Bu yol kaosa çıkar

YORUM | ALPER ENDER FIRAT

Mülteci meselesi daha sonra sosyal patlamalara sebep olmaması için hamasetle değil mutlaka rasyonellikle çözülmesi gereken bir konudur. Dünyanın gelişmiş ülkeleri ya da yönetirken biraz da olsa akılla hareket eden her ülke bu konuya böyle yaklaşıyor.

Mülteci akınına uğramış bir bölgenin, kısa süre içinde yüz binlerce insanın gelmesinden dolayı oradaki bütün dengeleri alt üst etmesi kaçınılmazdır. Şehrin demografisini, alışkanlıklarını, kültürel yapısını, geleneklerini ters yüz edeceğinden dolayı muhtemel bir toplumsal reaksiyonu önlemek hamasi sözlerle mümkün olmaz. Yüzlerce yılda ortaya çıkan kent alışkanlıkları, şehir özellikleri, bir anda gelen göç dalgalarıyla hercümerç oluyor. Bir şehrin bunu hazmetmesini, sorunları kendi kendine çözebilmesini beklemek gerçekçi bir politika olmayacağı gibi sorunu üç beş sloganik cümleye sığıştırmak da kimsenin başını gaileden kurtarmaz.

BU YAZIYI YOUTUBE’DA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️

Hazmedilmeyen yemek gibi hazmedilmeyen göç de mutlaka zehirler.

Bunları tuzu kuru, dertsiz tasasız biri olarak değil, kendisi mülteci, çok yakın arkadaşları, dostları sevdikleri dünyanın çeşitli ülkelerine iltica etmiş birisi olarak söylüyorum.

Mülteci meselesinde rasyonellik yoksa sürdürülebilir bir çözümden söz etmek mümkün olmaz. Bunun Afgan, Arap, Ukraynalı ya da Türk olmakla değil insanın tabiatıyla alakası vardır.

Rasyonel politikalar geliştirilerek, iltica edenler için sürdürülebilir bir hayat organize edilmediği için sorunun zamanla bir kangrene dönüşmesi kaçınılmazdı ve nitekim sosyal bir kangrene doğru hızla ilerliyor. Mülteci olarak gelenlerin kimlikleri, aidiyetleri, inançları, günlük alışkanlıkları, yaşama kültürleri çok iyi analiz edilip şehre entegrasyonu sağlanmalıydı ama bilerek ya da bilmeyerek yapılmadı.

Bütün bunların ötesinde mülteci meselesi bugün için çok daha farklı bir yere gelmiş durumda. Konu Türkiye için bütün bunların çok daha ötesinde geçmiş durumda. Problemi çözmek için akıl ve rasyonellik kullanılmadığı gibi sanki bilinçli olarak da ipin ucu ve kontrolü kaçırılmış gibi duruyor. Hükümetin bugünkü mülteci politikası ülkenin geleceği için çok büyük bir tehdit oluşturuyor.

Sınırlardan her gün kim olduklarını bilemediğimiz binlerce insanın giriş yapıyor olmasının tek bir izahı var o da Türkiye’yi Suriye’ye dönüştürmenin taşları döşeniyor. Mülteci meselesi zorda kalmış insanlara kucak açmaktan çıkmış, bir demografi dizaynına, hatta kriminal bir soruna dönüşmüş durumda.

Son günlerde yaşadığımız şeyler önceki mülteci meselesine bile rahmet okutacak bir seyir izliyor. Korkarım ki bugün sosyal medyada izlediğimiz mülteciler üzerinden provokatif söz ve eylemler asıl filmin fragmanları…  

Bir tarafta ülkenin duvarlarını yol geçen hanı yapıp yüzbinlerce insanın ülkeye girmesini görmezlikten gelenler diğer taraftan bu konuyu toplumsal ajitasyon malzemesi yapanlar. Ve öyle sanıyorum ki bu iki tarafta aynı oyunda rol alıyorlar.

Ekonomik sorunların had safhaya çıktığı, gelir adaletsizliğinin zirvede olduğu bir zamanda yangına benzin dökerek ilerleyenler, ülkeyi mülteciler üzerinden geri dönülmez bir kaosun içine sokabilir.

Batı siyaseti, kendi coğrafyası haricindeki her şeyi yarım bırakmayı sever. Eskiyi bozar, yeninin kurulmasını engeller geriye sadece kargaşa kalır.

Ne olursa olsun kendimizi bu kaostan korumamız lazım.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin