Boydak’ın çağrısına kulak verilmezse…

Türkiye'nin mobilya devi Boydak ailesinin şirketleri AKP tarafından 15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsü bahanesiyle gasp edildi. "Terör, darbe ya da şiddete bulaştıklarına" dair tek delil olmadığı halde Hacı Boydak (önde, sağdaki koltukta oturan), Şükrü Boydak (önde, soldaki koltukta oturan) ve Memduh Boydak (arkada sağdan 2'nci) üç yıldır hapiste.

HABER-YORUM | SEMİH ARDIÇ

Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hükûmeti “Allahın lütfu” diye karşıladığı 15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsünün akabinde Hizmet Hareketi ile gönül bağı olan binlerce ailenin mallarına el koydu.

Şirketlerin yönetim kurulu üyeleri terör, darbe veya şiddete bulaştıklarına dair tek delil olmadan hapse atıldı. Hayatı herkesin gözü önünde olan hayırsever işadamları ağır hapis cezalarına mahkûm edildi.

BOYDAK AİLESİNE REVA GÖRÜLEN ZULÜM!

AKP’nin hedef aldığı ailelerden biri de Kayseri’nin sanayi devi Boydak ailesi.

Ağabeyi Hacı Boydak, amcasının oğlu Şükrü Boydak ve kardeşi Memduh Boydak’ın halen tutuklu kalmasına veryansın eden Mustafa Boydak’a göre Merkez Bankası Başkanı’nı gece yarısı darbesi ile değiştirerek faizleri düşürmek krize çare olmayacak.

Zira Türkiye’nin krizi Borsa, faiz ve dolar üçgenine sığmayacak kadar büyük. Mülkiyet hakkının ayaklar altına alındığı bir piyasada sıcak para baronları bile kılı kırk yararak hareket eder.

AKP’nin masa başı formülleri ile faizi ve enflasyonu düşürmesi günü kurtarsa da krize merhem olmaktan çok uzak.

Kendisi de tek delil olmadan 8 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılan Boydak Holding Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Boydak, ağabeyi, kardeşi ve binlerce işadamına göre nispeten talihli sayılır.

Temyiz safahatındaki cezaya hükmeden mahkeme kendisini tevkif etmedi.

“YATIRIMCININ KORKUSU GİDERİLMELİDİR”

Tutuklamanın istisnai bir tedbir olmaktan çıkarıldığı, masum insanlara eziyet haline dönüştürüldüğü AKP iktidarında mevcut krizi bütün yönleri ile tahlil etmeden ekonomi düzlüğe çıkamaz.

Mustafa Bey; kadın-erkek, genç-yaşlı ayrımı gözetilmeden ailece maruz kaldıkları temel hak ve hürriyet ihlallerine son verilmeden yatırımcının olmazsa olmazı güvenin tesis edilemeyeceğinin altını çizse de oralı olan yok.

“Ekonomiyi izliyorum. Şu an yapılanlar ne yazık ki çare olamayacak. Önce güven, sonra mülkiyet hakları herkese iade edilmeli. Yatırımcının korkusu giderilmelidir. Hem de acilen.” diyen Boydak gibi hayatının her safhası insanların gözü önünde cereyan etmiş bir işadamını terörle irtibatlı imiş göstermek Türkiye’nin kriz şartlarını ağırlaştırmaktan başka bir netice vermiyor.

SİYASÎ İSLAMCILAR YA DA MODERN HARAMÎLER

Boydak, İpek, Nakipoğlu, Davulcuoğlu, Güllüoğlu, Kavurmacı ve daha nice müteşebbis ailenin mallarını-mülklerini yağmalayanların kendilerini “siyasî İslamcı” diye tarif etmesi de bugünün müslümanlarının yaman çelişkisi olmalı.

Hatta İstanbul Müftüsü Hasan Kamil Yılmaz’ın işadamı Ali Kervancı’nın el konulan evini mesken olarak kullanması tek kelime ile ibretlik!

AKP üç senedir savcıları, polis ve askeri, mahkemeleri Hizmet Hareketi’ni terör örgütü olduğunu ispat etmek için seferber etti. Suç da suçlu da yok. Evvela suç tanımlandı. Sonra insanlar o suçu işlemediklerini ispat etmesi istendi. Esas olan suçluluğu ispat etmektir, değil mi?

AKP’nin bir gazeteci hakkında yolladığı iade dosyasına bakan Bosna-Hersek mahkemesinin verdiği cevap fazla söze ne hacet dedirtiyor: “Kurulumuz kanaatince suçun en önemli niteliklerinden birisi eksiktir. O da terör grubunun ya da örgütünün var olmasıdır.”

BEBEK KATİLLERİ

Terör örgütü yok, mamafih yüz binlerce insan AKP tarafından terörist ilan ediliyor. Hamile kadınlar hapse atılıyor. İki aylık hamile iken hapse atılan Hanife Çiftçi’nin bebeği cezaevinde iken karnında vefat etti.

Üç aylık cenin cerrahi müdahale ile alınabildi. O annenin o babanın maruz kaldığı acının tarifi yok!

Acının acıyı unutturduğu bu karanlık devirde siyasi İslamcılar, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in (sas), “Kim birinin kalbini kırıp onu ağlatırsa, o kişinin bedduasından sakının. Çünkü gözyaşları yere düşmeden ne dilerse o olur.” sözlerini bir kere daha okumalıdır.

Halk arasında “Etme bulma dünyası”, “Ah alan onmaz, iflah olmaz”, “Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste”, “Zulüm ile abad olanın sonu berbat olur”, “Ağlatan gülmez”, Ağlayanın malı gülene yar olmaz”, “Mazlumun ahı indirir şahı” gibi atasözleri ve deyişler rastgele söylenmemiştir.

Her biri yaşanmış ibretlik hâdiselerin akabinde kulaktan kulağa yayılmıştır. Adaletin yerle bir edildiği bir coğrafyada er ya da geç mazlumların ahı dinecek.

ERDOĞAN VE ŞÜREKÂSI…

AKP lideri Recep Tayyip Erdoğan bağilikte, haramîlikte yalnız değil. Onu bu kadar gasp ve zulme rağmen hâlâ alkışlayan, haramın taksim edildiği sofraya kaşık sallayan şürekâsı en az Erdoğan kadar mesuldür olup bitenden.

Hizmet Hareketi’nin mülkiyetindeki Asya Termal Tesisleri, AKP’nin Ankara il teşkilatında daha evvel vazife alan Ali Yeşil ve iki ortağı tarafından bedelinin kaç lira olduğu bile bilinmeyen bir ihale ile satın alınmıştı.

Ankara Kızılcahamam’da AKP’nin her sene kamp yaptığı tesis 17/25 Aralık 2013 yolsuzluk soruşturmalarını örtbas etmek için başlatılan cadı avında ilk hedeflerden biriydi.

Bölgeye o güne dek yapılan en yüksek tutarlı yatırım manasına gelen tesis gasp edilmişti. Böyle bir tesis Ali Yeşil ve ortaklarının elinde kısa sürede borç batağına sürüklendi.

SÖZÜN BİTTİĞİ YERDEYİZ

AKP’li Kızılcahamam Belediyesi’ne olan 1 milyon liralık borcu tehir etmek için 31 Mart’ta başkan seçilen Süleyman Acar’a icrayı durdurma yetkisi verilmişti.

Ankara Kızılcahamam’da mülkiyeti Hizmet Hareketi’ne ait Asya Termal Tesisleri, AKP tarafından gasp edilmiş ve işadamı Ali Yeşil’e peşkeş çekilmişti. Ali Yeşil önceki gün alacaklısının başına dayadığı silahı eline alarak intihar etti.

Böylece icralardan biraz nefes alacağını hesap eden Ali Yeşil önceki gün Halkbank’ın Kızılcahamam Şubesi’nin önünde alacaklısının başına dayadığı silahı, “Sen sıkma, ben sıkarım.” diyerek elinden alıp intihar etti.

Yeşil’in cenaze namazını Hizmet Hareketi’nin “firak-ı dalle” olduğunu iddia eden düzmece rapora takdim yazısı kaleme alan eski Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez kıldırmış,

Ne diyeceğimi bilemedim…

Hükûmet Mustafa Boydak’ın “mülkiyet haklarını iade edin” şeklindeki son derece haklı çağrısına cevap vermezse mazluman ahı ve o ahın ateşi herkesi yakacak.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

  1. Yazınız gayet güzel ve açıklayıcı.Zalim mutlaka ve mutlaka ettiğinin karşılığını bulacaktır.Hakkın hangi kanunu tecelli etmemiş ki zaten.Nelerin nasıl tecelli ettiğine ve edeceğine hep beraber şahit olacağız inşallah.Lakin ”Kim birinin kalbini kırıp onu ağlatırsa, o kişinin bedduasından sakının. Çünkü gözyaşları yere düşmeden ne dilerse o olur” şeklindeki hadisi şerifi hiç bir yerde bulamadım.Bana sahih bir hadis gibi gelmedi.6 temel hadis kitabından hangisinde yer aldığını numarası ve bölümüyle yazarsanız memnun olurum.Belirtilen ifadeyi de biraz açacak olursak;
    Camiamızın/insanımızın yıllardır uğradığı zulmü düşündüğümüzde şimdiye kadar bu hadisin tecelli etmemiş olması sizde de soru işaretleri uyandırmıyor mu?İnsan düşünmeden edemiyor”bu kadar mağduriyet yaşamış mazlum insanımızdan biri dahi yok mu ki bu hadisin ifade buyurduğu mana onda tecelli etsin?Ona ve onlara bu mağduriyetleri yaşatanlar da zalimliklerinin karşılığını tez elden anında görsünler.Hadis denilen ifade o kadar açık ve kesinki ”gözyaşları yere düşmeden ne dilerse o olur” deniliyor.ANLIYORUZ Kİ DAHA KİMSENİN GÖZYAŞI YERE DÜŞMEMİŞ VE BELLİ BİR ZAMAN DAHA DÜŞMEYECEK.ÇÜNKÜ GİDİŞAT ONU GÖSTERİYOR.Bilmem yanılıyor muyum?Yazdıklarımdan sakın ümitsiz olduğumu sanmayın.Sadece kendimce ufak bir sorgulama yaptım.O kadar.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin