik huzurun sonu güneşin doğuşu, birşey rahatsız eder içinden, sabah namazının ilk secdesinde aklına gelir de onun, dayanamaz o da, arar uzaklardaki kimbilir hangi piri faniden, ister ondan borç durumdan mütevellit, bende yok sen ver bari, essebebe kel fail, sırra eren bilir ki, bu da yeterli, o da huzur bulur böyle misali..

    Ey dost, kiminki nasibine bu ahirzamanın en ahiri düştü, güneşin doğuşuna batıdan az kalmış şu tulu-a eren zamanda zulümden bir pay, gurbette hicret, hapiste Yusufluk, Kehfte Ashab olmak düştü.. farkı yok birbirinden ne olanın ne olmayanın.

    Hal böyleyken işte bu ifritler, birde böyle ruhumuza eziyet eder..
    …..

  2. Tanıdığım bir arkadaş ailecek çıkmamız lazım 8 bin Euro lazım diye yazdı bana. Gitmeyi planladığı yol kapanmış kullanılmıyormuş işgillendim. Farklı kişilere sordum yok öyle birşey dediler. Anlattığı şeylerde tutarsızlık da vardı. Göndermedim yaptığım istişareler sonucunda. Yurt dışında olanlar ne olup bittiğini tam bilemeyebiliyor. Her bilgiyi de yüzde yüz doğrulama imkanı yok maalesef.

  3. Bu riskin kim farkinda degildir ki. Peki milyonlarca ihtiyac sahibi varken yardım isteklerine nasıl cevap vermeliyiz? Problemin cozumu kısmı yok, hoca efendiden alıntılanmış çok bilindik 2 soz konmuş yazının sonuna, sırf iyi gorunsun diye konmuş gibi. Yazıda taleplere güvenmemenin dışında bir oneri yok.
    Bu yazıya onem verip ana sayfadaki slider a koymak da ekstra anlamsız bir tercih.

    • Çözüm verilmiş ve bu çözüm Kur’an ve Sünnet yolundan. Orada da “önce yakınlarınıza verin” deniliyor. Neden? Bunun çok hikmetleri var tabii ama bu konuya bakan yönüyle, yakındaki insanı tanırsın, ne yaptığını bilirsin. Uzaktan, telefonla, bilmeden, görmeden bu işler olmaz. Gerçekten yardım edeceksen yazıda dediği gibi herkes tanıdığı, güvendiği insanları üzerinden gitmeli. Fizandan gelen tanımadığı telefona cevap vermemeli. Yorumlarda da birisi, kendisine gelen bir talebi arkadaşlarıyla istişare edip şüphelenerek reddettiğini söylemiş. Çözüm için 12 aşamalı eylem planı filan mı bekliyorsun birader?

      • Haklisiniz, cozum yolu verilmis ve makul, tanidiklar uzerinden gelen taleplere cevap verilmeli. Kotu orneklerle ilgili kisim uzatilmis, ben de bu kisma fazla takilmisim, cozum paragrafina yeterince dikkat edememisim. Yazardan ozur dilerim. Onceki yorumum silinebilirse sevinirim.

  4. Şu süreçte mazlumların canından kanından ve malından nemalanmak için zalimle işbirliği yapan aşağılık nice mahlukata şahitlik ettik. El Hükmü Lillah

  5. Hikaye ne olursa olsun tanımadığına, bilmedigine kesinlikle vermeyeceksin. Türkiye de yaşayanlar ihtiyaç sahibi birini tanır ve yakından kontrol etme imkanı olur. Yardım edecekseniz niyetine ve aklına güvendiğiniz yakın bir araba veya tanıdık üzerinden yardım edin.

    Bir de Türkiye deki problemleri Turkiye dekilere havale edin. Gurbette sosyal yardım olarak devletin verdiğinden Türkiye ye göndermeyin.
    Kendi evi ve düzenli geliri olan, sanki kira ödüyormuş gibi bir ihtiyaç sahibinin kirasina destek çıkabilir.
    Evi kirada olan da ihtiyaç sahibi bir ailenin en azından bir faturasını düzenli ödeyebilir. Haftalık pazar veya market alışverişinde bir tane de ihtiyaç sahibi aileye alabilir. Bu insanların en iyi olduğu alanlardan biri de infak diye biliyorum. Bu açıdan soruna yönelik, birey olarak çözüm üretme de zorlanacaklarını sanmıyorum.

  6. Veysel abi, yazının sonundaki şu iki cümleyi de biz gençler için açıklasaydınız fevkalade olurdu diye düşünüyorum. Bir yorumcunu açıklamasıyla sadece birini anlayabildim. Diğeri nedir kafam basmadı. Ricaediyorum, kimi risale şarkitlerinin risaleleri anlatırken konuyu eski Türkçe kelimelerin anlaşılmazlığına boğdurmaları gibi bir şey olmasın yazılarınızda zira biz gençlerde istifade etmek istiyoruz, bu yazılardan.

    Kaleminize sağlık…

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin