Demirtaş çıksa, bize gazoz açsa…

Yorum | Bülent Korucu

Selahattin Demirtaş, Meclis’te temsil edilen üçüncü büyük partinin lideri ve diğer eş başkanla birlikte tutuklu. 4 Kasım 2016’dan beri cezaevinde ve hakkında 200 yıla yakın hapis cezası isteniyor. AKP medyasının ağır linç kampanyasından sonra özgürlüğü elinden alındı. Böylesine ağır ve açık suç işlemiş birisinin yargılanmasının çok hızlı olması beklenir değil mi? Öyle olmuyor ne yazık ki. Mahkemeler, neredeyse saklambaç oynuyor. Demirtaş bu çelişkiyi Twitter’da şu mesajla özetledi: “Sözde yargıdan kaçıyorum diye tutuklandım, on üç aydır yargı benden kaçıyor. Bu suçları işleyenler yine bir gün yargı önünde hesap verecekler. Biz değil, Saray’ın önünde iki büklüm eğilenler tarihe utanç olarak geçecekler.”

Davanın geçirdiği süreçlere hızlıca göz attığımızda Demirtaş’ın çok haklı olduğu anlaşılıyor. İsnat edilen suç mahalli Diyarbakır, kanunlara göre orada yargılanması gerekiyor. Soruşturma Diyarbakır Başsavcılığı’nca yapıldı. İddianameyi de Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi kabul etti. Saklambaç da tam bu noktada başladı. Davayı güvenlik gerekçesiyle Ankara’ya aktarmak için prosedür başlatıldı. Bir müddet kurumlar arasında top çevrildi, akabinde Yargıtay, Ankara mahkemelerinin bakmasına karar verdi. Bu defa da 2. ACM ile 19. ACM arasında birleştirme gelgitleri yaşandı. Ara bulucu konumundaki Bölge Adliye Mahkemesindeki turları da sayarsak, dosya maraton koşmuş gibi oldu. Davaya bakacak mahkeme netleşti ama şimdi de ‘sanık’ ile yüzleşmeye cesaret edemiyorlar. Demirtaş’ı karşılarına alıp savunma yapmasına fırsat vermemek için kırk dereden su getiriyor lakin onu duruşmaya getirmiyorlar. Benzer bir süreci 17-25 Aralık yolsuzluk soruşturmasını yapan emniyet görevlileri yaşıyor. Yakup Saygılı ve arkadaşları mahkemeye çıktıklarında kendileri aleyhine delil olarak hazırladıkları soruşturma evrakları sorulacak. O zaman seyreyle gümbürtüyü…

Yargılama adı altında ceza

Ceza yargılamalarında duruşma o kadar önemli ki en ağır suçlamada bile gıyabında yargılama yapılamıyor; dosya tefrik edilip şüphelinin mahkemeye çıkarılabileceği zamana bırakılıyor. Aynı mekanda ve silahların eşitliği sağlanarak iddia ve savunmanın çarpışması demek olan duruşmadan taviz verilemez. Yargıçlar da bunu biliyor ama maksat muhataba biraz daha sıkıntı çıkarmak. 15 Temmuz’dan sonra Erdoğan tarafından tamamen rehin alınan Adliyede zaten yargılama yapılmıyor. Kanunlar açısından suç uydurulamayan fakat cezalandırılması gereken birileri var. Yargılama adı altında aslında ceza çektiriliyor. Tutuklu ve tecrit altında yargılanmanın başka izahı yok. Ve bunun binlerce örneği yaşanıyor. Mesela yakın zamanda bir eğitimci Abdülkerim Camkurt, 15 ay sonra ilk defa mahkemeye çıktı. Bir sonraki duruşması Haziran ayında yapılacak. Yani altı ay sonra yeniden yargıçla yüzyüze gelecek. Kendi bakımını yapamayacak ölçüde engelli ve giderek engeli cezaevi ortamında daha fazla artıyor. Sesi sadece sosyal medyada dar bir alanda yankı bulabiliyor.

CHP’li İlgezdi de görevden alındı

Demirtaş Davası hukuk tarihine geçmeye şimdiden aday. Ancak olayın sosyal ve siyasal boyutu da yargısal boyutundan aşağı kalmıyor. Selahattin Demirtaş’ın cezaevine tıkılması muhalefet boşluğunu iyice görünür kıldı. Sağlam bir siyasi aktörün kolayca alt edebileceği bir iktidar var. Karşısında ise saman alevi çıkışlarına bile toplumun ‘buna da şükür’ demek zorunda kaldığı bir CHP ve onun lideri Kemal Kılıçdaroğlu. Bir de MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin silmeyi unuttuğu twitlerle teselli oluyoruz. Demirtaş’ın yokluğu Erdoğan kadar onların işine geliyor. İyi yapan olmadığı ortamda kötü fark edilmiyor. Muhalefetsizlik daha az sırıtıyor. Çoğu insan Demirtaş’ın tek cümlelik “seni Başkan yaptırmayacağız” grup toplantısını muhalefet örneği görüyor ama benim favorim ‘gazoz açılışı’ töreni. İnternetten girip izleyin hak vereceksiniz. (https://www.youtube.com/watch?v=QQjiQEQjZgI) Erdoğan bağırıp çağırmadan, ağdalı nutuklar atmadan zekice siyaset yapabildiği için Demirtaş’tan korkuyor. Kılıçdaroğlu’nun handikapı Erdoğan’ı taklit ediyor olması. Onun gibi bağırarak konuşmanın gerekliliğine ikna edilmiş hali. Oysa Kemal Bey siyasi patlamasını Melih Gökçek karşısındaki performansıyla yapmıştı. Keşke o videoyu ara sıra seyretse… önün de büyük bir fırsat var. CHP’li Ataşehir Belediye Başkanı Battal İlgezdi, İçişleri Bakanlığınca görevden alındı. Bakalım CHP ve Kemal Bey ne yapacak? Ona göre sıra diğer CHP belediyelerine gelecek. Bilhassa İzmir’e el koymak Erdoğan’ın en büyük hayali..

Bu arada sözü yargıyla bağlayalım; ne dedi Demirtaş son duruşma tiyatrosundan sonra: “Daha önceleri hali içler acısı olan bir yargı vardı. Şimdi o yargı bile yok. Adalet Saraylarında adalet yazısı iyice silindi. Geriye sadece Saray kaldı.”

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin