Çıplak arama insanlık suçudur!

YORUM | CEMİL TOKPINAR

Birkaç gündür Türkiye’nin gündeminde yer alan tutuklu kadınlara yönelik çıplak aramalar, son yıllarda yapılan zulüm ve işkencelerin sadece birisidir.

Çıplak arama, erkeğe de yapılsa kadına da yapılsa edepsizliktir, ahlâksızlıktır, namussuzluktur, alçaklıktır, şerefsizliktir, terbiyesizliktir.

Hatta bunu yapan da, yaptıran da, göz yuman da, seyirci olan da, sessiz kalan da, yetkisi olup da engellemeyen de edepsizdir, ahlâksızdır, namussuzdur, alçaktır, şerefsizdir, terbiyesizdir.

BU YAZIYI YOUTUBE’TA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️

Bir devlet niçin vardır?

Bir vatanın bağımsızlığı ve özgürlüğü ne içindir?

Vatandaşların temel hak ve hürriyetlerinin sağlanması ve korunması için değil mi?

Peki, korunması gereken birçok değer gibi vatandaşın ırz ve namusu, iffet ve ahlâkı devlet tarafından korunmalı değil mi?

Kurtuluş Savaşında işgal altındaki Maraş’ta ilk kurşunu sıkan Sütçü İmamı harekete geçiren neydi?

Fransız askerleri hamamdan çıkan Maraşlı kadınların yüzlerindeki peçeyi açmaya çalışmışlar ve sarkıntılık etmişlerdi.

Bu terbiyesizlik, Sütçü İmam ve arkadaşlarının tepesini attırmaya yetmişti.

Peki, cezaevlerindeki çıplak aramada ne oluyor?

Bizzat yaşayan hanımların anlattıklarına göre, sadece başörtüsü veya dış kıyafet değil, iç çamaşırlarına kadar her şey çıkartılıyor.

Ben bunları yazarken utanıyorum, ama zulmü haykırmak zorundayım.

Acaba yaşayan kardeşlerimiz neler hissetti tahmin edebiliyor muyuz?

Nitekim onlar uğradıkları bu ahlâksızlık karşısında edep ve hayâlarından dolayı şimdiye kadar fazla konuşmadılar.

Ancak susmak, ahlaksızlık yapanları durdurmadı, aksine bu haysiyetsizliği devam ettirdiler.

Uşak’ta 30 üniversite öğrencisine çıplak arama yapılması bu konunun iyice gündeme gelmesine sebep oldu.

Bu hususta zulme uğrayan hanımlar, korkmadan, utanmadan yaşadıkları haksızlığı haykırsınlar. Asıl utanması gerekenler bunu yapan, yaptıran ve bildikleri halde engellemeyen alçaklardır.

Mağdur hanımların bu zulmü video çekerek anlatmaları, bundan sonra yapılması muhtemel pislikleri önleyecektir.

Kur’an’da Rabbimiz, “Zinaya yaklaşmayın” buyurur. Yani sadece “Zina yapmayın” değil, “Yaklaşmayın bile” demektir.

Yaklaşmak nasıl olur? Gözle, dille, elle…

İşte hiçbir hikmeti olmayan çıplak arama, Kur’an’ın yasakladığı bir günahtır.

Peki, “Kızlarımızın başörtüsünü açtılar” diye iktidara gelenler, nasıl olur da böylesi aşağılık bir terbiyesizliği yaparlar?

Böyle bir ahlâksızlığın dinde yeri olabilir mi?

Nezarette olan veya tutuklu ya da hükümlü olan birisi, ister açık olsun ister kapalı, ister dindar olsun ister dinsiz, ister erkek olsun ister kadın çıplak aranamaz.

Çünkü bu uygulama temel insan haklarına aykırıdır.

Üstelik yedi yıldır Hizmet Hareketine mensup kimselerde genel asayişi bozacak hangi silahı buldunuz ki böyle bir arama yapıyorsunuz?

Bırakın hapse girenlerin üzerinde bir bıçak veya silah bulunmasını, ev ve işyerlerini aradınız, hizmet kurumlarını didik didik ettiniz, şimdiye kadar ne buldunuz?

Terör olayı yapmaya yarayacak kesici, patlayıcı, zehirleyici bir şey bulabildiniz mi?

Hep seccade, takke, tesbih, Kur’an, hadis kitabı ve sair dinî eserlerden başka ne gördünüz?

Devletin resmî ajansı AA, suç aleti olarak içinde Kur’an’ın da bulunduğu dinî kitapları sergiledi.

“Müslümanız” diye geldiniz, Kur’an’ı suç unsuru olarak gördünüz.

Bu ayıp size sonsuza kadar yeter!

Bir terör yuvası basıyor edasıyla girdiğiniz evlerde ve işyerlerinde güler yüzle karşılandınız, hatta sizlere çay, kahve, kahvaltı ve yemek ikram edildi.

Düşmanına bile böyle davranan insanlara bu zulümleri yapmaya utanmıyor musunuz?

“Dindar nesil yetiştireceğiz” dediniz, temiz, ahlâklı ve edepli gençlerin yetiştiği okulları, üniversiteleri, yurtları, öğrenci evlerini kapattınız.

Şimdi de kalkmış “Üniversiteler fuhuşhane” diyorsunuz.

Ülkede ne varsa, sizin eseriniz. Hiçbir şeyden şikâyet etmeye hakkınız yok. Çünkü 18 yıldır bu ülkeyi siz yönetiyorsunuz.

Bakın ilk cumhurbaşkanı dâhil hiç kimse bu ülkeyi sizin kadar yönetmedi. Bu yüzden sorumlu sizsiniz, hiç kimseye suç atamazsınız.

Allah aşkına “ülkeyi nereden nereye getirdik” diye hiç düşünmüyor musunuz?

Türkiye’nin dünyaya açılımını, Avrupa’ya entegrasyonunu, ülke içinde Kürt, Alevî, roman vs. açılımlarını, seçimlerden sonraki balkon konuşmalarındaki birleştirici ve kucaklayıcı üslubu hatırlayın!

Bir de ülkenin içerde ve dışarıda geldiği son duruma bakıp utanın!

Demokratik atılımları, insan haklarını, özgürlükleri, hukuku, kardeşliği, çok sesliliği mahvettiniz.

Böylece ülkede huzur da, ekonomik gelişme de rafa kalktı.

Ülkesini seven ve her bakımdan kalkındırmak için çırpınan, dünyanın 170 ülkesinde bayrağımızı dalgalandıran, dilimizi ve kültürümüzü öğreten insanlara savaş açtınız.

Hukuk ve demokrasi içinde mağlup edemeyeceğinizi anlayınca darbe tezgâhladınız, utanmadan sözde darbe gecesi, milletin gözüne baka baka, “Bu darbe Allah’ın büyük bir lütfu” dediniz.

Lütuf dediğiniz darbe ve sonrasında yaptığınız zulümler, başınıza belâ oldu ve olacak inşallah.

Bütün zulümlerinize rağmen yine de masumları mağlup edemediniz.

Çünkü cemaati terörize etmeye çalıştınız, ama başaramadınız, başaramayacaksınız.

Melek gibi insanları şeytanlaştıramazsınız.

Sevgi dolu kalpleri, kin ve düşmanlıkla dolduramazsınız.

Gül gibi gönülleri, pis ellerinizle kirletemezsiniz.

Çıplak arama gibi yöntemlerle, onları ezmek, aşağılamak önce sizi alçaltır. Bu iğrenç uygulamayı bırakın.

Evet, şimdi başta içişleri ve adalet bakanlıkları olmak üzere hükümete düşen sorumluluk, derhal çıplak aramayı durdurmak, bu ahlâksız uygulamaya son vermektir.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

  1. İzzet ve iffet yoksunu bu aşağılık pakradoni örgütünün asıl hasedi kini nefreti ne biliyormusunuz. 60 yıllık süre zarfında, Anadolu’yu ve kıtaları adım adım gezen hizmet hareketine gönül verenlerin, hiç bir anında adli işleme konu yüz kızartıcı adi bir vakaya rastlanılmamış olunmasıydı. İzzet ve iffet abidesi güzel insanların her yerde otağını kuracak hüsnü kabul görmesi. Yedi kıta, 200 ülke ahlaki sıkıntılar ile boğuşurken bu insanlar da nerden çıkageldiler. Açtıkları eğitim kurumlarına teslim ettikleri öğrenciler de hayranlık uyandıran terbiye, ilim ve irfandaki başarılardı. Öğrenciler emin ellerde insani değerlerle kıymet kazanıyordu. Kin nefret şiddet ve savaşların yerini, sevgi saygı hoşgörü ve barış alıyordu. Her türlü kötülüğün baronları, savaşları, uyuşturucu, fuhuş ve silah tüccarlığını nasıl terk edeceklerdi. Nasıl kazanıp, nasıl harcayacaklardı. Alıştıkları depdebeli lüks hayattan nasıl vazgeçeceklerdi. Düzenlerini bozacak, gelirlerini azaltacak, itibarlarını sarsacak, asrın örnek hizmet hareketine ve hadimlerine bir had bildirilmeliydi. Bu iş kaynağında ellerini yakmadan bir maşa aracılığıyla yapılmalıydı. Çünkü maşada köşeye sıkışmış bir çare arıyordu. O fırsatı piyonları vasıtasıyla hazırlayıp, uyguladıkları aşağılık onbeş temmuz tiyatrosu ve cahil seyirciler ile bir lütuf haline getirdiler. Yüz binlerce liyakatli kadroları canice harcadılar. Milyonlarca aileye en büyük acıları yaşattılar. Çıplak aramada İzzet ve iffetlerinden taviz vermeyen, melek gibi insanlarda bırakmak istedikleri bir travmanın intikamıdır. Unuttukları bir şey vardı. Elmas kıymetinden hiç bir şey kaybetmez. Her zaman talipcileri olur. Kömür ruhlular düşünsün ibretli akıbetini. Hangi kazanda yakılacaklarını?

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin