Ceza yargılamalarına dair ilgilisine notlar

YARGILAMA SAFHALARI, HAKLAR ve de İHLALLER!

YORUM | RAMAZAN F. GÜZEL

Türkiye’de mevcut iktidara oy vermeyen, hemen herkes şüpheli konumunda… Adliyenin kapısının önünden geçmemiş yüz binlerce insan ceza davaları ile boğuşmak, hatta terör örgütü üyeliği iddiası ile baş etmek zorunda!

Birçoğu da maddi yetersizliklerden dolayı avukat tutamayacak halde ve nazının geçtiği her yerden hukuki destek almaya çalışıyorlar. Bizim gibi bir zamanlar avukat, hâkim, savcı olarak görev yapmış olanlara da sosyal medyadan özelden, genelden sorular geliyor, bunlara dilimiz döndüğünce cevap vermeye çalışıyoruz. Bunları bir de derli toplu olarak herkesin istifadesine sunalım dedik. Bu yazıyı da o maksatla kaleme aldık. Yer yer başka detayları da yazı konusu yapmaya çalışacağız.

SUÇ- CEZA- YARGILAMA

Ceza yargılamasının amacı maddi gerçeği ortaya çıkarmak olup kanunda suç olarak tanımlanan “fiillerin” yargılaması yapılır. Yasayı ihlal eden bir “fiil” varsa ve bu ihlal yasal delillerle kanıtlanabilirse sanık ancak bu halde cezalandırılabilir.

Ve suçta ve cezada kanunilik ilkesi geçerlidir. (TCK m.2) Yani fiilin işlendiği sırada onun kanunen fiil sayılmış olması gerekir… Şu anki yargılamalarda belki de en fazla ihlal edilen ilke budur! Zira bir zamanlar bir bankaya para yatırmak, bir gazeteye abone olmak, bir derneğe üye olmak, bir app’i telefona indirmek vs suç değilken ileride bir içtihat oluşturup bir anda suç haline getirilebiliyor…

Ceza yargılamasının aşamaları:

1- Soruşturma aşaması: C.Savcılığı yürütür.

2- Kovuşturma aşaması: Mahkeme ve yargılama safhası.

3- İstinaf ve Temyiz aşaması: İstinaf Mh ve Yargıtay.

1- Soruşturma aşaması: Suç ihbarı üzerine Cumhuriyet Savcılığı hazırlık soruşturmasına başlar. Hukuken soruşturmayı asıl yürüten C.Savcısıdır ve Emniyet, Jandarma ve diğer kolluk birimleri soruşturmada C.Savcısına bağlı çalışırlar ama uygulamada soruşturmalar bizzat ve fiilen kolluk görevlileri tarafından yürütülmekte… Hele şu son davalarda İstihbarat genel koordinatör konumunda!

Soruşturma aşaması gizli yürütülse de şüpheli müdafiinin soruşturma dosyasından örnek alması mümkündür. Ama terör suçlarında, genellikle şüpheli müdafiilerin soruşturma dosyasından örnek almaları da kısıtlanmaktadır. (CMK m.153/2)

2- Kovuşturma aşaması: Soruşturma tamamlanır da şüpheli hakkında iddianame düzenlenip mahkeme sunulur, Mahkeme de iddianameyi kabul etmesi ile artık kovuşturma aşamasına geçilmiş olur. Bu durumda şüpheli, sanık olarak adlandırılmaya başlar.

– Mahkeme, iddianamenin kabulü kararından sonra sanığa (varsa sanık müdafiine) bir duruşma günü belirleyerek iddianame ile birlikte bunu tebliğ eder. Sanık tutuklu ise bu bildirim cezaevinde sanığa tutanak ile yapılır. Cezaevinde tutanak ile bu tebligat sırasında sanık müdafii görevlendirilmesi isteyebilir veya mahkemeden başka talepleri var ise bunları da bildirebilir. (CMK m.176/3) 

– Sanık, ilk duruşmadan 5 gün önce Mahkemeye bir dilekçe yazarak, varsa “tanık veya bilirkişinin davetini veya savunma delillerinin toplanmasını” açıklayarak isteyebilir. (CMK m.177/1)

Bu dilekçe üzerine Mahkemece bir karar verilerek sanığa derhal bildirilmek zorundadır. (m.177/2)

Deliller daha sonradan ve yargılamanın her aşamasında da bildirilebilir. CMK m.207)

– Mahkemece ilk duruşmada sırasıyla; önce sanığın kimliği saptanır, daha sonra iddianame ve yasal hakları sanığa anlatılır. Sanığın kendisi tarafından özel vekaletname düzenleyerek tutmuş olduğu müdafii varsa veya sanığın istemesi halinde baro tarafından atanan bir müdafii var ise sanığın sorgu ve savunmasına geçilebilir. Özel müdafii olmayan ve baro tarafından müdafii görevlendirilmesi talep edenlerin durumu aşağıda ayrı başlık altında açıklanmaya çalışılacaktır.

– Mahkeme sanığın ilk sorgu ve savunmalarından sonra, delillerin ortaya konulması ve tartışılması aşamasına geçilir. Bu aşamaya sanığın ilk sorgu ve savunmasının alınmasından hemen sonra aynı duruşmada geçilebilir. Sanık ve müdafii bu aşamada kendilerine bildirilen delillere ilişkin olarak da açıklama ve savunmalarda bulunur. Dosyada mevcut kanıtlar sanık ve müdafiine daha önceden bildirilmemiş ve incelenebilmesi için olanak sağlanmamış ise bu delillerin incelenmesinden sonra beyandan bulunmak için süre talep edilmesi gerekir. Yine delillerin ortaya konulması aşamasında sanık ve müdafii mahkemeden kendi delillerinin toplanmasını talep etme hakkına sahiptir. Delil bildirme konusu aynı başlık altında ele ayrıca ele alınacaktır.

– Mahkemece tanığın veya bilirkişinin dinlenmesinden ve herhangi bir belgenin okunmasından sonra bunlara karşı bir diyecekleri olup olmadığı sırasıyla, katılana veya vekiline, Cumhuriyet savcısına, sanığa ve müdafiine sorulmak zorundadır. (CMK m. 215)

– Delillerin ortaya konulmasından sonra delillerin tartışılmasına geçilir. Delillerin tartışılması aşamasından önce taraflara soruşturmayı genişletme taleplerinin olup olmadığının sorulması gerekir. Ortaya konulan delillerle ilgili olarak değerlendirme yapılması için söz sırasıyla varsa katılana, daha sonra C.Savcısına ve son olarak sanık ve müdafiine verilir. (CMK m.216)

– C.Savcısı, delillerin tartışılması aşamasında, esas hakkındaki mütalaasını mahkemeye sunar. Sanık ve müdafii C.Savcısı tarafından sunulmuş olan esas hakkındaki mütalaaya karşı esas hakkındaki savunmalarını aynı oturumda yapmak zorunda değildir. Esas hakkındaki mütalaayı inceleyip beyanda bulunmak üzere süre talep etmeleri halinde Mahkeme tarafından uygun sürenin verilmesi gerekir. Aksi halde sanığın savunma hakkı kısıtlanmış olur.

– Sanık ve müdafiinin esas hakkındaki savunmalarını yapmalarından sonra son söz sanığa verilir. Sanığın son sözlerinden sonra Mahkeme kararını açıklar, kısa karar sureti sanık ve müdafiine vermek zorundadır.

– Mahkeme karar tarihinden itibaren 15 gün içinde gerekçeli kararını yazarak sanık ve müdafiine tebliğ etmek zorundadır.

3- İstinaf ve Temyiz aşaması: Mahkeme kararını açıkladıktan sonra kanun yolu aşamasına yani istinaf aşamasına geçilmiş olur. Burada dikkat edilmesi gereken husus, Mahkeme duruşmada sanığın veya müdafiin yüzüne karşı kısa kararını açıklamış ise bu karar karşı istinaf ve temyiz yoluna başvuru süreleri kararın yüze karşı verildiği bu tarihten itibaren başlayacaktır.

– İstinaf yoluna başvurma süresi, hükmün açıklandığı (kararın verildiği) tarihten itibaren 7 gündür. Karara karşı istinaf ve temyiz yoluna başvurmak için gerekçeli kararın yazılması beklenilmemeli, hak kaybı olmaması için karar verilir verilmez hemen (en geç 7 gün içinde) dilekçe ile ilk olarak istinaf ve daha sonra temyiz yoluna başvurulması gerekir.

– Uygulamada istinaf ve temyiz süresinin kesilmesi için verilen bu dilekçeye süre tutum dilekçesi denilir. Gerekçeli karar yazıldığında ve tebliğ edildiğinde ayrıca ayrıntılı istinaf ve temyiz dilekçesi daha sonra da verilebilir. Buna engel bir durum yoktur.

– İstinaf yargılaması sonunda Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen bozma kararı dışındaki, temyizi kabil kararlar için hükmün açıklamasından itibaren 15 gün içinde temyiz dilekçesinin sunulması gerekir.

– Yargıtay tarafından temyiz incelemesinin yapılabilmesi için aleyhteki kararlar için bu yola süresi içinde başvurulması hayati öneme haizdir. 15 günlük süre içinde temyiz dilekçesi kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine sunulmaz ise karar hukuken kesinleşmiş olacaktır.

– Karar kesinleşir ise istisnai olan olağanüstü kanun yolları dışında başka bir hukuki yok kalmamakta, hükmün infazına başlanılmakta, sanık hükümlü konumuna geçmektedir.

* Bu noktada, kendisi de bir İhraç Cumhuriyet savcısı olan Sn. Sedat Ünal’ın, istinaf ve temyize dair süre ve usul yönünden hatırlatmalarını buraya da aktarmak istiyorum:

– Şüpheli veya sanığın yasal temsilcileri veya eşleri de doğrudan kanun yollarına başvurabilirler. (CMK 262/1)

– Tutuklamaya veya tutukluluk halinin devamına itiraz süresi 7 gündür. (CMK md. 268)

– Ceza Mahkemelerince verilen nihai kararlara karşı; İstinaf kanun yoluna başvuru süresi hükmün tefhim (duruşmada öğrenme) veya tebliğinden itibaren 7 gündür. (CMK md. 273).

– Temyiz süresi, istinaf mahkemesi kararının tefhim veya tebliğinden itibaren 15 gündür. (CMK md. 291)

– Süresinde yapılan istinaf ve temyiz başvurusu kararın kesinleşmesini ve infazını engeller. İstinaf ve/veya temyiz yoluna başvurulmadan kesinleşen ancak hukuka aykırı verilen karara karşı başvurulabilecek kanun yolu ise Adalet Bakanlığı tarafından kullanılabilen Kanun Yararına Bozma’dır. (CMK md. 309)

Bakanlık talebi uygun görürse bu yola başvurabilir. Kanun Yararına Bozma (KYB) talebini içeren dilekçe ilgili yer Cumhuriyet Başsavcılığına verilmelidir. KYB talebi, hükmün infazını kendiliğinden durdurmaz. İnfazın durdurulması isteniyorsa ilgili mahkemesinden veya KYB talebini inceleyen Yargıtay Ceza Dairesinden ayrıca talepte bulunulması gerekir. Kanun yararına bozma yoluyla verilen kararlar, infaz süresi açısından hükümlü aleyhine uygulanamaz.

Savunma Hakkının Kullanılması:

Herkesin savunma hakkına ve adil yargılanma hakkına sahip olduğu Anayasa (m.36), AİHS (m.6) ve diğer yasal mevzuat çerçevesinde teminat altına alınmıştır. Savunma hakkının kutsallığı ceza yargılamasının en temel ilkelerinden birisidir.

Bu bağlamda, şüpheli veya sanığa savunmasını hazırlamak için gerekli zamana ve kolaylıkların gösterilmesi, kişinin kendisinin seçeceği bir müdafii veya talebi halinde Baro tarafından atanacak bir müdafiinin yardımından yararlandırılması zorunluluktur. Müdafii seçebilecek durumu olmayan hiç kimse müdafii olmaksızın savunmasını kendi başına yapmak zorunda bırakılamaz. (CMK m. 150) 

BM-İHK’nin İsmet Özçelik-Turgay Karaman/TR kararı’nda da hatırlatması yapıldığı gibi;

Müdafii tutulmasında ve savunma hakkının kullanılmasında şu ara ciddi kısıtlamalar ve hak ihlalleri yapılmaktadır! Bu durumlar tespit edilip uluslararası yargılamalara konu edinmelidir.

Delillerin Toplanmasını Talep Etme Hakkı:

Ceza yargılamasında delil serbestisi ilkesi geçerlidir. İddiayı kanıtlamaya veya iddianın aksini savunmaya elverişli her türlü yasal delil kullanılabilir. Sanık ve müdafii iddianamede belirtilen veya sonradan dosyaya giren delillerle ilgili olarak, bu delilleri inceleyip beyanda bulunabileceği, açıklamalar getirebileceği gibi bu delillerin gerçeği yansıtmadığını, maddi gerçeğin farklı olduğunu da

Sanık ve müdafii, yargılamanın her aşamasında delillerinin toplanmasını isteyebilir.

Gizli tanık, tanık, başka dosya şüphelisi/sanığının beyanları: 

Beyan delili olarak değerlendirilebilecek olan gizli tanık, tanık, başka dosya şüphelisi/sanığı beyanlarının öncelikle dosyaya getirtilmesi, duruşmada sanık ve müdafine huzurda bu beyanların ayrıntılı olarak olunması gerekir.

Bundan sonra savunma hakkının kullanılabilmesi için bu gizli tanık, tanık, başka dosya şüphelisi/sanığı duruşmada hazır bulundurularak sanık ve müdafii tarafından bu kişilere doğrudan soru sorma hakkının (CMK m.201) tanınması gereklidir.

Beyanlar, mahkemece hükme esas alınabilecek nitelikte ise duruşmada sadece beyanların okunması ile yetinilemez. Olayın delili tanık açıklamalarından ibaret ise tanık mutlaka yargılamada dinlenilmek zorundadır. (CMK m.201) 

Yargılamalarda bu hususlara uyulmadığı görülmektedir. Hukuka aykırı uygulama yapılıyor ise istinaf, temyiz ve AİHM başvuruları sırasında bu hukuka aykırılıkların ileri sürülebilmesi için yargılamayı yapan ilk derece Mahkemesinde bu hususların ileri sürülmesi hak kaybının önüne geçilmesi için büyük önem taşımaktadır.

Mahkemeye taleplerin zamanında ve gereği gibi iletilmesinde çekimser davranılmaması gerektiğini hatırlatalım. Bu konuda detayları www.savunmahakki.net sitesini takip edebilirsiniz.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin