Elektrik zammını muhalefet yaptı, indirimi Erdoğan yapacak

HABER ANALİZ | MUHSİN AHMET KARABAY

Yılbaşından geçerli olarak açıklanan elektrik zamları, ortalama vatandaş için bardağı taşıran damla oldu. Elektrik zammına gelen tepkiler, baraj gerisinde biriken gücün önündeki bendin yıkılması gibi topluma yansıdı. İktidarın bilinen isimleri zammı muhalefetin yaptığı iddiasında bulundu. Cumhurbaşkanı şimdi “iktidarın yapmadığı zamları” düzenleyerek toplumu “rahatlatacak”.

Türkiye’nin öncelikli gündemi, 31 Aralık yılbaşı gecesi açıklanan zamlar oldu. Kamu eliyle fiyat düzenlemesi yapılan temel girdi maddeleri olan doğalgaz, akaryakıt ve elektrik fiyatları fahiş oranlarda artırıldı.

“Kademeli tarife” adı altında yapılan zam, alışılmışın ötesindeydi. Aylık tüketimi 150 kilovatsaatten az olan konutlarda zam yüzde 50 idi, daha fazla tüketenler ise yüzde 127 oranında zamlı tarifeden ödeme yapacaktı.

Yeni yılın ilk zamlı faturalarının gelmesiyle toplumdan tepki sesleri yükselmeye başladı.

İlk tepkiler doğu illerinden geldi. Güneşin doğudan doğup insanları daha erken aydınlatmasından mıdır, yoksa bu illerde toplumsal tepki verme hassasiyetinin daha üstte olduğundan mıdır, ya da bu bölgelerde yaşayan insanların ödeme güçlerinin daha düşük seviyede kalmasından mıdır bilinmez… Ya da daha mı cesurlar… Lakin ilk tepkiler çoğunlukla doğu bölgelerinden yükseldi.

Sonrasında feryatlar ülke geneline yayıldı.

Batıda özellikle de adı turizmle birlikte anılan merkezlerde ses yükselmeye başladı. Hemen her kesimden insanın katıldığı eylemler gelinen noktayı daha net ortaya koymaya yardımcı oldu.

Ülkeyi yönetenler, ancak protestoların ülke geneline yayılmasından sonra yapılan zammın esas itibariyle adı kademeli olsa bile herkesi kapsadığını fark etti.

Şubattan itibarense 150 kilovatsaatlik sınır 210’a yükseltildi. Ancak, konutlarda kullanılan ortalama elektrik tüketiminin de bu rakamın üzerinde olduğu yeni fark edilmiş olmalı ki AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, bu tutarın aylık 250 kilovatsaate çıkarılabileceğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ise, korona sonrası kameralar karşısına geçti ve muhalefetin elektrik zamlarını abarttığını söyleyecek kadar kendini rahat hissetti.

Toplumsal tepki yargıya taşındı. 76 baro, ortak açıklama yaptı ve elektrik zammının anayasaya ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine aykırı olduğu gerekçesiyle Danıştay’a dava açtı. Barolar, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun yeni yıldan geçerli olmak üzere “alınan kararların yürürlüğünün durdurulmasını ve iptaline karar verilmesini” istedi.

ZAMMIN TEMELİNDE DIŞA BAĞIMLILIK VAR

Türkiye’nin elektrik üretimindeki temel sorunu, enerjide dışa bağımlı olması yatıyor.

Doğalgaz, elektrik üretimimizde ilk sırada. Türkiye doğalgazın tamamını yurt dışından alıyor.

Oysa yenilenebilir enerji kaynakları açısından Türkiye, dünyada avantajlı bir konumda.

Hatırlarsanız 2011 yılında Japonya’da deprem sonrası oluşan tsunami, Fukuşima nükleer santralini tahrip etmesinden sonra Almanya bir karar aldı: Almanya, 2023’e kadar nükleer santrallerini kademeli olarak devre dışı bırakacaktı.

Güneş fakiri Almanya, elektrik üretiminde ilk sıraya güneş ve rüzgârı aldı. Ve bu yolda hızla yatırımlara girişti.

Şehirlerarası karayollarının kenarlarındaki atıl alanları güneş enerji tarlalarına dönüştürdü. 2021 başında elektrik enerjisinin yüzde 23’ünü güneş enerjisinden sağlar hale geldi. Almanya’nın güneş enerjisinden elektrik üretimini neredeyse sıfır noktasından bu orana ulaştırması sadece 10 yılını aldı. Bunu da güneş görmeyen Almanya’da başardı.

Türkiye’de ise 20 yıldan bu yana tek başına iktidarda bulunan AK Parti, elektrikte yaşanan sorunların kaynağında muhalefeti işaret ediyor.

Bir dönem sosyal medyada “Yeliz” takma adıyla paylaşımlar yapan AK Parti İstanbul Milletvekili Ahmet Hamdi Çamlı, elektrikte yaşananların sorumluluğunu muhalefete atmaktan çekinmedi.

AK Parti’de Çamlı bir tane değil. Yapılan her iyiliği sahiplenmek, her yanlışta da adres olarak muhalefeti göstermek, partinin genel politikası.

Partinin Konya milletvekili ilahiyatçı profesör Hacı Ahmet Özdemir, muhalefeti suçlama yolunda Çamlı’dan daha cesur adım attı.

FİYATLAMADA ASIL FELAKET AKKUYU DEVREYE GİRDİKTEN SONRA YAŞANACAK

Dağıtım şirketleri, hem kamudan hem de özel sektörden elektrik satın alıyor. Elektriğin kilovatını devletten 32 kuruşa alan şirketler, spot piyasadan daha yüksek rakamlarla temin ediyor. Sonra da paçal edip yasada belirtilen kâr marjlarıyla müşterilerine satıyor.

Şimdi sıkı durun.

Hükümet Ruslar’a yaptırdığı Akkuyu nükleer santralinden elektriği 15 yıl boyunca 15.33 dolar/sentten almayı taahhüt etmiş durumda. Bu rakam 2021’de ortalama döviz kuru 8.50 TL’den hesaplandığında 130 kuruşa satın alınacak demek. Bugünkü kurla hesaplamaya kalkarsanız bunun fiyatlaması 2 TL’nin üzerine çıkıyor.

Bizzat Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın verdiği bilgiye göre, Akkuyu tek başına Türkiye elektriğinin yüzde 10’unu karşılayacak. Devlet, 2 TL’ye aldığı elektriği 32 kuruşa veremeyeceğine göre, önümüzdeki dönemde elektrik fiyatlarının nereye çıkacağını hesaplayabilirsiniz.

Akkuyu 2023’te devreye girdiğinde, devlet bu elektriği alıp dağıtım şirketlerine satacak. Onlar da bizim gibi bireysel veya kurumsal tüketicilere ulaştıracak. Bu elektriği kullanmama gibi bir alternatif de yok. “Paralı yola girmem, alternatif yol kullanırım” deme şansımız bulunmuyor.

Bir diğeri de dağıtım şirketleri elektrik sözleşmelerini en az 3 aylık periyotlarla yapıyor. Dağıtım şirketleri, doğalgaz üreticilerinden henüz zamlı elektrik almaya başlamadı. Döviz patlamasıyla yaşanan elektrik zamlarını Mart ayından sonra faturalarımızda göreceğiz.

1150 odalı Sarayın tepesinde oturanlar, “faiz sebep, enflasyon sonuç” diyerek dövizin ateşine odun atıp doları 18 TL’nin üzerine çıkardı. Sonra oradan 13 TL’ye indirip kendisini kahraman ilan etti. Sıradan vatandaş, “Doların yükselmesinden sana ne” diye uyutulurken dövizin neleri etkilediğini daha yeni yeni görmeye başladık.

KASA FIRLATAN ADAMDAN TV’SİNİ KIRAN ADAMA

2001 krizi sonrasında Başbakan Bülent Ecevit’in önüne yazarkasa fırlatan esnaf çok konuşulmuştu. Krizin boyutu anlatılırken iktidar mensupları tarafından bu eylem hâlâ dillendiriliyor.

O dönem, sıradan bir vatandaş Başbakana bu kadar yaklaşıp tepkisini gösterebiliyordu. Şimdi ise devletin başındaki isim, kendi hazırlattığı nezih ortamların dışında yüzlerce araçtan oluşan koruma konvoyuyla yol alabiliyor.

Vatandaş tepkisini, TV kanallarının kameraları önünde değil, karanlık sokakta kendi arkadaşının elindeki cep telefonuyla çektirip oradan duyurmaya çalışıyor.

Şimdi gelinen noktada pabucun pahalı olduğunu fark eden Beştepe, elektrik zamlarında bir adım geri, üç adım ileri modelini devreye sokmaya hazırlanıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, yarın bir gün çıkıp elektrikte toplumu bir miktar rahatlatacak adımlar atacak.

Erdoğan, “muhalefetin yaptığı” elektrik zamlarının bir kısmını geri alacak ya da kimi düzenlemelerle zamlı fiyatlardan daha az etkilenmelerini sağlayacak.

Geçtiğimiz Cumartesi günü açıklanan sözde ekonomik modelin bir inandırıcılığı olmadığı için onun duyurusunu yapmayı Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati’ye bıraktı. Kuvvetle muhtemel ki bu indirimleri Erdoğan bizzat kendisi açıklayacak.

Biliyorsunuz, Türkiye’de zamları muhalefet yapar, indirimleri Erdoğan.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

  1. Eskiden “Barbar Conan” diye ünlü bir çizgi roman vardı. Son sayısında, kendi kendisinin tıpa tıp aynısıyla karşılaşmıştı ve öylece bitmişti. Sayının adı, “Conana karşı Conan”.

    Bir aralar komplo tarzında söylenti vardı. Erdoğan Akp den ayrılıp yeni bir parti kuracak diye.
    İki beden bir kafa oysa biliriz, Erdoğan ile Akp yi. Ama sevgili yazar, komikde olsa söylemem gerek ki, evet, sonunda tıpkı çizgi romanın son sayısında olduğu gibi, “Erdoğan Akp’ye karşı”.

    “Rabbi inni mağlub” derse yakında, Kavmim beni dinlemiyor deyip Hz. Musadan kinaye, birde kendi partisini, AKP yi halka şikayet eder mi eder. Kendini püru pak, İsmet sıfatıyla mümeyyiz bir peygamber edasıyla, onca pisliğin, şirretin, hırsızlığın, yolsuzluğun ve zamların müsebbibi olmadan çıkarır mı, çıkarır.

    Malum zamanahir zaman. Herşeyin en şiddetlisi, en kompetan hali çıkıyor karşımıza.

    Küfürde, nifakta,zulmde binlerce yıllık tecrübesiyle öğrendi ki, bir anlık boşluğa gelmez, indirir şahı mazlumun ahı.

    Mazluma ah demesin diye ağzını kapatırken, diğer taraftan, topluma da, böyle pir-ü pak görünerek, yine sıyırıyor.

    Ahirzamanın SÜFYANI böyle oluyor demek ki. Aldatmanın kralı.

    Süfyan Recep Tayyip Erdoğan…

    B

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin